Kara Çınar serisinden “Klasik Bilim Kurgu Öyküleri” kitabını aldım ama henüz okumadım, bu kadar övgü olunca seriyi ben de toplama düşüncesindeyim.
@Ufuk yeşilin tonunu sevmemişti, o nedenle küsmüş olabilir. 
Kara Çınar serisinden “Klasik Bilim Kurgu Öyküleri” kitabını aldım ama henüz okumadım, bu kadar övgü olunca seriyi ben de toplama düşüncesindeyim.
@Ufuk yeşilin tonunu sevmemişti, o nedenle küsmüş olabilir. 
Destekliyorum. 
Gidip kendini boyatmaya filan kalkmaz umarım?
Bence küçük kurbağalarıyla uğraşıyordur. Hastalık bir şey olmasın da.
Çevirmenin okuyucuyu elinde sözlükle kitap okumaya varacak kadar Osmanlıca sözcüklere boğması gibi bir görevi yok. Bir okuyucu olarak, elimde Osmanlıca sözlükle kitap okumak istemiyorum doğal olarak. Çevirmenin, günlük yaşamda sürekli kullandığımız sözcükleri (Arapça, Farsça da olsa) kullanmasına tabi ki itiraz edilmez. Sözcük yerine “kelime”, kişi yerine “şahıs” kullanır vb… Fakat müsellah, eşhas gibi ancak sözlükle anlaşılabilecek sözcükleri bulup kullanmayı yanlış buluyorum.
Sözlük kullanımı da dikkate alınmalı bence bu noktada. Aslında bunun basit bir çözümü de çevirmen notu. Ben kitaplarda 4-5 sözcük farklı olmasını hoş buluyorum. Çevirmen notu olmasa bile elimde sözlükle gezmeme gerek yok. Beş kelimeye rahatlıkla bakıp hayatıma devam edebilirim. Bu biraz ilgi ve görüş meselesi yoksa ben de onlarca kelimeye bakmak istemem. Kaldı ki 4-5 taneden fazlası da zaten kalıcı olmaz.
Gündelik yaşamda zaten bazı eski sözcükleri kullanıyoruz ister istemez. Çünkü artık yerleşmiş durumdalar. Dediğiniz gibi 5-6 sözcük de yine anlayışla karşılanabilir. Ancak bunu ileri boyuta taşıyıp, okuyucuyu neredeyse sözlük yardımıyla kitap okumaya zorlamak yanlış
Çevirmen “dulda” sözcüğü için Osmanlıca mı diyor anlamadım. Öyle diyorsa yanılıyor; “dulda” sözcüğü Türkçe ve Moğolca’da ortak kullanılan çok eski bir sözcüktür.
Çevirisi yapılan kitabın yayınlandığı yılın dilini yansıtmak için bunun yapılabileceğini söylüyor. Bu bana da mantıklı geliyor.
@Faust tekrar okudum, “Osmanlıca ya da eski sözcük” dışında bir anlam çıkaramadım. Osmanlıca ile Arapça ya da Farsça demek istediğini zannetmiyorum.
Sanırsam Pir Sultan Abdal’ın bir koşuğunda geçiyordu bu sözcük. Dolayısıyla ben de seninle aynı düşüncedeyim. Osmanlıca diyerek saray dilini değil, dönemin genel Türkçe’sini, halkın dilini kastetmiş olmalı…
@alper hocam, yukarıda ifade ettiğim üzere, okuyucuyu sözlükle kitap okumaya zorlayacak bir çeviriyi doğru bulmuyorum. Kaldı ki kitabın yazıldığı dönemin veya kitabın konusunun geçtiği dönemin dilinin Osmanlıcaya denk geldiğine çevirmen neye göre karar veriyor anlamış değilim. Madem öyle Göktürkçe sözcükler kullansın, onlar daha eski. Konuyu fazla uzatmamaya ve dağıtmamaya çalışarak şunu söylemek isterim, çevirmen diyelim ki Osmanlıca sözcükler kullanacak, bu aşırıya kaçmamalı. Özellikle pek az kimsenin bildiği sözcükleri arayıp kullanmak doğru değil. Hep örnek veriyorum, müsellah değil de silahlı dese biz kitabın atmosferinden kopacak mıyız? Aklımıza kalaşnikof gelmeyecek elbette. Kitabın konusunun geçtiği dönemde kullanılan silahlar (ok, kılıç vs) gelecek aklımıza. Bunun gibi… Bu konuya karşı biraz duyarlı olduğum ve belki de konuyu uzattığım için kusura bakılmasın lütfen…
İşte ben buna varım… ![]()
Üze kök tengri, asra yagız yir kılındukda ikin ara kişi oglı kılınmış. Kişi oglında üze eçüm, apam Bumın Kagan, İstemi Kagan olurmış. Olurupan Türük bodunıng ilin, törüsin tuta birmiş, iti birmiş.
Türük Oguz begleri, bodun eşiding! Üze tengri basmasar, asra yir telinmeser, Türük bodun, ilingin törüngin kim artatı? Türük bodun ertin, ökün!
Öyküyü okudunuz mu bilmiyorum ama çevirmenin verdiği örnekte karakter avukat, çevirmen avukatın dil kullanımını anımsatan bir aktarım yapmak için bunu kullandığını ifade etmiş. Yoksa ne çevirmen ne de ben yerli yersiz eski sözcük kullanımı savunusu yapmıyoruz.
Bununla ilgili akademik bir inceleme var, onu da paylaşayım…
Demek ki öyküdeki karakter meslektaşımmış 
Alper bey, ben mesleğim gereği belki buradaki herkesten daha fazla Osmanlıca sözcüklerle içli dışlı oldum. Öyküyü okumadım ama okusam belki çoğunu sözlüğe gerek olmadan anlarım.
Benim değinmek istediğim şey, bir çevirmenin illa az bilinen Osmanlıca sözcükleri kullanmak için çaba göstermesi. Benim rahatsızlığım budur. Teşekkür ederim herkese
Küçük kurbiklerde sorun yok ![]()
@alper Buralardayım takip ediyorum. Bu ara boş vakitlerimde oyun oynuyorum. Kara Çınar’ın bütün kitapları elimde var. Ama daha okuma fırsatım olmadı. Önce @Agape senin daha az beğendiğin İnfernaliana ile başlayacağım.
Alper’e dikkat et yalnız seri kitap önermeye başlıyor ![]()
Hafızadan yazmadın inşallah.
Ya çok güzel duruyor. Bir anlık heves ediyorum ama sonra geçiyor. 
@Ufuk Neyse ki serilere benim bütçem yetmez.
Huh…
Kimi bölümlerini ezbere bilirim. Çocukluğumdan beri Eski Türk tarihine meraklıyımdır. Ortaokula giderken Meydan Larousse’den Orkun yazısını öğrenmiş, bu yazıyla günlük tutmuş, şiirler yazmıştım.
Tebrik ederim. Ne diyebilirim ki? Bravo.
Bir anımı anlatayım…
Ortaokul çağlarımda… Annem ve babamla birlikte trenle Haydarpaşa’dan Adapazarı’na gidiyordum. Günlüğümü çıkardım, Orkun yazısıyla yazmaya başladım. Karşımda oturan adam bana “Sen Yahudi misin?” diye sordu. Dediğine göre yazım Yahudiler’inki gibiymiş. Ona “Hayır!” dedim, “Bu gizemli ve unutulmuş bir yazı; şu anda büyü cümleleri yazıyorum…”
Adam inandı mı bilmiyorum ama karşımdan kalktı ve başka bir vagona gitti… 
Ahahaha. Bir zamanlar ben de kendime dil uydurup yazardım ama sonra unuttum tabii. 
Orhun Yazıtları ne büyük bir söylevdir