Okuma Etkinliği - Neuromancer

Henüz başlardayım ama biraz karışık geldi kitap.

Sayfa 26’ya kadar spoiler içerir!

Gecekent, Çiba ve Ninsei sanırım aynı yere verilen isimler ve bu yer teknolojiden uzak denetlenilmeyen bir yer. Case de buraya borcunu ödemenin bir yolunu bulmak içn geldi sanırım. Umarım anladıklarım doğrudur.

2 Beğeni

Kitapta bildiğim kadarıyla Çiba Japonya’nın büyük bir liman kenti olarak geçerken Gecekent ise Çiba şehrinin Yakuza’nın kontrolü altında olan kısmı olarak geçiyor. Ninsei ise Case’in gittiği barın bulunduğu sokağın adı olması lazım. Normalde Case Night City’de işlerini görüyor diye biliyorum.

3 Beğeni

Evet böyle daha mantıklı geldi. Kitabın karışıklığîndan bu tür detayları kaçırabiliyorum. Bir de Case’in borcunu ıdemek için buraya geldiğini söylediğim kısım da yanlış galiba. Çünkü Wage’de aynı yerde. :slight_smile:

Matrix’in kitap ile benzerliği çok belli. Bakalım daha neleri benzeyecek.

1 Beğeni

Case tedavi olmak için geliyor. Hatta tüm mal mülkü :slight_smile: bitince Gecekent de iş yapmaya başlıyor.

@noronikkirbac dediği gibi Çiba Case’in tedavi olmak için geldiği şehrin adı. Gecekent Çiba şehrinde kendi kuralları olan, Yakuza’nın kontrolünde bir bölge, Ninsei sokak. Hatta Case bu sokak için hem “Gecekent’in kalbi Ninsei” diyor hem de " Ninsei anklavını" diyor. (Yani bir ülkenin içindeki ülke anlamında. kullanıyor)

Aslında bu yazdıklarımız spoiler sayılmaz ama neyse… :slight_smile:

3 Beğeni

Okurken karakterlerin sürekli ‘‘abi’’ diye bir ifade kullanmaları rahatsız etti mi sizi? Genel olarak baktığımda ‘‘man’’ kelimesini o şekilde çevirmiş çevirmen. ‘‘Çok iyi, dostum/adamım.’’ gibi bir reaksiyon sanki daha uygun olurmuş gibi geldi. ‘‘Çok iyi, abi.’’ gibi ifadeleri hafif yadırgadım okurken de.

3 Beğeni

Dikkatimi çekmemişti.

Beni rahatsız etmedi, belki hangi kelimenin yerine kullanıldığını bilmiyor olduğum için de oılabilir.

2 Beğeni

Evet, olabilir. Ben biraz ekstra takıyorum böyle şeylere, benle de ilgili o yüzden aslında. Ben kitabı okurken arada bir karakter bi’ anda ‘‘Naptın reis?’’, ‘‘Takma kral yav.’’ falan diyecek diye de ödüm koptu o yüzden. :smiley:

2 Beğeni

Kitapta ikide bir “mon” kelimesini kullanan bir karakter var. Çevirmen bu kelimeyi gardaş olarak kullanmış. Aslında çok da kötü durmuyor sanki. :rofl:

"You be fine, mon,”…said, his grin bracketed with gold incisors.

“İyi olacan iyi, gardaş,” dedi …, altın ön dişlerinin paranteze aldığı sırıtışıyla.

2 Beğeni

Gardaş ve abi bizim dile daha özgü ifadeler ya, Cyberpunk bir evrende Japonya’da geçen bir hikayede yabancı karakterlerin birbirine öyle hitap ettiğini görmek bana biraz garip geliyor ya. Anlam karşılığı olarak da birbirine direkt denk ifadeler değil çünkü. Bilemedim, ben pimpirikliyim sanırım. :smiley:

2 Beğeni

Kitapta geçen bazı terimler:

Deck: Bilgisayar fakat bizim bildiğimiz bilgisayarın görünüşünden oldukça farklı.

Buzkıran: Buz diye adlandırılan gelişmiş bir tür güvenlik sistemini kırmak için kullanılan programlara verilen isim.

Konsol Kovboyu: Bir tür siber uzay korsanı. Buzkıran programları kullanmada ustadırlar.

Tabut: İçerisinde sadece bir yatak ve bir telefon bulunduran ucuz kiralık odalara verilen isim. Birkaç metre uzunluğunda oldukları için tabut deniyor.

ROM: Salt Okunur Bellek. Değiştirilemeyen ve sabit verileri olan bilgisayar depolama alanı. ROM Yapıları yeni anılar oluşturamaz veya kişiliklerini değiştiremez.

Dixie (Düzçizgi): Spoiler içeren kısım: Efsanevi bir konsol kovboyu. Case’e mesleğinin yöntemlerini öğreten iki bilgisayar korsanından biri. Romandaki olaylardan önce öldüğü için anıları Case tarafından kullanılan bir ROM yapısında yaşar.

Kışdilsizi: Tessier-Ashpool yapay zekalarından biri.

Teshier-Ashpool S.A: Acayip zengin bir aile şirketi. Güçleri Zaibatsular ile karşılaştırılabilecek düzeydedir.

Serbestaraf: Tessier-Ashpool ailesi tarafından inşa edilen, şehir büyüklüğünde devasa bir uzay istasyonu.

Zaibatsu: Devasa çok uluslu şirketlere verilen isim.

Duyu/Net: Evrendeki önemli kişilerin kişisel dosyalarını kurumsal olarak arşivleyen bir tür konsorsiyum.

Yeheyuan: Bir sigara markası.

Dermatrod: Kafayı etraflıca kaplayan ve kullanıcının beynini siber uzaya bağlayan bir tür kulaklık.

Simstim: Simülasyonun simülasyonu. Diğer kullanıcıların siber uzay yoluya duyusal alanına girmeyi sağlayan bir tür simülasyon.

Panter Modernler: Profesyonel bilgisayar korsanlarından oluşan bir tür punk grubu. Çoğunluğu sibernetik ve biyoteknolojik işlemlerden geçtiği için birçok vücut fonksiyonuna sahiptirler.

Maaşadam (Sarariman): Bir şirket tarafından istihdam edilen iş adamı veya kadını.

10 Beğeni

Benim aklıma sürekli Güldür Güldür skeci geldi. :joy: Biraz garipsedim yani.

@noronikkirbac İthaki bir Noronikkirbac olamadı. Teşekkürler. Bu şekilde hikaye çok daha anlamlı olacaktır eminim.

4 Beğeni

Rica ederim hocam iyi okumalar dilerim. Aslında bu kitap özelinde terimlerin anlamlarına dair kitabın sonuna ek olarak birkaç sayfalık bir yazı koysalar çok iyi olurdu.

5 Beğeni

Kitabı yarıladım neredeyse ama beni heyecanlandıracak ‘vay bee’ diyebileceğim hiçbir şey yok kitapta şimdilik. Tabii fikir açısından büyük bir adım. Ama yeteri kadar bilimkurgu okumuş birini etkileyecek bir yapıya sahip değil. Kalan bölümler de böyleyse serinin en sönük kitapları arasına girecek benim için.

1 Beğeni

Bence ne anlattığından çok nasıl anlattığı daha çok öne çıkmış gibi. Ben bitirdim kitabı aslında. ama yoğun bir anlatımı var kitaba tekrar göz gezdiriyorum.

Daha kitabın ilk cümlesinde doğayı teknoloji ile birleştiriyor.

Tıpkı Ballard gibi PKD gibi okuru
“bak daldın bir şeyler kaçırdın” :slight_smile: diye devamlı “uyanık” tutuyor.

Bir de okurken bence el altında bir Google bulunsun, :slight_smile: teknolojiye, teknik terimlere çok fazla gönderme var.

Bölüm bölüm konuşabiliriz gibi etkinlik başladı nasılsa.

3 Beğeni

Ne olduğunu benim gibi ilk başta anlayamayanlar için Kobra :slight_smile: :slight_smile:


Nunçaku

4 Beğeni

Çapraz okuma yaptığım için henüz 40. sayfaya geldim. Şu ana kadar anladığım; olay Japonya’da geçiyor.

1 Beğeni

Zorladıkça zorluyorum. Ama devam edemiyorum bir türlü. Öğlen biraz daha sabredeceğim ama %75 yarım bırakırım gibi. Umduğumu bulamadım ne yazık ki.

1 Beğeni

7 bölüme geldim. Kitabın 3te 1’i bitti sayılır. İdare eder bence.

“İstanbul’a gidiyoruz” dedi Armitage. “Bu Gece”

.
“Hiç değişmez,” dedi Molly. “Pejmürde, berbat bir yerdir.” :frowning:

.
Beyoğlu’nda yağmur yağıyordu.

2 Beğeni

Hocam bence keyif almamanızın sebebi betimlemenin çok az kullanılması olabilir. Ben PKD’nin tarzına benzettim açıkcası, o da bazı kitaplarında betimleme kullanmıyor ve sürekli terim uyduruyor.

Olayın geçtiği mekan ve karakterler okurun zihninde canlanmıyor bu zorlayıcı oluyor.

Henüz ilk bölümü bitirdim. Bakalım ilerleyen bölümleri merak ediyorum.

Şimdilik soyut anlatım gibi görünse de ortada somut ve ilerleyen bir hikaye var gibi geldi bana.

Bence de bir sözlük veya yoğun dipnot kullanımı iyi olurdu. Hatta mekanların, aletlerin ve karakterlerin görsellerinin olduğu, terimlerin açıklandığı 20-30 sayfalık küçük bir kitapçık olsaydı daha da iyi olurdu bence :smile:

3 Beğeni

Evet PKD’ye benzer bir anlatımı var ama biraz daha zorlayıcı bir anlatıma dönüşmüş William’ınki. Her sayfada her bölümde konudan bağımsız ufak tefek olayların ortaya çıkışı bana pes dedirtti. Betimlemelerin hiç olmayışı, konuşmaların tekdüzeliği ve yazarın sanki kendi düşünüp kendi anlasınmışçasına böyle geçilmez bir set kurması kitapta ilerleyemememin en büyük nedenleri. Elbette yazar her şeyi basitleştirecek diye bir kural da yok. Kimi içinden çıkamayacağı bir düğümü çözmek ister kimisi de -benim gibi- kim uğraşacak bu düğümle kes gitsin der.

Özür dilerim ama ben istifa… pardon affımı istiyorum. :joy: Yine de konuyu takip edeceğim. Yorumlarınızı merak ediyorum.

3 Beğeni