Şiir Dünyası

SON SÖZ

Boğazından lıkır lıkır geçen
Şu suyun kıymetini bil.
Nedir ki bu mavilik deme,
Pencereden görebildiğin kadar
Göğün kıymetini bil.
Kıymetini bil çiçek açmış bademin,
Güneşli odanın, çamurlu sokağın,
Beyazın, siyahın, yeşilin,
Pembenin kıymetini bil.
Dirilik öyle bir şey yürekte
Sevinçle çırpınır,
Kavak yelleri eser insanın başında,
İnsanoğlu kızar, öfkelenir, savaşır,
Halk için girişilen savaşta.
O korkulu sevincin,
Öfkenin kıymetini bil.
Bil ki bu
Budur işte.
Güneş yalnız dirileri ısıtır,
Güneşin kıymetini bil.

(Oktay Rifat)

5 Beğeni

Ben sonsuz mavilerde uçan gök güvercin
Sen de kanadın kanadımda uçan eşimsin
Daha büyük mutluluk yoktur dünyada
Sevdiğiyle yan yana hep yan yana uçmaktan.

Cengiz Aytmatov / Sultanmurat

3 Beğeni

BİRAZ GELİR MİSİNİZ?

Bir gün çağrıyı duyar, insan ölür çaresiz,
Ölür kuşlar, ağaçlar, ölür sahil ve deniz.

Silinir bütün renkler, dağılır koku, ışık,
Yeni bir alem başlar karanlıklarda sessiz.

Kemik çürür, kaybolur parıltısı gözlerin,
Kımıldamaz orada ayağımız elimiz.

Öyleyse neden bunca düşmanlıklar, savaşlar,
Er geç çağrıyı duyup gidecek değil miyiz?

Er geç kulağımızın dibinde çınlayacak,
Ölümün soğuk sesi ‘Biraz gelir misiniz?’

(Ümit Yaşar Oğuzcan)

4 Beğeni

BEN ÖLECEK ADAM DEĞİLİM

Kapımı çalıp durma ölüm,
Açmam;
Ben ölecek adam değilim.

Alıştım bir kere gökyüzüne;
Bunca yıllık yoldaşımdır bulutlar.
Sıkılırım,
Kuşlar cıvıldamasa dallarında,
Yemişlerine doymadığım ağaçların,
Yağmur mu yağıyor,
Güneş mi var,
Farketmeliyim
Baktığım pencereden.
Deniz görünmeli çıksam balkona.
Tamamlamalı manzarayı
Karlı dağlarla sürülmüş tarlalar.
Ekmekten olamam doğrusu,
Nimet bildiğim;
Sudan geçemem,
Tuzludur teneffüs ettiğim hava.
Ya nasıl dururum olduğum yerde,
Öyle upuzun yatmış,
İki elim yanıma getirilmiş,
Hareketsiz,
Sükûta râmolmuş;
Sanki devrilmiş bir heykel?

Ellerim ne der sonra bana?
Soğumuş kalbime ne cevap veririm?
Utanmaz mıyım ayaklarımdan?

Kalkmalıyım,
Dolaşmalıyım,
Sokaklarda, parklarda.
El sallamalıyım
Giden trenlere,
Kalkan vapurlara.
Bilmeliyim,
Gölgelerin boyundan,
Saatin kaç olduğunu…
Islık çalmalıyım.
Türkü söylemeliyim
Yol boyunca,
Keyfimden ya hüznümden.
Geçmiş günleri hatırlamalıyım,
Dalıp dalıp akarsuya,
Hayaller kurmalıyım,
Güzel geleceğe dair.
Yanımdan geçenler olmalı,
Selâm almalıyım;
Robenson’u düşünmeliyim,
Garipliğini;
Şükretmeliyim
İnsanlar arasında olduğuma.
Nedir ki eninde sonunda ölüm?
Ayrı düşmek değil mi aşinalardan?

Kapımı çalıp durma ölüm,
Açmam;
Ben ölecek adam değilim.

(Cahit Sıtkı Tarancı)

3 Beğeni

İNTİHAR

Kimse duymadan ölmeliyim,
Ağzımın kenarında
Bir parça kan bulunmalı.
Beni tanımayanlar
“Mutlak birini seviyordu” demeliler.
Tanıyanlarsa, “Zavallı, demeli,
Çok sefalet çekti…”
Fakat hakiki sebep
Bunlardan hiçbirisi olmamalı.

(Orhan Veli)

5 Beğeni

OĞUL

Anne ben geldim, üstüm başım

Uzak yolların tozlarıyla perişan

Çoktan paralandı ördüğün kazak

Üzerinde yeşil nakışlar olan

Anne ben geldim, yoruldum artık

Her yolağzında kendime rastlamaktan

Hep acılı, sarhoş ve sarsak

Şiirler çırpıştıran bir adam

Kurumuş kuyunun suyu, incirin

Sütü çoktan çekilmiş

Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi

Ayrık otları, dikenler bürümüş

Kapıdaki çıngırak kararmış nemden

Atnalı ve sarmısak duruyor ama

Oğlum, mektup yaz diyen

Sesin hala kulaklarımda

Anne ben geldim, ağdaki balık

Bardaktaki su kadar umarsızım

Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?

Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın…

Ahmet Erhan

2 Beğeni

Bugün De Oturdum Ölümü Düşündüm

Bugün oturdum ölümü düşündüm
Kirli, acı bir su gibi yürüdü içimde
Dokunduğum, gördüğüm her şeye sindi
Ürperdim, korktum ve biraz şaşırdım.
Bugün oturdum ölümü düşündüm
Yağmur altında ya da karanlıkta
Bir başıma kalmış gibi
Sevgilim böylesine alımlıyken.

Güz kuşlarının güneye doğru akıp gideceği yol
İyice belirmişken gökyüzünde
Onarırken, sararken hayat
Çocukların incinmiş gülüşlerini
Artık her park yeri bir apartman inşaatı
Her sokak bir otomobil nehriyse de.
Bugün oturdum ölümü düşündüm
Soğuk camlara dayayarak yüzümü
Kuşağımın acısını, kefenlenen gençliğimizi
Yaşayan ya da artık yaşamayan dostları.

Bugün oturdum ölümü düşündüm
Örterek yüreğime kara bir tülü.
Bugün oturdum ölümü düşündüm
Kapkara bir gece pencereme dalarken
Öleceğini bile bile karşı koymanın onurunu
Yiğitliğin, özverinin, sevginin
Arkadaşlarımın yüreklerinden çıkan özsuyunu.

Bugün oturdum ölümü düşündüm
Bir darağacında ya da yolda yürürken
Bugün oturdum ölümü düşündüm
Yirmi yaşında ve hayat bu kadar güzelken.

(Ahmet Erhan)

2 Beğeni

hiçbir şeyde yok gibi ve her şeyde var;
sıkışmış birileri ara yerde;
kalbim! durma yetiş eski yazlara!
nedense bir durgunluk var saatlerde.

[Hilmi Yavuz]

2 Beğeni

Bir aşk nasıl biterse öyle bitti bu aşk da
Uzun bir hastalık gibi
Aralıksız dinlediğim alaturka bir fasıl gibi
Gökyüzüne bakmayı, dostlara mektup yazmayı
Çiçekleri sulamayı unutmuşluğum gibi
Bitti.

[Ahmet Telli]

5 Beğeni


Nazım Hikmet

2 Beğeni

Üç karga ölümlü
Birisi kara
Birisi ihtizar
Gece düşmüş yaza
Kara bir kar

3 Beğeni

KENAR MAHALLEDE BİR PAZAR GÜNÜ

Kenar mahallede bir pazar günü,
Buğulanır toprak yol ve damlar.
Sabah güneşinin ilk akıntılarında,
Göğü turuncu bir ağ kaplar.

Konuşmalar, küfürler, çocuk çığlıkları,
Öper yüzünü yeni bir sabahın.
Çamaşırlar hışırdar avlularda,
Bayrakları gibi fukaralığın.

Kahveye çıkar birer ikişer erkekler,
Yayılarak otururlar iskemlelerde.
Çay bardakları şıngırdar, radyo bağırır,
Bir haftanın yorgunluğu akar iliklerde.

Ötelerde, portakal bahçelerinde,
Gün ışığı dans eder, sabah yeliyle.
Arklardaki sular el çırpar,
Toprağı ürpertiden titretircesine.

Bir çocuk, çitleri usulca aşar,
Geçer uyuklayan bekçinin önünden.
Bir damla kalır gömleğinin içinde,
Uzayıp giden portakal denizinden.

Tulumbada yüzünü yıkar bir işçi,
Daha uyanmayan karısına seslenerek.
Kalkar kadın, elinde bir havlu,
Geceki yorgunluğu anlatır ezilerek.

Bir kumru tüner dallarına o zaman,
Avludaki yaşlı dut ağacının.
Ona sevgiyle gülümser işçi,
Sonra sarar belini kadınının.

Sokaklarda satıcıların bağırtıları,
Kapıların önünde iyice tizleşir.
Kenar mahallede bir pazar günü,
Böyle başladı, nasıl biter kimbilir…

(Ahmet Erhan)

(1979)

4 Beğeni

Bilmezlikten gelme Ahmet Abi

Umudu dürt

Umutsuzluğu yatıştır

Diyeceğim şu ki

Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler

Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi

Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse

Çocuklar, kadınlar, erkekler

Trenler tıklım tıklım

Trenler cepheye giden trenler gibi

İşçiler Almanya yolcusu işçiler

Kadınlar

Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi

Ellerinde bavullar, fileler

Kolonyalar, su şişeleri, paketler

Onlar ki, hepsi

Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler

Ah güzel Ahmet Abim benim

Gördün mü bak

Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar

Ve dağılmış pazar yerlerine memleket

Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile

Gelse de

Öyle sürekli değil

Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün

O kadar çabuk

O kadar kısa

İşte o kadar.

Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar.

Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar.

Mendilimde kan sesleri.

  • Edip Cansever
4 Beğeni

Sen kollarıma asla gelmemiş sevgili,
sen yitirilmiş olan daha başından,
senin hangi şarkılar gider hoşuna
hiç öğrenemedim. Vaz geçtim ben seni
gelecek anın kabaran dalgaları içinde
tanımaya çabalamaktan. İçimdeki
tüm uçsuz bucaksız imgeler -çok uzaktaki
derinliğine hissedilen peyzaj,
şehirler, kuleler, köprüler ve patikaların tahmin-
edilmedik dönemeçleri
ve şu bir vakitler nabzı tanrıların hayatıyla atan
kudretli topraklar -tümü, beni her zaman atlatan seni
anlamlandırmak için içimden yükselirler.
Sen, sevgili, daima hasretle seyrettiğim
bahçelersin sen. Bir kır evinde
açık bir pencere-, ve sen daha yeni
atmışsın adımını dışarı, dalgın düşünceli
karşılamak için beni. Rastgele geçtiğim sokaklar,-
sen onlarda az önce yürümüş ve gözden kaybolmuşsun.
Ve bazen, bir dükkanda, aynalar hala sersemlemiş
olurlardı senin orada bulunmuş olmandan, irkilmiş
geri verirlerdi benim çok ani hayalimi. Kim bilir? belki de
aynı kuş yankılanıyordu içimizden ikimizin de
ayrı ayrı, dün akşam.
Rilke

3 Beğeni

KUYRUKLU ŞİİR

Uyuşamayız, yollarımız ayrı,
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi.
Senin yiyeceğin kalaylı kapta,
Benimki aslan ağzında.
Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik.

Ama seninki de kolay değil, kardeşim,
Kolay değil hani,
Böyle kuyruk sallamak, Tanrının günü.

(Orhan Veli)

4 Beğeni

“Ah! sözcükler öyle yetersiz, öyle güçsüz ki gördüklerimi söylemeye.
Aklımda kalanlar ise neredeyse hiç, gördüklerime göre.
Ey! sonsuz ışık!
Yalnızca kendinde varsın;
kendini yalnızca sen tanırsın,”

İlahi Komedya / Cennet 33. Kanto (küçük bir kısmı)

2 Beğeni

Beklenen

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?

Necip Fazıl Kısakürek; 1937

3 Beğeni

Bugün de ince, bugün de kırıldı kırılacak
Bugün de
Tam nerede kalmışsam.

[Edip Cansever]

4 Beğeni

TAHTADAN YAPTIĞIM ADAM

Tahtadan yaptığım adam
ne yemek yiyor
ne konuşma biliyor
kaskatı gözleriyle
görünmez yerlere bakıyor

Tahtadan yaptığım adam
hatırlıyor ki
bir zaman
nefes alan
ince ince yaprakları vardı
toprağı iştahla yiyen
liften
ince ince ağızları vardı

Tahtadan yaptığım adam
ağaçtan uzaklaştı
ve insana yaklaştı
yazık ki

ne insan oldu
ne ağaç

Asaf Halet çelebi (1907-1958)

7 Beğeni

delirmiş bir ırmağa döküldü yüzüm
mevsimdi yaz
kalbimden geçenleri topla istersen
kendine uzun bir şiir yaz.
[Çetin Alpagut]

6 Beğeni