Keşke yazabilseydim ve hatta çizebilseydim ama bu tek hayatımızda denk gelmedi. Kısmet değilmiş. Bizim kısmetimizde yazılanları okumak varmış.
“Yazıyorum, çünkü ne yazacağımı ben de merak ediyorum.” Harry Mulisch
“Edebiyata inanmıyorum ama bu konuda çok yetenekliyim.” Louis Ferdinand Celine
Benim deneyimimi bu iki cümle güzel özetliyor.
Ek: Yarım saattir bu sözleri arıyorum.
Kimsenin başkaları için yazmadığı gibi ben de kendim için yazıyorum. Olay örgüsünü şekillendirdikten sonra kurmacaya kendimi olmak istediğim şekilde dahil ediyorum. Titizlikle hazırlanmış kurguda, okur ne hikayenin başında ne de sona geldiğinde hissetmiyor, yazarın varlığını, yani beni. Çünkü yeri geldiğinde kaldırım kenarına buruşturulup atılmış bir kâğıt parçasının gözünden aktarıyorum, ya da her karaktere az da olda kendimi ele verecek ölçüde serpiştiriyorum. Farklı biçimlerde varolmayı seviyorum galiba.
Uzun süredir yazmıyorum. Bir şeyler yazma ihtiyacı içindeyim bu yüzden… Yazmak benim için kabından taşmak, rahatlamak demek. Hem seviyorum da yazmayı, bu yüzden yazmalıyım.