Son Aldığınız ve Sipariş Listenizdeki Kitaplar

İki sene önce Hangi Kitabı Okuyorsunuz? başlığına Büyücü için şöyle bir yorum yazmıştım:

John Fowles ’ın Büyücü ’sünü nihayet bitirdim. Bu kadar uzun sürmesinde kitabın pek hatası yok gerçi, çünkü ilk yarısını bir ayda okuduğum romanın ikinci yarısını biraz zaman ayırarak bir haftada okuyabildim. Ve bitirdiğim anda aklımda bazı şüpheler olmasına rağmen birkaç günlük demlenmenin ardından net bir şekilde söyleyebiliyorum ki şimdiye kadar okuduğum en şahane edebi metinlerden birisi bu. Kitapla ilgili incelemelerin önemli bir kısmında “labirent” vurgusu vardı, hikaye ilerledikçe ne demek istendiğini anladım. Fowles başkarakter Nicholas Urfe ile beraber okuru da bir labirentin içine sokuyor ve her dönemeçte tamam bu sefer çıkacağım buradan derken yolunuzu iyice kaybettiğinizi anlıyorsunuz. Fowles’ın bir Yunan adasını gözünüzde canlandırmakla kalmayıp dokunabileceğiniz, koklayabileceğiniz bir yere dönüştüren betimlemeleriyle, 2. Dünya Savaşı sonrası İngiltere’sine ve Yunanistan’ına da ışık tutan farklı konulardaki söylemleriyle, Meram Arvas’ın mükemmel ötesi çevirisiyle romanın övülebilecek çok fazla yönü var. Ama hikaye, ah o hikaye. Doğruyu söyleyeceğim, ben de başkarakter gibi birkaç yerde acayip sinirlenip bırakma noktasına geldim ama Fowles -ve kitapta tanrı oyununun mimarlarından Conchis- her şeyi o kadar dozunda tutuyor ki merak bütün diğer duygulara baskın geliyor. Mutlaka okunması lazım, ben yakın gelecekte olmasa da bir ya da birkaç kez daha okuyacağıma eminim.

Aradan geçen iki senenin ardından düşünüyorum da hayatımda okuduğum en iyi romanlardan biri benim için Büyücü. Başka bir Fowles eseri okumadım hala, o yüzden yazar her kitabında benzer bir seviyeyi yakalayabiliyor mu bilmiyorum ama Büyücü’yü kesinlikle bir kez daha okuyacağım. Ve bir şansı da muhakkak hak ediyor. Ama biraz sakin kafayla okunmasında fayda var bence :slight_smile:

11 Beğeni