Biz güneşe ateş eden bir milletiz. İndirim mi yaptıramayacağız.
Olursa olur. Olmazsa onlar kaybeder. Bugüne dek bir tane PKD almamışım. Üç ay daha almasam ölmem bence.
Üç ayda da mutlaka mantıklı bir site indirime girer.
Ama PKD okumamışsan mutlaka oku bence. Filmlerine denk gelmişsindir aslında. Total Recall, Adjustment Bearau, Blade Runner, Minority Report, Next, Paycheck hep onun eserlerinden yapılmış filmler. Hatta benim tanışmam da Kader Ajanları filmini cok beğenmiş olmamdan hikayenin orijinalini okumak istememden kaynaklanıyordu. Tek sevmedigim.olay alfanın kitap boyutları. Ithakiden alıştık tabi 13.5x23e bu cok farklı geliyor
Keşke böyle 4 cilt öykü basacaklarına kocaman bir ciltli kitap çıkarsalar ama zor tabi.
Aslında bu boyutlarda bir süre sonra alışıyor insan ve daha hoşuma gidiyor benim. Hem yanında taşımakta kolay oluyor.
Ben daha önce kitapların boyutunu ve kapak görsellerinin kötü olmasından yana bir görüş belirtmiştim daha önce buralarda. Fakat kitapları kitaplığa dizince ve elime alınca yanıldığımın farkına vardım.
Kitaplık konusunda haklısınız güzel durdugunu kabul ediyorum. PKDlerim arkaşımda şuan çekemiyorum ama. Otostopcu serisi de güzel duruyor.
@Erdal_01 Okurken sorun yok aslında. Otostopcu serisini, holistik dedektif ajansını ve kuşkucu somonu okudum alfadan. Bilmiyorum belki bana garip geliyordur ama elime alınca küçük gibi geliyor
Ben ne zamandır Black Friday’i bekliyorum. Yoğunluktan dolayı yanlış gönderim, iade falan mı oluyor neden öyle dedin?
Kitap boyutları konusunda sizinle hemfikirim. Ben de küçük buluyorum.
Uzaydaki Çatlak’ı okumuştum, gayet keyifli bir okumaydı. En azından ben çeviri vs sorun hatırlamıyorum, iyi oldu
@Agape Başarısız olursak Alfa kim? Sen kimsin? Fuar nerede? Biz fuara mı gittik Alfa mu gördük?
Vallahi bunalanlar platformuna bir bak istersen. Geçen sene başlık patlamıştı. Geç gönderim, hasarlı kitap, iletişim kuramama vs. Çok sorun oluyor. Toplasan belki 15 bilemedin 20 tl fark eder. Zaman zaman farklı sitelerden yüksek indirimi yakalayınca almak daha mantıklı. O zaman pek bir fark olmaz. Bir de stokta yok diye çıkartıyorlar bazısını. Sepetinde 30 kitap varken bir anda 26 filan oluyor. Alıyorsun iptal oluyor filan. Uğraşılacak çile değil. Resmen izdihamda ezilmeme çabası gibi geliyor bana. Bir de hasarlı geldi mi… Bu gibi büyük indirimlerden sonra sitelerin kendini toplaması bir ay sürüyor. Ben bir kez D&R kullandım. Otuz farklı kargo geldi. Çok yüklü bir alışverişti. Üçe bölmek zorunda kalmıştım. Bir buçuk ay sürdü tamamlanması. Geçen yıl da bir sepet yapıp beklemiştim ve sanırım toplamda 17 tl ucuza geliyordu. Zaman zaman yayınların en yüksek indirim gününde alsam 17 lira fazla vereceğim. Bu sancılı sürece hiç gerek yok dedim.
@Ozgur Ben genelde toplu alır, keyfim gelince okurum. PKD almadım. Alfa’dan çok kitabım da yok. Alfa’nın düzeltisi beni çileden çıkartıyor. Piyango gibi kitapların içi. Yani iyi, hoş, basıyor, tamamlıyor ama rahatsız edici bir okuma deneyimi var. Her otuz sayfada bir hatayı kabul edebilirim ama genelde hangi Alfa kitabını elime alsam ilk on beş sayfada yedi sekiz hata oluyor. Ben okurken virgül duraklarına, nokta duraklarına göre okurum. Vurgulara dikkat ederim. Bu şekilde olunca kitabı sobaya atıp yakasım geliyor. Bir kitap olsa “Hadi tek kitap zaten” derim ama değil. Koca bir Jules Verne külliyatı, PKD külliyatı… Kapak değişimleri ise ayrı rahatsız edici. Genel anlamda Alfa’dan memnun değilim. Cümle yapıları bile bozuk oluyor. Senin gibi birisinin buna takılmaması da ayrı garip geliyor. Zaten sana gıcığım tarçın konusunda. Neredeyse öldürecektiniz.
Neyse, diyeceklerim bu kadar.
İnce olmasının sebebi de sanırım hızlı okuma şeyi ile alakalı. Dar kitaplar gözleri daha az yorup daha az sağ sol yapmasına neden oluyor. Bunu bana birisi izah etmişti. Buna takılmıyorum.
Douglas Adams kitaplarını irem kutluk ve Nil Alt çevirmişti. Ben ilk kitabı ingilizce okudum hatta sanırım ingilizce okuduğum ilk kitaptı aynı zamanda. Alfadan devam etmemek için kabalcı beşibiryerde’yi cok aradım ama hep fiyat yüzünden vazgeçtim. Sonrasında çevirinin kabalcıdan alındığını öğrenince kabalcının pdfi ile karşılaştırdım. Aynı çıkınca gözümü karartıp aldım. Virgül konusunda haklısın zorladığı cok yer var beni de. Ama çeviri konusunda bazen iyi iş çıkarabiliyorlar.
Mesela
Cok ufak nüanslar haricinde ceviri douglas adamsın espri yeteneğini gösterecek seviyede iyi. Ben kelime bölüntülerine takılıyorum çoğu zaman. Kitaplar cok dar oldugu icin kelimeler hep bölünüyor, bu da ister istemez okumayı hem zorlaştırıyor hem de dikkat dağıtıyor. Hızlı okuma için ne derece dogru bilmiyorum ben denedim o yöntemleri hepsinde başarısızlıkla sonuçlandı. Bana söylenen tek sey icinden seslendirme yapmamamdı. Ama ben seslendirmezsem kitabın içine giremiyorum. Çoğu zaman karakterin kendi sesinden okuyorum diyalogları. Tasvir edilen binaları durup hayal etmeye çalışıyorum, bir mekanda tartışıyorlar mesela ben o mekanda etraflarında neler vardı kimler orda falan kafamda kurmaya çalışıyorum. Diskdünya bu konuda beni inanılmaz tatmin ediyor örneğin. En azından ciltli kitaplarını biraz büyük bassalar başka birsey istemeyeceğim.
Philip K Dick’e gelince özellikle kısa hikayelerinin çoğunda betimlemeleri uzun ve dili biraz ağır. Türkçe okumazsam cok zorlanırım diyerek ingilizcesine bakmadan okudum ilk 2 hikaye derlemesini. Hatta anlamadığım yerlerde bile dönüp bakmadım ki deliririm biliyorum Alfadan sadece bu iki yazarın kitapları var elimde. Bu boyuttaki kitapları almam bu yazarlar başka yayınevlerinden de çıksa.
Tarcın konusunda da üzgün olduğumuzu bilmenizi isterim.
Yani işte şans… Sorun aslında ne biliyor musun? Yeni çevirmenlere fırsat vermeleri güzel aslında takdir ediyorum ama bu yeni çevirmenler de maalesef çeviriye odaklanırken Türkçeyi unutuyorlar. Ben açıkçası çok bildiklerini de sanmıyorum. Peşinden gelen de haldur huldur geçiyor herhalde. Yani ben aslında çok fazla göz yuman birisi olmama rağmen Alfa beni delirtiyor. Damarlarım çekiliyor. Üçte bir olsa hiç umurumda olmaz. Virgül gerçekten hepimizin tam anlamıyla bildiği bir şey değil. Zaten çok detayı var. Efendim şöyle olursa böyle olur, bilmemne. En azından temel kurallara uyulmalı. Özellikle senin bence bunları orjinalden okuman lazım. Ben çıldırıyorsam sen intihar edersin. Net… Bu bana biraz defolu ürün almak gibi geliyor. Çok seversiniz ufak bir deliktir, alırsınız ama çok sevdiniz diye de gidip yanık tişört alınmaz. Bakın böyle tişörtlerim de vardır. Son üç kitabım İthaki’den mesela. Fantastes kitabını çok beğendim ve neredeyse hata yoktu. Kusursuza yakın. Agrı Dağı Yolcusu Kalmasın da yine aynı şekilde. Ben, Kirke’de ya on altı ya da on yedi hata saydım. Dört yüz sayfa olduğunu hesaplarsam yirmi dört sayfaya bir hata düşer. Kabul edilebilir benim için. Malloryan serisinin tek kitabında yetmişin üstünde hata var. Saçımı başımı yoldum. Bilemiyorum. Düşündükçe canım sıkıldı. Sanırım seni banlayacağım. Neden dersen tarçından der, geçerim. Bana yapmayacaktınız…
Ben özellikle Alfa için bekliyordum istediğim sürüyle kitap var ama yüksek indirimine hiç denk gelemedim. Neyse öğrendiğim iyi oldu boşuna para saklamayayım ne bulursam ucuza alayım shdjsjfndx teşekkür ederim.
Ingilizce okurken sözlük kullanmayıp türkçede olduğu kadar hızlı okuyabilsem alır kindle’ımı tüm kitaplığımı yavaş yavaş dağıtırım. Her yazarda o kadar kolay olmuyor okumam. Mesela Edgar Allen Poe ingilizce okurken bir Sheakspeare siiri okuyormuşum gibi bir sürü wski kelimeyle karşılaşıyorum. Bunlar eger kitabın kurgusunda devam ediyorsa epey zorluyor hatta okumamı bile engelliyor. Ama mesela Harry Potter’ı çoğu zaman sözlüksüz takılmadan okuyabiliyorum. Yada Circe’yi mesela. Kitabı alalı cok oldu ama bir türlü mitolojik karakterlerin türkçe isimlerine alışamadım. Yunan mitolojisinde pek birikimim yok, geneli god of war serisinden Öyle olunca Oceanus’u mesela ben oşiyanus olarak duymaya da okumaya da alıştım, Okeanos olarak okumak soğutuyor beni. Bunun mitoloji okurları icin en azından eskiden beri takip edenler için güzel oldugunu biliyorum ama ben biraz yandan girmişim mitolojiye. Yada sörsi diye okudugum karaktere kirke demek garip geliyor. Çeviri güzel mesela kirke’de ben beğendim onu ama birkez soğuyunca hep öyle gidiyor.
Otostopcu’da bile vardır en az 20 yerde. Keşke son okumayı ingilizce bilen türü seven insanlara yatırsalar. Ben kitabın cevirmen kopyası gibi son okuyucu kopyasını vereceklerini bilsem sadece onun icin son okuma yaparım mesela. Imla hatalarından da okuyucuyu yoran kelime secimlerinden de arındırılmış olur böylelikle. Tabi dışarı çıkar pdfsi dağılır diye bir korku vardır elbet ama kitabın kendisi çıkmadan korsanının çıktığı bir ülkede yaşıyoruz bence riske değer. Çünkü artık reklamlar sosyal medyasan dönüyor. 20 kişinin hicbir ucret almadan son okuma yaptığı eseri paylaşması bence harika bir reklam. Ama kitapevleri inatla her kitabın altına methiyeler dizen instagram fenomeni kitap sayfalarına verdiği önemi okuyucuya vermiyor. Bazıları var mesela instagramda engelliyorum gönderisini görmeyeyim diye. Ceviri berbat hikaye berbat sayfa yapısı imla bile berbat ama hanım kızımız diyorki “harika bir maceraydı, ilk sayfasında sizi icine çekmeyi başaracak”
Zamanla çözerler ama biz göremeyiz bunu. En ünlü yazarlar bile hayranlarından yararlanıyorlar. George RR Martin’in 2 hayranıyla yazışmalardan sonra evren ve evrende olan seyler hakkında bu hayranlarından dwstek aldığını okumuştum mesela. Söyleşide "su karakteri surdaki savasta kullanayım diyorum, o şurada ölmüştü siye hatırlatıyorlar " demisti. Bilim kurgu okuru biraz niş bir kitle. Bu adamlar yani ben de içindeyim “Yüzüğü neden kartallarla götürmediler” adlı bir konu açılınca sinir krizi geçirip yarım gün size nedenini anlatabilirler. O yüzden bence son okuma bu türü çok okumuş, belki biraz da nerd insanlara yatırılmalı. Bu konuda ithakiyi es geçiyorum Emre de Alican da baya en az bizim kadar bu isin geek’i. Onların da ellerinde cok is var adam sayıları az. Her zaman ayni dikkatle inceleyebileceklerini sanmıyorum.
Ama PKD’in Ithakiden en azından bir kitabının bilim kurgu klasiklerine girmesini isterdim. Çünkü serideki kitaplar ne kadar iyi de olsa bazılarının koskoca kitaplarına tek bir hikayesiyle tek atabilir PKD.
Bir de pdf aramaktan sıkılıp türkçesine katlanma durumum var son birkaç kitaptır. Zeplini okudum mesela Papa diye bir karakter vardı son hikayede. O Papa baba anlamına gelen Papa’dır kesin ceviride atlanmıştır diyip aradım hikayenin ingilizcesini sonunda yorulup vazgeçtim. Bu arada hikaye isveççe yayınlanmış ingilizceye muhtemelen ingilizceden de türkçeye çevrilmiş
Alfaya ben hic yaklaşmıyorum dediğim gibi. PKD ve Douglas Adams olmasa kitaplığımda kitapları olmazdı.
Yeni çevirmenlere yer vermeleri bence de güzel ama kontrol mekanizmasının cok sağlam olması gerek, hadi imlayı düzeltide atlasınlar da bazen öyle garip gurip kelimeler kullaniyorlarki “Abi bunu neden yaptın şimdi, ne güzel okuyup gidiyordum” diyorum icimden
Yılankavi buna örnek mesela benim icin, bir uzay aracını anlatan metinde büklüm büklüm yada ne bileyim sarmal kullanmak yerine yılankavi kullanınca sanki Fuzuli siirinin içine “kanki” eklenmiş gibi hissediyorum.
Neyse yine cok konuştum zaten kesin banlanıcam yakında biraz içimi dökeyim istedim
Bence en azından bir kitabını D&Rda birkaç sayfa okuyarak denemelisin. Sandığın kadar kötü değiller en azından toplu öyküler o kadar değil.
Şimdi ben az dağınık cevaplayacağım ama olsun, hep böyle yaparım. Yılankavi, büklüm büklüm ve sarmal… Bunların hepsinin anlamı bir noktaa farklılık gösteriyor. Yani hepsini benzermiş gibi kullanmışsın ama tam olarak değiller. Bu örneği pas geçiyorum.
-tuberlar kısmına da girmeyeceğim çünkü çağın reklam biçimi bu maalesef. Bunları en güzel videodan önce çıkan reklamlar gibi düşünmek lazım. Ne yapalım, katlanıyoruz zaman zaman.
Ben genel olarak kitaplardaki karakter isimlerini kendime göre okuduğum için ve buna zır dikkat etmediğim için Okeanos mu yazmışlar yoksa Oceanus mu yazmışlar takılmıyorum. Okyanus der geçerim mesela. O an bana nasıl kolay geldiyse öyle okurum. Yine de mitoloji benim beynimi çok yoruyor. Kilometrelerce yol gitmiş gibi hissediyorum. Sanırım kahramanlı şeyleri sevmediğim için mitoloji de bana pek hitap etmiyor. Kirke’ye de ayrı uyuz oldum zaten. Sen şeyi şey yap sonra da kalk şey yapmadan şey et. Olacak iş değil. Çok sinir bozucu. (Spoiler vermeyeyim dedim.)
Şiirlerin Türkçeleşmesi çok büyük sorun bana kalırsa. O tını yok olup gidiyor. Oradaki uyum filan ziyan oluyor. Fantastes kitabında da vardı şarkılar, şiirler ve ben oraları çok beğenmedim. Nerede görsem sevmem. Tolkien de kullanıyor ve onun da Türkçeleşmiş halini berbat buluyorum. Cücelerin söylediği bir şarkı vardı. Türkçesi insana şeytan taşlatır. Kulağa hoş gelmiyor.
Neye göre, kime göre? Topluma hitap edecek şekilde ve çağa uyum sağlayacak şekilde olursa kitap mitap okunmaz bence. Senin sevmediğini ben severim, benim sevmediğimi sen seversin. Bunun bir ölçüsü yok bence. Bunu tartışmak da o sebeple mantıksız. Didiklemeye kalksak hemfikir olacağımız çok az şey çıkar. Ben havsala kelimesini sevmiyorum mesela. Şu kişi seviyordur. Bunu eleştirmek bizi bir yere götürmez. Bu tip şeylerde her iki görüşten de fanatikler çıkar. Bunlar sonuçsuz mevzular. Kişinin ilgi, alakasına dayalı şeyler.
Bu arada o telefonunu satıyor musun, değiştiriyor musun bir çözüm bul. Kör oldum. Beynim çürüdü resmen. Bu kadar dilden konuşurken şöyle bir “uzun” yanıt gerçekten olmuyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu efendim? Zaten tarçın katıp milleti öldürmeye çalışıyorsunuz. Bir de üstüne kör etme çabaları. Dava açacağım artık.
Çoğu almayı düşündüğüm kitabın ilk on veya on beş sayfasını okurum ben. Kâh kitapçıda kâh şurada burada. Forumdaki arkadaşlar da çok görsel attılar sağ olsunlar. Her türlü problem ama bunlar çözülecek şeyler değil. Mantık yok, sistem var maalesef. Bütün bunların çözümü kişilerin kendisinde aslında. Kişi yaptığı işi sevip saygı duyarsa ve önemserse güzel işler çıkar. Safi para için yapılan işler vasat olmaktan öteye gidemezler. Bu böyle. Herkes önce kendisini bir silkeleyecek mecburen. Neyse, çok konuştuk.
Yayın programında bir değişiklik olmuş. Sanıyorum ki Androidler için oluşan talep fazla oldu ki kitap öne çekilmiş.
Kasım ayı başında Valis’in ilk kitabı matbaaya gönderiliyormuş. Soracaksınız diye söylüyorum fuara yetişmez ancak fuar sonrasında satışa açılacak dendi.
Vay be Valis’te geliyor Umarım çevirileri güzel olur da herkes memnun olur.
Evet sonunda Valis’e başlıyorlar. Diğer kitaplarında son hazırlıkları yapılıyor denmişti. Demek ki Androidler için ısrarla sorulan sorular işe yaramış kitap öne çekilmiş.
Her ay PKD kitabı görmüş oluyoruz neredeyse, harika.
Fuardan dolayı daha popüler kitabını çıkarmak istemişlerdir. Aynen düzenli çıkması çok güzel, bozulmadan başka BK ve Fantastik eserler görürüz umarım. Bir de İlahi Komedya basacaklarını söylemişlerdi, yanlış hatırlamıyorsam. Konuşunca sorarsan sevinirim
Bir sonraki konuşmamda sorarım bunu da. Sosyal medya üzerinden de çok soruluyordu Androidler. Bu nedenle öne çektiler sanıyorum.
Sıralama değişebilir problem yok önemli olan devamlılığı.