Çevirmesi zorlu gerçekten. İncil referansı kişinin kendini tanrıyla yüz yüze gelene kadar O’nun bildiği gibi (clearly) bilemeyeceğini, o zaman kadar da ancak aynadaki silik bir görüntü misali (darkly) kendi benliğinin tüm detaylarının farkına varamayacağına dair.
Clearly - Tanrının her şeyi bilen bakış açısı/farkındalığı.
Darkly - Yetersiz bilgi/perspektife sahip kişinin bakış açısı/farkındalığı
Yazar tarayıcı metaforuyla kişinin algıladığı gerçekliğin bilgi eksikliğinden/bakış açısında kaynaklı olarak yetersiz olduğu iddiasında bulunuyor, en azından bunu sorgula(t)maya çalışıyor gibi geldi bana.
O yüzden Kusurlu Bir Tarayıcı dışındakileri uygun bulamadım ben ama saçmalamış da olabilirim.
@periyodiknesriyat hocam bana da doğru gelmediği için sizlere sorayım dedim. Bana da Karanlık Tarayıcı veya Karanlık Taramak olabilirmiş gibi geliyordu.
“For now we see through a glass, darkly; but then face to face: now I know in part; but then shall I know even as also I am known."
Kitabın adının geldiği yer ise şöyle (spoiler olur mu bilemediğim için risk almayayayım dedim)
Chapter 13 of the book, in a conversation between the protagonist and two psychologists, as they discuss his impaired brain function. He has difficulty recognizing himself in video recordings (made with a scanner), and the psychologists explain that his brain is processing input in a mirrored fashion. The protagonist then reflects on St. Paul’s letter to the Corinthians
Kitabın ismi bence de yanlış. Karanlığı taramak değil çünkü mevzu. Taradığı şeyi bir camın ardından (buna önyargılar diyebiliriz aslında) gören, karşısındaki şeyi olduğu gibi değil kendi gözündeki filtreyle gören bir gözü ima ettiğini düşündüm ben hep. Bu biraz benim PKD hayranlığımdan sanırım, ismi inancın bağnazlık filtresiyle görme durumuyla bağdaştırıyorum.”Ne gösterirsen göster, onlar sadece inanmak istediklerini görecekler” gibi.
Her halükarda isim kötü bir çeviri kesinlikle.
Stanislaw Lem ve PKD kitaplarını son dönemde basma hızları kağnı hızında olduğundan normal sanki. Beşinci toplu öyküler kitabı yakında demelerinin üzerinden nerdeyse bir buçuk yıl geçmiş.
34 kitap çıkmış hepsini okumuşsa tamam diyeceğim. Yılda 2-3 kitap çıkarsalar bence yeterli. Sadece okuyan/yazan tarafından sergilenen bu üslup beni kim olursa olsun irite ediyor. Sosyal medyadan kibar cevap verebilir yayınevi ama aslında daha ters teper böyle tepkiler.
İşin açıkçası resimdeki yorum bana ait. PKD kitaplarından Valis üçlemesi ve birkaç kitap beni çok açmadığından bu kitaplar hariç çoğu kitabı okudum.
Benim düşünceme göre eninde sonunda bu yayınevleri birer ticari kuruluş. Kara kaşımızı veya edebiyatı çok da önemsediklerinden kitap yayınlamıyorlar. (Bu firmalarda çalışan büyük ya da küçük bir kesim okurları veya edebiyatı önemsese bile.) Bundan dolayı şahsım adıma bu ticari kuruluşlarla olan ilişkim, ürün-satıcı ilişkisinden ileri değil.
2023’te tüm PKD külliyatı tamamlanacak gibi büyük bir laf edip, bir kitaba yakında deyip, 1,5 yıl çıkartmayınca komik duruma düşüyor firma açıkçası. Aynı zamanda Alfa’nın bastığı PKD kitaplarında çokça bulunan basit yazım hataları gibi özensizlikler de yaptıkları işe verdikleri özeni de gösterir nitelikte. Bu basit hataları çok basit yazılımlarla bile en fazla birkaç dakikada da belirleyip, en fazla da birkaç günde düzeltilebilecek seviyede olması da cabası. İsterlerse ticari bir getiri görmüyorlarsa yayınlamasınlar veya Pegasus’un Hyperion’da yaptığı gibi kitapların telifi üzerine yatsınlar, başka yayınevine çeviriyi vermesinler. Tamamen kendilerine kalmış. Hal böyle olunca da müşteri sitem de eder, dalga da geçer, eleştirir de. Laflarının arkalarında durdukları sürece, özenli iş yaptıkları sürece takdir de ederim, her yayınladıkları kitaplarını da alırım. Delidolu gibi yayınlasınlar yıllık takvimi ve olabildiğince bu takvime uysunlar veyahut Fihrist gibi Edgar Rice Burroughs kitaplarında nasıl serileri düzenli bir şekilde tamamladılarsa, gider hem e-kitap olarak alırım hem de fiziki halini alırım. Bundan dolayı yarım yamalak bir iş veya ürünle gelince benim artık tepem atıyor.
Çoğunu okuduysanız beklemekte haklınız. Ben çok sevmeme rağmen 6:45 zamanından beri Alfa ile beraber yarısını okudum o yüzden zamanım bol ama görünen o ki basılacak da az kitap kaldı. İki yayınevinin de yazım hatalarına hiç girmiyorum.
Selamlar.
Bende zamanında alınmış Pkd toplu öyküleri 1 ve 2 var fakat büyülü fener tarafından basılmış.Ufak bir araştırma ile Büyülü fenerin Alfa yayınlarının bir alt kolu olduğunu öğrendim.şimdi ben toplu öyküleri toplamaya nerden başlayacağım? Alfa basımı 1 ve 2 yi pas geçip direk 3 den mi başlayayım ?
Yayın evlerini anlamak gerçekten güç.Kimisi bir anda ilk çıkardığı kitaplarla sonradan çıkardığı kitapların boyutunu değiştirir (bkz sissoylu/akılçelen) kimisi ilk kitabı basar sonra telifin üstüne çöker yıllarca kitap basmaz(bkz hyperion/Pegasus) kimisi de daha önce çıkardığı kitapları sırf satılsın diye başka yayın dizisi altında yayımlar (bilimkurgu serisi ve karanlık kitap/İthaki.Bitmemiş yarım kalan serilerden hiç bahsetmiyorum bile.
Bu konuda galiba bir tek deli dolu’yu tebrik etmek lazım.
Yeni baskılar kitaplıkta çok daha iyi durur. 4’e kadar basıldı. Tek olumsuz yani sayfaların beyaz olması. 5 ise daha çıkmadı. Yok aynı düzene önem vermiyorsanız 3 ve 4’ü alın sadece ve tamamlayın.
Bende bu ay PKD başlamayı düşünüyordum iyi ki almamışım da düşünmüşüm sadece Yoksa para basmıyoz, bende de takıntı var seriye baştan başlardım olsaydı.
Sırf beyaz kağıda bastıkları için protesto edip toplu öyküleri almamıştım ancak telif süresince (ki Büyülü Fener dönemi de onlara ait olduğu için uzun bir süre diyebiliriz) ciltleri tamamlamamaları büyük saygısızlık.
İthaki bastığında da muhtemelen fiyat dolayısıyla almayacağım, artık 200 sayfalık romanlar bile pahalıyken ciltleri tahmin edemiyorum.