Tartışma Köşesi

Benim olayı kişiselleştirmek gibi bir niyetim yok, size “saçma” veya “bahane” gibi şeyler söylemeyeceğim. Bu düzlemde diyaloğu sürdürmemeyi tercih ediyorum.

Dost Körpe’yi kişisel takıntınız haline getirmiş olabilirsiniz, beni ilgilendirmiyor.

Söyleyeceğimi söyledim ve konu benim için kapandı…

21 Beğeni

Arkadaş Dost Körpe’yi savunmamış, mesajında Körpe’nin çevirilerini beğenmediğini birden fazla kere söylemiş. Körpe’nin çevirilerini başarı değil de demiş. Tekrardan okuyun isterseniz.

Herkes beğenmediği çevirmene hakarete varan eleştiri yapmak zorunda değil.

12 Beğeni

Kendinizi neden bu kadar gerip sinirleniyorsunuz gerçekten anlamıyorum.

Sizin berbat bulduğunuz bir şeye insanlar vasat diyor diye bu kadar gerilmek bana garip geliyor. Daha sakin olabilirsiniz bence.

Yazdıklarınızı okuyanda Dost Körpe’yi sokakta görseniz boğazına sarılacaksınız izlenimi uyandırıyorsunuz. Bu kadar agresif olmak veya görünmek iyi değil.

Agresif dille yaptığınız eleştirilerin dikkate alınacağını düşünmüyorum, kusura bakmayın.

18 Beğeni

Siz geçende PKD daha fazla kitap yazdığı için Kurt Vonnegut’dan daha iyi demiştiniz ve roman sayısı ile iyi yazar olmak ilişkisi kurmuştunuz. Bu da aynı mantık aslında. Niye bu kadar gocundunuz ki? Herkes kendi fikrini beyan etmekte özgür.

3 Beğeni

“Vacuum cleaner” vakum temizleyicisi demektir arkadaşlar. Çok biliyorsanız siz çevirin :kissing_smiling_eyes:

6 Beğeni

Gocunmak kelimesini liseye bağlamanızı da anlamadım, TDK’de bulunan hatta bir atasözünün içinde bulunan kelime için. Lol

2 Beğeni

Her şey arz ve talep meselesidir. Bu fiyatlara talep oluyor ki arz bu fiyatlarda uçuyor. Suç kimde derseniz, bence zengin kesimde. Zaten bu ülkede fiyatları uçuran zengin kesim. Zengin insanlar piyasayı belirler, fakirler değil.

3 Beğeni

Arz Talep mekanizmasının çalışması için aynı malın alternatif üreticisinin olması lazım. Dune serisini veya Zaman Çarkını İthaki dışında başka bir yayınevi üretebiliyor mu? O zaman arz - talep burada çalışmaz. Yayınevleri zaten kendi bastıkları telifli kitaplarda tekel konumundalar.

Arz Talep mekanizmasının hızlı ve tüketici yararına çalışması için rekabet olması gerekiyor. Kuaför, manav, kafe vb. Onlar bile birbirlerinin canını çok fazla acıtmıyorlar, esnaf odaları vs var.

Arz Talep yayıncılıkta yayınevinin batmasıyla sonuçlanır, Kabalcı gibi. Yoksa ürünü almasanız da fiyatı düşmez.

6 Beğeni

Ne alakası var. Sen o kitaplara başka yollardan da ulaşabilirsin. Yada beklersin sabredersen daha ucuza alabilme olasılığın hep var. Sen, ben 790 TL ye bu kitabı alırsak sahafta satar tabii ki. Bu tabii ki önüne geçilebilir bir şey değildir. Parası olan alır. Ne kadar telkinde bulunsan da parası varsa alır. Kaçınılmaz bir durumdur. Parası olmayan alamaz, olan da (ne kadar pahalı olduğunu söylesene, yada alma ellerinde patlasın desende) alır. Ben sizi şu konuda anlayamıyorum, almazsınız olur biter. Yok almayın ellerinde patlasın, yok sahaflar eski kültürlerin değil felan filan… Bunlar gereksiz muhabbetler. Her kitabı da almak zorunda değiliz. Soteye yatın, bekleyin. Mutlaka bir satıcı çok daha ucuza satacaktır. Yada tekrar basımı yapılacaktır.

1 Beğeni

Ben sana iktisatta yüksek lisans yapmış birisi olarak arz-talep mekanizmasının nasıl çalıştığını anlattım çünkü yazdıklarınızdan konunun cahili (bilgisiz) olduğunuzu gördüm. Verdiğiniz cevap “Ne alakası var” :smiley:

Verdiğim cevap ithaki, pegasus, altın kitap vb yayınevlerinin fiyatlarıyla alakalı ve onların belirlediği fiyatın arz-talebin mekanizmasıyla düşmeyeceğiyle ilgili ama ya okuduğunuzu anlamıyorsunuz ki buna yapabileceğim bir şey yok ya da yazdıklarımı okumadan cevap veriyorsunuz zira sahaflarla ilgili bir şey söylemiyorum.

Yazdıklarım zaten mikro iktisata giriş kitaplarında olan bilgiler. Tekel nedir, rekabet olması için ne gerekir vs. ekonomiye giriş kitaplarında bulabilirsiniz.

6 Beğeni

“Çünkü yazdıklarınızdan konu hakkında bilginiz olmadığını anladım” yazsanız daha şık olurdu. Diğer yazdıklarınıza bir işletme mezunu olarak katılıyorum :slight_smile: Tekel varsa arz talep çalışmaz.

4 Beğeni

Arkadaşın avukatı gibi atlıyorum ama hepimiz bir çok konunun cahiliyiz. Bunun hakkında da yapabileceğimiz pek bir şey yok, ömrümüz yetmez çünkü. Sokrates’in çağdaşlarından daha bilge olarak anılmasını sağlayan “Negative Wisdom” gibi görmek lazım bence. Cahil olmayı bir itham olarak görmemek lazım diye düşünüyorum, bence buradaki bireylerin hepsini toplumun entelektüel standartlarının üzerinde zaten. :slight_smile:

2 Beğeni

Katılıyorum ancak sosyal medyada çok masumane ifadeler bile yanlış anlamaya müsait oluyor. Bir de insanlar buluttan nem kapıyor. O yüzden yazarken biraz daha dikkatli olmak daha iyi olur diye düşünüyorum.

5 Beğeni

Sen kendin önce karşındaki ile nasıl konuşulur bir öğren. Cahil kelimesini kullanacak kadar karşınızdakine saygı duymuyorsunuz. Üniversite okumak insanı alim yapmaz.

1 Beğeni

Tartışmayı yürütürken:

-Argümanlara argümanlarla yanıt vererek tartışmayı yürütünüz.

-Tartışmayı rayından çıkartabilecek ifadeler kullanmaktan kaçınınız.

Bu uyarıya rağmen taraflar aynı durumu sürdürürse forum kuralları gereği neyse o yapılacaktır.

Bilginize.

6 Beğeni

Evet, doğru, “konunun cahili” ifadesi "bilgisizlik"i nitelemek için biraz sert kaçmış.

Moderasyon olarak, bir süreliğine, süreci takip ederek, tarafların alacağı tavrı gözlemlemekten yanayız. Çünkü moderasyon müdahalesi olmadan da, durumların taraflar arasında çözülebildiği oluyor. Üyeleri sıkboğaz etmemek için ani müdahalelerden kaçınmaya çalışıyoruz. Bazen özel mesajla bilgilendirmelerde bulunuyoruz. Açık sürece kurallara bariz biçimde aykırılık teşkil ediliyorsa müdahalede bulunuyoruz.

Ayrıca moderasyon olarak görevimiz düzeni sağlamak, kimin yazıp kimin yazamayacağına hükmetmek değil. Herkes foruma hür iradesiyle üye olup paylaşımda bulunuyor. Kimin hangi konuda katkı sağlayacağını bilemeyiz. Mesajlarının forum kuralları çerçevesinden fazla taşmaması dışındaki müdahalelerden kaçınmamızın sebeplerinden birisi de bu.

Foruma sunmak istediğiniz katkı, çoğunlukla üyelerin karşılıklı etkileşimi sonucu meydana gelebiliyor. Taraflar, bakış açıları doğrultusunda bilgilerini sunar; ortaya atılan bilgi aynı taraflarca yeniden yorumlanır geridönüş yapılır. Bilginin karşılıklı gidiş dönüşlerle değişmesi ve bu değişimin gözlenebileceği biçimde birikmesi "katkı"yı meydana getirir.

Bunu sağlayan “iletişim” de asla kolay bir şey değil. Tam yerinde kullanılamamış ifadeler, yanlış anlamalar, karşı tarafın niyetini anlamaya çalışmanın verdiği stres vs. pek çok gerilim unsuru vardır.

Özetle, iletişim, farklı frekanslarda stres yükü barındıran bir çekişme gibidir. Bu çekişmenin bize sunabildiği nimetlerden faydalanabilmek için de taraflar olmalı, ellerinden geldiğince soğukkanlı davranmalı, sunmak istedikleri bilginin mahiyetine odaklanarak paylaşımda bulunmalı.

Bu durumda, şahsınıza uygunsuz gelen kişisel ve/veya genel noktaları belirtmek ve tartışmanın ana konusundan devam ederek karşı argüman üretmeyi sürdürmek, en uygunu.

Bu durum ve bağlayıcılığı bütün üyelerimiz için geçerlidir.

8 Beğeni

Böyle bir durumun yaşanması gerçekten üzücü. Benim arkadaşa karşı herhangi bir garezim ya da düşmanlığım yoktur. Umarım ben dahil herkese hitap ederken, daha dikkatli olur. Şahsımın şayet varsa bir kusuru, rahatsızlık verdiğim için özür dilerim.

2 Beğeni

Asıl konudan bağımsız bana kalırsa örneğin işletme ile ilgili bir konuda konu hakkında eğitim almış birinin yorumu konuda daha üst yetkinliktedir. Bence bunu söylerken kişi üstünlük kurma amacıyla değil o konuda bir eğitim aldıkları ve bunun paralelinde bilgi verdiklerini söylemek amacıyla belirtirler. Tabii ki her zaman geçerli olmayabiliyor orası ayrı.

8 Beğeni