Tartışma Köşesi

Ya bari alıntı yaptığını belirtseydi çünkü bu arkadaşın “alıntısı” yıllardır orada burada dolaşır. Özgün de değil arkadaş… :sweat_smile:

1 Beğeni

Evet en çekilmezi de sosyal medya alimleri maalesef, onlarca kaynaktan yüzlerce okuma yapmış edasıyla yapılan paylaşımlar favorim :smile:

2 Beğeni

-saydı , - seydi ile tarih konuşulmaz. Distopya filan yazılır. :blush::+1:

7 Beğeni

Ben Türkiye tarihini iyi bilmiyorum, senelerce okulda geçmedim ama bildiklerimden söyleyeyim ki ümmetin birliğini hilafet sağlamıyor ki zaten bunu anlamak için tarihe bile gerek yok bir az başka ülkelere bakabiliriz. Fransa laiklik mi getirecekmiş? Laikliğin tam ne olduğunu anlamıyorum ama özgürlük getirmeyeceği kesin. Ha bir de Türkiye kaç ülkeye bölünecekmiş ki sadece Fransa değildi. Böyle yalan yanlış konuşanlara inanmaya müsait o kadar da kişi var ki… Yazık…

3 Beğeni

Sağlamıyor, hiç bir zaman da sağlamadı. İslam dünyasında aynı anda 3 halifenin olduğu bile oldu tarihte. (Mısır, Endülüs, Bağdat)

Konunun meraklısı Cemil Aydın hocanın kitabını okuyabilir. Aktüel bir çalışma. Medyascope yayını da çok bilgilendirici.

Tarihte hiç bir zaman tam olarak ümmet veya islam birliğinin olmadığını anlatıyor Cemil Hoca. Eskiden ümmet birdi, avrupalılar bizi böldü söylemi son derece modern hatta postmodern bir söylem.

Milliyetçiliğin ön plana çıktığını ve her ulusun kendi devletini kurmak istediği kabul edemiyor bir türlü bu “ümmetçi” arkadaşlar. Arap coğrafyasında “arap milliyetçiliğinin” çok güçlü olduğunu da kabul etmiyorlar.

Araplar milliyetçi ve kendi devletlerini kurmak istiyor dediğinde “yoo, yoo tüm araplar değil yöneticileri kendi çıkarları için batılılarla anlaşıp devlet kurdu, halkları öyle değil, halkları ümmetçi” diyorlar.

Arap coğrafyasında özellikle körfezde “halk” kavramından söz etmek mümkün değil çünkü ülkeler büyük, güçlü aşiretlerden oluşuyor. Ülkelerin yönetimindekiler de büyük oranda bu aşiretlerin liderleri.

Aslında herkes her şeyin farkında ama kendi işlerine gelecek şekilde yorumlamak istiyorlar. Bu “ümmetçi” söylemleri olan kişilerin en azından bu söylemlerin liderliğini, sözcülüğünü yapan kişilerin bilgisizliklerinden bunu yaptıklarını düşünmüyorum. Tarihi, yaşananları kendi görüşlerine göre yorumluyorlar. Son derece siyasal yani.

4 Beğeni

“Haksız ya bu, konuşmaya bile gerek yok” deyip geçmediğiniz ve fikrinizi belirttiğiniz için teşekkür ederim. @Huseyin_Oz hakeza.

1 Beğeni

Siz galiba bu tarz bi yorumu ilk defa gördünüz :slight_smile: ama maalesef bu yazıyı o arkadaş yazmadı ve varyasyonları 2013’ ten beri döner.Bu tarz bi yazıyı da yüzüncüye gören biri bu tepkiyi verir. :joy: Tarih sebep ve sonuç ilişkisidir. Şöyle olsaydı da böyle olurdu denmez.

1 Beğeni

Diğer iddialara inanan beyinleri bile normalize ettimde, Fransızların Türkiye gibi bir coğrafya lağvedilirken piyon olarak dahi olsa işgal gibi büyük bir görevle pastadan pay sahibi edilecek kadar söz sahibi edilebileceğine inanan tarih coğrafya ve diplomasi bilgisinden yoksun bu beyinlerin beyin sahibi edilebilecek kadar lütuf sunularak yaratılmasına anlam veremedim.
Bu bile cenabul rabbil âleminin büyüklüğünün ispatı besbelli.

İngilizler Fransızlara bu Türkiye coğrafyasında işgalde ekmek yedirecekmiş. Bismillahirrahmanirrahim.

2 Beğeni

Ne demeye çalıştığınızı anlasam bir yorum yapabilirdim belki. Cidden hiçbir şey anlayamadım bu yazıdan.

2 Beğeni

3 Beğeni

Her ay bir tema belirleyip onun üzerinden münazara etsek nasıl olur? “Her toplum hakettiği gibi yönetilir”, “Coğrafya kaderdir” gibi devamlı güncelliğini koruyacak düşünsel konuları gündelik siyasete girmeden ve kişilere değinmeden kavramsal düzlemde konuşsak.

Kişiler ve günlük siyasete veya kendi tarihimize takılıp kalmadan kavramlar üzerinden fikir sunulan bir münazara yapsak çok güzel olur. Verdiğim iki örnekteki gibi kişiler üstü büyük politik başlıklar hakkında insanlar ne düşünüyor çok merak ediyorum.

Lisansdayken bir hocamız felsefe dersini her derste konuları bizi konuşturarak işlerdi. Herkes sırayla 5-10 dakika konuşur, tartışılır ve dersin son 20 dakikasında da kendisi anlatmak istediklerini anlatırdı. O ortamı çok özlüyorum. Belki katılmak isteyen olursa benzer bir ortam oluşturabiliriz.

6 Beğeni

Niyet iyi ama günümüz Türkiye’sinde herhangi bir tartışmanın siyaset -özellikle de iktidar partisi- çerçevesinde gelişen bir konuya dahil olmaması mümkün değil. Bu konunun da -ayrıştırıcı politikalar sağ olsun- sağlıklı bir şekilde tartışılmasının imkanı yoktur.

Kısacası bu fikri desteklemeyelim, tartışmalarımız kitapla sınırlı kalsın.

2 Beğeni

Benim kanaatim, Türkiye’de tartışma kültürü yok. İsterseniz kahveleri gezin isterseniz tv deki tartışmaları izleyin (yemek programları, spor programlar vb.) Bana hak verirsiniz.

3 Beğeni

Bence o kültürden çok tartışmanın ne olduğunu bilip bilmemekle alakalı. Geçen Abdurrahman Uzun’un katıldığı Pinç programındaki bir tartışma izlemiştim, (tartışma femenistlik ile alakalıydı galiba) tartışmacılardan Abdurrahman Uzun bir tartışmada olabilecek bütün kuralları uygularken karşısında ki avukat kadın sürekli karşısındakinin sözünü keserek tartışmada altta kalacağını düşünüp hop kalkıp hop inerek konuşuyordu.

Aslında tartışma kültürüde tartışmayı bilen insanlarla oluşur tabi de. Sorunun daha temelde olduğunu belirtmek istedim.

Birde eskiden ortaokulda bir konu belirlenir kimin hangi düşünceyi savunacağı öğretmen tarafından belirlenirdi. Şimdi anlıyorum ki bu fikir çok saçma ve aslında tartışma değil. Düşünsenize, sen bu fikri savun; Sen bu fikri savunuyor gibi yap.:expressionless:

1 Beğeni

Aslında Türkiye’nin nasıl olduğuyla ilgilenmiyorum çünkü kitlelere hitap edecek binlerce, milyonlarca kişinin katılacağı bir organizasyondan bahsetmiyorum. Böyle bir şeye gerek yok zaten. Eğer mümkün olursa 10 kişilik kapalı bir grupta gerçekleştirilebilir, kitap kulübü havasında. Zaten üniversite ortamında da katılımcı sayısı 10-15 civarında oluyordu. Herkese açık olmayacağı için karşılıklı fikir sunmanın ötesinde gerginlik çıkacağını sanmıyorum.

7 Beğeni

Ben varım böyle bir tartışmaya. :slightly_smiling_face:

5 Beğeni

Eleştiri mi? Yanlış çeviriyi düzeltmek ne zamandan beri eleştiri oldu? Ben bu paylaşımı yapsam ve arkadaşlarım hatalarımı düzeltse sevinirim, hem bir şeyler öğrenirim hem Rıhtım ahalisi paylaşımı daha iyi anlayıp faydalanır. İnsanlar neden hataları düzeltilince bu kadar rahatsız oluyorlar? “Öylesine” yaptığınız çeviriyi düzelttik işte, fena mı? Kimse size üstünlük taslamak için düzeltmedi o çevirileri, merak etmeyin.

7 Beğeni

Tam da konunun buraya çekilmemesi için sildim paylaşımı. Tamamen iyi niyet olsun diye hızlıca görsellerin altına bir şeyler karalayıp attım gönderiyi. Daha bir kaç paylaşım önce bir kullanıcı aynı konuda sürekli ingilizce şeyler paylaşılmasından ve anlamamaktan yakınmış. Empati kurdum. Ben de aynı durumda olsaydım benim de sinirlerim bozulurdu.

İnternette takip ettiğim sitede güldüğüm bir başlığa denk geldim sonra ve kaydedip paylaştım sayfada. Sonra bir baktım üst üste bildirimler. Tamam dedim yapıcı eleştiri dedim düzelttim yanlış yazdığım yerleri de. Hatta güldüm geçtim ama sonra bi baktım 4-5 kişi benim çeviriyi düzeltmeye girişmiş. Dedim benim paylaşım en sonunda ya tartışmaya dönecek ya da ‘çeviride karşılaştığınız hatalar başlığına’ falan taşınacak herhalde. Sildim sonrasında da doğal olarak ama heyhat yine de buraya düşmüşüm.

Edit: Yanlış anlaşıldıysam kusura bakmayın. Size ya da düzeltenlere özel bir durum, kızgınlık ya da alınganlık değildi bu. Konu uzamasın diye sildim. Alınmışsam da o da benim ayıbım olsun artık. Dediğim gibi yanlış anlaşılma olmasın lütfen.

5 Beğeni

Benimdir o, kendi kendimi ifşa edeyim :smiley: Teşekkür ederim ince düşünceniz için :blush: Paylaşımı görmüştüm, güzel bir paylaşımdı. Keşke silmeseydiniz. Sonuçta edebi bir çeviri değil yaptığınız. Arkadaşların niyeti kötü değildir ama kim olsa o kadar şurası yanlış, burası yanlış denmesinden bunalır, o yüzden sizi de anlıyorum :slightly_smiling_face:

7 Beğeni

Niye bunalayım ki? Tersine, hatam düzeltilirse hem kendi hatamın farkına vardığım, hem de diğer kullanıcılar doğru olanı gördüğü için memnun olurum.

Birisine sen hatalısın demekten imtina eder oldum. Birisi küser acayip acayip triplere girer, diğeri laf sokmaya çalışır, öbürü alınır… Halbuki “Ya evet yanlış olmuş” demek en kolayı.

Neyse, ben hatalarımın düzeltilmesinden rahatsızlık duymadığım için, kıymetli gördüklerimin (ya da zamanımın boşa gitmeyeceğini düşündüklerimin) hatalarını düzeltmeye devam edeceğim.

7 Beğeni