Başta ben de bu kadar ilgi beklemiyordum ama görünen o ki futbol konusunda benimle aynı duygulara sahip forum üyesi sayısı sandığımdan fazlaymış. Euroleague konusu gerçekten de hak ettiği ilgiyi görmüyor.
Konu dışı olacak biraz ama, bir basketbol sever olsam da her sporun/hobinin/uğraşın büyük kitlelerce benimsenmesi gerektiği gibi bir şeye pek katılmıyorum. Basketbol ilgiyi hakediyor mu? Sonuna kadar. Ama insanlar sevmiyor/ilgilenmiyorsa yapacak çok bir şeyimiz de yok açıkkçası .
Bu haftanın maçlarına üç beş büyü yapayım da iddia filan oynarız. Benzer şekilde Terry P. çekilişindeki talihlilerden biri de ben olacakmışım gibi hissediyorum, o yüzden gidip ilk iki kitabı almadım. Eğer o doğru çıkarsa siz haftasonu skorları benden bekleyin sjkfdflsdls
Bir ara şüphelenmedim değil. Sonra sosyal medyadan ne kadar uzak olduğu aklıma gelince çalışma odama kamera yerleştirilmiş olması ihtimalini daha kayda değer buldum.
Buna çok büyük katılıyorum.
Aslında Euroleague ile ilgilenen insan çok. Son zamanlarda dünya basketbolunda önemli bir yer edindi ve bence NBA kadar büyük bir basketbol etkinliği. Sadece bu forumda pek ilgilenen yoktur.
Google’ın puan durumuna göre Liverpool 66 puan City ise 65 puan almış.
Kupon paylaşacak mısınız? (Sadece şaka amaçlı soruyorum.)
Premier League’in eski zamanlarda daha güzel olduğunu da düşünenler var. Siz bu konuda ne diyorsunuz?
Eskiden Nottingham Forest, Aston Villa, Leeds United, Middlesbrough, Swansea City, Sunderland, Blackburn, West Bromwich Albion, Bolton Vanderers, Ispwich Town, Derby Country gibi takımlar vardı ama onların çoğu şimdi bir alt ligde. Yani eski efsaneler de aynı ligde toplanmış. Bu yüzden Premier League’in bir altı da oldukça kalitelidir.
Eskiden Bergkamp, Giggs, Cantona, Beckham, Scholes, Owen, Sheringham, Overmars gibi harika oyuncular vardı. Sizce şimdikiler onların yerini tutabilir mi?
Bence Premier League hâlâ çok kaliteli ve dünyanın en iyi ligi. Yine de her konuda olduğu gibi bu konuda da eskiyi özlüyoruz.
Bu arada Nottingham Forest’ı tekrar Premier League’de görmeyi çok isterim. 1976-77 sezonunda Birinci Lige (o zamanların Premier League’i) çıkmış ve hemen sonraki sezon şampiyon olmuştu. Sonraki iki sezon da üst üste Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nı (o zamanların Şampiyonlar Ligi) kazanmış, seksenli yıllarda fırtına gibi esmişti.
Ekleme: Premier League’in bir alt ligi olan EFL Championship, aslında bir alt lig olmasına rağmen dünyanın en iyi on liginden sayılıyormuş.
Bir de FM cemiyeti mi kursak? FM oynamaya başladığım zaman diğer bütün işlerimi erteliyorum, sadece oyuna odaklanıyorum
Online Rıhtım FM Ligi kurabiliriz eğer oynayan olursa.
Ben de aynısını Civilization oynarken yaşıyordum. Bir dönemler CM oynarken de yaşamıştım. O yüzden oyun oynamayı büyük ölçüde bıraktım. Özellikle de bu tür bağımlılık yapan oyunları.
Ama forumda başka FM oyuncuları da varsa neden kurulmasın?
Sonuç olarak bu forum Rıhtım okurlarının etkileşim kurması için yapılmış bir şey.Yeterli sayı varsa oynanır tabi.
Ben de en yenisi yok ama duruma göre gelebilirim. Hala 2017 versiyonunda takılıyorum.
Dünyanın en iyi ligi hakkinda kayıprıhtımda böyle bir cemiyetin açılması sevindirici. Guardiola barcelonasi ve real madrid’in florentine perezle beraber geri dönüşü sonrası 2010larin başından itibaren la liga en gözde lig haline geldi. Tabii bunun yanında ispanya milli takimının üst üste 3 büyük kupa kazanması da etkiliydi. Ancak bu durum 2-3 sene önce değişmeye başladı ve değişim devam ediyor. Yayın gelirleri arttı, dünyanın en iyi iki teknik direktörü lige geldi, ronaldo real madrid’i bıraktı, barcelona xavi-iniesta dönemlerine göre kan kaybetti, atletico madrid büyük işler başardı lakin oyunu çoğu insana hitap etmiyor, İspanya milli takımı da son üç turnuvada hayal kırıklığı yarattı. Daha birçok etken sayılabilir ancak ortada bir gerçek var o da pl’nin en kaliteli lig olduğu. Ayrıca bu sene geçen seneden farklı olarak city ile liverpool arasında kıyasıya bir şampiyonluk yarışı var.
Sonuç olarak, futbolu sevmek ve kaliteyi tatmak istiyorsanız premier lig izleyin.
https://fourfourtwo.com.tr/liverpoolun-tarihi-armasinin-anlami/
Sizce hangi logosu daha güzel. Ben ilk logoyu her zaman daha çok beğenmişimdir.
Twitter kullanan arkadaşlar, bu lig ile ilgili güncel gelişmeleri takip edebileceğiniz Türkçe bir hesap da var.
https://twitter.com/PremierTurkiye
Ayrıca bazı Premier League takımlarının Twitter’da Türkçe hayran sayfalarını da bulabilirsiniz. Böylece tuttuğunuz takım hakkında daha çok haber takip edebilirsiniz. Hatta Türkçe hayran topluluklarının bazıları kulüpler tarafından da resmî taraftar grubu olarak kabul ediliyor. Mesela Liverpool Türkiye taraftarlarının Twitter hesabı:
Bundesliga’dan bahseden arkadaşlara +1
Alman futbolunu takip eden biri olarak PL’de oynanan futbolun çok daha göze hoş geldiğini ve yüksek tempolu olduğunu kabul ediyorum. Senede birkaç maç izlesem de izlediklerimin çoğunun epey zevkli geçtiğini düşünüyorum.
Ancak beni PL’den soğutan şey futbol kulüplerinin sahiplik şartlarıydı. Özellikle Leyton Orient, Charlton Athletic gibi kulüplerin ne idüğü belirsiz işadamları tarafından satın alınıp kısa sürede batırılmaları gibi olaylar bence futbola zarar veriyor.
Futbol taraftarlar sayesinde var. Futbol kulüpleri de taraftarlara ait olmalı. En azından yönetimlerinde söz sahibi olmalı. Almanya’da bu 50+1 kuralıyla çok büyük ölçüde zorunlu olduğundan bence taraftar kültürü çok daha sağlıklı. İngiltere’deki kadar olmasa da 50+1 kuralına rağmen sorun yaşayan tek tük kulüpler var. En sonuncusu 1860 Münich idi. Takım 3. lige düşünce o zamanki en büyük yatırımcısı kulüpte daha fazla kontrol hakkı istedi. Yönetim ve taraftarlar baskı yapınca istediğini alamadı ve 3. ligde oynamak için gereken lisans ücretini ödemeyi reddedip geri çekildi. Bu nedenle de kulüp 4. lige düştü. Taraftarların büyük bir bölümü 2. ligden 4. lige düşmelerine ve en iyi oyuncularını ya bonservissiz ya da çok küçük rakamlara kaybetmelerine rağmen bu adamdan kurtuldukları için çok mutlulardı.
Şimdi Uerdingen benzer bir yoldan geçiyor. Umarım onların da sonu 1860 gibi olmaz.
Bir de Bundesliga’da futbolseverlerin ilgisini çekecek hikayeler çok daha fazla: Freiburg - Streich ilişkisi, Nagelsmann, Martin Schmidt (araba tamirciliğinden Mainz ve Wolfsburg teknik direktörlüğüne giden ilginç bir hikayesi var )
PL’de Bournemouth - Eddie Howe ve Huddersfield - Wagner haricinde pek bir hikaye yok gibi. Eğer varsa okumak isterim.
Aklıma gelmişken, cemiyeti kurmuşuz ama ligin resmî müziğini buraya bırakmamışız. Bence Şampiyonlar Ligi Marşından daha güzel. Her gün bir kez dinlerim.
Sözde Kepa’yla aralarında sorun yoktu ama bugün yedek. Yersen…
Bugüne kadar Tottenham, City ve Liverpool’u geçip şampiyon olabilir mi diyordum ama dünkü Chelsea yenilgisi ile işi zora soktu.
Üzülmeyelim, stat yapılıyor ve bu sene kıt kanaat bir kadroyla anca bu kadar. Seneye kesin zirveye kök salmaya başlar diye umut ediyorum.