Şiir Dünyası

Tozludur saçlarım, saçlarımdan
devrilmiş sarayların dumanları savrulur
yüzüm yanıktır
yüreğime bir karanfil sokuludur
ve partizanca darbelerin dünyaya ilen şavkı
benim göğsüme göğsüme vurup durur.

Ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum
bahar da sürgülenir içime katranlar da
hem koşarak yarattığım sevgiler vardır
hem körlenmiş sevgilerin acısıyla koştururum.

// İsmet Özel

6 Beğeni

Derviş Düğümü

Bir kekliğin yarası bir dervişe dert olur
Postunda kelimeler ve yaban otları
Şifa, kanat ve şiir adına

Ozanca, keklikçe, toprak dilinden
Ölenle belki her an belki her gün ölünür
Sığar dünya, dervişin hırkasına

Penceresine birikir kuşların haberleri
Sılayı yine duymaz, yine duymaz
Uzak çalar, uzak söyler

Bir kekliğin yarası bir dervişe dert olur
Sinesinde gazeller, kuşlar, zikirler
Ozanca, keklikçe, dervişçe
Hay Hak Hû!

// Betül AKSAKAL


Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yaşadığın çok şey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır.
Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
Her şeye iyi gelen Zaman sizi kanatır

Murathan Mungan

5 Beğeni

Karlı Bir Gece Vakti Bir Dostu Uyandırmak

Neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı
Karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak.

İsmet Özel

3 Beğeni

yıldızlı bir gece, ay da vardı;
sen gülümseyince,
yüreğimde bir balık oynadı.

// Metin Altıok

8 Beğeni

Zıtlar arası ahenk, af ve günah yarışta;
bütün zıtlar kavgada bütün zıtlar barışta…

Necip Fazıl Kısakürek

Var mıdır nalçaları sevincin
gün tene değince kanatları uzar mı
derin bir secde gibi rüzgara aşılanmak
dostları düşünmenin çarpıntısından mı

[İsmet Özel]

2 Beğeni

Diz çökeyim söyle

Tahtın nerede?

Bende kaynayan sende kaynak.

Tıpatıp iki kristal küre.

Aramızda ceylanımsı bir sıçrama.

Çalkalanır sonsuzca.

Şöyle irice.

Bir kelime bul ok atsın döş kemiğime…

[Cahit Zarifoğlu]

3 Beğeni

TAHİRLE ZÜHRE MESELESİ

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.

Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

NAZIM HİKMET

3 Beğeni

Yumma gözlerini uyuma bugün
Bütün gölgeler akşam oluyor
Üşüyor yaprak dallar üşüyor
Savrulup yırtılan rüzgar üşüyor

(İçimde kış gibi bir mevsim üşüyor)

[Ahmet Can Akyol]

1 Beğeni

sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir topak kan gibi adın
içimin nehirlerinden…

[Ahmet Hamdi Tanpınar]

1 Beğeni

"Ben ki uzak bir istasyonda durmuş bir gar saati gibiyim
Rüzgârlar üşüşmüş içine.

Bil bunu."

// İlhan Berk

5 Beğeni

zamanlar içinde
kuşlar uçuyor
kervanlar geçiyor
bir iğne deliğinden

adımı unuttum
adı olmayan yerlerde
geçip gidenlere bakarak…

[ Asaf Halet Çelebi ]

4 Beğeni

Mahmud Derviş- Badem Çiçeği Gibi Yahut Daha Ötesi

Mahmud Derviş- Badem Çiçeği Gibi Yahut Daha Ötesi

2 Beğeni

Gözlerine bakıyorum
Denizden çıkarılmış bir tabaktaki kuş resmi
Dağınık köy evleri gibi orda burda
Sepetteki sümbül soğanı gibi gölgeli.

[Melih Cevdet Anday]

4 Beğeni

Davet

“şunları bir araya toplayayım.
Bir güzel muhabbet edelim” diye düşündüm.

Mutfak işinden de anlarım.
Donattım sofrayı.
Bayağı uğraştım.
Hepsinin, ayrı ayrı ne
yemekten, ne içmekten
hoşlandığını iyi bilirim.
Bayağı da para gitti.

Birinin yediğini öbürü yemez.
Ötekinin içtiğini beriki içmez.
Dört kişilik sofra kurdum.

Mumları da yaktım.
Bak hepsi, Erick Satie severdi.
Hatırladım.
Müziği de ayarladım.

Geldiler.

20 yaşında ben,
35 yaşımda ben,
40 yaşımda ben ve
bugünkü ben dördümüz.

Birden yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum.
Kırk yaşımın karşısına da, ben geçtim.
Yirmi yaşım, otuz beş yaşımı tutucu buldu.
Kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.

Yatıştırayım dedim.
“Sen karışma moruk” dediler. Büyük hır çıktı.
Komşular alttan üstten duvarlara vurdular.
Yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı.

Evin de içine ettiler.

Bende kabahat.
Ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine …

CAN YÜCEL

9 Beğeni

Benim mahzun bir tarafım vardır.
Bakmayın neşeli olduğuma;
Sanki bir başkası içimde;
Pişman dünyaya geldiğine…

[Oktay Rifat Horozcu]

11 Beğeni

kendi elimizle kurduğumuz gurbetten
daha zor bir sürgün yoktur
yaşasak da yaşamasak da
umuda ve sonbahara hüküm ki:
gülün saltanat devrinden
ne sevdikse bugünden
ve ne kaldıysa dünkü
acıyı yakuta döndürsün
hüznü döndürsün elmasa

akşam en güzel masaldır çünkü
iyi anlatılırsa.

[Hilmi Yavuz]

3 Beğeni

ölmüş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla

Murathan Mungan

4 Beğeni