Okuma Etkinliği - Tanrının Gözündeki Zerre (Moties #1)

Başlarsın başlarsın. Sen arkadan gelince mesafe iyice açılıyor, etkinliğin tadı biraz kaçıyor. :slight_smile:

Ben herkesin mümkün olduğunca aynı zamanda başlamasından yanayım. Eğer iş yoğunluğun sebebiyle geç başlayacaksan haber ver, ben de ertelerim. Daha House of Chains’le cebelleşiyorum: % 65, herhalde pazar gecesi biter.

2 Beğeni

Üzdü. :face_holding_back_tears: Ama haklısın, geriden gelince yakalayamıyorum, etkisi azalıyor. Elimden geleni yaparım. :metal:

2 Beğeni

Arkadaşlar kitap bende de mevcut ve daha önce hiç bir okuma etkinliği yapmadım hem gerçek hayatta hem forumlarda. Katılmak istiyorum ben de. Nasıl oluyor şimdi? Okudukça düşüncelerimizi mi yazıyoruz?

2 Beğeni

Kitap üzerinde etmek istediğiniz her türlü kelamı yazabilirsiniz. Beğeni, eleştiri ya da bilgi olabilir, herşey olabilir. Sadece spoiler içeren yerleri bölüm ya da sayfa belirterek blurlamanız yeterli.

2 Beğeni

Tamamdır teşekkür ederim :slightly_smiling_face::+1:

3 Beğeni

Bazen olurdu bu; bir şehir istihkâmı gezegenin uydu bazlı savunması sayesinde sağlam kalırdı. Donanmanın uzun soluklu kuşatmalara ayıracak vakti yoktu. İmparatorluk politikası, ayaklanmaların mümkün mertebe en az can kaybıyla ancak kesin surette bastırılmasından yanaydı. Gerektiğinde bir ayrılıkçı gezegeni tarumar edip bir lav yatağına indirger, geriye Langston Kalkanlarının kara kubbelerinin göründü­ğü ama tek bir canlının kalmadığı birkaç şehir bırakırlardı; ya sonra? Yıldızlararası mesafelere gıda nakledecek yeterince gemi yoktu. Peşinden salgın ve kıtlık başlardı.
İthaki 1. Baskı, Ağustos 2020, sayfa 21.

Sizce de bir gariplik yok mu?

Madem tek bir canlı kalmıyor neden salgın ve kıtlık başlıyor?

Özgün metne bakayım dedim:

It happened sometimes: a city fortress would hold out with the aid of satellite-based planetary defenses. The Navy had no time for prolonged sieges. Imperial policy was to finish rebellions at the lowest possible cost in lives-but to finish them. A holdout rebel planet might be reduced to glittering lava fields, with nothing surviving but a few cities lidded by the black domes of Langston Fields; and what then? There weren’t enough ships to transport food across interstellar distances. Plague and famine would follow.

"but"ın "ama"dan başka anlamı olamayacağını düşünen bir çevirmenle, hadi onu görmezden geldik, bu cümledeki tuhaflığı görmeyen bir editörle karşı karşıyayız.

Altı çizili kısmın uyduruk çevirisini saymıyorum.

Deepl’dan geliyor:

Bu bazen oluyordu: bir şehir kalesi uydu tabanlı gezegen savunmasının yardımıyla ayakta kalabiliyordu. Donanmanın uzun süreli kuşatmalar için zamanı yoktu. İmparatorluk politikası isyanları mümkün olan en az can kaybıyla ama mutlaka bitirmekti. İsyancıların elinde kalan bir gezegen ışıltılı lav tarlalarına dönüşebilir, Langston Fields’ın siyah kubbeleriyle örtülü birkaç şehirden başka bir şey kalmayabilirdi; peki ya sonra? Yıldızlararası mesafelere yiyecek taşımak için yeterli gemi yoktu. Bunu veba ve kıtlık izleyecekti.

6 Beğeni

Hocam, Sanatel’in kitabı katlettiği belli, bu anlam kaybolmaları kitabın sonuna kadar yakanızı bırakmayacak.

Bence öyküden alacağınız zevkten ödün vermemek için etkinliğe özgün metin üzerinden katılın.

2 Beğeni

Bu anlamı nasıl çıkarmış ki zaten çevirmen? Benim anladığım, gezegeni dümdüz etseler de birkaç şehir ayakta kalıyormuş. Oralarda da kıtlık ve hastalık başlıyormuş ve muhtemelen geri kalan insanlar bunlarla baş etmek durumunda kalıyorlar.

Aha işte. Çok basit bir çeviri hatası değil mi yahu bu?

Ben böyle teknik bazı anlatılarda hatalar beklediğimden tolere ederim diyordum başka kısımlara odaklanarak ama bayağı çok temel düzey yerlerde de hatalar var belli ki. Hal böyle olursa İngilizcesini de sözlükle falan arada kelime bakarak okumak beni çok zorlar bu aralar. Bakalım gelen yorumlara göre belki etkinliğe katılmayabilirim. İngilizceye mecalim olsa Malazan’ı silip süpüreceğim zaten. Kitaplığı bir elden geçirsem mi, diyordum. Şeytan diyor tüm seriyi sat kafan rahatlasın. Vay arkadaş…

4 Beğeni

Dili Malazan’a göre çok daha hafif hocam, ilk bir kaç sayfa için konuşmak gerekirse sözlük ihtiyacı da fazla değil gibi. Aslında bu eser Malazan’a da hazırlık olur hem. :slight_smile:

2 Beğeni

Evet hocam öyle duruyor ama yine de anadilimden okurken harcadığım bilişsel efor daha düşük oluyor İngilizceye kıyasla. Ha, İngilizcenin bende yarattığı etkilerinden birisi de esere alıştıktan sonra Türkçeden daha akıcı ilerlemesi oluyor ama yine de daha çok yoruyor nedense. :smiley: Bir de buralarda bahsetmişimdir belki hiç hatırlamıyorum ama yaklaşık 2 senedir falan ağır depresyonla mücadele ediyorum maalesef. Okumadan, izlemeden kopardı beni haliyle. Mesleki okumalar harici çok fazla odak yakalayamadım henüz. Belki zamanla, belki bir hevesle falan başlar okurum ama şimdilik net bir şey söyleyemeyeceğim.

3 Beğeni

Geçmiş olsun hocam, umarım depresyonun üstesinden gelip aramıza geçen seneki Malazan muhabbetlerimizde gösterdiğin şevkle dönersin.

2 Beğeni

Asıl bana zevk veren bu çeviri karşılaştırması. Böyle devam edeceğim sanırım. :blush:

Lütfen devam edin çeviriden. Herhangi bir çeviri sorunu olursa ben buraya yazarım. Okuruz bir şekilde.

3 Beğeni

Teşekkürler hocam, artık şevkle bir şeyler yapan halim uzun zaman önce kaybettiğim eski bir dost gibi. :slight_smile:

Bakalım hocam, inşallah. :star2:

3 Beğeni

Anladım hocam, geçmiş olsun. Tez zamanda o eski dosta kavuşursun umarım. Katılım için canını sıkma, çevirmenin kulaklarını beraber çınlatırız hiç olmadı. :slight_smile:

2 Beğeni

Kitaba başladım, %4, kitabın anlatımı Halka Dünya’dan daha leziz geldi bana, Jerry&Larry ikilisi Larry’den daha iyi olmuş sanki. Henüz herşey çok taze ama keyifle okuyacağımı hissettiriyor şimdiden.

Sizler ne alemdesiniz arkadaşlar?

3 Beğeni

Benim de “Simyacı” az kaldı bitsin bugün yada en geç yarın başlayacağım :slightly_smiling_face:

2 Beğeni

Ben de % 4’teyim.

Kitap şimdilik bir yandan klasik uzay operası gibi hissettiriyor, diğer yandan Madmazel Sally, uşağı Annie ve kendini kanıtlamaya çalışan yiğit kaptan Rod gibi aristokrat karakterler sebebiyle aklım 19. yüzyıl Dünya Edebiyatı’na kayıyor. Uzayda geçen Vadideki Zambak/Anna Karenina tadı alıyorum. :slight_smile:

Rusuyla, Arabıyla, İskoçuyla cümbür cemaat yola koyulduk haydi bakalım. :slight_smile:

4 Beğeni

Ben henüz başlayamadım. Birkaç gün daha yoğunluğum var. Sonra tam gaz. :slight_smile:

3 Beğeni

Bu akşam ki meşgalem belli oldu, sevgili gemimizin yerçekiminin nasıl çalıştığını tam olarak kavramak. :sweat_smile:

Sakin kafayla bakmalı

Jonathan Cresswell-Jones writes
To get some Niven overlap, the design of INSS Macarthur in MOTE spun the whole ship for simulated gravity on long periods on station (using flywheels to create the spin), then stopped the spin to accelerate for shorter periods of time.
I assume the flywheels would be stationary during acceleration mode, since the gyroscopic effects would be undesirable in battle and a damaged flywheel could explode if spinning.
Nicholas Bretagna II expands on this idea
The flywheel would be the equivalent of the counter-rotating cylinder.
Consumption of angular momentum means to spin it one way, something has to spin in the other (alternately, eject reaction mass to convert linear motion to angular momentum, but that’s not part of this idea, but IS how things are mostly done right now).
So — assume the flywheel spun ONE way, and it was along the central (“spin”) axis of the ship. Then the ship would spin the OPPOSITE way, with a clear mass-rotational speed relationship (e.g., the flywheel mass related to the ship mass, the flywheel speed related to the ship “spin” rate.
To slow the spin “for gravity”, you slow the flywheel back down. The “gravity” spin would slow in a proportional manner. When the flywheel stopped, the spin gravity would be gone, because that is where the whole system started (I’m ignoring losses to to friction, entropy, etc., of course).
Hence your “I assume the flywheel would be stationary during acceleration mode”, is unnecessary. It’s inherent in the overall design concept. You spin it up to get the ship rotating in the opposite direction, you spin it down to stop the spin, both reaching zero at nominally the same instant.

Dzhanibekov etkisi diye birşey varmış mesela ilk defa duyuyorum. Yukarıda alıntıladığım metnin kaynağı şurası.

3 Beğeni

Link bayağı hoşuma gitti, aşağıdaki illüstrasyon da cabası. Ithaki’nin kapak resmini nereden esinlendiği anlaşıldı. Eyvallah. :slight_smile:

Linkte MacArthur’daki yapay yerçekimi konusunu şöyle açıklamışlar: Gemiye sabitlenmiş devasa bir volan bir yönde dönüyor, açısal momentumu korumak durumunda kalan gemi ise diğer yönde. Volanı sadece cruise modunda yani uzayda ivmelenmeksizin seyahat ederken çalıştırıyorlar.

Konsept Niven’a ait değil, Rus bir roket bilimcisinin 1903 tarihli tasarımı. Rotating Wheel Space Station (von Braun wheel)

Hatırlarsanız Seveneves’deki yerçekimi biraz daha farklıydı, birbirine bağlı iki arklet habitat modülü ortalarındaki virtüel bir eksenin etrafında dönüyorlardı.

image

Ben 12. bölüme (Descent into Hell) geldim. Kurgu rayına iyice oturdu ve heyecan artmaya başladı. Kitap bence hard sci-fi’a yakın. Bir Seveneves katılığında değil ama bilimsel bir ihtimam fazlasıyla var, ayakları yere basıyor.

  • Zavallı Motie’ler 35 ışık yıllık bir mesafeyi katetip 150 yıldır normal uzayda seyahat ededursunlar, bizim Rodcuğumuz gelsin adamları son dakikada hırpalasın. :roll_eyes:

  • Anladığım kadarıyla Motie’lerin rotalarını doğrudan sistemin güneşi olan Cal’a çevirmelerinin sebebi bir aksaklıktan dolayı yavaşlayamıyor olmaları? Sisteme 0,07 c’yle giriyorlar, yavaşlayamıyorlar ve hız kesmek için Cal’ın foton basıncını kullanıyorlar. Konsept bayağı hoşuma gitti ama astrogator Renner sanırım bu tip bir son çağreye başvurmalarına gerek olmadığını, gemiyi hafif döndürerek de hız kesebileceklerini açıkladı. Motie’lerin amacı Cal’a çarparak intihar etmek miydi? Bakalım, göreceğiz.

  • Sally’nin olaylara antropoloji persepktifinden bakması ve yorumlaması en çok keyif aldığım kısımlardan. Akıllı varlıkların yaşam alanlarını değiştirerek ve kendilerine uyarlayarak hayatta kalma şanslarını arttırmaları ve bu sebeple biyolojik evrimin bu varlıklar için durması argümanı ilginçti.

  • İki kruvazör Mote’a doğru yola koyuldular, bir gemi dolusu bilim insanı. Bundan sonrası iyice keyifli hale gelir herhalde.

  • Kesin konuşmak zor ama Motie’lerin barışçıl bir ırk oldukları hafiften belli oldu sanki. İkinci kruvazörün kumandanı olan tetikçi Rus admiraldan büyük bir puştluk bekliyorum, her şeyi mahvedecek bu şerefsiz.

7 Beğeni