Umschulung veya Quereinsteiger eğitimleri ile meslek değiştirebilirsiniz belki baktınız mı onlara ?
Oo hayırlı olsun, çok sevindim.
Bu durumda kütüphaneci veya güvenlik tarzı bir iş olabilir. Özellikle gece güvenliği. Sorumluluk minimum, bol bol da kitap okuyabilirsin. Tabii maaş farklarını göz ardı ediyorum.
Tebrikler.
Bedensel efor sarfedeceğin, üretimle ilgili herhangi bir iş bunu güzelce yapar ama birkaç haftadan sonra mutsuz eder yüksek ihtimalle.
Bir kankim bunu yapmıştı, işi gücü bırakıp bir yıl kadar gece vardiyasında aşçılık yaptı kahvaltı hazırladı falan. Kafam pırıl pırıl oldu diyordu. Düşünülebilir bence Ama tabi elemanın tuzu kuru (gelirden ziyade gider açısından), o dönem iş piyasası canlıydı. Herkese her zaman önerilecek hareket değil
Tebrikler hocam! Tüm panteonlar size bağışlasın.
Bana dün gece saat 23:04’de mesaj atıp geçen gün osiloskopta çizdirdiğim 3 mikroişlemci sinyali yardımıyla geliştirmekte olduğumuz ürünün yazılımının boot ederken yürüttüğü kodu reverse engineering edip etmediğimi soran baş mühendise bu sabah cevap verdim.
Ona reverse engineering’i – kendi yazılımcılarımızın kodunu anlamaya çalışmaya yönelik olsa bile – etik dışı bulduğumu, bunun haricinde 3 hardware sinyalinden yazılımcılarımızın en yüksek standartlarda yazdıkları, kolay anlaşılır, elegant ama bir o kadar kompleks bir kodu deşifre edebilme kabiliyetine sahip olsaydım şu an NSA’nın kriptoloji bölümünde çift taraflı casus olarak çalışıyor olacağımı söyledim.
Gerçek bir badass’im. Neyse ki yanıtımdaki “çift taraflı” kısmına takılmadı; ona işinde uzman her badass’in içinde bir halk insanının uyuduğunu, bu insanın uyandığında eğer varsa süper güçlerini insanlığa hizmet etmek için kullanmakta tereddüt etmeyeceğini açıklamak zorunda kalmadım.
Güçlerini insanlığa hizmet için kullanıcaksan ilk düşmanının insanlar olacağını unutmamalısın.
Büyük Güç Büyük Sorumluluk İster kitabının yazarı Ay Amca’nın yeni kitabı İnsanlığa İnanmayı Bıraktığım Kaldırım
Bölüm III: Yeğenim için nasihatlar
syf:1962
Hocam benim burdan anladığım, yazılım departmanınızda ayakkabıcı cin istihdam ettiğiniz. Normal kanallardan iletişim zor olabilir, baş mühendisinizde belki bir miktar haklılık payı olabilir diye düşünüyorum
Ne oldu ya? Gönderiye bir tane bile beğeni yok. Sanırım benim Rdr 2 çakması oyun fikrim hiç beğenilmedi Halbuki ben ciddi ciddi hayal ediyorum böyle bir şeyi. Taabii param olmadığı için hayata gecirermem orasi ayrı
Bunlar -biraz uğraşırsanız- ar-ge projesi kapsamında değerlendiriliyor hocam. Bu çeşit hibelerle girişebilirsiniz. Bir kaç yıl önce gaza gelip kuluçkacılara sunum falan yapmıştım. Benim başvuru usulden elenmişti (benim mallığım) ama bu yol açık gibi duruyor, ciddiyseniz bir bakının derim.
Ya da küçük hipercasual oyunlar yapmakla başlayıp kendi kendinize yeter hale gelip adım adım da büyütebilirsiniz. “Bootstrap” etmesi en kolay işlerden biri, zamanınızla risk alabilecek durumdaysanız yardırın derdim ben. İlk eser olarak bahsettiğiniz çapta bir ürün zor zaten.
Hocam önce bir okul bitsinde ondan sonra bakarım. Açıkçası şimdilik böyle bir şeye kalkışmam çok zor görünüyor.
Bu işlere niyetliyseniz en iyi zaman öğrencilik olabilir hocam bana sorarsanız. Kişisel duruma ve amaçlarınıza da çok bağlı tabi. Ama gözlemlediğim kadarıyla insanların ezici çoğunluğu için bu tarz şeylere girişmek gittikçe zorlaşıyor.
Dün SW’cilerden biri beni telefonla arayıp birkaç yıl önce yazdıkları eski bir SW build’i nerede bulacağını sordu. CVS’e baktın mı dedim, bakmış ama head versiyonlara bakmış. Eski versiyonlara bak kardeşim dedim, eyvallah kardeşim dedi ve gitti.
Bugün eski SW build’yle son build arasında fark ummayı bulduğu yerde bir fark bulamadığını, bunun neden böyle olduığunu danışmak için bir telco itelemeye çalıştı. Ona SW’ci olmadığımı, kimin hangi kodu yazdığını bilmediğimi, SW şeflerine sormasını söyledim. Vaay, öyle olsun kardeşim, seni adam sanmıştım dedi. Yaa yaa. İşte SW’ci tribi de böyle oluyor. Geçen gün can dostum, kardeşim, bugün can düşmanım. Siz SW’ciler yok musunuz? Utanmasanız gelip bana SW yazdıracaksınız.
Star Warsçılara bak.
Station wagonculara o konuda ben de çok kırgınım.
Ben de müsaadenizle bir anımı paylaşayım o halde hocam. O gün Pamuk Prenses ile Güney Batıya doğru yola çıkmıştık. Pamuk Prenses bana demişti ki, “sen Yazılım Geliştiriciydin değil mi?”. Ben de demiştim ki, “yok ben fen-edebiyat mezunuyum, veri bilimi falan işleri yapıyorum.”. O da dudak bükmüştü ama çaktırmamak için konuyu değiştirmişti. “Yıldız Savaşları seviyor musun?” ben de demiştim ki “hayır hiç sevmem”. Bu yanıtım hoşuna gitmiş olacak ki ağzı kulaklarına vardı. İçten içe herhalde “En azından Yıldız Savaşları sevip Sosyal Yardım çekleriyle ayın sonunu zor getiren birisi değil” deyip sevindiğine emin gibiydim. Çünkü o sırada gözü İsviçre Saatime de takılmıştı. Tabii o sırada benim, evdeki Nintendo Switch’imde Shadow Warrior oynama hayalleriyle yanıp tutuştuğumu nerden bilebilirdi ki?
Pamuk Prenses’e denk gelmeniz iyi olmuş, şanslısınız. Sonra ne oldu?
Ne geyik çevirdiniz arkadaş. Kokusu buram buram forumun her yerinden duyuluyor
İyi ki Örümcek Kadın’la bir münasebetin olmamış kanka. Howl anlatmıştı, bir gün yine zürafa sokakta geziniyormuş, kendisini Sosyal Görevli olarak tanıtan bir hanfendi bir dakikasını rica etmiş. Tabii buyurun, demiş bizim saftirik. Kadınların erkekleri elde etmek için birden fazla Gizli Silahı vardır, demiş SG. Bazıları yüzeyde ve somutken bazıları soyut ve derinlerde saklıdır.
Kendinden utanan Howl bu hanfendinin sözleri üzerine günlerce düşünüp taşınmış, keşke hayatıma daha önce böyle bir Güçlü Kadın girmiş olsaydı diye hüzünlenmiş. Onu ne yapıp edip bulmaya karar vermiş. Sosyal Görevliler bürosuna müracaat etmiş, burada öyle biri çalışmıyor demişler. Derin bir kedere bürünmüş, haftalarca Beyoğlu’nda bir ümit boş sokaklarda cirit atmış. Tam umudunu yitirecekken onun sesini işitmiş. Kadın bir yankesiciyi bir turistin döner parasını cebinden çalmak üzere enselemiş, azarlıyormuş. Fakat kadın göğsünde örümcek arması bulunan kırmızı renkli bir kostüm giyiyormuş, yüzü de maskeliymiş. Hey demiş, seni bulduğuma ne kadar sevindim. Aşığım sana demiş, seni unutamadım. Örümcek Kadın ona sadece gülümsemekle yetinmiş ve yüksek bir binaya tırmanıp gözden kaybolmuş. O günden sonra Howl bir daha kimseyi sevmemiş.
Benim amansız bir Don Juan olduğumu herkes bilir, günde en az beş defa aşık olurum. Aşık olmadan güne başlayamıyorum xd
Subhanallah hocam gerçekten de ibretlik bir hikaye. Howl reyizin menkıbeleri hiç bir zaman hayal kırıklığına uğratmıyor gerçekten. Allah korumuş da Örümcek Kadın ile karşılaşmamışım. Kırk yıl düşünsem bir gün Pamuk Prenses’e rahmet okuyacağım aklıma gelmezdi, hayat işte.
Ben de olayın devamını anlatayım o zaman. O gün şans bu ya, Berbat bir Hava vardı. Yolda giderken cam silecekler, harıl harıl çalışıyordu. Sokakları neredeyse sel basmıştı; Kırtasiye dükkanları, ıslanan top top A4 kağıtları sinirden kaldırımlara atmıştı. Pamuk Prenses’e dönüp “yanında Can Yeleği var mıydı, şu gariplere atalım da sevinsinler” diye espri yaptım. İğrenç ve tatsız bir espriydi, ama “hahhaytt” diye bir kahkaha koparmıştı ki duysanız aklınız şaşardı. Orada uyuz oldum ve dedim ki bu Pamuk Prenses’e gününü göstermeliyim. Sağlam bir korkutayım ki aklını başına devşirsin. Onu Kara Orman’a götürmeye karar verişim böyle olmuştu. Kalanı uzun hikaye, onu da başka zaman anlatırım.
Almancam zayıf bayağı, bu kadar oldu.