Şiir Dünyası

Maviye/Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine/Rüzgarda asi,
Körsem/Senden gayrısına yoksam
Bozuksam/Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık…

Ahmed Arif, Ay Karanlık

7 Beğeni

Göğe Bakma Durağı

İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yanan otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım

Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım

Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım

Turgut Uyar

7 Beğeni

Ben oraya koymuştum, almışlar.

Arasına sıkışık saatlerin.

Çıkarır bakardım kimseler yokken;

Beni bana gösterecek aynamdı, almışlar.

[Behçet Necatigil]

6 Beğeni

şiirle aşkla kapanmaz boşluk büyür daha da
boşluğa heves et ama ondan iyilik umma
şiire heves etme, aşk yalnız yürür
ve yalnız geçilen gece şiire çıkar…

[Haydar Ergülen]

3 Beğeni

onu neden sevdiğimi bir türlü anlamıyor

ağzı temmuz sıcağı bakışları sonbahar

sanki saman ateşi için için yanıyor

Atilla ilhan

6 Beğeni

yıllar var ki ter içinde
taşıdım ben bu yükü
bıraktım acının alkışlarına
3 haziran '63’ü

bir kırmızı gül dalı
şimdi uzakta
bir kırmızı gül dalı
iğilmiş üzerine
yatıyor oralarda
bir eski gömütlükte
yatıyor usta
bir kırmızı gül dalı
iğilmiş üzerine
okşar yanan alnını
bir kırmızı gül dalı
nâzım ustanın

Hasan Hüseyin Korkmazgil

6 Beğeni

Sabahtan beri Yorum’un şarkısını söylüyordum, şiir şeklinde karşıma çıkınca yine şarkı söyler gibi okudum.(:

2 Beğeni

Evet Yorum’un çok güzel bir bestesi de var. Hasan Hüseyin’in bu şiirinin bestede olmayan kısımları da çok güzeldir.

3 Beğeni

Gece leylak ve tomurcuk kokuyor.

5 Beğeni

Sen bir gece gelsen
Güneş doğmasa
Gitmeden yine gelsen
Bu yeni geleni
Bu bize bakanı
Sana bir anlatsam
Güneş doğmasa
Sandıkların içini göstersem sana
Çizdiğim resmin
Yalnızlığın geyik gözlü köşesinde
Bir rafa koyabilsen
Olup biteni ve onları
Sabaha kadar konuşsak.

[Sezai Krakoç]

6 Beğeni

Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir şey Var

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

Ataol Behramoğlu

6 Beğeni

Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
bakıp başkasının başkayla kurduğu bağlantıya
aşka dair diyoruz ilk anı bu olmalı
ilkönce damarlarımızda duyduğumuz çağıltısını
uzak iklimlerin
kokusu gitmediğimiz şehirlerin önceden
bir baş dönmesiyle kabarıyor hafızamızda
sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz:
Bize ait olan ne kadar uzakta!

[İsmet Özel]

6 Beğeni

Yaa bir kaset vardı bizde içinde bu şiirin oldugu, küçükken ezberlemiştim:) teşekkürler paylaştığın için

‘bir kayadan, zümrüt bir denize dalarcasına’ :ocean:

3 Beğeni

Uçurumda Açan

Aşktın sen, kokundan bildim seni
Bir ahırın içinde gezdirilmiş gül kokusu
Taşıttan indin, sonra da karşıya geçtin
Elinde tuhaf bir çanta, saçında soku

Akıl almaz işleri şu zambakgillerin
Sokakta bir sövgü gibi akıp gittin
Gözlerin sonsuz uzun, sonsuz çekikti
Baksan uçtan uca Çin Seddi’ni görebilirdin

Yanındaki adam mutlaka kardeşindir
İstanbul öyle ağırbaşlı bir kent değildir
Aşktın sen, gidişinden bildim seni
Neye yarar sağduyuyu aşmazsa şiir

Birbirimizi kucaklarken neye yarar
Kucaklamıyorsak eski, yeni sevgilileri
Diyorum çoğunca evli kadınlar
Bu yüzden ölü yıkayıcısıdırlar

Bilir misin acaba ne demiş tilki?
Kişi bir anda nasıl çarpılıverir
Kuliste yarasını saran bir soytarı gibi
Giderek nasıl anlaşılmaz olur sözleri

Ömer ki gölü balığı için değil
Kamışı için vergilendirdiydi
Ama değnek vurulurken zavallı uğruya
Yüzüne ve neresine değmesin derdi

Selam size büyük durumlar, doruk anlar
Dağ görgüsü kazanır Ağrı’yı bir kez görse de kişi
Marmara’dan yirmi yılda çıkaramayacağı gerçeği
Okyanusu beş dakika seyretmekle kavrar

Belki de biraz geç rastladım sana
Ama her şey geç gelmiyor mu yurdumuza
1929 buhranı bile geç gelmemiş miydi
Eksikliğe mi alışmışız, mutsuzluğa mı yoksa

Bir ahırın içinde gezdirilmiş gül kokusu
Ağır uykusu aldatılmış olanın
Ve aldatanın delik deşik uykusu
Taşıttan indin, sonra da karşıya geçtin

Divan, Nazım Hikmet, İkinci Yeni
Kaç gündür adını düşünüyorum
Ne demiş uçurumda açan çiçek
Yurdumsun ey uçurum

Cemal Süreya

4 Beğeni

Ey kalbim!

Ey suları usul usul yükselen gizli deniz.

İçimiz damar damar parçalansa da

Dışımız lal gibi sessiz…

[İsmet Özel]

6 Beğeni

Ben Azerbaycanca şiir yazacağım yine :slightly_smiling_face: (Türkçesini de yazacağım)

Ana. (Anne)
Pək cocuğdum, yerə gömdülər səni,
Həyata qanadsız atdılar məni.
Bax, necə pozulub ömür gülşəni,
Həyat sənsiz mənə zindandır, ana!

Qoynunda bəslənir gözəl diləklər,
Layiqdir səcdəyə sənə mələklər,
Nerdəsən, gözlərim həp səni bəklər,
Bax evladın nasıl giryandır, ana!

Sən bir günəş idin, doğdum da, batdın,
Yazıq evladını qəmlərə atdın.
Bir cavab ver, hanki murada çatdın
Torpaqlarda neçə zamandır, ana!

Bir ah çəksəm sənsiz, qopmazmı tufan?
Əzizim anacan, gözüm anacan!
Yumuq gözlərini aç da bir oyan,
Şimdi zaman başqa zamandır, ana!

Yıxılıb payinə öpmək istərəm,
Analıq mehrini görmək istərəm,
Səni görmək üçün ölmək istərəm,
Təsəlim ah ilə fəğandır, ana!
(Səməd Vurğun)

Ana.
Pek çocukken yere gömdüler seni,
Hayata kanatsız attılar beni.
Bak nasıl bozuldu ömrüm düzeni,
Sensiz hayat bana zindandır, ana!

Koynunda saklıdır güzel dilekler,
Layık dır secdeye sana melekler,
Nerdesin, gözlerim hep seni bekler,
Bak evladın sensiz giryandır, ana!

Sen bir güneş, idin-doğdun da, battın,
Yazık evladını gamlara attın.
Söyle bana, hangi arzuna çattın
Topraklarda nice zamandır, ana!

Bir ah çeksem sensiz, kopmaz mı tufan?
Ömrümü veririm, yolunda kurban.
Yumuk gözlerini aç da bir uyan,
Şimdi zaman başka zamandır ana!

Şimdi ne haldesin bilmek isterim,
Dertlerimi senle bölmek isterim,
Seni görmek için ölmek isterim,
Tesellim ah ile figandır ana!
(Samet Vurgun)

7 Beğeni

Uzun sustum, ey durmadan konuşanlar!

Geçmedi üşümem, ben bir aşkın “kar yağışından” geliyorum…

[Şükrü Erbaş]

6 Beğeni

Aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Aşk demişti yaşamın bütün ustaları
aşk ile sevmek bir güzelliği
ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
işte yüzünde badem çiçekleri
saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
sen misin seni sevdiğim o kavga,
sen o kavganın güzelliği misin yoksa…
Bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular zamanı
bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.
yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık
törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
türküler söylerdik hep aynı telden
aynı sesten, aynı yürekten
dağlara biz verirdik morluğunu,
henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz…
Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
ne tan atışı doğumların sevincine
ey bir elinde mezarcılar yaratan,
bir elinde ebeler koşturan doğa
bu seslenişimiz yalnızca sana
yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Saraylar saltanatlar çöker
kan susar bir gün
zulüm biter.
menekşeler de açılır üstümüzde
leylaklar da güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler…
Şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey her şey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Adnan Yücel // Yeryüzü Aşkın Oluncaya Dek

4 Beğeni

nedir tren düdüklerinin çığlık çığlığa sorduğu

bir şehri terk ederken susmak bu kadar güç müdür

kadere dönüştüren nedir sıradan bir yolculuğu…

[Attila İlhan]

5 Beğeni

Say bademleri,
Say acı olanı, uyanık tutanı say,
Beni de onlara kat:

Gözünü arardım hep, gözünü açtığında,
Sana kimselerin bakmadığı bir anda,
Örerdim ya o saklı, o gizli ipliği ben,
Ki onun üzerinde tasarladığın çiyin
Testilere doğru kaydığı bir zamanda,
Yüreğe varamamış öz bir sözle korunan.

Ancak böyle varırdın adına, senin olan,
O şaşmaz adımlarla kendine yürüyerek,
Savrulurdu çekiçler sanki bir çan kulesi
Boşluğundaymış gibi senin suskunluğunun.

Ölmüş olan o şey senin koluna girer
Ve işittiklerin de seninle birleşirdi,
Üç olup giderdiniz geceyi kat ederek.

Beni de acı yap, acı yap beni.
Bademlerden say beni.

// Paul Celan, Bademlerden Say Beni

4 Beğeni