Okuma Etkinliği - Dune (Spoiler İçerir)

Ben de devam edeceğim mutlaka ama bir başkası devam ettirse iyi olur zira benim program baya sıkışık.

Bu Luke Atreides, bizim Duke Leto Atreides’in kısaltılmışı mı? :sweat_smile:

Yaşlı rahibe ana ölmeden önce o gücü Jessica’ya transfer etmişti (Hatta Alia da bu sırada etkilenmişti).

Kuisatz olması sebebiyle. Hatta Melanj geleceği görme gücünü desteklemek bir yana, yanlış hatırlamıyorsam bu gücü baskılıyor.

Aynen öyle. Rahibe ana gücünü transfer etmeden önce Jessica hamile olduğunu söylemedi. Erkek olsaydı bebek kesin ölecekti, kız olduğu için “Hilkat Garibesi” olarak doğdu.

Kral mı imparator mu o herif Leto’nun güçlenip kendisine rakip olmasından korktuğu için yok etmek istedi.

1 Beğeni

Haha bir dizi izliyordum orada Luke karakteri vardı ordan aklımda kalmış, düzelttim. :smiley: Şimdi düşününce Dük ve Leto’yu bilinçaltımda birleştirmiş de olabilirim okurken de okuyamadım ismini adamın :thinking:

Hocam harbiden kaç tane okuma grubu sıkıştırdın iki aya. :smiley: Ben açarım belki olmadı.

İşte nasıl oldu onu anlamadım, bilimsel bir açıklaması yok galiba.

Doğru ya hatırladım. Hatta en güçlü adamların (Halleck, Idaho ve Hawat) Leto’nun yanında olmasının da bu olasılığı desteklediği söylenmişti.

Bu ve Paul’ün geleceği görmesi konularının hatırlayabildiğim kadarıyla bilimsel bir temeli yoktu. Bu yüzden kitap benim açımdan fantastik soslu bilim kurguya döndü (en sevdiğim bk türü :slightly_smiling_face:).

Bu arada anketi Anket Teknesi’ne taşırsan daha çok kişi görebilir. Spoiler var diye buraya bakmayacak çok kişi olur (belki ilk kitabı okuyup ikinciyi bekleyenler de olabilir).

1 Beğeni

Ben de kitabı bitirdim yıllar sonra tekrar. Olaylar çok etkileyici, sürükleyiciydi evet. Bi ton şey söylenebilir. Ya peki satır aralarına ne diyorsunuz. Mesela Paul’le babası arasında adamların bağlılığını nasıl kazanabileceklerine dair bir konuşma geçiyor kitabın başlarında. Dük diyor ki : “Geçerliliği kanıtlanmış yöntemler var: Kendilerini üstün hissetmelerini, gizli ve esrarengiz bir anlaşmanın taraflarından biri gibi hissetmelerini, acıları paylaşılıyormuş hissi yaşamalarını sağlamak. … Pek çok dünyada pek çok kez başarıldı.”
Aslında bilimkurgunun ne kadar da dünyamıza ve tüm zamanlara dair olduğunu hissettiriyor bana çoğu muhabbet. Dini lider, efsanelerin oluşturulması, ekonominin baharat üzerinde dönmesi vs konuları da hep aynı hisleri canlandırdı.

Ayrıca Thufir’in ölüm şekli beni de üzdü ve Gurney’le tekrar karşılaşmak beni de sevindirdi. Idaho konusunda çok üzülmeyin derim. :wink:

Bir de insanın çöle gidesi gelmiyor mu ama.

9 Beğeni

Kitabı dün 3 günlük okuma maratonu ile bitirdim.

Öncelikle kesinlikle okuyucuyu kendisine bağlayan bir kitap. Kitabı daha önceden almıştım ama okumaya fırsat olmamıştı. Etkinlik sayesinde bu fırsatın olması güzel oldu.

Kitap hakkında yorumlarım ise;

Kitabın bilim kurgu öğelerine kısmen fantastik hava da katması ve arka plandaki siyasi oyunlar ile birçok karakterin (Aynı bölümün içinde geçişler ile de olsa) bakış açısını kullanması bence ortaya çok güzel bir karışım çıkarmış. Frank Herbert hem bu öğeleri dozunda kullanmış hem de okuyucuya rahat bir okuma da sunmuş.

Bölümlerden önce yazılan alıntılar ise onların önemi anlaşıldığı zaman gerçekten etkileyici oluyor. Şahsen bu kitaba herhangi bir spoiler öğrenmeden başlayabildiğim için bu önsözlerin önce kitap evrenindeki bir kitaptan alıntı olduğunu düşünmüştüm. Ama sonra 3. ya da 4. bölümde ne olduklarını anladığım zaman ise geri dönüp tekrar okumam gerekmişti. Bunlar hem okuyucuyu bölüm öncesi heyecanlandırıyor hem de karakterler hakkında önemli bilgileri kısa ama etkileyici şekilde veriyor.

Sanırım kitapta okuyucu şaşırtan unsurlardan biri isimleri karıştırabilme olasılığı.

Kitapta beni üzen kısımlardan biri ise üzerinde zaman harcanmış bazı karakterlerin hikâye ilerleyişlerinin devamı olmadan bitmesi. Diğer kitapları okumadım ama bu karakterlerin çoğu öldüğü için flashback dışında onları tekrar görebileceğimizi sanmıyorum.

Mapes belki Fremenler için bir tanıtım karakteri olarak planlanmış olabilir ama bence hikâyede daha fazla yer almalıydı. Elbette Paul ve Jessica ile yola çıksın demiyorum ama karakter biraz daha işlenebilirdi.

Piter belki başka bir yazarın elinde arka plandaki ana kötü olabilirdi. Çünkü karakterin bildiği bilgiler ve özellikle Jessica dahil diğer kişilerde yarattığı izlenim ne kadar etkili bir düşman olabileceğini gösterdi ama sonuçta hızlı bir şekilde öldüğü için yerine fikrime göre saf olan Baron kaldı.

Lites Kynes belki de kitapta Paul’un Fremen karşılığı olabileceğini düşündüğüm kişinin yakalanıp sonra çölde tek başına kalıp ölmesi benim için kitabın en büyük hayal kırıklığı olabilir. Gerçekten hakkında daha çok okumak istediğim bir karakterdi.

Feyd-Rautha sanki ana kötüymüş gibi son savaşa sahip oldu. Karakteri önceki bölümde okuyunca bu karakter bir süre devam eder diye düşünmüştüm. Hatta 2 yıllık atlamadan sonra karakterin kendini ne kadar geliştirdiği de ortaya çıktı. Ama yazar gelişime devam etmek yerine karakteri hikâye sonunda öldürmeyi seçti. Benim fikrim Baron’un son sahnede ölmesi ve yerini Feyd’e bırakması sonraki hikayeler için çok iyi olurdu.

Hawat’ın Harkonnen tarafında yaptığı oyunlar ve hilelerinde neticesini göremedik. Sanki 3. Bölümün başı farklı planlar ile yapılmış ama sonunda vazgeçilmiş gibi hissettim sonunda.

Hayatta olan ama belki de sadece 10 sayfada gözüken Kont Fenning nasıl oldu da sonlarda öyle etkili izlenimler alabildi hiç anlamıyorum.

Tüm bu yazdıklarım kafa karıştırmış olabilir ama genel olarak baktığım zaman kesinlikle çok keyifli ve heyecanlı bir okuma oldu. Toplam notum ise 8,5/10

6 Beğeni

Ben bugün ikinci kitaba başlamayı düşünüyorum. Serbest mi okuyalım, etkinlik olacak mı?

1 Beğeni

Evet

1 Beğeni

Yueh’a küfürler etmeden kitabı okuyamıyorum resmen.

“Yueh! Yueh! Yueh!” denir nakaratta. “Milyon kere ölse bile az gelir!”

2 Beğeni