Acaba Penguen zam mı yaptı N11 kupon dayatması yapınca Penguen fiyat yüzde 50’ye gelsin diye etiket fiyatını mı yükseltti.
İki şekilde de kötü bir durum. N11 'de mağazaların yapacağı indirimlerde çok daha dikkatli olmak lazım.
Acaba Penguen zam mı yaptı N11 kupon dayatması yapınca Penguen fiyat yüzde 50’ye gelsin diye etiket fiyatını mı yükseltti.
İki şekilde de kötü bir durum. N11 'de mağazaların yapacağı indirimlerde çok daha dikkatli olmak lazım.
Maalesef iş bankası bile kitaplarında basılı fiyatların üzerine etiket yapıştırmaya başlamış. (Bir yerlere daha yazdğımı hatırlıyorum)
Kitaplığını o dizdiyse, her birini alıp okuyup yerine koyduysa rahatlıkla bulduğuna eminim.
Amazondan iş bankası modern klasiklerden bir sepet oluşturdum. Altı günde sepet 12 lira yükseldi. Her gün girip bakıyorum. Her gün artıyor. Sanırım yakında kitap alamayacağız. Eskiden bayramdan bayrama kıyafet alınırmış. Artık bizde yılda bir kitap alışverişi yapacağız. Fiyatları gördükçe okuma hevesim kalmıyor. Seri biriktirmek falan artık gerçekten hayal olmak üzere.
Elimin uzanmadigi raflar da beni geriyor. Böyle kitaplıklar bana hep yüksek geliyor. En fazla baş hizasında olsun. Uzanınca üzerime devrilecek gibi o ne öyle xd
Ben de göklere kadar uzasın merdiven tepesinde durayım seviyorum. Evlerin tavanları hep alçak geliyor o sebeple.
Şöyle kitapliklar görünce, eskiden olsa ayılıp bayılırdım. Ne zaman ki Dominguez’in Kağıt Ev hikayesini okudum, hayatım değişti.
Ben de o kitabı @Agape 'nin önerisi ile okudum ve hayatım değişti.
Burası spoiler kitabı okumayan mesajı açmasın…
İleride ev yaparım diye daha çok kitap almaya başladım.
Spoiler’ı açtım. Pişman değilim.
Valla abi geçmiş yıllarda insanlar “bu kadar kitabı ne yapacaksın?” diye sorduklarında öldüğümde tabut olarak kullandıracağım, derdim
Kağıt Ev, gerçekten tüm bakışımı değiştirdi. 6000’e yakın kitap ıvır zıvır. Çöpçülük/İstifçilik - Koleksiyonerlik arası bir noktada idim. Kağıt Ev’den sonra %70 ini sattım/bağışladım. İnanılmaz bir yükten kurtuldum.
Bir de insan taşınınca, en büyük yükü kitaplar oluyor. Cinnet geçirme kıyısında dolaşıyorsun.
Kağıt Ev’den sonra bir tane vefat etmiş koleksiyonerin torunu ile tanıştım çok tesadüfi. Abi sana şöyle söyleyeyim, bu forumdaki tayfanın tüm özel baskı/ilk baskı vs. kitaplarını topla, adamın kitaplığının 1/100’ü etmez yemin ederim. Kitaplarının tarifi yok! Osman Tan Erkır’dan sonraki bence en büyük koleksiyon idi, tam 55 yıl inanılmaz derecede uğraşmış adam. Torunu da acımadan çatır çatır satıyordu. Kitaplarımın sonunun öyle de olmasını hiç istemedim.
Artık sadece, gerçekten okumak/bakmak istediğim, kitapları alıyorum/ elimde tuttum. Şimdi çok daha mutluyum.
(Hikayenin bir yerinde var ya, “konuklar kitaplara bakarken, kahveyi bilerek geç getirirdi.” Bu tarihi tespit )
Geçen gün öyle annemler filan bir yere gidiyoruz arabada epey kalabalığınız. Çok eski bir mezarlığın yanından geçerken bir anda “Ben ölünce kümbet yaptırın.” dedim. Son kararım bu. Kümbet istiyorum.
Ben de bu yılın başında 2000 civarı kitabı elden çıkararak ferahlamıştım.
O mesajda şaka yapıyordum, okumayacağım bir kitabı çok özel bir baskı olsa da almıyorum ben. Koleksiyonculuk ise dediğiniz gibi çok farklı bir kulvar. Pek benim erişebileceğim ve okuyabileceğim kitaplar değil.
@isos81 Kağıt Ev’i fırsat bulursan oku, güzel bir kitap.
Haha bak bu harika fikir. Kümbetin en üst kısmı ciltli kitaplardan olsun, yağmura çamura dayansın.
Bir ara, sahaflardan 1 liralık kitapları toplayıp epoksi ile yatak bazası yapma fikrim vardı benim de.
Ben de kendimi fark ettiğimde “Çöpçülük-İstifçilik” noktasındaymışım. Okumak- bakmak istediğim kitap özel baskısı var ise, almaya gayret ediyorum. Mini bibliyofil yeğenim var, 15 yaşında. Ona miras olarak, ileride güzel bir armağan bırakayım diyorum.
Mesela, ultra- süper klasikler hiç ilgimi çekmiyor. İsterse inter galaktik özel baskı yapsın, almam:grinning:
Bu arada hangi mesaj dostum anlamadım?
Bir önceki mesajımda yaptığım şaka ile ilgili demiştim bunu. Kağıt Ev kitabını okuyunca daha çok kitap almaya başladım şakası.
Şu kitaplardan birisini okuduysanız diğerlerinide okuyun diyen yorumlar gördüm…
Teneke Trampet’in Gendaş çevirisini Kamuran Şipal yapmış. Yeni baskıyı yapan Akılçelen çevirmeni ise Fikret Çalışlar ve başka çevirdiği kitap bulamadım.
Teneke Trampet wiki sayfasında ise kitap için üçleme denilmiş.
Roman yazarın Danzig Üçlemesi adıyla anılan üç romanından ilkidir. Günter Grass’ın Danzig Üçlemesi’ni oluşturan romanları şunlardır:
Evet doğrudur. En azından Günter Grass için bunu kesinlikle söyleyebilirim.
Hiç unutmuyorum, 15 Nisan 2010… Yaşar Kemal ile Günter Grass’ın buluşması vardı. Harbiye Muhsin Ertuğrul da. Ve bu soru soruldu, “üçleme midir?” Grass’da net olarak üçleme olmasa bile, birbiri ile bağlantılı olduğunu söylemişti.
Teneke Trampet’deki en sevdiğim cümleyi izninle yazmak istiyorum dostum.
“Sarı sarı korkutuyorsun beni, mavi mavi yalanlar söylüyorsun. Yalan söyleme bana! Yeşil yeşil durma karşımda. Yeşil, içinde otladığım tabutun rengi. Yeşil örtüyor üzerimi…”
Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi kapatılmış.