Favori şairlerime bir yenisi daha eklendi.
Bizim İzmir’de bir deyim vardır, duymuşsunuzdur; “evladiyelik”
Hep erteledim Atay’ı okumayı, bu eserinden baslamamın sebebi isminin bana verdiği his. Zamanında yazdığım bir hikayedeki başlangıç paragrafindaki yazıyı atacağım, oyunlar diyince aklıma çocukların hayatı kavrayışı geliyor.
“…Yaşlı insanlar çocuklara ders vermeyi amaçlarlar, hiçbir çocuk inanmaz ve hiçbir çocuk sorgulamaz nedenini. Hiçbiri ihtiyara kulak vermez, hiçbiri oyunlarından başka bir şey düşünme gereği duymaz, çok etkileyiciymiş gibi davranırlar. Adam da kendini çok bilgili zanneder, övünür. Esasen cahilin tekidir çünkü o bile bilmez neyi, neden söylediğini. Bütün insanlar gibi, gerçeği görmeye yanaşmaz. Kapalı göz kapaklarının ardında kurduğu dünya onun için yaşanılası tek yerdir. Eninde sonunda, bunlar yalnızca öykülere yer etmiş uydurma olaylardır, derler. Desinler”
Yaşlılar için söyledikleri ağır olmamış mı
Yazarın Swan Song kitabını da çevirecekti İthaki. Postapokaliptik bir destan. Umarım şu İthaki karışıklığı çözüme kavuşur da beklediğimiz kitapları yayımlamaya başlarlar. Bu kitabı okumadım henüz. Bekletiyorum. Beklentim de her okuduğum yorumda artıyor.
Weis & Hickman’ı nasıl da özlemişim. Sade ve basit anlatımlarını, küçük olaylarla dünyaya yön vermelerini, kahramanlarını ve kahramanlaştırdıklarını…
Hâlâ tanışmayanlar çok şey kaçırıyorlar.
Dilimize çevrilmesi lazım ki okuyalım
Sen çevrilenlerden başla hele, o arada İthaki de matbaa kurar belki.
İthaki bu ara alamam, boykot ediyorum kendilerini