Kesinlikle dedikleriniz doğru.
Bilemiyorum Türkiye’de 350-400 sayfalık bir kitabın fiyatının 50-60’a dayanmasını hiç doğru bulmuyorum. Aynı şekilde Pegasus’un bastığı Ölümcül Beyaz şu an 55 TL olarak fiyatlandırılmış durumda. Serinin ilk 3 kitabını almıştım ama bu fiyata son kitabı almayacağım.
@Who_Sametto evet ciltli olsa veya gerçekten kaliteli bir baskı olsa anlarım. Ama hem baskı kötü, hem de fiyatı fazla.
Yahu bari 50 TL olsun ama en azından ciltli,güzel bir baskı olsun,50 TL fiyat veriyorlar hem ince kapak yapıyorlar hem kalitesiz ince kapak yapıyorlar istisnalar hariç…
@Blackheart Kimse kusura bakmasın,300-400 sayfa ince kapağa 40-50 TL vermek bana çok anormal geliyor.İnatla çoğu yayınevi baskı kalitesini dibe vurup umursamayıp fiyatı fazlasıyla yukarı çekiyor…Sanırım bu gidişle kitap okuyanlar ingilizce öğrenmeye daha çok çalışacak.Çünkü 60 tlye türkçe baskı almaktan çok daha mantıklı oluyor yabancı baskısını almak…
Zaten belli kalitenin üstünde matbaağa, kağıt kalitesi isteyen kitapları basamama sebebi bence bu. Fotokobici kağıt kalitesiyle basmaya o kadar alıştılar ki, yakında gazete kağıdına basacaklar kitapları aynı fiyata.
Altın Kitaplar bana pahalı gelirdi eskiden. Ama şimdiki fiyatlara bakınca Altın Kitaplar’ın 1200 sayfalık kitabı indirimle 40 liraya satması acayip ucuz geliyor. Yayıncıların azıcık ayırınca sayfaları kopan kitaba o kadar fiyat biçmeleri saçmalık.
Benim aziz milletim hicbir ticari olusumun fisini cekmez. Boykota gider en fazla onda da adam bi %60 70 indirimi dayar anında hücum olur tekrar.
Trilyonluk zarar bütçeli adam bizim oradan kitap almamamızla ayağını denk almaz.
Rekabetin kalifiye bir devlet denetimine sahip olduğu bir ülke olsaydık keşke 🤦
Rekabeti devlet denetlememeli, devlet yolsuzluk yapar, ihale verir… Devlet denetleyiciden öte, denetletici olmalı bence. Bir firma ile anlaşmalı ve haksız rekabet, rant gibi meselelerde ceza bu denetleyiciden de kesilmeli, bak o zaman oluyor mu haksız rekabet?
O kısmına hiç girmeden salt bağımsız belirttim ve alttan alttan ah çektim nerede bizde o adalet diyede neyse
Valla yolsuzluk yapacak yönetim denetletici oluncada yolsuzluk yapar. Denetleyici firmayı kayınçosuna damadına vs sine verir oda kendi kayınçosuna firma kurdurur onu denetlemez diğerlerine denetim yapar rekabet yine mort tekelcilik yine göklerde.
Ve karıştırmamak gerek. Hükümet devlet değildir…
Devletin dini yakını dostu olmaz.
Önceki mesajımda hükümet ve devlet kavramının ayırdında bir yorum yaptım, o yüzden bahsettiğiniz kısımları pas geçtim yanlış anlaşılmasın.
Ben sevemiyorum Özdil’i nedense. Hedef aldığı kesime benziyor. Milli değer ve duygular böyle insanlar eline oyuncak olmamalı, oluyorsa da bu kadar büyük kitlelere neden hitap ettiği konusunda kendimizi sorgulamayız.
Aynı düşüncede değilim. Ben hem kendisini hem yazılarını çok seviyorum. Yazdığı kitaplarında gerçekten emek vererek yazdığını düşünüyorum. Pek çok kişiye antipatik gelmesinin nedeni M.Kemal kitabının koleksiyonerler için çıkarttığı özel baskı oldu. Sanki adam ben bir kitap yazdım ama bu kitabı sadece 2.500 lira verenler okuyabilir demiş gibi bir algı oluştu. Bu parayı verebilecek olan insanlar aldılar. Buna gücü yetmeyenler zaten ya ciltli ya ciltsiz versiyonlarını aldılar.
Aslında oradaki mesele şu: Yılmaz Özdil’in koleksiyonerler kitabı çıkarmasında yanlış veya usulsüz hiçbir şey yok. Ayrıntıda gizlenen şeytan ise koleksiyonerlere gizli vaadi: “Nadirattır! Değerlenir! O gün aldın aldın, yoksa milyar versen bulamazsın!” Bu sözler de o günün şartlarında yalan değildi, ancak koleksiyon işlerinden az buçuk anlayan insanlar şunu söyledi: “İçindeki yazılanları 15-20 liraya bulabileceğiniz, yüz binlerce basılmış bir kitabın koleksiyoner baskısı sırf ipeğiyle deri cildiyle bu kadar para etmez. Edemez. Bugün Ferrari’nin koleksiyoner baskı kitabı çok pahalıdır ama oradaki fotoğrafı, yazıları başka bir yerde bulamazsın. O yüzden pahalı.”
Netekim, günümüzde Yılmaz Özdil’in koleksiyoner baskısı kitabını ikinci el sitelerinde aratacak olursanız, iki sene önce biçilen 2500 liranın altında bile alıcı bulamadan beklediğini görebilirsiniz. Bu da somut bir gerçek.
Kitabın o fiyatta olmasının sebeplerinden biri hayır kuruluşlarına elde edilen gelirin bir bölümünün bağışlanacak olmasıydı. Ferrari ile Yılmaz Özdil’i aynı sınıfa koyup mukayese etmek bence doğru değil. Birisi global çapta bir marka diğeri ise ülkemizde bilinen bir gazeteci. 2 senede değerlenmemiş olabilir. O konuda pek bilgim yok ama belki bundan 10 sene sonra değerlenebilir, belli olmaz.
Ferrari örneğini vermemin sebebi, 2 sene önce Yılmaz Özdil’in kendisinin, “Ferrari kitabı şu kadar para ediyor…” diye örnek vermesiydi.
Haklısınız, belli olmaz. Ya da, bunun çok uçuk bir iddia olduğuna eminim, koleksiyon işleriyle ilgilenenler haklı çıkacak ve 10 yıl sonra da 20 yıl sonra da ilk biçilen değere ulaşamayacak. Kim bilebilir ki?
O zaman kitap dünyasındaki özel ciltli baskılarda sıkıntılı oluyor çünkü içinde yazılanın daha ucuzu karton kapaklı sıradan baskılarda mevcut…Bilmem yanlış mı düşünüyorum bence verdiğiniz örnek yanlış olmuş.
Hayır. Çünkü buradaki mesele şu. Mesela 1984’ün karton kapağı 30 TL’dir, özel ciltli koleksiyoner baskısı 100-200 TL’dir. Bu normal ve anlaşılabilir. Arz-talep noktasında bir sorun yok.
Ferrari prestij kitabın tanesi 5000 TL’dir (atıyorum, o civarda olması lazım). Çünkü asıl “nadirat” odur. O kitabın sınırlı adet kopyasının dışında içeriğini hiçbir yerde bulamazsınız, sahip olamazsınız. Bu da normal ve anlaşılabilir. Arz-talep noktasında yine bir sorun yok.
Mustafa Kemal kitabının karton kapaklı baskısı 10-30 TL’dir (normal). Prestij baskısı 2500 TL. Burada görebildiğimiz kadarıyla arz-talep noktasında bir sorun var. Çünkü “somut gerçekler” bize gösteriyor ki 2019 başında bu kitabı 2500 TL’ye alan satıcılar neredeyse iki sene sonra, dövize ve enflasyona rağmen, aynı fiyata bile geri satamıyor.
Özel koleksiyonluk baskılarla bir derdim yok doğrusu. Beni bıktıran Yılmaz Özdil’in Atatürk’ü bu kadar sömürmesi. Siyasi olarak bulunduğu gibi görünen eksende de değil, satış kaygısı onun dürüstlüğünü lekeliyor. Eğer Atatürk hakkında iyi kaynaklar okumak istiyorsa insanlar, Yılmaz Özdil’in kullandığı kaynaklar daha doğru olacaktır bence. Yılmaz Özdil, Atatürk gibi müthiş bir lidere, kendi politik bakış açısını eklemeden yaklaşamadığı için hoşlanmıyorum. Ama başka insanlar bu bakış açısından hoşlanabilir elbette, sonuçta yorum meselesi.
Sert kapak kitap bizde olduğu gibi işlemiyor yurtdışında. Amerika ve Birleşik Krallık’ta kitapların çoğunun ciltli hali önce çıkar. Çıkar çıkmaz okumak isteyen alır okur. Daha sonra kağıt kapak çıkar ve bunun için aradan yıllar geçtiği de oluyor. Bunun dışında mass market paperback gibi aşırı ucuz versiyonlar falan da çıkmış olur. Hatta Tolkien’in kitaplarını kağıt kapak halinde bastırmak istemediğinden söz edilir. Kendisi biraz elitist biri olduğu için muhtemelen kitabının daha ‘avam’ kitlelere yayılmasından hoşnutsuzluk duyuyordu(Olayı daha iyi bilen bir Tolkien Hayranı varsa yanlışım varsa söyleyebilir).
Bunlarla beraber meşhur yazarların kitaplarının 1. Amerikan baskıları 100-200 limitli ıslak imzalı şekilde çıkıyor ve etiket fiyatının çok üstlerinde satılıyor. Bu tarz ıslak imzalı limitli kitaplar satan bir satıcı takip ediyorum, 350-400 dolar civarında satıyor kitapları. Ancak yurtdışında prestij kitaplar harici etiket fiyatı 2500 USD’ye hiç kitap görmedim. Prestij kitaplarda da görmedim orası ayrı tabi. Alan Moore’un meşhur eseri From Hell’in Çizeri tarafından ciltlenmiş Kanguru derisi ciltli 19 limitli özel edisyonu bile 1000 Euro’ya el değiştiriyor. Bunun dışında bizim forumda çok popüler olan Juniper Books vs Folio Society kitapları da kitap başına 100 sterlin civarında satılıyor ve 500 limitli çıktığı bile oluyor. 1881 adet basılıp 2500 TL’ye satılması biraz absürd çünkü 1881 limit çok yüksek. Can yayınları’nın 1000-2000 baskı yapan o kadar çok kitabı var ki, buna limit demek de biraz saçma oluyor.
Şunu da not düşeyim, ben yazara biraz önyargım olması sebebiyle bunları yazmış olabilirim. Başkaları böyle düşünmüyor olabilir.
İkisi de ihtimal dahilinde. Değer kazana da bilir, kazanmaya da bilir ama zaten dediğim gibi bu kitabı insanların almasının ana sebeplerinden biri hayır kuruluşlarına yapılacak olan yardımdı.
Yazınızı yeni gördüm. Kusura bakmayın. Satış kaygısı olduğunu sanmıyorum. Yeni çıkan almış olduğum kitabın ilk baskısı 400 bin adet basılmış ve sanıyorum 2.baskıya geçmişler. Zaten tarihi tek kaynaktan değil de birden fazla kaynaktan okumakta her zaman fayda var
Neyse konuyu daha fazla kirletmemek adına burada bırakıyorum
Yılmaz Özdil eleştirilmiş dayanamadım bir iki şey söylemek isterim.
Öncelikle Özdilin son kitabı hariç tüm kitaplarını okudum. Kendisinin köşe yazılarını severim fakat kitaplarını çok başarılı bulmam. Mustafa Kemal kitabı çok basit bilgilerin bulunduğu bir kitap bu sebeple kitabın içeriği eleştirilebilir, bende eleştiriyorum. Burada bir parantez açmakta fayda var. Özdil, kitabın daha çok Atatürk hakkında basit bir şeyler öğrenmek isteyenler için kolay okunan bir kitap olduğunu söylemiştir. Kitapta kaynakça olmaması büyük eksiklik ayrıca. Bunların hepsi eleştirilebilir fakat yazarın özel baskılı kitap çıkarmasını eleştirmek pek mantıklı değil. Yazar yardım amaçlı yapmasa dahi sıkıntı yok bence. Serbest piyasa, bu tarz kitaplar çok var ve bizlerde bu kadar pahalı olmasa bile alıyoruz(Sadece kendi elimde 5 farklı Hobbit var).
Yazarın özel baskısının eleştirilmesinin sebebi siyasidir. İnternette bir linç kampanyası başlatıldı ve çoğu kişi hayatında kitap okumamasına rağmen buna katıldı, güldüren bir durum bu.
Ayrıca “milli değerler ve duygular böyle insanların elinde oyuncak olmamalı” denilmiş. Kesinlikle katılmıyorum. Kimlerin elinde olmalı milli değerler sormak istiyorum bu arkadaşımıza. Atatürk çok büyük bir kişidir bu ismi en doğru şekilde anlatmaya çalışan insanlardan biridir Yılmaz Özdil. Yakın tarihe bakınız bahsini ettiğimiz gazeteci çoğu olumsuz süreçte geri adım atmamıştır düşüncelerinden. Tehdit, hapis tehlikesi gibi durumlarla karşı karşıya kalmasına rağmen duruşunu bozmamıştır. Milli değerler keşke böyle insanların elinde olsa ama ne yazık değil. Milli değerler vatandaşına “takla at bakalım” diyenlerin elinde çok yazık…
Ben Atatürk konusundaki okumalarımı İlber Ortaylı ve Erol Mütercimler gibi Cumhuriyet tarihine yoğunlaşmış akademisyenlerin yanı sıra, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Falih Rıfkı Atay gibi onu yakından tanımış insanların eserlerinden yapıyorum. Siyasi olarak pek yakından ilgilenmiyorum görüşleriyle, ama ben tarihi bir kişiyi, ya anılar ile ya da akademik çalışmalar ile okumayı seviyorum. Atatürk, din, millet vs. gibi konular gazeteciler tarafından ele alındığında, çoğunlukla siyasi eksenleri çevresinde değerlendiriliyor. Ben doğrusu bu konuları siyasi/politikacı kişiliklerden okumayı tercih etmiyorum. Yine diyorum, belki siz seviyorsunuzdur, ben haz etmiyorum Özdil’den.
Öncelikle İlber Ortaylının tarihi bilgisine sözüm yok olamaz zaten fakat şahsi olarak kendisinin kanallarda siyasi kaygılardan ötürü çelişkilerinin aksine Özdil çizgisini bozmamıştır. Tekrar söylüyorum Özdilin kitaplarını sevmem fakat bu karşılaştırdığın isimlerden farkı Özdil siyasi bir kişiliktir. Ayrıca Ortaylının Atatürk kitabını sevdiğimi de söyleyemem.
Atatürk konusunda , Atatürk sadece bir kişi değil aynı zamanda bir fikirdir , bir ideolojidir. Kesinlikle Türk milleti için sıradan bir tarih kişisi değildir. Bu ülkenin kurucu önderidir. Özdil bu ideolojiyi kendince anlatır ve savunur , bu yönde fikir beyanında bulunur. Kendisi bir tarihçi değildir. Kendisini Atatürkçü olarak tanımlar. Bu yönde yazılar yazar. Yani siyaseti işin içine katması gayet doğaldır.
Özdili sevmiyor olabilirsiniz buna sözüm olamaz fakat milli değerler böyle insanların elinde oyuncak olmamalı söylemi ağır bir söylemdir . Benim sözüm bu söyleme. Bu forumda sanmıyorum Özdilin yaşadıklarının bir kısmını bile yaşayan biri olsun. Yakın geçmişte korkusuzca masum insanlar için kalemini kullanarak savaşmıştır.
Tekrar söylüyorum Özdilin kitaplarını sevmem. Bahsi geçen diğer yazarlar hakkındaki görüşlerinize katılıyorum.