Şule Gürbüz Kitaplığı

Şule_Gürbüz

Şule Gürbüz, 1974 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. İstanbul Üniversitesinde sanat tarihi ile İspanyol Dili ve Edebiyatı, Cambridge Üniversitesinde felsefe eğitimi aldı. Antika saatlerin üzerinde ustalaşmıştır.

Bu alandaki çalışmalarına 1997 yılında Dolmabahçe Sarayında başladı. Çalışmalarını halen Milli Saraylar Müdürlüğü bünyesinde sürdürmektedir.

Konservatuarda müzik eğitimi de alan, viyolonsel ve kilise orgu çalabilen Gürbüz, Elektronik eşyalardan ve bilgisayardan hoşlanmadığını ifade etti:

“Elektronik hiçbir şey beni ilgilendirmiyor. Bilgisayar kullanmayı bile bilmiyorum. Hiç ilgimi çekmiyor böyle aletler. Dokunasım gelmiyor. Bir tek arabaları seviyorum, onlar da mekanik zaten.”

Şule Gürbüz, bilgisayar, dolayısıyla çevrimiçi ve sosyal medya iletişim ağlarını kullanmıyor.

ESERLERİ

NOT : Kitaplar çıkış tarihlerine göre sıralanmıştır.

  • Kambur (İletişim Yayınları)

  • Ağrıyınca Kar Yağıyor (Mitos Yayınları)

  • Akıl Yoktur ( Mitos Boyut Yayınları)

  • Zamanın Farkında (İletişim Yayınları)

  • Topkapı Sarayı Saat Koleksiyonu
    Dünyanın Kıskandığı Saatler (TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı Yayınları)

  • Coşkuyla Ölmek ( İletişim Yayınları)

  • Öyle miymiş? (İletişim Yayınları)

  • Kıyamet Emeklisi Cilt 1-2 (İletişim Yayınları)

111122171516

9109170880562


9786055495183-us
121101145939

6 Beğeni
1 Beğeni

Hangi kitaplarını tavsiye edersiniz?

Okuduğum tek kitabı Öyle Miymiş. Her cümlesinde düşündürüp, çok etkilemişti. Sevip sevmeyeceğinizi bilemem ama farklı bi’ tat alacağınız kesin.

Coşkuyla Ölmek’i yakın zamanda okumayı planlıyoum. Gördüğüm kadarıyla en beğenilen kitabı.

Sipariş verdim bakalım, umarım beğenirim. :slight_smile:

1 Beğeni

Eğer Coşkuyla Ölmek’i de sipariş verdiyseniz yorumunuzu bekliyorum. Beğenirseniz daha erken okuyayım. Bi’ türlü başlayamadım.

1 Beğeni

Allah günah yazmasın, Kambur’u okudum. Onca öven insanla aynı kitabı mı okudum çok merak ettim. “Hayır sen anlamadın, aslında kitap çok derindi,” diyebilirsiniz belki. Ben de size sorarım, “Bu kitap ile akli melekelerini kaybetmiş birinin sayıklamaları arasındaki farkı gösterebilir misiniz?” Memleketimizdeki ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde yatanlarla röportajlar yapıp kâğıda döksek nice gizli yazarı edebiyatımıza kazandırabilirmişiz demek.

Roman denmiş tür olarak mesela. Neden?

2 Beğeni

Şule Gürbüz 'Kambur’u 18 yaşında yazmış. 18 yaşında bence düşündürücü bir eser ortaya çıkarmış. Akıl hastalığı olan insanların yazdığı şiirlerinin derlendiği bir şiir kitabını okumuştum yıllar önce. Aklımda silik kalmış ama Kamburla kıyaslanamaz. Tamamen bilinçli yazılmış bir eser Gürbüz’ün yazdığı. Ki kendisi felsefeci. Kitabı herkes beğenecek diye bir kaide tabi yok. Ben sizin esere geç kaldığınızı düşünüyorum mesela. Şiir kitabını da okumak isterseniz adını da paylaşmış olayım; İnilti / Bedia Tuncer. :slightly_smiling_face:

1 Beğeni

Ne düşündünüz mesela? Gerçekten anlamak istiyorum. Neresi bilinçli yazılmış? Ne demek istemiş? Deli saçmalamasıyla arasındaki fark nedir?

2 Beğeni

Okuyan arkadaşlarım ve benim ortak fikrim kendimizden bir şey bulmamızdı. Yazarın gerçekten rahatsız edecek düşünceleri var ve metin bilinçaltı teknikleriyle yazılmış. Bizim çevremizde de hep böyle insanlar var ve olacak kaçınılmaz. Belki Şule Gürbüz’ün Kamburu gibi nefret dolu değilim ama zaman zaman düşüncelerine de katılmıyor değildim. Yıllar önce okudum kitabı, 5 yıl olmuştur. Şuanki ben ne derdi bilmiyorum tabi. Sizin gibi ben de bir gün Yusuf Atılgan’ın ‘Anayurt Oteli’ kitabını okuduktan sonra benzer tepkiler vermiştim. Ama olaya psikoloji yönünden bakacak olursak düşünüyorum da gerçekten harika bir eserdi.

1 Beğeni

Kendinizden bir şeyler bulduğunuz için beğendiniz, anladığım kadarıyla. Diğer kitaplar için de beğeni kıstasınız bu kadarsa sorun yok.

Ancak bu kitabın neden roman olarak sınıflandırıldığı, neresinin bilinçli yazıldığı, ne demek istediği ve deli saçmalamasıyla farkı konusunda bir yanıtınız yok. Var mı?

1 Beğeni

Konuşmayı ya da anlatmayı çok seven bir tip değilim. Genelde soyut ve felsefik olarak olaylara yaklaştığım için de dert yanarlar. Siz daha açık ve net bir şekilde ‘Bu A mı yoksa B mi?’ diyorsunuz. Ne yazık ki çok yanlış bir adama soruyorsunuz. Ben kendimce olan kısmını yanıtladım. Roman ya da öykü kısmını hiç kurcalamadım. Açıkçası umrumda olmadı çünkü beğendim. Çoğunluk beğendi ben de beğeneyim diye bir kaidem de asla olmadı. İlber hoca kitabında önermeden önce okumuştum ve kitap öyle bilinmiyordu bile. Demagoji yapma çabam da yok. Aşırı irdeleyip ya nerede bilinç altı tekniği kullanmış diye burada size de anlatamam. Kitabı 5 yıl önce okumuşum, ve kitabı kaldırmışım. İstesem de bulamam. Hani nerede ne var diyemem. Başta da belirttiğim gibi size çok açık yanıtlar verecek kişi ben değilim. Başka okuyan arkadaşlar varsa düşüncelerini dinlemek isterim. :grin:

1 Beğeni

Yanlış anlamayın, sizi hiçbir şeyle itham etmiyorum. Ben de Murat Belge’nin arka kapaktaki övgüsünü okuyarak kitabı kütüphaneden aldım ve okudum. Beğenebilirsiniz veya beğenmeyebilirsiniz. Kendi kişisel zevkiniz. Siz bilirsiniz. Ancak ben gerçekten anlamadım. Kafamdaki daha önce belirttiğim sorulara hiçbir anlamlı cevap da bulamadım. İster deneysel desinler, ister avangart bu edebiyat?ın deli saçmalığından farkını ben bilmiyorum, bulamadım.

1 Beğeni

Tam de Gürbüz kitaplarını sipariş etmişken bu yorum hiç hoş olmadı. :slight_smile:

1 Beğeni

Hocam benim de uzun zamandır listemdeydi, kütüphanede görüp ödünç aldım. Bana göre değilmiş. Ama bence deneysel, avangart vs. edebiyatın hiçbiri bana göre değil galiba. (Jennifer Egan hariç. Onun “İt Kopuk Takımı” adlı kitabı tüm deneyselcileri döver.)

3 Beğeni

Bir görüşmesi:
Bölüm 1:

Bölüm 2:

1 Beğeni

Siz kitaptan çok kitaba yapılan yorumlara anlam verememişsiniz sanırım, oluşturulan imajla içerik tutmuyor sanırım. Kitapta iç dünyasına konuk olduğumuz kişi zaten dediğiniz gibi akli melekeleri buhar olmuş biri. O yüzden var öyle deli sayıklamaları. Ben bu kitap için buraya bir yorum yazmıştım orada da değindim, kitabın arka kapağında kitaptan bir sayfa ve yazarın gençliğine atıf var yayınlayanlar da bu nedir diye tasnif edememiş.

Ben yine de sevdim, çirkin ve memnuniyetsiz hissedip dünyadan umduğunu bulamayınca tüm zamanı içinde geçiren insanların, bizim göremeyeceğimiz deneyimleri çıkarımları oluyor. İçinden heybeye atılmayacak alıntılar çıksa da yazarın kitap içinde de dediği gibi bu kitap bilmem kaçıncı sayfadaki o sarsakça cümleyi söyleyebilmek için yazılmış, gerçekten bi kusma şeklinde günlük bu.

@Everfever hocam bu da sizeymiş sanırım xd

3 Beğeni

Çok teşekkür ederim. Şu anda kafamın içinde, doğru veya yanlış, bir şekilde tasnif edebildim. Benim için ergen tribi kalıyor bu haliyle. Teen angst. 20 yaşında okusam belki dediğiniz gibi etkilenebilirdim ama şu yaşımda belli ki imkânsız. Deli sayıklamalarından bir farkı da yok benim için bu haliyle.

Deli saçmalığından farkını da Murat Belge ve İlber Ortaylı’nın nasıl olup da böylesine övebildiğini de anlayamadım.

3 Beğeni

Ben genelde bu tür durumlarda Youtube videolarını izliyor veya kitap incelemelerini okuyorum. Henüz kitabı okumadığım için (bir ihtimal hiç okumayabilirim) spoiler tehlikesi sebebiyle izleyemedim ama Youtube’ta bazı videolar var. Belki farklı bir bakış açısı sunarlar.

1 Beğeni

Hayatı o kadar dinamik yaşıyoruz ki düşüncelerimiz de o dinamizme ayak uyduruyor. Hayat telaşından, evden, eşten, çocuktan, ekonomiden vs. sıra gelmiyor bazen, hele de böyle düşüncelere. Miskinler daha iyi bilir böyle düşünmeyi. Adamın tek işi düşünmek başka bir uğraşı yok ki, mesela Diyojen. Ergen tribine katılmamakla beraber sizi anlıyorum, ya da anlamaya çalışıyorum. Neyse daha fazla uzatmayacağım. Herkese iyi forumlar O_o.

2 Beğeni