Ey, öyleydi o!
Kedilik kafesinde yaşardı
Kötülük denli gerçekti
Dünyaya karşı güler, gülerdi.
Pembe sevgili
Deliliğin oyuncak odasındaydı.
Sanat denli kurmaca gözyaşlarıyla
Ağlar, ağlar dünyaya karşı.
Nilgün Marmara
Ey, öyleydi o!
Kedilik kafesinde yaşardı
Kötülük denli gerçekti
Dünyaya karşı güler, gülerdi.
Pembe sevgili
Deliliğin oyuncak odasındaydı.
Sanat denli kurmaca gözyaşlarıyla
Ağlar, ağlar dünyaya karşı.
Nilgün Marmara
Gece inmiş şehre
Sadece şiir merhem olur gönlümün karasına şimdi.
Birbirine kırgın duvarlar, insanlar ve gölgeler
Şimdi ne yazsam da geçse kalbimin küsü ?
[Erdem Beyazıt]
Sonra gittin.
Çocuk oldum bir daha, ağladım.
Kaç şiir, kaç kere sular altında kaldı.
Kitaplar, aşk, her şey…
Her şeyi son bir kere daha kurtaramazdım.
…
Didem Madak
Alnimdaki biçak yarasi
Senin yüzünden;
Tabakam senin yadigarin;
‘Iki elin kanda olsa gel’ diyor
Telgrafin;
Nasil unuturum seni ben,
Vesikali yarim?
Orhan Veli
_
içim ve hiçliğim arasında
düşünmek ve düşmek arasında
dilim ve bildiklerim arasında
gördüklerim ve inanmak zorunda olduklarım arasında
göz kapaklarım arasında
mezarımın başına diktiğiniz taş ile aşkın arasında
ayağı kırılan atı vurdukları yer ile
kalbi kırılan insanı unuttukları yer arasında
heyecandan uyuyamadığım çocukluğum ile
hezeyandan uyuyamadığım gençliğim arasında
sıkışıp kaldım.
sarsıntıdan sonra kalan korku gibi burdayım
ben, loş ışıkta can atan parlama
size çok fazla şey söylemeyeceğim.
kırıldığımın bile farkına
birileri beni süpürmeye geldiğinde vardım
sizden çok fazla şey beklemeyeceğim.
o yangından en son kurtarılması gereken benim
sizinle gelmeyeceğim.
ben bu dünyadan karanlığına alışmamış
iki çift göz gibi geçtim
sizi bir daha asla
rahatsız etmeyeceğim.
_
Mengene / Kadir Zorlu
Düş sensin
Çünkü sensin düş
Küçücük bir kız çocuğu gibi, tam öyle gibi
Baharını icat edersin.
Düş sensin.
[Edip Cansever]
ANLAM
Sen bana
Sen desen de, demesen de olur.
Ama ben sana sen diyeceğim.
Düşün dur.
(Özdemir Asaf)
INCOGNITO
Seni görünce
Aynı anda geçer aklımızdan
Aynı düşünce…
Bir duvar gibi aramızdan.
(Özdemir Asaf)
Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki;
-Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
Cahit Sıtkı Tarancı
BUGÜN VE BUGÜN
Öyle çabuk geçiyor ki günler
Hele sen de bir bak hayatına.
Daha dün doğmuşuz sanki.
Yeni okula başlamışız,
Yeni sevmişiz.
Öyle çabuk geçiyor ki günler
Hele sen de bir bak hayatına.
Yarın bitecek sanki her şey
Yarın ölecek gibiyiz.
Daha doymamışız yaşamasına.
Günlerimiz dün bir, bugün iki
Sakın bir şey bırakma yarına
Yarın yok ki.
(Özdemir Asaf)
Sen bana balma
Ben senin baktığın yerde olurum.
Özdemir Asaf
GÖRÜ
Ne iyi olurdu, herkesin,
…Ben yalan söyleyebilirim,
Ama sana değil…
Bir, sen’i olsaydı…
Ne iyi.
Şimdi herkesin bir sen’i var,
Yalan söylediği.
(Özdemir Asaf)
HÜRRİYETE DOĞRU
Gün doğmadan,
Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
İçinde bir iş görmenin saadeti,
Gideceksin;
Gideceksin ırıpların çalkantısında.
Balıklar çıkacak yoluna, karşıcı;
Sevineceksin.
Ağları silkeledikçe
Deniz gelecek eline pul pul;
Ruhları sustuğu vakit martıların,
Kayalıklardaki mezarlarında,
Birden,
Bir kıyamettir kopacak ufuklarda.
Denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin;
Bayramlar seyranlar mı dersin, şenlikler cümbüşler mi?
Gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mı?
Heeeey!
Ne duruyorsun be, at kendini denize;
Geride bekliyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere.
O şimdi ne yapıyor
Şu anda, şimdi, şimdi?
Evde mi, sokakta mı,
Çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?
[Nazım Hikmet Ran]
Yürek değil be, çarıkmış bu, manda gönünden,
teper ha babam teper
paralanmaz
teper taşlı yolları.
Bir vapur geçer Varna önünden,
uy Karadeniz`in gümüş telleri,
bir vapur geçer Boğaz’a doğru.
Nazım usulcacık okşar vapuru,
yanar elleri
Nazım Hikmet Ran… (27 Mayıs 1957)
YALINSIZA
Sen birisin,
Önünde sayından bir duvar,
Ardında sayınlar…
Sen arada var gibisin,
Kendinsiz.
Bu kadar.
(Özdemir Asaf)