Okuma Etkinliği - Tanrının Gözündeki Zerre (Moties #1)

Benim için bundan sonra hard sci-fi kriteri, buzun erimesinin hangi yöntemle anlatıldığı. Buz eriyor deniyorsa soft, yok bilimsel olarak izah ediliyorsa hard. :slight_smile:

5 Beğeni

Kafamda klik edecek inşallah akşama, mekanik olarak canlandıramadım zihnimde henüz. :slight_smile:
Sen yardırdın gidiyosun yine, ben de zor yetişçem gibi sana bu sefer ama du bakalım. Spolerlı kısmı açmak için de elim kaşınıyor. :sweat_smile:

@isos81 Katılıyorum, hain Neal reyiz yüzünden hep. :smiley:

4 Beğeni

Sen hangi bölümdesin?

Edit: Abi o devasa çarkı motorlar yardımıyla döndür, gemi de (ters yönde) dönecek. Mürettebat merkezkaç kuvveti sebebiyle silindirin çevresine dik bir açıyla yerçekimi yaşayacak. İçi su dolu bir kovayı çevirmeye başladığında suyun kovanın dibine yapışmasıyla aynı.

image

4 Beğeni

Ben de başladım bugün. 100 sayfa bitti şimdiden. Güzel ilerliyor. İlk başta isimler çok karışır falan diye düşündüm ancak şimdilik öyle bir şey olmadı. Buraya bazı bilgiler ve resim atan arkadaşlara da teşekkürler okurken güzel oldu o bilgilerden yararlanmak :smile:

4 Beğeni

3e geçip kaldım, dün bugün fazla yorucu geçti, elime kitap alacak fırsatım olmadı, bu gece inşallah. :smiling_face_with_tear:
Açıklamalar için teşekkür ederim, az önce klikledi. Okurken dikkatimi de vermemişim, gemi yörüngede bu dönüşle yerçekimi sağlarken yola çıkınca ivmeden kaynaklı yer çekimini kullanmaya başlıyor. Ticaret gemilerinin vs aksine savaş gemilerinin sürekli hızlandığını da söylemiş. Mürettebatın mobilyaları falan başka yerlere sabitlemeleri kısmı yerçekimi kısmını yanlış anlamamla birleşip kafa karışıklığıma yol açmış. :smiley:

4 Beğeni

8 bitti. Uzay operası ile katı bilim kurgu arasında gidip gelmesi ve ikisini de güzelce kıvırması şimdilik kitabın çok hoşuma giden yanı oldu.

Motie’lerin anatomisi iyi tasarlanmış hissettirdi. Seçilen biçim ve yapının farklı sebep ve sonuçlarını da göreceğimize eminim. Larry abi bu konuda titiz.
Renner evlat olsa bile itici bir tip ama ısındım herife. :smiley:

@periyodiknesriyat Hocam sen nerelere geldin? Keyif veriyor mu?
@Abraxas Utku sen yarılamışsındır sanırım, yetişmeye çalışıyorum ben de. :slight_smile:

3 Beğeni

Şimdilik güzel. Tahmin ettiğimden daha güzel. Çeviri yanlışları da keyif veriyor :slight_smile:

Sayfa 38:

İlk günleri sağ sa­lim atlatmış, derken Langston Kalkanının sönmesiyle zifiri karanlığa gömülen şehrin altında haftalar ve aylar birbirini kovalamıştı.

Özgün metin:

She had survived first days, then weeks, finally months of imprisonment beneath the endless black night of the city’s Langston Field.

Koyu kısma dikkat! Sayın Kerem Sanatel burada resmen anlamadığı cümleyi uyduruyor. Yahu kalkan bu, şehrin tepesine yerleştirilmiş led döşeme değil. Hadi bunu geçtim, altı çizili kısım daha da kötü.


sayfa 39:
Kabindeki gölgeler hızar gibiydi.
The shadows in the cabin were sharp as razors.

Çıldırmak işten değil! Yahu ne hızarı? Niye? Neden, neden?

4 Beğeni

for-reasons-the-black-hokage
:smiley:

Keyif almana sevindim hocam, ilerledikçe tempo hızlanmaya başlıyor, işler de ilginçleşiyor.
Çevirmenler hakkında ağır eleştiriler yapmayı sevmiyorum ama bu kitap olmamış. Kitabı çevirmek yerine baştan yazmaya dönmüş galiba burada, arada göz atıyım ben de Türkçe metne.

2 Beğeni

Kerem Sanatel bu hocam, ben şaşırmadım. İyi uydurur.

3 Beğeni

Bugün yarısına geldim bende. Gerçekten ilk temas yaşanmış gibi İşleniyor olaylar çok hoşuma gitti. Bazı yerlerde düşünmeye bile sevk ediyor beni ki bu bir kitapta en sevdiğim şeylerden biri. Teşekkürler bu etkinliğe vesile olanlara :smile: bana kalsa kitaplıkta durur kafama esince okurdum.

3 Beğeni

İsimler, Kronoloji ve Giriş kısmını okuyarak küçük bir başlangıç yaptım. Bu kitaptan beklentim büyük :slight_smile:

Kronolojide 2008 yıldızlararası sürüş testi, 2020 ilk yıldızlararası koloniler şeklinde yer alıyor.
1969 Neil Amstrong’un Ay’a ayak basması tek ortak noktamız kitap ile. 2023’te hedeften oldukça uzaktayız. :confused:

5 Beğeni

Karşılayacağına dair güvenim okudukça artıyor hocam.

1 Beğeni

Size mi inanacağız yoksa haşmetli padişahımıza ve uzay operasyonları süprem kumandanımıza mı?

Bal gibi de hedefizime vardık. Eğer Larry Niven kitabında bir Rusun bir İskoçun bir Arabın yanına bir de TÜRK karakter yazamamışsa, bu onun vizyonsuzluğudur.

3 Beğeni

Hele ki arabın yanına :slight_smile:

Bugün %20ye gelirim inşallah, kitap harika ama ben vakit ayıramıyorum bu aralar. :smiling_face_with_tear:

3 Beğeni

Bana Motie’ler çok goofy geliyorlar, işin aslı daha tehditkar bir uzaylı bekliyordum. :slight_smile: Henüz ciddiye alamıyorum bunları ve afacan çocuklarını:


Fakat motielerin bir kast sistemi var, Engineer, Mediator, Warrior ve Master. Kitabın %36’sındayım, son ikisiyle daha karşılaşmadım. Onlar muhtemelen daha ilginç ve hırçın olacaklar.

5 Beğeni

Daha %23’e gelebildim vakitsizlikten.

Bölüm 6’ya dair spoiler(okuyan arkadaşlar ses de verin arada :slight_smile: )

Motie’ler teknolojilerinden ötürü yıldıza çok fazla yaklaşarak -erimeyecekleri varsayılarak- stellar wind in(foton basıncı radyal olacağı için yön değiştirmek için kullanılsa da yavaşlamak için etkili olmaz gibi anladım ben) yıldızdan öteye itmesi ile olabildiğince yavaşlayıp sertçe dümen kırarak kurtulmayı planlamışlar Renner’a göre. Aynen, Renner geminin arkasına 10k volt elektrik vererek yıldızlararası manyetizmadan faydalanıp yön değiştirebilirlerdi rotayı da biraz farklı ayarlasalar vs. dedi. Konsept olarak ben de bayıldım, roketler tam güç tornistan falan demektense böyle bilimsel tabana oturtmak güzel olmuş.

Sally’ye biraz daha yer veriyorlardır umarım ileride. O evrim argümanı ne kadar gerçekçi acaba, bakmam lazım unutmazsam bir ara.

Bölüm 14:

Engineer afacan çocukları boşluğa saldığında, sonrasında da Whitbread’in gemisine geçip hemen kontrollere el attığında ben gerildim biraz. Motivasyonlarına dair hiçbir şey bilememek ve tahmin edememek ürpertici. Biraz spoiler yemiştim ama wikideki resim daha ürkütücü geldi bana. İyi niyetli çıkmayacaklarını tahmin ediyorum ben de, özellikle de şu Masterlar falan kesin bir entrika çeviriyor. :smiley: Rus amiralimiz de üzerine düşeni yapar sanırım.

Motie

4 Beğeni

Bölüm 6:

Altıncı bölümün o kısmını tekrar okudum, intihar konusu açıklığa kavuştu. Oradaki anahtar kelime "tack"miş, yani senin de belirttiğin gibi dümen kırma meselesi. Ortada bir intihar girişimi yok yani, anlaşıldı. Eyvallah. :slight_smile:

Probably it will tack hard after the sunlight has decelerated it enough . . .

Ama radyal olan foton basıncı değil, stellar wind. Foton (radyasyon) basıncı daha axial/yönsel → yelkenin eğimini değiştirerek yavaşlamanın hızını ve yönünü ayarlamak mümkün. Stellar wind ise radyal yani dairesel bir basınç uyguladığı için yelkenin eğimini değiştirmek bir fayda etmiyor, stellar wind’ı oluşturan elektron ve proton gibi parçacıkların momentumları gemiyi her zaman yıldızdan uzağa itiyorlar.

Anlamadığım kısım stellar wind’in bu olaydaki önemi. Radyasyon basıncından tek farkı stellar wind’e karşı dümen kırmanın anlamsız olması, yavaşlamak için daha etkili gibi bir açıklama yok (?). Ama son paragrafta Renner “güneş ışığı gemiyi yeterince yavaşlattıktan sonra Motie’ler dümen kırarak gemiyi yıldıza çakılmaktan kurtarmaya çalışacaklar” diyor. Ee, dümen kırabildiğine göre o mesafede artık stellar wind’in bir etkisi yok? Anlamadım burayı.

“Then look here.” Renner’s nimble fingers made a green curve on the view screen, a parabola rising sharply at the right. “Sunlight per square centimeter falling on a light-sail decreases as the square of the distance from the star. Acceleration varies directly as the sunlight reflected from the sail.”

“Of course, Mr. Renner. Make your point.”

Renner made another parabola, very like the first, but in blue. “The stellar wind can also propel a light sail. Thrust varies about the same way. The important difference is that the stellar wind is atomic nuclei. They stick where they hit the sail. The momentum is transferred directly—and it’s all radial to the sun.

You can’t tack against it,” Blaine realized suddenly. “You can tack against the light by tilting the sail, but the stellar wind always thrusts you straight away from the sun.”

“Right. So, Captain, suppose you were coming into a system at 7 percent of the speed of light, God forbid, and you wanted to stop. What would you do?”

“Drop all the weight I could,” Blaine mused. “Hmm. I don’t see how it’d be a problem. They must have launched the same way.”

“I don’t think they did. They’re moving too fast. But pass that for a minute. What counts is they’re moving too fast to stop unless they get very close to the sun, very close indeed. The intruder is in fact diving right into the sun. Probably it will tack hard after the sunlight has decelerated it enough . . . provided the vessel hasn’t melted and the shrouds haven’t parted or the sail ripped. But it is such a close thing that they simply have to skydive; they have no choice.”

3 Beğeni

Stellar wind ile radyasyon basıncını ne güzel çorba etmişim. :smiley:

Bölüm 6: (Konuyu okuyan arkadaşlar, kitabın katı bilim kurgu kısmı burada güzel yoğunlaşmış, bir kaç paragraf vasıtasıyla bizimle eğleniyor)

Bayağı kafa patlattım ama farklı bir açıklama bulamadım. Sanırım stellar windin bir önemi/katkısı yok bu yavaşlama olayında. Renner light sail in çalışma prensibini anlatırken stellar wind ile de çalışabildiğinden ama bu yöntemle yavaşlayamayacağından bahsetmiş sadece. (Bilim pornosu? Okurun kafasını karıştırma? Ukalalık? Kafa yordurma? :smiley: )

Stellar wind için havalı bir foto bırakayım.


This image shows the wind from the star LL Orionis generating a bow shock (the bright arc) as it collides with material in the surrounding Orion Nebula.

(Gereksiz bilgi: Nasa bir ara 2010’da fırlatacağı bir uzay aracı için light sail kullanmayı planlamış. Öngörülen maksimum hızı 0,025c)

Renner’ın bahsettiği şu 10 milyon volt muhabbetini de yeni kavradım, yıldızın etrafından döndürmek için kullanıp mote gemisinin ilk hareketi için kullanılan lazere doğru giderek aynı lazerle yavaşlatılabilirdi demiş. :slight_smile:

Araştırırken ilginç bir fikre denk geldim, onu da paylaşmak istiyorum.

Mini-Magnetosphere Plasma Propulsion

Last year, University of Washington Geophysicist Robert Winglee was given a $500,000 grant to explore a quirky new way to navigate in space he calls Mini-Magnetosphere Plasma Propulsion. Winglee’s idea requires filling a container about the size of a quart jar with plasma or ionized gas and launching it into space, where it would generate a magnetic field a dozen or more miles in diameter. The charged particles that make up the solar wind would interact with this giant magnetic bubble, pushing it at speeds that could get it out to Saturn in six months, and out to the far edges of the solar system in just a couple years, compared with a couple decades for Voyager 1.

Answer Geek: Solar Wind for Space Travel - ABC News

2 Beğeni

Siz baya detaylı dalmışsınız :smiley: ben genelde bu kadar detaya dalmam aklıma takılan olursa açar bakarım ki onlarda basit şeyler yani. Ama ağır bilimkurgu sevenler için her şeyi belirli bir mantığa oturtup açıklaması da güzel olmuş :grinning: Son 200 sayfa kaldı heyecan arttı iyice. Artık Zerreciklerin nasıl bir ırk oldukları ortaya çıkıyor yavaş yavaş.

3 Beğeni

Sen sağlam gidiyosun hocam, gıpta ettim. :slight_smile:

@periyodiknesriyat @Gelu yoklama alayım, sizler ne alemdesiniz? :slight_smile:

2 Beğeni