Ödünç Kitap Verme Sorunsalı

Kendim dahil pek çok okurun kütüphanesindeki kitabı paylaşmadığına şahit oldum. Ancak dışarıdan bakan kişiler için oldukça burnu büyük bir davranış bu.

Genelde ödünç vermeyen kişilerin nedenleri benzerlik taşıyor. Verilen kitabın asla geri gelmemesi en başta yer alırken, geri gelen kitabın bir hayli deforme olmuş olması da ikinci en büyük neden. Şahsen yakın bulduğum ve benim gibi çok okuyan bir arkadaşımın kitabımı (1984) çamura düşürmüşlüğü vardır. Kendime kitabın yenisini almıştım. Bir de magazin forever kısmından örnek vereyim. Yıllar yıllar önce, hoşlandığım bir çocuğa verdiğim kitabın üstünde yuvarlanılmış gibi geri gelmesi sonucu kendisine karşı olan bütün ilgim sönüp gitmişti.

Çevremde kitap ödünç vermeyen ortak arkadaşlarımızı eleştiren, hafiften alaya alan kişiler var. Onlar böyle konuşunca içten içte, “bir bilsen, ben de öyleyim” diyorum. “Yahu ne olacak?” sorusunun cevabı bana genelde kötü dönüşlerle oldu. Ben de artık ödünç vermiyorum.

Çözümüm, ya kitabı doğrudan kendisine hediye etmek etmek ya da ona aynı kitabın yenisini alıp vermek.

Bibliyomani aşamasını hariç tutarak sormak istiyorum: Siz ne düşünüyorsunuz? Bir nesneye aşırı değer biçme, Bir tür bağımlılık mı bu? Burnu büyüklük mü? Yoksa karşı tarafın empati kurma vakti geldi mi? Sürekli kötü deneyimler yaşıyor olmamızın nedeni biraz da sakınan göze çöp atar durumu olabilir mi?

Not: e-kitap ve e-okuyucularla birlikte bunların kırılacağını düşünüyorum.

21 Beğeni

Kitap ödünç vermeyen insanların sebepleri genelde aynı: Kitabın ya hiç gelmemesi ya da dayak yemiş şekilde gelmesi. Yani kısaca “karşı tarafın kitaba değer vermemesi” diyebiliriz belki. Bu da bence şunu gösteriyor ki, kitaba değer veren insan zaten ödünç istemez. Hediye ister, gider kütüphaneden alır okur veya başka şekilde kendi temin eder.

Çok nadir insana ödünç veririm. Birisi abimdir ki kendisi ödünç vermesem de kitaplığımdan alır bazen, ama kendi kitaplarına nasıl baktığını bildiğim için bunu dert etmem. Diğerleri de kitaba bakışlarını çok iyi bildiğim çok yakın arkadaşlarımdır, kitabı ne zaman geri vereceklerini sormama bile gerek kalmaz.

O yüzden ben bunun burnu büyüklük falan olduğunu düşünmüyorum, bence normali bizim yaptığımız :smiley:

16 Beğeni

Genel olarak katılıyorum; gelmeyen, yamulmuş kitaplar gerçekten sinir bozucu oluyor.

Ancak eğer ödünç kitap vereceğim kişi güvendiğim biriyse, bu “kitap paylaşımı” olayının ayrı bir hoşluğu olduğunu da düşünüyorum. Seversen, sonrasında kitaplığına da dahil edersin zaten. Ama hem verdiğin kitap üzerine muhabbet, fikir alışverişi yapmanın hem de karşılıklı paylaşımının da değerli olduğunu düşünüyorum.

6 Beğeni

Dürüst olmak gerekirse kitap vermeyen değil de verilmeyen taraftan bakarak ben bunu biraz kişisel algılardım. Bir arkadaşınıza kitap ödünç vermenin, kitaplara verdiğimiz değer göz önüne alındığında özel bir yanı var bana kalırsa. Bir insanın diğerine verebileceği en güzel hediyelerden birisi kendisini geliştirmesini ya da yeni bakış açıları edinebilmesini sağlayan bir kaynak vermektir ona. Durum bu olunca eğer birine kitap ödünç veriyorsanız o kişinin sizin için belli bir değeri olmalı diye varsayıyorum, en azından benim açımdan durum böyle. E o belli değeri verdiğiniz kişiye de bir kağıt yığınına iyi bakabilecek kadar güvenmediğini göstermek oluyor ödünç vermek istememek. Başına kötü şeyler gelmiş de olsa, karşındaki insana verdiğin güvenin kendi tecrübelerine verdiğin önemden daha az olduğunun itirafıdır birine kitap vermekten çekinmek. Tabii istisnai durumları, kişiler arasındaki arkadaşlık ilişkisinin boyutlarını vesiare hariç tutuyorum bu tespitte.

Velhasıl gerçekten pahalı da olsa bir kitaba insana verdiğimiz değerden fazlasını vermek çok hümanist bir yaklaşım değil derim. Ha öte yandan kimse hümanist olmak zorunda da değil, aynı zamanda arkadaşına kitap vermeyen hümanist değildir! gibi bir iddia olarak da algılanmasın bu sözüm. Sadece değer verdiğimiz şeylerin sırasını biraz biraz gösteriyor ki, dediğim gibi, ben bunun “kitap verilmeyen” ucunda olsam alınırdım açıkçası.

Ha her şey bir yana, kitap verilmeyecek insanlar da var bu dünyada. Hem de çokça. Onları da hariç tuttum varsayın.

3 Beğeni

Olay tam olarak budur: :arrow_up:

Açıkçası kardeşim haricinde (ona da binbir tembihle) kimseye kitap vermiyorum. İstedikleri kadar alınsınlar. Ama bunun yanından kimseden ödünç kitap da istemiyorum. İstemeyi bırakın kütüphaneden filan bile almıyorum. Kendi kütüphanemde olmadıktan sonra pek anlamsız geliyor nedense.

8 Beğeni

Kitapların bir kutsallığa sahip olmadığını düşünmemden ötürü altını da çizerim, not da alırım, yolculuğa çıkarken sırt çantasına koyduğum vakit sağı solu kıvrılır, üzülmem. Amma ve lâkin bunu ben yaparsam sorun olmaz, başka biri yapınca hastalıklı bir ruh hâline bürünüyor ve kuruluyorum kendi kendime.

Kitabı aldığı gibi teslim edecek, son derece steril bir şekilde o kitabı okuyacak insanlar var, buna lâfım yok, lâkin takıntı durumundan ve geçmişte yaşanılan tecrübelerden ötürü ben de pek yanaşmıyorum. Ha fazla olur veya o kitabı (zor bir ihtimâl ama) gözden çıkarmışımdır, sorun yok. Fakat öbür türlüsü, ı-ıh :smiley:

8 Beğeni

Metis Yayınları’ndan çıkan tek cilt Yüzüklerin Efendisi kitabım hala bir arkadaşımda ve kendisiyle ne tek kelime konuşuyoruz, ne de adını duyuyorum. Başlığı görünce bi gözlerim doldu. Bi ağlama isteği geldi bana şu an. Gidiyorum ya ben.

10 Beğeni

@KoyuBeyaz, problemin kökü burada işte. Değindiğiniz gibileri varlar. Ve kim olduklarını kestirmesi güç :neutral_face: O yüzden, işi şansa bırakmamak için “ödünç vermeme” seçeneği daha çok tercih ediliyor.

Belki karşı taraf önceden teste tabi tutulsa, ödünç verilecek verilmeyecek listesi belirlenebilir. Tabii birinin ödünç kitap vermeye uygun olup olmadığını anlamak için, önce bir defa kitap ödünç vermek gerekiyor. Eh, geri gelmemesinden ya da okunmaz hale gelmesinden endişe duyulacak kadar özel bir kitap istendiğinde, o kitabı karşısındakini teste tabi tutmak için kullanmayı tercih etmesi biraz güç. Ve evrensel kanunmuş gibi, özenle korunan kitaplar isteniyor.

O yüzden, benim için özel bir kitap değilse ödünç değil, hibe ediyorum.

2 Beğeni

Ödünç verme konusuna katılıyorum, bir kaç acı tecrübe nedeniyle uzun süredir herhangi bir kitabımı ödünç vermiyorum.

Herhangi bir kitabı okurken alt çizme, sayfa kıvırma, vs asla yapamıyorum ancak başkasının altını çizdiği, notlar aldığı kitapları okumaktan da tuhaf bir zevk alıyorum. Bu nedenle kitaplarımı ödünç vermesem de kitap ödünç alıp okumaya bayılıyorum.

2 Beğeni

“Amma da kıymetli kitabın varmış, gören de altın sanar!” denecek insanların bulunduğu başlık :robot:

3 Beğeni

Ben kitabın kendisinin değil de içindekinin önemli olduğunu düşündüğümden artık çok takılmıyorum ödünç verme kısmına. Sonuçta elimdeki kitap tek değil bir sürü kopyası var :blush: Sevdiğim insanların kitap okumadığını görünce ve seveceğini düşündüğüm bir kitap varsa da vermeyi teklif ettiğim oluyor :sweat_smile:

6 Beğeni

Üniversitedeyken bir arkadaşımın evine uğramıştım. Adam büyük bir gururla ödünç aldığı kitaplardan kurduğu kitaplığı gösterdi. Hani pek fazla değildi 20-30 arası bir sayıda kitap vardı.
“Bunu bundan bunu filancadan bunu falancadan ödünç almıştım” dedi.
“Hepsi ödünç mü?” dedim.
“Hepsi” dedi.
“Sen bi çay yapta içelim” dedim. Ve çay yapmaya gidince tüm ciddiyetimle ödünç verdiğim kitabı kitaplıktan alıp çantama koydum. Ve o gün bir küpem oldu üzerinde “Ödünç verme” yazan :joy: :joy:

21 Beğeni

Bence bir mahkeme kurulmalı bu konu hakkında ve en ağır ceza da ödünç verilen kitabı yıpranmış bir şekilde geri getirene verilmeli.

3 Beğeni

Ben de kolay kolay kimseye ödünç kitap vermiyorum. Nedeni de sizinkilerden pek farklı değil. Çok titiz okurum kitaplarımı, hatta ciltli olmayanları okurken boynum ağrır çünkü kırışmasın diye fazla açmam :slight_smile: Biraz adamına göre oluyor ya, biraz da Hakan gibi tembihliyorum. O kişi de göze alıyorsa kabul ediyor. Şu ana kadar bana alınan olmadı, en azından görünürde. Bir çok kişinin de göze alamadığı oldu. “Sen çok titizmişsin kardeş aman başına bir şey felan gelir ne olur ne olmaz.” denilip vazgeçildiği durumlara da denk geldim.

5 Beğeni

Özellikle üniversitedeyken ben de kitap ödünç vermekten nefret ederdim. Kardeşim bile kitaplığımdan bir kitap alacağını söylediği zaman yarım saat tembihlerdim ki kitabın başına bir iş gelmesin. Gelgelelim çalışmaya başladığımdan, yani kitap satın almak eskisine göre daha kolay olduğundan beri arkadaşlarıma kitap vermek çok hoşuma gidiyor. Hani bir filmi ya da bir müziği çok sevdiğinizde hemen sevdiğiniz insanlara da söyler, hatta mümkünse bunları bir de o insanlarla beraber izlemek/dinlemek istersiniz ya, kitaplarda da aynı şekilde hissediyorum ben. Düşüncelerine değer verdiğim insanlara beğendiğim ya da beğeneceğimi düşündüğüm kitapları vermeyi, sonra da onların yorumlarını dinlemeyi çok seviyorum.

Hatta son zamanlarda şunu huy edindim: Tüm gün iş yerinde olduğum için kitap siparişlerim de mecburen oraya geliyor. Ben de paketi ofiste açıp kitapları beraber çalıştığım arkadaşlara gösteriyorum. Eğer birinin kitaplardan birine ilgi gösterdiğini görürsem hemen kitabı eline tutuşturup benim acelem olmadığını, önce onun okumasını söylüyorum. Sonuçta bu insanlar memnuniyetle kitap alıp hediye edebileceğim kişiler, eğer ödünç verdiğim kitabı getirmezlerse -ki bunu yapacak insanlarla arkadaşlık etmemek lazım zaten- hediye etmişim gibi düşünüp yenisini alabilirim.

Ancak bu söylediklerime artık baskısı olmayan ve temin etmesi güç olan birkaç kitabım dahil değil tabi. Onları sadece benim evimde, o da özel izinle okuyabilirler. :obey:

12 Beğeni

Ben de kitap verme yanlısı değildim aslında. Ama burada yazan arkadaşlarında dediği gibi veriyordum. Verdiğim kitapları eskiden özel olarak not aldığım bir defterim bile vardı. Artık çok ozel, imzalı veya bulunmayan bir kitap değilse veriyorum. Hatta kitap okumaları için teşvik amaçlı veriyorum ama başka zaman buluştugumuzda özellikle kitabı sorup en azından okuyup okumadigina anlamaya çalışıyorum

3 Beğeni

@Firtinakiran 'ın dediği gibi, hediye edip aynı kitaptan almışlığım da çoktur. Kitap başkasına verilmez en güvendiğin bir iki kişi haricinde.

Bakınız mesela çok enteresan bi hadise aktarayım. İşyerinde, her nedense, ısrarla okuyup iade etmelik kitap istediler benden. Talepçilerin hepsi de yılların avukatı olup da kitaba para vermeye korkan ama sorsan kitap kurdu. Sırf bu ızdıraptan kurtulmak için gözden çıkarabileceğim kitaplardan birini aralarında en iddialı olana verdim. Yüz küsür sayfa da bir şey, ne kadar gecikebilir ki?

Geri gelmesi AYLAR SÜRDÜ ! Hem de evin çocuğu tarafından sayfaları çizili, boyalı şekilde. İşte aradığım fırsat elime geçmişti. Yaptığım onca dırdırın ve tantananın ardından kimse kitap isteyemez oldu :metal:

Fakat ne hikmetse “nolcak yeaa, altı üstü çocuk çizmiş, hala okunuyo ki” tarzında bırakın özrü, sanki suçlu benmişim gibi tavır takınmaları elimi güçlendirmekten başka işe yaramadı. Bak yine sinirlendim.

10 Beğeni

Kim ne derse desin ben ödünç isterim hep. Neyse ki veriyorlar da sağ olsunlar. :smile:

1 Beğeni

Alın bunu içeri :unamused: Suça destek olmaktan 10 yıl :dizzy_face:

5 Beğeni

Kitap vermekte bir sıkıntı yok aslında gereken saygıyı gösterecek, gerçekten okuyacak kişiler olduktan sonra.

Ama bazı kişiler sizinle alay eder gibi kitabı eline aldığında “yeea çok kalınmış” tarzı sözleriyle o an sinirlerinizi tepenize bindirebilir ve sizi ödünç kitap vermekten hayat boyu soğutabilir… evet böyle bir olay başıma geldi ve kitap geri gelmedi elimde de sadece bir tane vardı sonra alan kişi de benimle iletişimi kesti.

Böyle garip vakalar yaşanmadığı sürece olabilir.

4 Beğeni