Okuma Etkinliği - Seveneves (Neal Stephenson)

Merhaba arkadaşlar.

@Abraxas ve @Pyrewrath hocamlar ile Neal Stephenson’ın Seveneves isimli bilim kurgu kitabını okuyacağız ocak ayı içerisinde. @GKS ve @nefarrias_bredd’in de katılacağını düşünüyorum.

Katılmak isteyenleri bekleriz.

Konusu (Türkçe)

Kitap, dünyayı saatli bombaya çeviren bir felaketin sonrasında tüm milletlerin, insanlığın uzayda hayatta kalmasını sağlamak için bir araya gelmesini konu alıyor. Ancak insan doğasının karmaşıklığı ve beklenmeyen tehlikeler neticesinde yalnızca bir avuç kişi kurtulabilmiştir. Beş bin yıl sonra onların soyu doğal afetlerin ve zamanın tamamen değiştirdiği bir uzaylı dünyasına doğru cüretkâr bir yolculuğa çıkarlar: Hedefleri Dünya’dır.

8 Beğeni

@isos81, senle aylardır NS okuma muhabbeti yapıyorduk, ama ikimiz de bir türlü gerekli motivasyonu bulamamıştık.

Bu etkinlik vesilesiyle sonunda reyizin muazzam külliyatının bir ucundan başlamış olacağız. Bilim kurgunun saygın isimlerinden biri olan NS’i yakından tanımamız artık farz olmuştu.

Herkese iyi okumalar. Kitabın bize bol bol tartışma imkânı verebilecek kadar zengin içerikli, aynı zamanda keyifli bir eser olmasını ümit ediyorum. :slight_smile:

6 Beğeni

Bu sefer ben de dahil olabileceğimi ümit ediyorum hocamlar. Şu sıralar @Abraxas hocamın önerdiği Calculating God ve eşimin önerdiği Klara & The Sun üzerindeyim. Sonrasında buna girişiyorum o halde :roll_eyes:

Ayrıca çok alakasız ama bu kitabın adı bende direk Son Of Sevenless çağrışımını yaptı, hatırlayıp eğlendim hahah.

7 Beğeni

Oley, çok sevindim katılacak olmana.

Bu benim de çok merak ettiğim bir kitap hocam, radarımda. Bitirince görüşlerini merak ediyorum.

1 Beğeni

Ben de duydum bunu. Olmadı şubatta değerlendiririz. :slight_smile:

Süper. Ben de ekstra özen göstereceğim. :slight_smile:

4 Beğeni

Ben başladım bile. :star_struck:

Aslında şuanda seneye iddialı gireyim diye niyetlenerek John Steinbeck - Cennetin Doğusu’na başlamıştım. Sonra da Logic Beach’i okurum diyordum. Seveneves ile Cennetin Doğusu’nu çapraz okumaya karar verdim. :hanci:

4 Beğeni

Elimdeki Silah Kardeşliği’ni çevirisiyle kör olmadan bitirebilirsem ben de hemen başlayacağım. The more the merrier. :+1:

2 Beğeni

Yüzde 6’ya geldim. BK kelime haznem bayağı zayıfmış, onu fark ettim. Çok olmasa da zorluyor NS abi, bazı yerleri anlamadan geçtiğimi itiraf edeyim.

Ama heyecanlıyım açıkçası. Daha ilk cümleden şaşkınlık başladı bende. :slight_smile:

5 Beğeni

Ben de katılıyorum. Hatta bugün başlıyorum.

3 Beğeni

Ben de % 5’e geldim. 40 sayfa okuyup bu kadar acınası bir miktar ilerlemek de komik. NS reyizin nazar değmesin Erikson reyizden farkı yok hacimler konusunda. :slight_smile:

İlk cümlesinden heyecan yaratıyor, doğru. Ben okuduğum kadarını çok beğendim, tam sevdiğim gibi, yalın bir dille yazılmış, bol bol bilim insanı, astronom, mühendis ve bilimsel infodump içeren bir ekiple daldık epik bir olaya.

NS’in dili yalın derken, boş da değil. Harris’in kendini aşık olurken bulması ve kendisine 12 yıldır yabancı olan bu duyguyu tasviri iyi edebiyattı.

Dr. Harris’i bu arada Neil deGrasse Tyson olarak hayal ediyorum, o imge kafamdan çıkmayacak muhtemelen. :slight_smile:

6 Beğeni

Okuyorum, okuyorum daha yüzde 9’dayım. Bu ay sanırım sadece tek kitap okuyacağım. :slight_smile:

Dikkatimi çeken şey, NS reyizin kadınlara çok fazla ağırlık vermesi. Uzayda, yer yüzünde her yerde ve her güçte kadın var. Şimdi de ark’ta kadınların çoğunlukta olacağını söyledi. Seviyorum ya bu adamı. :slight_smile:

Muhtemelen artık benim de. :slight_smile:

Bu hard rain olayı gerçekten olabilir mi? Yani ayın 7 parçaya ayrıldığını varsayarsak, hard rain işi NS reyizin atmasyonu mu yoksa gerçekten böyle bir şey olabilir mi?

4 Beğeni

Güzel soru, Dr. Harris’in açıklamasını okurken arka plandaki fiziğin gerçekçiliğini sorgulamamıştım; NS bildiğim kadarıyla hard sci-fi yazarken araştırmasını yapan bir yazar.

Bir arkadaş o olayı modelleyip simüle etmiş, çok ilginç bir makale. Sonuç olarak Ay’ın kütlesinin % 25’i kadarının gerçekten de Dünya’ya meteorit (yakışıklı adam) olarak düşeceğini, bunun da 1028 Joule’luk bir enerjiye, yani 10 milyar adet Çar Bombasına tekabül ettiğini hesaplamış. Hesabı doğruysa çok ağır bir felakete yol açması kesin.

Ama işin ilginci NS’in bu Hard Rain olayının 5-10 bin yıl sürebilir dediği kısmı muhtelemen abartmış olması. Yine bu arkadaşın simülasyonuna göre, evet Ay’dan kopan parçacıklar uzun süre Dünya’ya düşmeye devam edecekler ama meteoritler zamanla küçülecekler ve sıklıkları da eksponansiyel olarak azalacak.

Hard Rain’in ilk zamanları oldukça katastrofik geçecek gibi.

Eksponansiyel parçalanma:

6 Beğeni

5-10 bin yıl olayı bana da abartı geldi. 300-500 yıl dese de yeterliymiş aslında. :slight_smile:

Bir de şu var. Ay’ın, çok eskiden Dünya’ya çarpan bir asteroid ile Dünya’dan koptuğunu okumuştum bir yerde (hipotez mi kesin mi bilmiyorum). Eğer onu doğru kabul edersek, 2 parçalı halinin de birbirine çarparak minik trilyonlarca parçaya ayrılması gerekmez miydi?

Gerçi kitapta Ay parçalanıyor ama olduğu bölgede kalıyor sanırım. Dünya ile Ay arasında büyük boşluk olduğu için çarpışmamış olabilirler.

5 Beğeni

Şu an kabul edilen hipotez 4.5 milyar yıl önce Mars büyüklüğündeki başka bir gezegenin Dünya’ya çarparak Ay’ı oluşturacak kütle yığınını uzaya fırlatmış olması.

image

Aradaki fark anladığım kadarıyla o devasa çarpışmanın zaten felaket sayıda parçacıktan oluşan bir kütle yığını oluşturması. Yani iki parçalı bir hal yok. O parçaların bir kısmı zaten Dünya’nın kütleçekiminde bir yörüngede dönüyorlar ve bir kısmı yerel kütleçekimiyle toplaşıp Ay’ı oluşturuyorlar. Ay’ı oluşturmayan kısmın akıbetini bilmiyorum ama teorik olarak ya uzaya savrulmuşlardır ya da Hard Rain olayındaki gibi Dünya’ya düşüp bombalamışlardır.

Seveneves’te de öyle, o 7 parça zaten hemen hemen aynı kütle merkezinin etrafında dönmeye devam ediyorlar; o yüzden Dünya’daki gel-gite bir etkisinin olması beklenmiyor. Hatta o eksponansiyal çarpışma başlamamış olsaydı, bilim adamları en başta o 7 cismin zamanla yine kütleçekimsel olarak birbirlerini çekerek küre halindeki Ay’a geri dönüşmesini öngörüyorlardı.

5 Beğeni

NS’in teknik detaylara gösterdiği özeni beğendim. Kendi mesleki alanımdaki açıklamaları özellikle mest olarak okuyorum. :slight_smile:

Mesela Dahlia’nın asteroid mining robotlarında kullandığı baskı devre kartlarındaki entegre devrelerde radiation hardened çipleri – ISS’in yaşadığı mali sıkıntılar dolayısıyla – kullanmaması. Onun yerine normal standardlarda imal edilmiş çipleri tercih ediyor, uzaydaki iyonize edici ışımaya çok daha dayanıksız olduklarını ve çok daha sık bozulacaklarını bilse de sonuçta elinin altında hemen yenisiyle değiştirebileceği 20 PCB daha var. Sorun değil, diyor. Gerçi ISS gibi yüksek bütçeli bir uluslararası projede $1000’lık bir çip kullanmak yerine $10’lık versiyonunu gerçekten tercih ederler mi, hiç sanmam.

Yine de bu detaylar gerçekten güzel ve isabetli; sadece uzay ve askeri elektronikte değil, bazı endüstriyel, otomotiv ve havacılık elektroniğinde de karşımıza çıkan ve özellikle mikroişlemcilerin RAM’lerinde ‘bit flip’ denen veri hatalarına sebep olabilecek, ciddi bir konu kozmik ışıma. Standart mikroişlemcilerde bu hatalar genelde software error correction teknikleriyle telafi edilebiliyor.

Güç elektroniğinde kullanılan yarıiletken transistörlerde mesela daha çetrefilli bir konu. Doğrudan random hardware fault olarak FIT (failure in time) oranlarına akıyor, functional safety dizayn sürecinde az da olsa hesaplamalara etkisi oluyor.

6 Beğeni

Forum’a üye olana kadar yıllardır bilimkurgu okumuyordum. Kitaptan 7 sayfa okudum, katılmaya karar verdim. Yalnız, kitabı ocak ayı içerisinde bitirememem kuvvetle muhtemel.

4 Beğeni

Ben de ufaktan yorumlarıma başlayacağım şimdilik notlar alıyorum. @isos81 'un dediği gibi başlarda ben de bazı kelimeleri anlamakta zorlandığım için kafamda oturtmakta zorlanıyordum ama ya anlatıma alıştım ya da terimler azaldı ki normal seyrine oturdu okuma sürecim.

Andy Weir tarzı bir sürükleyicilik hissettim. Hard-scifi dozunu hissediyorsunuz ama akış hem çok merak uyandırıcı hem de güzelce anlatılmış. Üstüne üstelik karakterler arası diyaloglar ve karakter geçmişleri Andy Weir’a takla attırır sanırım. Andy Weir’ın yazmasını istediğim şekilde yazıyor her şeyi. Çok ilginç. :smiley: Gerçi bunu daha yazarların birer kitaplarını kıyaslayarak söylüyorum.

Kitapla ilgili aklıma geldikçe birkaç şey ekleyeceğim ama şimdilik kafam da biraz yoğun olduğundan dolayı aklıma takılan bir şeyi soracağım:

Ay’ın parçalanmasına dair Ivy’nin ilk söylediği teoriyi doğru anlayıp anlamadığımı teyit etmek istiyorum. Primordial Singularity dedikleri kütle. Evrendeki ağırlığı o kadar büyük ki gravitational collapsea uğrayıp karadelik oluşturabilen bir kütle. Bu kütle, uğradığı collapse ile karadeliğin bir kutbundan diğerine giderken mermi gibi Ay’ın içinden geçiyor. Doğru mu anlamışım?

Ivy’nin okul tuition’ı için askeriyede görev yapıp pilotluk öğrenmesi detayı ilginç geldi. Bizde de devlet yurtdışı yüksek lisans için burs verip sonra gelip burada devlette görev yapacaksın diyordu bir aralar. Hala öyle mi bilmiyorum tabii.

Kadın karakterler! Değil mi? Steven Erikson’dan sonra bir yazara daha aşık olacağım sanırım. Edebi bir aşk. Karakter dediğin böyle yazılır işte demeye başladım ilk sayfalardan daha. Umarım yüzümü kara çıkartmaz.

2 Beğeni

O teoriyi ekibin astronomu Konrad ortaya atıyor, hakkını yemeyelim. Ivy sadece açıklıyor.

Primordial kara delikler yıldızların çökmesi sonucu oluşan kara deliklere kıyasla çok daha küçük kütleliler ve ebat olarak da daha küçükler. Primordial sıfatından kasıt Big Bang sonrası ilk dönemde (galaksiler ve yıldızlar oluşmadan önceki ilk devre) oluşmaları. Bunlar uzaydaki başıboş madde yığınlarının bazılarının kendi kütleleri altında çökerek oluşturduğu düşünülen cisimler.

Karadeliklerin kutupları yok. Kendi üzerine kütleselçekimle çökmüş yoğun bir kütleden bahsediyoruz.

Ivy, böyle bir kara deliğin Ay’ı delip geçerek (ve yoluna devam ederek) parçalanmasına sebep olabileceğini söylüyor.

3 Beğeni

Kutup fikrini kendim uydurmuşum, tamamdır şimdi daha iyi oturdu. :smiley:

Ek: Ah, evet Konrad söylemiş. Hakkını yemeyelim. :slight_smile: Ayrıca büyük kütle kısmını da ters anlamışım.

Bence kritik soru şu: O kara delik (teori doğruysa) uzayda rastgele yol alırken tesadüfen mi Ay’la karşılaştı yoksa o kara deliği kitapta şimdilik “agent” diye tabir edilen Dünya dışı kökenli bir varlık kasten Ay’a mı fırlattı? :slight_smile:

Evrende öyle başıboş şekilde gezinen ve üstelik Ay’ı parçalayacak derecede yüksek hızlarda yol alan kara deliklerin var olabileceğini duymamıştım.

Bakalım altından ne çıkacak.

5 Beğeni