Okuma Etkinliği - Seveneves (Neal Stephenson)

Tam da bu senaryodan bahseden bir PBS spacetime videosu izlemiştim yakın zamanda.

Özetle böyle bir durum mümkün gibi görünüyormuş, baya da aramışlar ama buna dair bir kanıt bulamamışlar.

2 Beğeni

Hard Rain bölümünü okudum şimdi. Sonunda kahkaha attırdı bana. ‘‘Komik bir şey gördüm!’’ değil de daha çok beklenmedik ‘‘Hadi be!’’ kahkahası. :smiley:

Sonsuzluğun Sonu ile ilgili spoiler:

Sonsuzluğun Sonu kitabında insanlık sonsuzluğu keşfedip zamanda oynamalar yapıp devamlılığını sağlayarak aslında kendine bir üst limit belirlemiş ve o limit tükendiğinde nesil olarak tükenir hale gelmişti. Zamanla oynayacağım diyerek de uzaya çıkmakta geç kalmış ve uzay yarışını kaybedip aslında asli olarak devamlılığını sağlayacak olan şeyi elinden kaçırmıştı. Acaba bu da mı o tarz bir şey diyorum. İnsanlığın uzaya çıkmasını zorunlu hale getiren bir event… Bilemedim. Hadi hayırlısı.

Yakınlaşmalar ile ilgili spoiler:

Yakınlaşmalar’da da uzaylı bir ırk insanlığa uzaya çıkıp bir takım işleri hallettirmek için müdahele edip gelişmelerini sağlıyordu. Bu da farklı bir bakış açısı.

Çocukluğun Sonu ile ilgili spoiler:

Bu kitapta da uzaylı müdahelesi insanlığı tüm diğer bütünden ayrılan az/çok gelişmiş ırkları tekrar bütüne yönlendirmek amacıyla yapılmıştı. Acaba o tarz daha farklı bir şey mi var? Müdaheleci ırk da aslında daha büyük bilince hizmet eden aracı bir ırk idi.

1 Beğeni

Ben de senin detaylı teknik açıklamalarını çok beğeniyorum. :smiley:

Satürn’de neden olmuyor bu?

Kara delik için minimum kütle lazım ama bunlar yanlış anlamadıysam o kütlelerden daha hafifler. Mesela bizim Güneş kara delik olamayacak zira kütlesi yetersiz. O yüzden böyle mermi gibi gidebilecek boyutta bir kara delik mümkün mü bilemedim.

Şu da olabilir: Hawking Işıması’nı duymuşsunuzdur, Hawking’e Nobel kazandıran buluş. Kara delikler de kütle kaybediyorlar. Belki Big Bang sonrası oluşan bir kara delik, kütle kaybede kaybede mermi boyutuna inmiştir. Ne dersiniz, olabilir mi?

Her ikisi de mümkün ama bunun kitapta konuşanların aklına gelmemesi de bir garip. :slight_smile:

Ay’ı deliyor peki Dünya’dan ya da Güneş’ten geçseler ne olurdu acaba? :thinking:

2 Beğeni

Satürn’ün halkalarındaki madde yığını çok ufak kütleli parçacıklardan oluşuyorlar ve bu sebeple yerel olarak birbirlerini kütlesel olarak çekip topak haline getirmeye güçleri yetmiyor, diye tahminde bulunayım. :slight_smile:

Evet hocam, bunlar yıldızsal kara deliklerden (onlar için gereken minimum kütle yaklaşık 3 x Güneş kütlesi) daha küçük bir kütleye sahip olarak da oluşabilen kara delikler. Yıldızların kara delik olarak çökmesi için gereken TOV limiti burada geçerli değil. Genel görelelik kuramına göre yeterli yoğunluktaki her kütle kara deliğe dönüşebiliyor.

Mikrogramlardan tut 100.000 solar mass’e kadar herhangi bir kütleden doğru koşullarda primordial kara deliklerin oluşması mümkünmüş.

Ne var ki, Hawking, evrende şu anda böylesi kara delikler hâlâ varlarsa bunların 10 üzeri 12 kg taban kütleye sahip olmaları gerektiğini hesaplamış. Yani teorik olarak gezegenlerden falan çok daha küçük kütleli olabiliyorlar.

You need some pretty extreme conditions to form black holes — say, a star collapsing in on itself during the final, catastrophic moments of its life. Stars weren’t around in the first few seconds of the universe’s existence, but there may have been just the right conditions to forge black holes; all you need is a lot of matter or energy crammed into a tiny enough volume.

In the unknown and uncharted reaches of the universe’s distant past, the conditions could have been just right to flood the universe with primordial black holes, which could have any mass, depending on the conditions under which they were made.

(Paul Sutter, Primordial black holes may flood the universe. Could one hit Earth?)

Hawking maalesef Hawking ışımasını keşfetse de Nobel ödülünü kazanamadı. Sanırım sadece test edilebilir keşiflere vermek gibi bir kuralları var, o yüzden.

Kütle kaybederek küçülmesi mümkün olabilir mi bilmiyorum hocam. O derece hakim değilim kara delik fiziğine.

Öte yandan, zaten doğrudan o kütlede ve çapta oluşmuş bir primo kara delik açıklaması ve bunun milyarlarca yıldır başıboş salınıyor olabileceği bana makul geliyor.

Yine aynı Paul Sutter makalesinden.

What would happen if an asteroid-mass black hole were to hit Earth? In short, catastrophe. The black hole would puncture our planet’s surface like a hot knife through butter, but it would immediately begin to slow down because of its gravitational interaction with Earth. Any atom or molecule (or person) intersecting the event horizon — the boundary of the black hole beyond which nothing, not even light, can escape — would simply slip away from the known universe, never to be seen again.

In the best-case scenario, the black hole would exit through the other side of our planet, leaving the survivors to clean up the mess. In the worst-case scenario, the black hole would settle into the core of our planet, where its gravity would be enough to allow the black hole to begin feeding. Eventually, it would devour our entire planet.

Thankfully, according to the calculations in the paper, the chances of a black hole settling in Earth’s core are rather minimal. Black holes are just too fast.

Edit: Satürn’ün halkaları Roche limitin içerisinde oldukları için, yani Satürn’e çok yakın oldukları için, o mesafede gezegenin tidal force’u o cisimlerin topaklaşmasını onları sürekli parçalayarak engelliyormuş.

1 Beğeni

Çok ilginç, hatta aşırı ilginç.

Yazarken tereddüte düştüm ama şimdi fark ettim, Einstein ile karıştırmışım. Şimdi diyeceksiniz ki nasıl karıştırdın? Şöyle: Einstein Nobel’i görelilik ile değil, görece daha hafif bir konuda kazandı (Foto Elektrik Etkisi). Ben de işte Hawking’i Einstein ile karıştırdım. :smiley:

Hawking şöyle diyor:

Hawking radiation reduces the mass and rotational energy of black holes and is therefore also theorized to cause black hole evaporation. Because of this, black holes that do not gain mass through other means are expected to shrink and ultimately vanish.

O yüzden benim ilk aklıma gelen erken dönem bir kara deliğin kütle kaybederek küçülmesi oldu.

Ama burada başka bir sorun var. Bu şekilde hareket eden bir kara delik, Ay’ı delip geçmek yerine kütle toplaması gerekmez miydi? Sonuçta küçük de olsa Olay Ufku’na giren her cismi içine çekmesi gerekirdi sanki. Bilemedim ya, hem çok kafa karıştırıcı hem de aşırı heyecanlandırıcı konular. :slight_smile:

Detaylı okuyacağım. :+1:

2 Beğeni

Doğru ya, güzel bir varsayım.

Buradaki anahtar kelime ‘sürat’ gibi gözüküyor. Primordial kara delikler 160 km/s süratle ilerliyorlarmış. O hızda karşısına çıkan her şeyi yüksek ihtimalle delip geçecek bir cisim var karşımızda. Ama oldu ki gezegende takılı kaldı, o zaman makaledeki worst-case felaket yaşanıyor, yani senin de bahsettiğin kara deliğin her şeyi vantuzlaması olayı. :slight_smile:

And each one is fast. Based on computer simulations and observations of galaxy dynamics, dark matter has a velocity of over a hundred miles per second. At that speed, an asteroid-mass black hole could cover the distance between Jupiter and Earth in just a couple weeks. So should we be scared?

Thankfully, according to the calculations in the paper, the chances of a black hole settling in Earth’s core are rather minimal. Black holes are just too fast.

Makaleyi okumanı tavsiye ederim, ilginç bir yazı.

2 Beğeni

giphy (2)

An itibariyle ben. :smiley: @Abraxas @isos81 sizin yazdıklarınızı okumak kitabı okumaktan keyifli. :+1:
Bilim konusunda ne kadar bilgisiz olduğumu da bir kere daha hatırlamış oluyorum vesileyle, kendine not düşeyim.

4 Beğeni

İmza atayım ben de altına. :joy: Kitaptan da memnun ayrılırsak bayağı olay bir etkinlik olarak aklımda kalacak.

3 Beğeni

Seveneves’in ciltli baskısının ilk sayfasındaki faydalı Cloud Ark illüstrasyonu. Kindle versiyonundaysa maalesef en sona End Illustrations başlığı altında koyulmuş, hiç dikkat etmemiştim.

Yüksek çözünürlüklü illüstrasyon

Ciltli baskı:

4 Beğeni

Bu aralar iyice yavaşladı okumam ama tamamen benle alakalı.

Dinah ile Rhys arasında geçen buzla ilgili muhabbeti hiç anlayamadım. Nedir bu buz olayı, bilen var mı?

Bir de muhabbetleri bitince onlar sevişti mi yoksa benim mi içim fesat? :thinking:

1 Beğeni

Scouts bölümünde misin?

Buz, daha doğrusu su olayı açıklığa kavuşuyor. Öyküde önemli bir yeri var, hatta Cloud Ark projesi için mission-critical bir faktör.

Dinah, Sean Probst ve onun firması olan Arjuna Expeditions için çalıştığı için onun buz asteroidlerini işleyebilecek (mining) robotik uzmanlığı da ön plana çıkıyor.

Rhys’la Dinah’nın ilişkisi + 18. :slight_smile:

Edit:

Ben Part 2’ye geçtim, % 25’e tekabül ediyor. Ağır tempolu bir kitap, NS reyiz bence yer yer gereksiz teknik detaya girmiş. Çok fazla infodump yapıyor. Herif olaya inanılmaz hakim, ödevini çok iyi yapmış, ama ne bileyim yarısını kısaltabilirdi.

Yine de iyi yazılmış bir mühendislik kitabı olarak zevkle okutuyor. Hard Rain’e yaklaştım, herhalde o bölüm çok sağlam olacak.

2 Beğeni

Space suit kısmını okudum en son, hani Matruşka bebeği gibi giyilen suit. Yüzde 11’deyim. Teknik terimler hard rain gibi üzerime yağıyor. Biraz kopuyorum kitaptan ama tutunmayı da deli gibi istiyorum. :slight_smile:

Kesinlikle. Yani her BK okuyucusu her konuya hakim değil ki, bu kadar detaya ne gerek vardı? Her anlamadığım yerde de Google Search yapamam, bilemedim. Anlamadığım yeri anlamaya gayret etmeden devam ediyorum şimdilik, sana güveniyorum bu konuda. :joy:

2 Beğeni

:joy: O soğan gibi elbisenin mantığını anladığıma sevinirken üstüne bir de suit + Vestybul’u koydu NS. Yarım saat falan anlattı o kısmı ruh hastası. Üçünün beraberce nasıl çalıştığını anlamaya çalışırken canım çıktı.

2 Beğeni

Ben o kısımları “He, he. Aynen öyle NS reyiz” diyerek geçtim. Ana fikri anladıysam detaylara takılmıyorum (anlamadığım yerdekilere) yoksa Çin işkencesi olacak bana. :joy:

Ama Drizzt’leri bir kenara koyarsak, Dune ve Hyperion’la birlikte en keyif aldığım etkinlik oluyor. :slight_smile:

@Abraxas bizim belediyeler de space suit çalışmalarına başlamış. :slight_smile:

1 Beğeni

hahaha, yorgan. NS bunu düşünememiş.

Ben geldiğim yere kadar gözüme çarpan bir şeyi eleştirmek istiyorum. Genelde okuduğum BK kitaplarında gerçek hayattan güncel şeyleri yazarın hikayeye dahil etmesi teknik/sosyal açıdan sense of reality’i arttırdığı için hoşuma gidiyor ama NS biraz bunu fazla abartmış gibi hissediyorum. Demek istediğim, bunun miktarı arttıkça anlatımı toparlamak da güçleşiyor gibi bir izlenimim var. NS’de bunun dozunu yüksek tuttuğu için bazı yerde edebi açıdan ufak ufak bocalamış gibi düşünüyorum. Örneğin, bir yerde başkanın sözü kesiliyor ve ‘‘Kadın olduğu için sözünün kesilmesi durumu değildi bu, başkan olmasının önemi artık kalmamıştı.’’ gibi anlatmıştı bu durumu. Bana kalırsa bu bahsettiğim sense of reality kaygısı ile yazılmış bir kısımdı. Öyle olmak zorunda tabii ki değil ama bana biraz zorlama geldi. Bu gibi şeyleri ben kitaplarda okurken önemli buluyorum, bunların daha dikkatle ve kitapta yaratılmış dünyaya yedirilmiş doğal bir şey olarak yazılması gerektiğini düşünüyorum. Bence NS bazı şeyleri kaygısal olarak hikayesine eklemiş. İleride bu tarz kısmen, bana göre, zayıf anlatımlar olursa da dediğimi kendi kendime kanıtlamış olacağımı düşünüyorum. Şimdilik temkinliyim.

2 Beğeni

Başkanın sözünün kesilmesi bence yerinde, hoş bir dokunuştu. Artık kararları politika yerine bilim verecek, buna alışın mesajı verildi. Ki durum böyle. :slight_smile:

1 Beğeni

Ben de sevmiştim bu kısmı. Ama kadın olduğu için sözünün kesilmesi gerçek hayata ne kadar uygun bilmiyorum. Beni rahatsız etmemişti.

Evet katılıyorum dediğinize. Bence de güzel bir detay; ancak bunu ‘‘Kadın olduğundan değil başkan olmasının anlamı kalmadığından sözü kesilmişti.’’ gibi anlatmak yerine şu tarz bir anlatımla okumak isterdim:

‘‘Başkanın sözünün kesilmesinden rahatsız olduğu gözlerinden okunuyordu. Üstelik bu rahatsızlık odadaki herhangi bir kadının benzer durumlarda olduğu gibi pek de duygudaş olarak nitelendirebileceği bir şey değildi. Birleşik Devletler Başkan’ı gözleri önünde konumunun önemini yitirdiğini fark etmişti çünkü, bakışları bunu söylüyordu.’’

Olay olarak değil de daha çok olayı anlatış tarzı biraz kaygısal geldi.

Ben de sevdim ama sanki ne bileyim… Belki benim yorumlamam daha eğreti duruyordur ama işte dümdüz ‘‘Kadın olmasından değil, konumu önemini yitirdi ondan öyle bakıyor.’’ demektense daha vurucu anlatabilirdi gibi hissettim. Benim versiyon da pek öyle vurucu falan değil onu kabul etmem lazım sanırım ama demek istediğimi anlatabilmişimdir umarım. En azından ben öyle okusam daha memnun olurdum diyeyim. O zaman bahsettiğim durumu hissetmezdim. :smiley: Güzel bir detayı yakalamışım da ondan istediğim keyfi almama ufak bir şey engel oluyormuş hissini yaşadım. Bu tarz şeyler çok sık olmaya başlarsa okuma hevesim zedelenir, ufak bir tedirginlik yani. :smiley:

Ek: Mesela Doob’un aşık olma sahnesini gülümseyerek okumuştum. Çok güzel bir anlatımdı bence.

2 Beğeni

Şimdi anladım, eleştiriniz üsluba. Evet, sizin örneğiniz belki daha edebi olmuş, bence iyi de olmuş, ama ben NS’in olayları böyle lafı dolaştırmadan bam güm anlattığı tarzı da beğendim. En azından okurken rahatsız etmedi diyeyim. :slight_smile:

Kitapta zaten bu tarz çok belirgin. Mecaz yok, fazla bir duygusallık yok, şiirsel bir anlatım yok. Bakın, Dünya 2 sene içinde yok olacak, ben bunları size bilim adamlarının gözünden langırt diye, yalın ama detaylı bir şekilde anlatacağım, demiş NS. Ben okuduğum yere kadar (%32) bunu aldım kitaptan.

Edebi yönü zayıf dediğim anlaşılmasın. Yalın, yer yer espirili, içten, samimi bir anlatım var. Diyaloglar çok başarılı. Benden geçer not aldı.

Yok, kadın olduğu için kesilmedi sözü, bilim adamı olmadığı için kesildi.

2 Beğeni