Stefan Zweig'in popülerleşmesinin getirdiği sorunsal

Değerli Burak Hocam, siz isterseniz kendisine Suzan deyin, biri çıkıp bir şey desin size, yeminle karşısında beni bulur, en iyi ihtimâlle tutuklanır.

3 Beğeni

Ben de Kierkegaard’yu, Kirkego diye okuyordum ama “yamuluyor” olma ihtimalimiz yüksek bence.

Abim tek sorunun bu olsun ya. Çevrende Zweig okuyan insanlar varsa kaliteli bu çevren var demektir. Bırak ismini de söyleyemiyiversinler :smile:

1 Beğeni

Öncelikle “nasıl okuyacağım?” gibi bir soruyu 21. yy’de soruyor olmanız üzücü. Teknoloji çağındayız. Giriyorsunuz Google Çeviriye, Stefan Zweig yazıyorsunuz ve orada altındaki hoparlör işaretine bastığınızda size nasıl telaffuz edildiğini sesli bir şekilde söylüyor. Adam Avustralyalı, Almanca konuşulduğunu da biliyorsunuzdur herhalde?

Bu şekilde ses kirliliğinden başka bir şey olmaz bence sayın Rosemary(:
Onun haricinde kitap/dizi/film isimleri Türkçeleştirilmeli ve günlük hayatta da Türkçe kullanılmalı hemfikiriz. Misal Ursula K Le Guin kitabı bir yayın evinden Yaban Kızlar diğer yayın evinden Vahşi Kızlar olarak çıkıyor. Orjinal adı olsa böyle bir şey olmayacak ama orjinal adı da olmamalı. Çünkü böyle farklılıklara ol açıyor ve bu beni anlamsız şekilde rahatsız ediyor.

Ayrıca Zweig kötü bir yazar da değil. Ben de madem gündemde geri kalmayayım diye 1-2 kitabını alıp üzerine de devamını getirdim. İnsanlar yeter ki okusun isterse Elif Şafak okusun hiç önemli değil. Bu alışkanlığı edinmek de önemli. Kalın duvarlarınızla kendinizi kör ettiğiniz yetmiyormuş gibi başkalarına da gölge etmeyin lütfen.

En başta da dediğim gibi, iyi ki teknoloji var, yoksa biz Kirilce bilmeyenler olarak ne yapardık?

Bence bu komik bir durum değil. Benim de bir sürü hatalarım oluyor ve bunları gördüğümde gülmek yerine utanıyorum hala hatalar yapıyorum diye.

Yamuluyorsun;

asd

Ciddi ciddi bu argümanı sunacak şeyleri mi anladın yukarıda yazılanlardan?
Çok ilginç.

Ben bir fark göremiyorum. Sonuçta Lord of the Rings denildiğinde de Yüzüklerin Efendisi denildiğinde de aynı şeyi anlıyorken neden İngilizce olanı kullanıyoruz?

Pardon ğ’yi unutmuşum: Kiğkego. Bir de google tıransleyt yerine Forvo veya Quora’yı tavsiye ederim telaffuz arıyorsan.

go diye değil gaard diye okunuyor.

Burası her günü ayrı olaylı, sıkıntılı bizim yurttan da fazla karışmış. Sakinlik daima iyidir, hasret kaldım. :slight_smile:

1 Beğeni

Bu adam Danimarkalıysa Danimarkalılar buradaki gibi telaffuz ediyor.

In Google We Trust :metal:

Stefan Zweig, benim en sevdiğim yazardır diyebilirim. Edebiyat dünyasının en naif ve beyfendi kişisidir kanımca. Romanlarında bunu hissetseniz de asıl olarak kendisini tanımak istiyorsanız Dünün Dünyası adlı otobiyografisini ve Dostlarla Mektuplaşmalar adlı kitapları okumanızı tavsiye ederim. Özellikle Dünün Dünyası adlı otobiyografisi, bir otobiyografi nasıl olur tüm yazarlara ders niteliğindedir. Kitabın kalınlığı gözünüzü korkutmasın romanlardan daha sürükleyicidir. Dostlarla Mektuplaşmalar kitabında ise Stefan Zweig o dönemin önde gelen düşünürleri ile olan mektupları yer alıyor. Mektuplarını okursanız neden edebiyat dünyasının en beyfendi yazarı olduğunu anlayacaksınız. O kitapla ilgili şöyle bir anektdot yazayım, Sigmund Freud ile yazışmalarında sizinle tanıştırmak istediğim sizi tanımayı çok isteyen, çok değerli ve ilginç bir ispanyol ressam var size bir tablosunu da hediye etmek istiyor müsaadeniz olursa şu tarihte sizi ziyaret etmek istiyoruz şeklinde bir mektubu var daha sonraki mektuplardan anlıyoruz ki ziyaret gerçekleşmiş ve o ispanyol ressam Salvador Dali. Şampiyonlar Ligi resmen :smiley:

Neyse ben Stefan Zweig’ın ilk otobiyografisini okuduğumdan ayrı bir şekilde bağlandım ve saygı duydum. Konu sadece isminin okunuşundan açılmış olsa da, burada benim gibi düşünenlerde olacak ki bazı sevdiğimiz şeyleri sadece biz bilmek isteriz. O hak ettiği değeri görmemiş kitaplar başlığında aslında keşfettiğimiz ve çok beğendiğimiz eserlerin çok bilinmemiş olması bize ayrı mutluluk veriyor çünkü kimse bilmezken biz keşfettik biliyoruz o eserleri. Biraz benciliz bu konuda. Herkesin okuması güzel birşey tabi ki ama beni rahatsız eden kitabın ve yazarın eserlerinin anlaşılmasından ziyade dekor olarak kullanılması. Bunun en güzel örneği de Sabahattin Ali’nin eserleri şimdi de yerini Stefan Zweig’ın eserleri aldı. Kahve, Battaniye- varsa kedi- , Kürk Mantolu Madonna kitabını da koyalım hah oldu. Bakın hayatım ne kadar güzel, kitap okuyan kültürlü biriyim.

2 Beğeni

Off, burası günden güne daha kanserojen bir hâle geliyor.

Gulukovski diye okurdun ve herhangi bir sorun teşkil etmezdi bu.

Evet, ciddi ciddi sunduğum argümanı sunacak şeyleri anladım yukarıya yazılanlardan. Sana özel şöyle bir bağlantı bırakayım bi’ de.

xD

Bilmem, canım öyle istiyor? Türkçe kullanana da gidip “nödön böylö döyörsön kö sön?” falan da demediğim için, aynısının bana yapılması da saçma. İsteyen istediğini kullanabilir açıkçası, pek umrumda değil.

Ekran Alıntısı

6 Beğeni

Bir arkadaşımın bu konuyla ilgili bir lise anısını anlatmak istiyorum.

Söylenene göre “kıl” bir felsefe hocaları varmış. Adam da kibir desen ego desen zamanın Büyük İskender’i. Neyse. Dersin birinde bu hoca diyor “Dekard (Descartes) ismini tahtaya doğru yazanın sözlü yüz.”

Tabi öğrenciler çıkıyor tahtaya, yanlış yazıyor, hoca geçiyor dalgayı. Sonra hoca tahtaya doğrusunu yazınca öğrenciler “yalnız abi sen bunu sek içiyosun he” ye karşılık verilen “hasikome” cevabını hep bir ağızdan telafuz ediyor.

Arkadaşım olayı anlattıktan sonra şöyle acı bir şey söyledi: “Kanka biz zamanında Descartes’i görmüştük ama Deskartes diye okumuştuk.”

Sarıldık sonra, geçmedi, bağzı şeyler geçmiyor işte.

1 Beğeni

Lanet olası sitepan zıvark

8 Beğeni

Şu noktaya dikkat çekmek istiyorum ;

Şimdi kego her ne kadar orjinali olsa da nerdeyse bütün Avrupa gaard diye okuduğu için ben gaard diye okuyanı da kego diye okuyanı da yadırgamam. Ama Kriko diyenler var mesela , onları napacaz, Albert Camus için , kamü dersin , camus dersin, camu dersin kabulüm ama gidip Albert Camış dersen , işte orada tartışırım o kişiyle. Bu tarz ekstrem telaffuzlar için açılmıştı aslında başlık .Kişi bir yazarın hayranı olmuş, bir kaç kitabını okumuş, hayatını incelemişse, bunu üçüncü şahıslara anlatırken Stefın Zaart deme hakkına bence sahip değildir.

Fakat eğlenceli bir tartışma oldu böylece de ,güzel insanlar. Biri dil bilgimden dem vurdu , öbürü trol dedi, başka işin yok mu diyen mi dersin, dertlenecek bu mu kaldı diyen mi dersin … Alınmıyorum tabi , özgürce ifade edelim fikrimizi . Nihayetinde konu rayına oturdu da bana trol diyen arkadaşımız bile konu hakkında bir kaç kelam ediverdi.

Edit: Yine hızlı yazdım. Buradaki dil hatalarını da daha önce belirten arkadaş bir zahmet toplu olarak bana belirtiverirse sevinirim. Belirtmez ise de kısmet tabi :grinning:

Yukarıdaki arkadaş değilim ama ben bu sözlerinize içerledim.

Aramızda bazı kişiler (ne yazık ki siz de buna dahilsiniz) bol bol imla hatası yaparak noktalama işaretlerine dikkat etmeyerek ve bazen cümleye küçük harfle başlayarak yazıyor. Bundan rahatsız olsam da şimdiye kadar kimseyi düzeltmedim. Çünkü yazdıklarına özen gösterenlerin sayısı göstermeyenlere göre daha fazla olduğu için bu küçük azınlığın zaman içinde olumlu yönde değişeceğini ve uyum sağlayacağını düşünüyorum.

Düşünüyordum.:roll_eyes:

Bilmeden yapılan hatalara kızmıyorum. Hepimiz yapıyoruz. Bir dilin bütün kurallarına hakim olmak çok zor. Ama hata yaptığının farkında olmak ve düzeltmemek… Gerçekten üzdünüz beni.:sweat_smile:

Yaşamı incelikler güzelleştiriyor.:blush: Kulağa komik gelebilir ama noktalama işaretlerinden önce boşluk bırakmasanız burası bir parça daha güzel bir yer olacak.:hugs:

Bu anlamda gerçekten yardıma ihtiyacınız varsa bir özel mesaj uzağınızdayım. Bilgim dahilinde elimden geldiğince memnuniyetle yardımcı olurum.

Ben böyle rahat ediyorum ve devam edeceğim derseniz de bir şey diyemem elbette. Sadece uyaran kişilerle eğlenmemenizi ve başkalarını da yanlış yazma konusunda cesaretlendirmemenizi rica edebilirim.

6 Beğeni

Sizin cümleleriniz güzel, tavsiyeleriniz haklı.

Şimdi bu tavsiyeyi iki türlü vermek var, bunu da incelemiş olalım böylelikle. Birincisi şu:

ikincisi şu:

İkisi arasında bir fark var gibi …Sanırım buldunuz değil mi, bulduğunuzu tahmin ediyorum. Bana bu kısımda üzülünecek kişi ve ya durumun benim dil bilgisi bilgimden ziyade bazı garip üsluplu arkadaşlar olduğunu düşünmekteyim. Herkesin kendi takdiridir elbette.

1 Beğeni

Görkem ile birbirimizi çok sevdiğimizden değil ama onu en iyi anlayan kişilerden biri olduğumu düşündüğüm için şunu belirteyim. Sizin güzel tavsiyeleriniz ve incelikli mesajınızın aksine düzeltme yapan kişiler, ki burada birini suçlamıyorum bu genel anlamda hep böyledir, karşıdaki kişiyi aşağılamak amacı taşıyarak düzeltme işlemi yaparlar. İmlanın “annesini” üzerek yapılan yorumları, samimiyetten yoksun düzeltmelere veya inci gibi mükemmel cümlelere sahip yazılara tercih ederim. Sizin samimiyetinizin aksine ,bu başlık altındaki insanların ki buna ben de dahilim, insanların samimiyetine pek güvenmiyorum. Bir iki kişi hariç belki. Hayır, güzel yazarak aşağılamak yerine yanlış yazarak samimi olmasını tercih ederim. Kaldı ki ben Görkem’in samimiyetine de inanıyorum. Alaycılığını da komik buluyorum. Çünkü onun alaycılığını en azından “kibir” içermiyor.

Bu arada size bir laf sokma yoktu yanlış anlamayın dediğim gibi sizin yorumunuz hem samimi hem de güzel geldi bana. Ancak telefondan yazanlar için sıradan bir yorum üzerinde fazladan zaman harcamak zor geliyor. İnsanlar foruma yazdıkları için şükretmek gerek diye düşünüyorum. Bu ülkede hayatta kalmaya çalışırken forum için zaman bulmak zor iş.

2 Beğeni

Eskiden, söylediğim tarih 1980 önceleri, kitaplara yabancı yazarların adı yazılırken okunuşları baz alınırdı. Böylece okur onu nasıl telaffuz edeyim demezdi. Şimdi tabii biz de böyle bir gelenek kalmadı ama Azerbaycan’da hala böyle yapılıyor. Acaba ona mı dönseler? :slight_smile:

2 Beğeni

Telefondan yazmak gerçekten sabır işi. Bazen düzeltmeye üşendiğim oluyor ki başkaları da telefondan yazıyor olabilir.

Ayrıca sıtefan sıwayg diyorum ama çok da önemli bir konu değil bence.

2 Beğeni


Bana bu uygulama çok hoş ve doğru geliyor.

Kitap:
Robin Hood. İtimat Kitabevi. 1971 basım.

1 Beğeni