Takip Ettiğiniz Tv Programları

Artık televizyon hayatlarımızda eskisi kadar büyük bir yere sahip olmasa da, hâla kanal gezebilecek boş vaktiniz olduğunda, durup size kendini izlettiren programlar olur, guilty pleasure’larınız olur, merak ediyorum. Neleri izlemekten zevk alıyorsunuz?

Benim sadece geçen yazlarda alıştığım, şu an televizyonda izlemeye vaktim olmasa da youtube üzerinden ara bölümleri açıp izlediğim programlar var.

Ink Masters - Profesyonel dövmecilerin, sadece dövme üzerinden olmayan hayal gücünün ve yeteneğin had safhalarda sınandığı program. Youtube üzerinden takip etmeye çalışırsanız en heyecanlı yerlerinde kesildiğini görüyorsunuz maalesef.

Project Runway - Tasarımcıların 1 günde, çoğunlukla absürt malzemelerden veya alışılmamış konularda 1 gün içinde diktiği ve jüriye sunduğu yarışma. Şu an Lifetime kanalında sadece haftasonları çıkıyor.

Tarzımı Kurtar - Ünlülerin modacısı bir hanımefendi tarafından ekstrem tarz değişimlerini izlemek çok zevkli.

Sev, Arzula ya da Kaç - Ekstremliğin de ekstremi tarzları kurtarmaya çalışan bir kadın. Gerçekten insanlar nasıl böyle giyinebiliyor diyorsunuz izlerken.

Zumbo’nun Tatlı Atölyesi - Geleceğin pastacısına göre daha ‘lezzet’ odaklı diyebilirim. Ve daha çok çeşit tatlı üzerinden bir kişiyi kazandıran yarışma.

Fırıncılar Kralı - Pastacılar Kralı’nın batmakta olan pastaneleri tam anlamıyla kurtarmasını anlatıyor. İnanılmaz tatmin edici sonuçları var.

Geleceğin Pastacısı - Pastacılar Kralı’nın yanında çalışmaya hak kazanacak pastacıyı seçtiği, değişik konseptler de barındıran pasta yarışması.

Pastacılar Kralı

Temizlik Bağımlıları - Ay, bayılıyorum bunlara! Obsesif temizlik hastalığı olanların, leşşş gibi evlere girip baştan yaratmalarından güzel ne olabilir ya!

Lip Sync Battle - Zaten sevdiğimiz ünlüleri, bildiğimiz şarkıları canlandırırken izlemek aşırı eğlenceli.

6 Beğeni

Çok uzun zamandır televizyon izlemiyorum, mutluyum :slight_smile:

7 Beğeni

Katılıyorum, tv izlemek çok büyük zaman kaybı ve faydalı yayın bulmak çok zor, zaman öldürme dışında bir katkısı yok.

1 Beğeni

Şu an izliyorum hatta. Hayatta Her Şey Var programının konuğu Zafer Akıncı ise denk geldiğimde muhakkak izlerim. Çünkü anlattıkları bana terapi gibi geliyor ve farkında olmadığımız bazı hatalarımızı düzeltmemizi sağlıyor. Ayrıca samimi ve hoş sohbetli anlatımı nedeniyle ilgiyle takip ediyorum.

Eskiden “Ben televizyon izlemiyorum” diyenlere “artiste bak ya” derdim :smile: Yaş ilerledikçe ne kadar haklı olduklarını anlayabiliyorum.

Farklılıkları ile toplumdan ayrışan insanların kafeslerde sergilendiği 19. yy insan sirklerinden (freak show) gram farklı olmayan yukarıda sıralanan reality show’lar. Sadece tek bir kişinin istediği haberleri yayınlayıp istemediğini yayınlamayan haber kanalları. Gerici osmanlı goygoyu ve kadınların sürekli aşağılanarak ağladığı zırlak diziler. Tek amacı insanların düşünüp sorgulamasını engellemek ve onların kısıtlı zihinlerini meşgul etmek için hazırlanmış sözde yarışam programları. İnsanların “izdivaç” adı altında en fazla malı mülkü olana annesini, kızını, kardeşini sattığı sözde evlendirme programları. Yengesiyle ilişkiye giren, kayınvalidesi ile yasak aşk yaşayan, yiğenine kaçan ve ahlaki çöküntüdeki türk toplumunun aynası olan sabah programları. Yarısı sansürlendiği için süresi 45 dakikaya inmiş 3.sınıf filmler.

Bunlar var televizyonda. Başka bişey yok. İzlememeniz tavsiye edilir.

3 Beğeni

Yorumlarınız için teşekkür ederim. Yine çoğu konuda olduğu gibi bir forum konusu daha tartışma konusuna dönmeye başladı. Zaten televizyon izlemeyen insanlar için açılmış bir konu değil. Hepinizin izlememe nedenlerinizi saygıyla karşılıyorum ve konuyu siliyorum. İzlememenizi “artislik” olarak yorumlamıyorum ancak buraya yazışınızın bundan başka bir amacı taşımadığını düşünüyorum.

Ekleme: Kitaplar, edebiyat üzerinden ilerleyen bir forumda bu konuyu açmak benim hatam da olabilir. İstediğim kitlenin yorumunu bulamayacağım için, bir nedeni de bu yanlış anlaşılma olmasın.

3 Beğeni

Alınganlık yapıyorsunuz @Lik
Tv izleyenler neden izlediğini ve hangi programları tercih ettigini yazarken, izlemeyenlerin de hangi gerekçe ile izlemediklerini yazmasından daha doğal ne olabilir ki?
Konu açmanızda bir sıkıntı yok bence, her görüşe saygı duymak gerekiyor sadece.

Estağfirullah. Kendimi ifade edemedim düzgünce. Sadece konuya, en azından bu forumda ‘şunu izliyorum’ tarzı bir yorum gelmeyeceğini fark ettim. Amacına hizmet etmediği için de gereksiz kalabalık olacak.

@maviadige yapmış yorum zaten başka yorumlar da gelecektir ama izlemeyenler de mutlaka görüş yazacaktır, bu izleyenlerle dalga geçildiği anlamına gelmiyor, onu belirtmek istedim. Açtığınız konu gereksiz bir konu değil sadece tercih meselesi.

1 Beğeni

Özür dilerim tavrım için. Yazılanlar çoğumuzun ve benim de katıldığım şeyler ve katılmasam da görüş bildirmek için en özgür ortamdayız. Ancak konunun amacı
“Televizyon izlemeli miyiz, izlememeli miyiz?” “Televizyonda yayınlanan diziler, programlar için ne düşünüyorsunuz?” gibi şeyler değil. Dikkat çekmek istediğim nokta bu. Silmek isteme sebebimse, kitap, edebiyat üzerinden yürüyen ve çoğu düşüncelerine değer verilen, bilgili ve donanımlı kişilerden oluşan bu forumda ‘anti tv’ yorumlarından sonra zaten kimsenin yorum yazmaya yeltenmeyecek olması. Gereksiz kalabalık demem de bu yüzdendir.

Tv izleyen donanımlı insanlar da var ve hangi programları faydalı buluyorlarsa yazacaklardır. Kendi adıma hemen hemen hiç izlemiyorum fakat izlersem de sadece Animal Planet ve Discovery Science izliyorum. Hem zaman darlığı hem de ilgi alanları ile alakalı ama sizin izlediğiniz programlar da size bir şeyler katıyorsa sorun yoktur.
Özür dilemenize de gerek yok, yazılı iletişimde yanlış anlaşılmalar çok oluyor, dert etmeyin.

2 Beğeni

Güzel açıklamışsınız, konu amacından sapmış.

Benim şahsen izlediğim HaberTürk’te yayınlanan Teke Tek Özel programı. İlber Ortaylı ve Celal Şengör ikilisini dinlemek keyif verici. Televizyonda vaktimi her zaman uyduramıyorum, Youtube’ta paylaştıklarından uygun zaman bulduğumda izliyorum.

6 Beğeni

Ağır Yaşamlar: Takipçisi olduğum söylenemez. Annem takip ediyor. Ben de salona uğradığımda kendimi izleyici konumunda buluyorum. Obezite ve aile draması bir arada. Herkesin psikolojik ve sosyolojik sorunları var. Hastalıklarının ana kaynağı bu. O çözülünce, gerisi geliyor. Doktorla inatlaşmaları bi’ acayip; sihirli değneği olsaydı, inanın canlarım, onu seve seve kullanırdı. Ama yok. O yüzden doktora çıkışmak yok!

Kelime Oyunu: Yarışmacıların heyecandan kafası karışınca daha da bir eğlenceli. Arada verdikleri komik anlara harika. Bunun harici, bazen oturduğum yerden ben heyecan yapıyorum; “Ne bu be!” çıkışlarım oluyor.

Temizlik Bağımlıları: Ağır Yaşamlar gibi olmasa da altında drama barındıran ilginç bir program. Obsessive Compulsive Temizlikçiler’in de istihçiler’in de farklı gerekçelerini ve hayatlarını öğrenmek ilginç. Elbette onlarda birbirlerinden bir şeyler öğreniyor. Tabii o arada hayatımız hakkında da bir iki şey öğrenebiliyoruz programdan. Örneğin, temizliğin de kirliliğin de kararınca olanı makbuldür.

3 Beğeni

Televizyon da internet gibi engin bir deryadır, toptan silmek neden? :slight_smile: Kendi adıma konuşacak olursam, belgesel kanallarının hastasıyım, küçüklükten beri takipteyim. Onlarla büyüdüğümü ve hayatımın oradan öğrendiklerim doğrultusunda şekillendiğini söyleyebilirim. Nihayetinde “seçerek” izleyeceğiniz şeyler size içinde yaşadığınız evrene dair bir bakış açısı kazandırır, hem fiziksel yapılar hem manevi değerler üzerinden.

Bir yıldır okul sebebiyle evde olmadığımdan ve henüz de döneli televizyonu açma fırsatı pek bulamadığımdan aşağıya yazacağım programların bazılarının hala devam edip etmediğini bilmiyorum.

İlki, gerçekten izleyerek büyüdüğüm Mythbusters (Efsane Avcıları). Sadece Jamie ile Adam’ın olduğu bölümleri bile anımsıyorum :’) Adı üzerinde efsanelerin test edildiği bir programdır bu. Programın bazı bölümlerinde filmlerdeki bazı sahneleri yeniden canlandırıp gerçekliğe uygunluğunu test ederler, bazılarındaysa daha gündelik hayattan bilgilerin doğruluğunu araştırırlar (misal bölümün biri umumi tuvaletler üzerineydi, el kurutma makinesi mi daha iyi temizlik sağlar ve daha az mikrop yayılımına sebep olur, yoksa peçete kullanımı mı?) Her ne kadar son sezonlarını beğenmesem de ve programın çok sevdiğim sunucuları finalden sonra çıkıp yaptıkları açıklamalarla kalbimi kanatsalar da, denk geldikçe izlerim muhakkak. İnsandaki merak duygusunu körükleyen yapımlardan biridir.

Through the Wormhole with Morgan Freeman (Morgan Freeman ile Evrenin Sırları). Zamanın, evrenin yapısına ilişkin teoriler; paralel evrenlerin, Tanrı’nın varlığına veyahut bir simülasyon içinde oluşumuza dair sorgulamalar ve daha fazlası. Hem içeriğiyle hem de Morgan Freeman’ın güzelim sesiyle beni izlerken yerime mıhlayan belgesel serisi.

The Story of God with Morgan Freeman (Morgan Freeman ile İnancın Hikâyesi). Dünyanın dört bir yanından inanca dair görüşler ve ötesi.

The Story of Us with Morgan Freeman (Morgan Freeman ile Bizim Hikâyemiz). Bu da yine dünyanın dört bir yanından, çeşitli kültürlere ve kavramlara bir iç bakış sağlayan bir belgesel.

Food Factory (Yiyecek Fabrikası). Paket yiyeceklerin nasıl üretildiğine dair bir belgesel bu da. Bir de “Nasıl Yapılmış?” var, o da eşyalar üzerine, ancak ben Yiyecek Fabrikası’nı daha çok seviyorum şahsen.

The Hairy Bikers (Sakallı Motorcular). Hem dünyanın dört bir yanını gezerek oranın kültürünü biraz tanıtırlar, hem de oraların meşhur yemeklerini denerler. Sonrasında da ekseri kendileri temaya uygun bir yemek çıkarmaya çalışırlar. Çok eğlenceli insanlar :smiley:

The Apprentice (Çırak). Bittiğinden neredeyse emin olmakla beraber yazmadan edemeyeceğim. Trump’lı versiyonu da varmış ancak ben sadece Alan Sugar’lı olanı izledim. Alan Sugar milyoner bir iş adamı ve verdiği görevleri başarıyla tamamlayan bir kimseye iş verecek, bol sıfırlı bir maaşla… İzlediğim en güzel yarışma programı olsa gerek. İnsanların birçok yönden becerisini sınıyor, liderlik, planlama, pazarlama, zamana karşı yarış, takım çalışması ve daha nicesi.

Discovery Science, BBC Earth ve Nat Geo People en sevdiğim kanallar, bu üçünden birinde ilgimi çekecek bir program neredeyse her zaman oluyor.

Son iki tane daha yazıp gideyim. Biri Pastacılar Kralı. Her ne kadar bölüm içi yaşanan gerginlikleri sevmesem de pastaların yapılış aşamasını ve son halini görmek beni mest ediyor. Yenilebilir sanat eseri yapıyor adamlar, daha ne olsun!

Guilty pleasure’ım olarak nitelendirebileceğim programsa, Hell’s Kitchen. "Baskı altında yapabilir misin, hııı? :smiling_imp: ‘’ olayının yemekle harmanlanmış hali. Böylesi gerilimden hazzetmesem de, televizyonda görünce geçmezdim. Sanırım bu da yayınlanmıyordur artık.

4 Beğeni

Mythbusters inanılmaz keyifli bir program. Programın genel konusu ayrı yaratıcı, ikilimiz zaten mitleri yeniden gerçekleştirirken ekstra yaratıcı. İzlemesi ise şölen. Bi’ ara izlemediklerime girişeyim.

4 Beğeni

Televizyon olan bir evde yaşadığım vakit ne zaman denk gelsem Kısmetse Olur’u izliyordum. Çok temiz drama dönüyordu. Aynı şekilde bazı evlendirme programlarının konukları da bana çok eğlenceli dakikalar yaşattı, hâlâ YouTube’dan açar izlerim arada.

Bunun yanı sıra herkese önereceğim bir program var; 1000 Ways to Die. 2008-2012 yılları arasında yayınlanan bir program, internet üzerinden ulaşabilirsiniz diye düşünüyorum bölümlerine. Gerçekten yaşanmış ve kayıtlara geçmiş hâliyle son derece ilginç (yer yer aptalca) ölümleri ele alıyorlar.

2 Beğeni

Varlığından yeni haberdar olduğum mini program var: James Cameron’s Story of Science Fiction.

Henüz izleyemedim. Ama acayip canım çekti. Niye mi? James Cameron, birbirinden değerli konukları ağırlayarak, bilimkurgu üzerine sohbetler ediyor. Konukları, yönetmeninden oyuncusuna tam bir yıldızlar karması. Konuk yönetmenlerden bazılarını saymak bile yeter: Ridley Scott, Steven Spielberg, George Lucas, Guillermo del Toro ve Christopher Nolan, bu değerli isimler arasından sadece bir kaçı.

Ayrıca Cameron’ın kaleminden çıkmış, programla ayı adı taşıyan kitapta mevcutmuş.

4 Beğeni

İçimdeki Canavarları izliyordum ben de. İnsanları ele geçiren parazitleri ve bu canlıların neden olduğu ölümcül hastalıkları anlatıyorlar. Ama şimdilerde yerine Kan Bağları diye bir program yayınlanıyor sanırım.

2 Beğeni

Zamanımı boşa harcamasından bıkarak telefonumu kapattığım bir haftalık süreç içerisinde televizyona biraz daha ilgi duydum. Canım sıkıldığında, yapmam gerekenler bittiğinde veya kısa bir mola verdiğimde televizyonda ilgi duyabileceğim kanalları keşfetmeye ve izlemeye başladım.
TRT Belgesel bence gayet hoş bir yayın akışı olan, yeşiliyle insanı rahatlatan bir kanal. Zaman zaman Anadolu’nun bilinmeyen kültürlerine yolculuk yaptırıyor (ki bu bir adamın bir köye gidip yemeklerini yiyip dönmesi şeklinde olmuyor) zaman zaman da buzullardaki penguenleri ziyaret ettiriyor. Kısacası ismini unuttuğum birçok programını takip etmemi sağladı.
Bunun dışında Cartoon Network’ün efsanelerinden de bahsetmeden edemeyeceğim. Adventure Time, Regular Show ve Gumball da kaçırmadığım programlardandı.
Bir haftanın sonundaysa öğrendiğim şey şu oldu: zamanımı çalan şey telefon değildi; insan günün bir kısmını boş da geçirebilirdi.

3 Beğeni

Sadece Fenerbahçenin açık kanalda maçı varsa (futbol ya da basketbol) izliyorum televizyon. Onun haricinde açmıyorum.