Bu sayfa sayısına bu ciltle çok dikkatli okumazsan ciltte açılmalar ve sayfalarda kopmalar oluyor.
Benim kitap parçalandı, gerçi o benden kaynaklı olabilir.
Bu sayfa sayısına bu ciltle çok dikkatli okumazsan ciltte açılmalar ve sayfalarda kopmalar oluyor.
Benim kitap parçalandı, gerçi o benden kaynaklı olabilir.
Okunurken kopabilir. O konu da sadece İş Kültür kitaplarına çok güvenirim, taş gibi duruyorlar Ama bunda durum farklı, daha okunmadan kitapta kopukluk oluşmaya başlamış.
Sık kitap satın alanlara Tsundoku hastalığıyla alakalı aşağıdaki yazıyı paylaşmak istiyorum. Yazıda beni ve tahminimce buradaki birçok kişiyi anlatıyor
Aldığımdan neredeyse 1-1,5 hafta sonra kargoyu açabildim, benden kaynaklı bir sorun, şehir dışındaydım. O yüzden çok sorun etmemek istedim, Can Yayınları’nın kağıt ve baskısı sebebi, biraz da eserin fazla bir sayfa sayısı olması, okurken yırtılmaya sebep oluyor. Çok çok dikkatli okumaya gayret gösteriyorum.
@alper okur arkadaşlarımın neredeyse hepsi böyle bir durumla karşılaşmış, şu anlık elimden geldiğince masada vesaire okumaya çalışıyorum. Engin Yayıncılık gibi iki cilt baslamarını isterdim
İlacı yok mu doktor hanım Bizimkisi bile bile lades durumu aslında, ben kabul ettim bir senedir ölçülü almaya çalışıyorum ama gene de alıyorum
Ama bu kadar uzun ve detaylı anlatımını ilk defa gördüm, helal olsun.
Ağır Tsundoku olmuşum. Benim varyant sadece biraz daha fazla okuyan versiyonu.
Bu arada çözüm önerileri harikaymış. Ve en önemlisi yararlı kitaplar okuyun.
- Sadece daha önce aldığınızı okuduysanız, yeni bir kitap satın almak bu durumun bağımlılık haline gelmesini engellemenin en kolay yoludur.
- Dijital materyalleri tercih etmek tsundoku ile başa çıkmanın diğer bir yoludur. Bu şekilde evde kitaplar için alan sorunu da çözüme kavuşur. Tabletlerden kitap okumak gözleri yorabileceği için bu amaçla özel olarak tasarlanmış elektronik kitap okuyucular kullanılabilir.
- Sesli kitapları dinlemek vakitten tasarruf etmenize yardımcı olarak yolda, alışverişte, spor yaparken kitaplardan istifade etmenin pratik bir yoldur.
- Keyif almadığınız kitapları okumayı bırakarak gerçekten yararlı olduğunu düşündüğünüz kitapları tercih etmeniz okunmamış kitapların biriktirilmesini önlemek için yararlı olabilir.
@Vordue maalesef ben de aynısını yapıyorum. Özellikle çizgiromanlarda zirveye ulaştı bu durum
@alper bana en mantıklı gelen ekitap çözümü oldu. Ancak bu durumda seçenekler çok daralıyor, özellikle yeni baskılarda.
Sondaki maddeye katılmıyorum. Sıkıldığım anda kitapları bırakırım. Sonra tekrar denerim derim. Ve hemen gidip sepet oluşturur ‘Bu kitaplar kesin daha keyiflidir’ deyip satın alırım .
Can yayınları daha önce beyaz kapak ile 2 cilt baskı yapmıştı. Kapak değişikliği ile birlikte tek cilt oldu.
ASLAN ASKER ŞVAYK 1-2 Amazon.com.tr
Tsundokuyu gelin A’dan Z’ye ahlaki çöküşün içindeki Türkiye şartlarında inceleyin. Avrupada yaşayan adam istediği zaman istediği kitaplara anında ve oldukça uygun fiyatlara ulaşabiliyorken gelin Tsundokuyu sana bir de burada söyliyim…
Bu ülkede nerdeyse 15 senedir Ayn Rand kitapları basılmıyor. Yurdışında elini salladığında eline çarpan kitapların veya serilerin tamamlanmasını yada yeni baskılarının yapılmasını şaka yada abartı değil 8-10 sene bekliyoruz bu ülkede. Lafa gelince ağzından ecdadı düşürmeyenlerin virüs gibi yayıldığı ülkede yıllardır tam metin Evliya Çelebi seyehatnamesi bile yok. Sahaflar 2000-3000 tl istiyor.
Yayınevleri, Türk eğitim sisteminin 12 senede i go, you go, we go dan bir adım ileri ingilizce öğretememesinin verdiği rahatlık ve şımarıklık ile köşe başında porno cd satan işportacı kafasında iş yapıyorlar. Biri fuar olacak diye kitap yayınlamak için okuyucuyu 3 sene bekletir. Öbürü yurtdışı kaynaklı problem o bu diye yalan söyleyip kitabın dizisinin filminin çıkmasını bekler. Diğeri bandrol sahtekarlığı yapar. Başkası ciddi ciddi yarısı olmayan kısaltılmış metinleri tam metin diye satar. Diğeri “satılsın da kim alırsa alsın mk” diye limitli adetli kitap bastığını çarşaf çarşaf ilan edip işportacı çakalları ve şark kurnazı sahafları zengin eder. Öteki ucuz olsun diye ingiliz dili edebiyatı hazırlık sınıfındaki öğrencinin cebine üç beş kuruş haçlığını koyup orijinal metin ile hiçbir ilgisi olmayan yarım yamalak yaptırdığı sözde çevirileri yayınlar… Yayıncılar birliği desen “Okuyucuyu daha iyi nasıl yolarız. İnternet indirimlerinin cebimize kalmasını nasıl sağlarız. Okuyucuya D&R’ın avm kirasını nasıl ödetiriz.” diye canla başla sabit fiyat yasası getirmeye çalışır. Ülkedeki yayıncılığın durumu bu.
Sahaflar desen hiçbiri “10 tl’ye aldığımı 20-30’a satayım da güzel kar edeyim.” diye düşünmüyor. “5 tl’ye aldığımı 500 tl’ye bi enayiye okutup vurgunun kralını yapayım” diye keriz avına çıkıyor. Dünyanın hiçbir yerinde piyasadaki kitapçılarda 30 para birimine bulunabilen yeni baskı bir kitabın, sahaflarda “Nasıl olsa bigün baskısı biter, 3-5 sene içinde yenisi yapılana kadar da enayinin biri alır” diye 300 birime listelendiğini ya da baskısı bittiği hafta %900 değerlenip yeni baskısı yapılınca eski fiyatına dönen kitapları göremezsiniz.
Ekonomi zaten batık. Kitapların etiket fiyatı her birkaç senede bir ikiye katlanıyor. Adam kendi ülkesinde aynı kitabı 30 sene önce de şimdi de 10$‘a alıyorken bizde aynı kitabın her yeni basımı en aşağı %10-20 zam ile yapılıyor. Kalite desen bazı yayınevleri üç beş kuruş fazla kazanmak için artık hem zam yapıp hem tuvalet kağıdına kitap basıyorlar…
Alın size Türk işi Tsundoku.
Bu yazılanların hepsine katılmakla beraber, kitap okuyan ve buna zaman ayıran insanlar olarak sürekli enflasyona yenik düşüyoruz. Bir kitabı şimdi almazsak 6 ay sonra %30 zamla alacağımızdan emin olduğumuz için önceden alıp stoklamaya çalışıyoruz.
Gramsci Okulda fikirlerini tartışmaktan keyif aldığım nadir düşünürlerdendi. İyi okumalar dilerim.
Evet kesinlikle ayrıca tükenme riski de var . Kitap tükenince sahafların eline düşüyor ve çok kötü oluyor .
Tıpkısının aynısı Ephesus’ta.
Evet hatta şöyle komik bir durum olmuştu.
Kitap hep pahalı idi ülkede ama indirimli olarak alınca pek hissetmiyorduk veya önemsemiyorduk. Şu an “artık a101’de harcayınca bitiyor” formuna geldi her şey. Kendi adıma konuşayım, eskiden ayda ortalama 15-20 civarı çizgi roman alıyorken bu sayı 5-10 arasına indi. Limitli baskı, HC veya varyant kapak adıyla normal fiyatının birkaç hatta on katına kadar satılan ve indirim uygulanmayan kitapları almıyorum. Okur olmanın ötesinde bir bağım yok kitaplarla; hiçbir kitabı ileride aldığımın x katına okuturum, rafta değerlenir mantığı ile almıyorum. Yılda ortalama 100-130 civarı kitap ve 100 civarı çizgi roman okuyorum, kitaplığımda ömrümün okumaya yetmeyeceği kadar kitap var, hala alıyorum ve alacağım ama hiç bugünkü kadar kendimi mağdur hissetmemiştim. Kitap kaliteleri çok düştü, fiyatlar anormal, ikinci el kitapçı-sahaf diyebileceğiniz satıcı sayısı yoka yakın ve mevcutların çoğunun da kitapla ilişkisi kar getiren bir metadan öte değil. İndirimler ve fiyatlandırma çok keyfi ve ayarsız. Bu gidiş normal ve sürdürülebilir değil maalesef. Kitap çeşitliliği artıyor, müthiş bir yazarlık özgüvenin var vatandaşta ama İlknur Özdemir’in bir ropörtajda haklı olarak sitem ettiği gibi, yazarlar bile kitap okumuyor, birçoğu kısa sürede tarih bile olamıyor. Gitgide bir faunusun içine çekiliyoruz. Ülkede eleştirilerine değer verilen bir eleştirmen yok neredeyse. Reklam sattırıyor. Kütüphane yok, var olanlar da müzeye dönmüş vaziyette. Tüm gidişat olumsuz, tek güzel şey hala okuyan insanların burada olduğu gibi iletişim halinde olabilmesi galiba.