Teşekkürler. Biz de bizim oğlanı en kısa sürede tıraş edelim o zaman. 
Burayı biraz iç dökmek amaçlı kullanacağım ama olsun. Bundan seneler seneler önce eşimle yaşadığımız kuş travması sebebiyle evcil hayvan almaya tövbe ettik. Kesinlikle almayacaktık ama yine de papağanlara, kaplumbağalara, kuşlara, iguanalara, köpeklere vs. bakmaktan kendimizi alamıyorduk. Zaman ilerledikçe bu bakış açımız bahçeli bir ortam olursa fikrine dönüştü fakat hâlâ katı bir şekilde evcil hayvan istemiyorduk. Evet, çok seviyorduk. Annemin iki kedisi var ki bunları başlık içinde zaman zaman paylaşmış olabilirim.
Gel zaman git zaman iki ay evvel annemlerin oturduğu sitede gecenin bir yarısı bir cıyaklama 4. kattaki bize kadar geldi. Sitedeki kedileri hep besliyorduk zaten. Acaba verdiğimiz mama yetmedi mi düşüncesiyle annem aşağıya indi ve yaralı bir kedi buldu. Kuyruğu acımasızca hasar almıştı. Kuyruğuna sanki taşla vurulmuş gibi bir oyuntu mevcuttu ve kıkırdak yapısı görünüyordu. Evde de çok kıymetli misafirlerim vardı. Neyse, hal böyle olunca yavrucağı alarak gecenin bir yarısı veteriner aramaya koyulduk. Uzun bir muayene yaptılar ve sokak hayvanı diye bizi de çok yormadılar maddi açıdan sağ olsunlar. On gün boyunca kalmasını öngördüler. Ben de kabul ettim. On gün boyunca bakıldı ve bir parça iyileşti. O günden sonra gittiğimde kuyruğunu hissetmediğini, muhtemelen hissetmeyeceğini, eğer sokağa bırakacaksam kesinlikle kesilmesi gerektiğini söylediler. O noktada çok üzüldüm. Evet, hepsini sahiplenip kurtaramam fakat bu yavruyu kurtarma fırsatım var. Eşimin ciddi anlamda bir tüy alerjisi var. Birlikte istişare ettikten sonra ikimiz de aynı karara varıp sahiplendik.
O günden beri bakımıyla ciddi anlamda uğraşıyorum. İşe giderken götürüyorum ve tekrar eve getiriyorum. En son İstanbul’a gelirken de yanımda getirdim. Bu tip konularda hiç sorun yaşatmıyor. Arabada serbestçe çok uslu duruyor.
Dün itibariyle kuyruğunu tamamen hissettiğini gözlemledim. Tek sorunumuz dişlediği için yarası henüz geçmedi. Neredeyse kedi gibi uyur oldum. En ufak çıta uyanıyorum ve o uyanıkken de oturup ilgileniyorum. Uyuduğunda ben de uyuyorum. Çok fazla kanattığı için taktığımız kafalığı küçük gelince minik köpek kafalıklarını alıp zımbalayarak daha da uzattık. Şimdi sadece oynarken bazen mini mini kanatıyor ama epey bir ilerleme kaydettik. Kafalığıyla yemek yiyemediği ve su içemediği ve tuvaleti rahat kullanamadığı için sürekli peşinde geziyorum. Kitaplarıma zarar verir mi diye korkmuştum ama zarar verse bile bir yolunu bulurum diye düşündüm fakat hiç zarar vermeyerek beni sevindirdi.
Nihayetinde benim de alerjim azarak yüzümde ve boynumda garip halkalar çıkmasına neden oldu. Bunun da çözümünü krem sürerek buldum fakat gerçekten zor iyileşiyor. Yaklaşık bir aydır bu halkalarla savaşıyorum diyebilirim. Tam geçiyor derken başka yerden çıkıyor veya daha önce çıktığı yerlerden yeniden bana kırmızı kırmızı selam veriyor.
Zaman zaman beni gerçekten çok kızdırıyor ve yarasına pansuman yapmak gerçekten dört-beş saatimi alıyor. Minik bir cımbızla ve küçük bir pamukla saatlerce iki büklüm temizliyorum.
Gelelim yaşadığımız diğer sorunlara… Akvaryumu yerinden kaldırmak zorunda kaldık. Camın önünde oturup dışarıyı seyretmeyi sevdiği için perdelerin hali hal değil. Ortalıkta ne kadar ıvır zıvır varsa toplamak durumunda kaldık. Arada kaybolan eşyalarımızı temizlik yaparken bir takım mobilyaların altında buluyoruz. Bunların dışında yemek yaparken ve temizlik yaparken izlemeyi çok seviyor. Üç dakikadan fazla ortalıktan kaybolursam tırım tırım beni arıyor. Bulamayınca eşimi cırmıklamayı tercih ediyor. Eşim bazen kızdığında veya ona yediğinden ikram etmediğinde gelip şikayet ediyor. Boynumun içine o kafalığıyla dahi olsa girerek uyumaktan asla geri durmuyor. Saçlarıma mütemadiyen saldırıyor. Kavun, yoğurt yemeyi ve ayran içmeyi seviyor. 
Adını da Pars koyduk. Beni sinirlendirdiğinde veya yaramazlık yaptığında paspas diyorum. Genelde başka odadan seslenirken “Pars Oğlan” diyorum.
Bu da ilk hali:
Unutmuşum. Belgesel izlemeyi çok seviyor. Gerçekten çok seviyor. Şimdiden kurtlar ve balinalar konulu olanları hazmettik. Dizi, film vs. izlemeyi de seviyor fakat yaşlı amcalar gibi sızıp kalıyor. Belgesel izlerken kesinlikle bu olmuyor fakat belgeselden sonra evde tazmanya canavarı gibi koşturuyor. Ben de her defasında kuyruğunu vuracak, kanatacak diye kalp krizi geçirmenin eşiğinde peşinden koşuyorum.
Mahallemizde herkesin bildiği bir kedimiz var Mosmos. Onun dört tane yavrusu oldu dört aylık falan varlar sanırım. Ama anneleri ne zamandır yok. Mama almak istiyorum ne yerler hangisi doğru bilmiyorum. Çok param da yok. Yardımcı olabilir misiniz, hangisi uygundur?
Sizler gibi insanları gördükçe mutlu oluyorum. O kediye zarar veren eğer insansa( mecburen insan diyorum buraya yazarken ) ona da lanet olsun vicdansızlar.
Teşekkürler sorarım
peki tavuk ya da tavuk suyu falan da verebilir miyim ek olarak?
Çok tatlılarmış. Umarım kolayca hem size hem birbirilerine alışırlar ve kaynaşırsınız. 
Daha önce kuş beslediniz mi veya öneriye ihtiyacınız var mı bilmiyorum ama ben kendimi tutamayarak birkaç bir şey demek istiyorum. En azından işine yarayacak başkaları okur belki. 
Mutlaka tahta tünek kullanın ve oyuncak olarak kafesine ayna koymayın. Mürekkep balığı kemiği asın kafeslerine, ama koparıp koparıp yere atarlarsa belli aralıklarla takın. Yemek kaplarından birine ya da yemlerinin üzerine bir çay kaşığı koyacak şekilde kuş kumu kullanın mutlaka, yediklerini sindirmek için yardımcı olacaktır. Ek besin olarak da dal darı (meyveli, ballı kraker olanlardan değil, onların pek de yararlı olmadıkları söyleniyor) ve kabuklu yulaf tohumu kullanabilirsiniz. Hatta kullandığınız kuş yeminin de kabuklu olması daha iyi, ben Vitakraft kullanıyorum mesela.
Ev hayvanat bahçesine döndü artık ama yaklaşık bir aydır kedilerin yanında bir yavru sokak köpeğimiz var. Tek gözü yok. Odin koyduk adını o yüzden bir arkadaşın önerisi ile. Böyle mi doğmuş yoksa patlatmışlar mı artık bilmiyoruz. Gözün olması gerektiği yerde hala göz parçaları duruyordu. İltihaplanmaması için ameliyat oldu aşıları oldu derken daha sokağa bile çıkamadı hayvan. Çok zor oldu ama bu hafta sonu uzun süredir ilk kez dışarı çıkaracağız.
Biz kedilere saldıracak edecek falan diye beklerken sol yukarıda görülen şerefsiz hemen sınırlarını çizip buna haddini bildirmeye başladı. Hayvanın yanından her geçtiğinde mutlaka kafasına bir pati indiriyor. Özetle kediler ile ilgili hiç sorunumuz olmadı. Hatta Odin arada bunlarla oynamak istiyor, şaklabanlıklar yapıyor ama o şerefsiz bir pati atıp oturtuyor bunu yerine.
Hangisi Nami?
Çok tatlılarmış.
Tesekkürler Açık mavi renkli olan Nami😊
İlk kez kuş besliyorum.Birbirlerine baya alıştılar.Benden biraz korkuyorlar.Öneriler için teşekkür ederim.
Yaklaşık 1 hafta dışarı çıkartmayın, arada elinize yem koyup içeri uzatın çok ürkütmeden. Zamanla alışırlar. Kafeste onlarla konuşun. Yapılarına göre değişiyor aslında, umarım alışırlar. Benim kuş hemen alıştı bize ama sevdirmez mesela. Agzima kadar girer, gözümü didikler ama dokunmamı istemez. Ancak kafeste çıkartayım diye şirinlik yapmak için sevdirir tellerin arasından. Bazı kuşlar hiç ele bile gelmez, alışmazlar hiç. Bazıları da deli gibi sevdirir. Şans işi biraz ama alıştırmak için ilgilenmek şart.
Genelde yumuşak olan her şeye pençelerini geçirip yalıyorlar özellikle yavruyken. Ben de merak edip araştırmıştım. Bir kedi sayfasında anne yumuşaklığını aradıkları için böyle yapıyorlar yazıyordu. Daha sonra birkaç siteye daha baktım onlarda da aynısı yazıyordu.
Bilgi için teşekkür ederim, çok ilginçmiş
Onun için hava hoş tabi, sonuçta benim battaniye sırılsıklam oluyor. 
Rica ederim. Bu arada uzun zaman sonra geri dönmene sevindim. 
Ben de öyle.
Sınava kadar motive olmam gerek, forumda olmayınca olmuyor:)
Gandalf
Bu köpek hamburgerime çökmüştü
Bu da mıncıklayarak sevdiğim için biraz sert yorumlarda bulundu
(yazarı tarafından geri alınan gönderi, bildirilmediği takdirde 24 saat içinde otomatik olarak silinecek.)














