Kayıp Rıhtım twitter hesabında paylaşılan video da olduğu gibi okurken elinizden bırakamadığınız kitap hangisiydi?
En eski hatırladığım çok genç yaşlardayken “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” kitabını hiç ara vermeden okumuştum. Ne yemek yemiştim ne tuvalete gitmiştim.
Yine hatırladıklarımdan sınırlı zamanımın olduğu bir dönem İki gece uyumamış ve iki Grange kitabı okumuştum. ( Taş Meclisi - Leyleklerin Uçuşu). Daha yakın zamanlarda da Zaman Çarkı ciltlerinden birisini (hangisi hatırlayamadım şimdi) bir günde neredeyse hiç ara vermeden okumuştum.
Sizin okurken elinizden bırakamadığınız kitap hangisiydi?
Percy Jackson Şimşek Hırsızı. Okuduğum ilk fantastik kitap/seri. Kitap okuma alışkanlığı kazandırdı sağolsun. Bir günde bitirmiştim. Bütün seriyi de kısa zamanda okumuştum. Hatta serinin son kitabı Son Olimposlu’nun sondaki savaş sahnesini okurken aldığım heyecanı hâlâ başka bir kitapta alamadım. Her zaman kalbimdesin Riordan reis
Bu durumu sadece seri okurken yaşıyorum. Özellikle Buz ve Ateşin Şarkısı, Yüzüklerin Efendisi ile Karanlık Cevher serisini okuduğum zamanlar böyleydim. Seriye başlamak hep gözümde büyür ama başladığımda da bu şekilde asla bırakamadığım için normal okuma hızımı katlarım.
Pierce Brown’ın Kızıl Yükseliş serisidir sanırım. Tamamen olay odaklı bir seri, 50 sayfada 50 farklı olay oluyor Öyle bir edebi derinliği falan da olmadığından üç kitabı da çok kısa bir sürede okuyup bitirmiştim.
Sahilde Kafka ve Cesur Yeni Dünya. Sahilde Kafka’yı 350 sayfa aralıksız okumuştum. Cesur Yeni Dünya’yı lise zamanı bir cumartesi günü tek oturuşta okuyup bitirmiştim ki o zamanlar doğru düzgün bir okuma alışkanlığım yoktu, kıvılcımı çakmış oldu.
Ek olarak Elantris, Mistborn 5. kitap ve Secret History’yi de birer günde okuduğumu hatırlıyorum.
Cebirci, Elçilik Kenti, Suç ve Ceza ve herhangi bir Philip K. Dick kitabı. Özellikle bir günde bitiririm P.K. Dick amcayı. Şöyle bir baktım da bilim kurgu kitaplarını bir oturuşta okuyormuşum, baya bir açlığım var demek ki.
Yakın tarihlerde çok uzun okuma süreleri ayıramadığımdan çok eskilere gittim kafamda. Birkaç zaman çarkı cildini yaz tatilinde uyanır uyanmaz okumaya başlayıp yatarken elimden anca bıraktığımı hatırlıyorum.
Ondan da öncesinde Harry Potter 4 ve 5 i satışa çıktığı gün YKY yayınları dükkan önü kapıda kuyruğa girip alır almaz okuduğumu hatırlıyorum Alsancak Kıbrıs Şehitleri Yapı Kredi şubesinin yanında küçük bir dükkanda kitaplar satılıyordu hatta o dönem. Bir kişi çalışırdı, okuldan her çıkışta yanına gidip çıktı mı diye sora sora adamı bunaltmıştık Hangisi tam hatırlamıyorum ( sanırım Zümrüdüanka Yoldaşlığı ), abi satış gününden önce bize sattı ki artık sürekli kapısına gelmeyelim Deposuna gelir gelmez vermişti, satışa çıkmadan 3-4 gün önce alıp millet eline alamadan önce okumuştuk.
Son bir iki yıla kadar okuduğum tüm kitapları binge reading yaparak okurdum ama birkaç ay hiçbir şey okumadığım bir dönemden sonra biraz değişti okuma şeklim, birkaç güne yayar oldum 200-300 sayfalık kitapları bile. Fakat bu o dönemimde bile tuvalete gitmekten başka hiçbir şey yapmayarak yüzlerce sayfa okuduğum bir roman oldu. Gregory David Robert isimli eski bir suçlu olan yazarın, Hindistan’daki hayatını başlangıcından itibaren anlattığı otobiyografik eseri: Shantaram, olmuştu bu roman.
Zümrüd-ü Anka Yoldaşlığı
Sefiller
Dijital Kale
Percy Jackson kitapları
Yaşlı Adam ve Deniz
Locke Lamora’nın Yalanları
Nevernight kitapları
Kuyrukluyıldız Altında bir İzdivaç
Harry Potter serisi, Danilov serisi, Yüzüklerin Efendisi, Körlük, Mağara, Kopyalanmış Adam, Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş, Monte Cristo Kontu, 1984, Demir Ökçe, Melekler Ve Şeytanlar. Şimdilik aklıma gelenler bunlar
Alper Canıgüz’ün tüm kitapları ile Buz ve Ateşin Şarkısı serisi benim için böyleydi gerçekten. Onları okuduğum dönemde, hayatımın merkezine koyup deli gibi okuyordum.