Tartışma: Ücretsiz Pdf, E-kitap Okumak Etik Mi?

Yazdıklarınızı okuyorum merak etmeyin. Kendi mesajınızı alıntıladığınız yer 2. yorumunuza ait. Ben ilk yorumunuza göre düşüncelerimi yazdım.

Burada genele değil benim yazdığım tek cümleye cevap vermişsiniz. Hazır cevap “çakma” gibi bir düşünce içinde değildim, sizin alınganlığınız.

Bunun kütüphanelerle ve e-kitapla ne alakası var onu da anlamış değilim zaten. Evde matbu kitap okuyan adamla kindle okuyan adam arasında ne fark olacak.

Hala “çağ” lafına takılıp kalmışsınız. Batı bir seçim sunuyor insanlara, isteyen evde otururken kindle okur, istediği kitabı anında indirebilir isteyen kütüphaneye gider. Biz de öyle değil. Hala savunurum düşüncemi. Bu çağda e-kitap olmasın illa matbu diye tutturmanın bir karşılığı yok.

@narpal özür dileyerek mesajlarımı siliyorum. Size söylemiyorum şuan kendi fikirlerimi açıklıyorum:

E-kitap yönelmenin sebeplerine bakmak lazım:

  1. Baskısı olmayan
  2. Maddi durumu el vermeyen okur
  3. Çevrilmesi mümkün olmayan eserler

Aklıma gelen bunlar ama asıl altta yatan sorun bana kalırsa:

-Kütüphanelerin zayıflığı

Sonuç:

Yeterli düzeyde (arşivi geniş baskısı olmayan kitapların var olması gibi)

Kolayca ulaşabileceğimiz yerde (her şehir ya da öğrencilerin maddi gelir düzeyi düşük semtlere yakın kütüphaneler olması)

Çocukluğumuzdan gelen bir alışkanlık (aileden ya da okuldan kazanılan kütüphane değerlendirme)

Söz konusu ilk iki sorunun çözümü etik ve gönül rahatlığıyla oluyor. Üçüncü çevrilmesi mümkğn görğnmeyenler e-kitap artık.

Birçok kişinin yazdığı gibi baskısı olmayan kitapları ben de pdf okuyorum. Eğer Türkçe pdf’i yoksa İngilizce buluyorum. Ya da üniversitede hocalarımız pdf kitaplar veriyor. Şu ana kadar verilenlerden birkaç tane okudum. Aralarında satın alabileceklerim de vardı. Hatta zaten listemde olan ama henüz almadıklarım falan da. Herkes bunu kendine göre yorumlar ama ben zaten okuduğum bir pdf i sevmişsem kesin kitap listeme alırım ve daha sonra da ,param olunca, satın alırım. Ahlaki olarak bu durumu doğru bulduğumu söylemiyorum tabi ki. Ama pdf okumak ile basılı kitap okumak arasında bana göre bir ‘konfor’ farkı var. Basılı kitap okumak daha iyi geliyor bana. Bu yüzden pdf kitaba okuduğum sırada para ödemiyor oluşum çok rahatsız etmiyor. Fakat bütünüyle tatminim de demiyorum. Yazar olmak isteyen biri olarak karşı tarafın neler düşüneceğinin farkındayım. Ama şimdilik bu durum böyle gidecek gibi. Gerçekten kendi paramı kazandığımda bırakmak istiyorum.

1 Beğeni

Yok be arkadaşım silmeyin mesajları ben yazdıklarınızdan kırılmadım ama ben kırdıysam kusura bakmayın.

Ben sadece olayı romanlarla sınırlı düşünmedim. Bilgiler hergün güncelleniyor yenileniyor. Kütüphaneler artık buna yetişmekte yetersiz kalıyor.

Ülkemizde her şey gibi kitaplarda pahalı. Maddi durumu iyi olanlar için sorun yok ama öğrenciler için mesala bir kitaba 50 tl vermek zor. Kütüphalerin bazıları iyi ama geneli içler acısı. Hepsi iyi olsa bu sefer de insanımızın aldığı kitaba verdigi değer kötü, kitap 3 sefer el değiştirse parçalanıyor.

2 Beğeni
  1. Kütüphaneleriin durumunun iyi olması etkili ama çok değil. Pdf okuyan insan iki dk indirip okuyacağı bir kitap için iki defa kütüphaneye gitmeye gerek duymaz. Hele okuduktan sonra siliyorsa hiç duymaz.
  2. neden, parayla alakalı. Haftada bir kitap okuyan kişinin ortalama kitap masrafı 200 300 tl. Çalışmıyorsa bu parayı gözden çıkaramaz. Hele özel baskılara önem veriyorsa bu fiyat yükselir.

Şahsi çözümlerim

  1. E kitap fiaytaları düşsün. Normal baskı fiyatından pek farkı yok. 2 3 tl düşük o kadar. Dergilerde bile fark çok az.
  2. Normal kitap kdv tamamen kalkacaktı, kalksın artık.
  3. Okumayan bir toplumuz, pdf okuyorsa okusun, etik değil olayına girmeyelim.

KDV kalktı zaten. Bu oran %8, matbaadan %18 KDV alınıyor. %8’lik oran o kadar fark yaratmaz, zaten yayıncılar o düşen %8’leri yukarı yuvarladı. 24 Lira olan bir kitap 22.22 liraya düşüyor. KDV kalktıktan 1 hafta sonra bu fiyatlar yukarı çekildi.

Mevzu zaten salt kitap okumak değil, iki dakikada indirilen kitap 3 dakikada göz gezdirilip sonra ben bunu bunu bunu okudum egosu çıkıyor ortaya… Söz meclisten dışarı!

Demek istediğimi çok yanlış anlatıyorum sanırım.

Kütüphane kitap al gel git gel falan filan demiyorum. Geniş boyutlu olarak bakmak istiyorum. Örneğin yazarlarla buluşma noktası fuarlar, fuarlar daha çok alım-satım ilişkisi üzerine kuruluyor. Etkinlik oluyor olmasına ama arka planda kalıyor. Ziyaretçilerin hepsi etkinliklere katılsa tıklım tıklım olur tüm salonlar…

Kütüphanelerde yazarlarla görüşülebilir yahut yazarın yeni yazdığı eseri okumasıyla dinlenebilir. Atolyeler yapılabilir. Deneyimler paylaşılabilir, batı ya da doğu ne derseniz deyin, atolyelerden çıkan yazarlar günümüzde çok… Şiir toplulukları vs girmiyorum bile…

Kültürel bir alışkanlık olduğunda zevkle iki kere değil yüz kere de gidilir…

Benim için pdf tüketim simgesi, tüketip çöpe atmak… Fakat bunu gerçek manada kullananlar da vardır, lafım yok. Seviyordur, ulaşmak kolay der, ülkemizdeki şartlar da bu yönde ona katılıyorum…

Benim bahsettiğim daha çok kültürel boyutta, pdf indir sil şeklinde bir okumadan bahsetmiyorum. Bu yüzden kütüphaneler zayıf diyorum. Bu yüzden ulaşamıyoruz, gitmek yerine indirmek işimize geliyor, sonra etik değil değildir tartışması yaşıyoruz…

Örnek vereyim, diyelim ki bir kütüphanede şiir topluluğunda haftada bir buluşuyorsunuz… Bulamadığınız bir şairin kitabını hemen pdf olarak mı indirirsiniz ki gittiğiniz kütüphane bu konuda ilk baskı eserler de dahil kaynaklar da bulunduruyorsa ne yaparsınız?

Demek istediğim e-kitap bunun bir ayağı, ben burada matbuu kitap alacaksın diye zorlamıyorum. İsteyen istediğini yapar. Hatta indirenler de kendince haklı diyorum, çevrelerinde oluşan imkansızlıkların etkisi de çok diyorum…

Diyorum diyorum ama anlatamıyorum…

2 Beğeni

Benim anlayamadığım tek bir şey var. Neden insanlar bir şeye ulaşamadıkları zaman bunu illegal yollar ile edinmeyi normal görüyor?
Bahsettiğimiz şey hava ya da su değil. Evet temel bir ihtiyaç ama ücretsiz veyahut gayet uygun fiyata okunabilecek yüzlerce kitap varken neden okunmak istenen belli bir kitabın baskısının olmamasının / pahalı olmasının ardına sığınılıyor?

“İthaki Pastanesi’nin yeni çilekli tatlısını gördün mü? Çok pahalı ama mutlaka yemeliyim. Alfa Cafe de yeni kekler çıkarmış, mutlaka tatmalıyım onu da. Hayır şu ucuz tulumba tatlısından istemiyor canım. Az ileride döktükleri lokmayı da istemiyorum. Cebimdeki para yeterli değil mi? O zaman aşırayım bir tane…”

Mesela okumak değil bence burada, en azından çoğunluk için. Mesele arzu edilen bir şeye gerekli çabayı göstermeden çabucak ulaşabilme ihtiyacı, ve dijital çağın bu ihtiyacı karşılamayı normalleştirmesi ve kolaylaştırması.

6 Beğeni

Epub ya da Pdf yokken korsan hiç yokmuş ve bu tamamen internetin ülkeye gelişiyle başlamış gibi bir hava var başlıkta. Kitabın degerini içinde yazanlar belirliyor ona ulaşmada yaşadığım zorluklar değil.

2 Beğeni

Sadece zenginler, iş adamları, fabrikatörler mi kitap okumalı sizin dediğinize göre? Asgari ücretle çalışan bir kişinin veya ülkemizdeki ekonomik durumları olmayan insanlara kitap okumak yasak mı edilmeli? Cahil bırakma projesi mi uygulanmalı?

8 Beğeni

Sadece zenginler, iş adamları, fabrikatörler mi kitap yazabilmeli? Zira kitaptan gelen gelir azalırsa veya kaybolursa durum o hale düşer. Neden bir insanın emek ve zaman harcadığı, daha sonra bir yayınevinin, matbaanın kaynak harcadığı bir eseri bedavaya illegal yollarla alabilme hakkımızın olduğunu varsayıyoruz ki. Kitap okuma çoğalırsa kitapların maliyetleri de fiyatları da azalacaktır. Kitapları çalmayı meşru kılmak yerine kitap okumak isteyip okuyamayanlara sosyal yardım olanakları arttırılmalı, bunun en başında da yaygın ve ücretsiz (veya uygun ücretli) kütüphaneler geliyor.

Sistem böyle. Kitap okuyanlara, ekonomik durumlarından dolayı okuyamayan insanlara hırsız diyeceğinize ilk önce eli çantalı boynu kravatlı hırsızlara bakmamız lazım. Bu ülkede herkesin geliri 5000 TL ve üzeri olacak diye bir kaide yok. Villada oturan insanın hakkı olduğu kadar gecekonduda oturan insanın da kitap okumaya hakkı vardır.

Not: Sorunuzun cevabı yüksek meblağlar karşılığı kitap basan yayın evlerindedir. Ben sade bir vatandaş olarak bilemem. Ben yazsamda basılmaz çünkü zengin bir iş adamı değilim.

Hükümetlerin, devletlerin yapması icap edenleri yayınevi, yazardan bekliyoruz. 1940’larda yoksul bir ülkeyken Hasan Ali Yücel önderliğinde kurulan çeviri bürosuyla yapılanları hepimiz az çok biliyoruz.

Kaldı ki kitap fiyatlarına gelene kadar o kadar çok şey var ki pahalı olan. Elektrik, su, doğalgaz, benzin, motorin vb. hatta üreticinin üzerine binmiş vergi yükü bunlardan eminim hepimiz haberdarız. Tepkilerimizi çok farklı yerlere yöneltiyoruz, beklentilerimiz haklı ama doğru yerlerden beklemiyoruz. Soruna çözüm üretmek için sorunu doğru tespit etmek gerekir. .

5 Beğeni

Kütüphanelerin yetersiz olduğu bir gerçek. Buna ben de katılıyorum. Baskısı yapılan her kitaptan birden fazla bulundurmaları lazım. Kütüphane görevlileri bir acayip. Ulaşım zor zaten ondan hiç bahsetmeyeceğim. Bir dönem arkadaşlarla yeni kitap keşfetmek için giderdik. Bir ton da yol teperdik ama o günler de hayat uğraşlarının arasında yitti.

Evet, bizde de kitap tanıtım okunmaları gibi kültür olsa çok hoş olurdu. Sohbetlere bir gereklilik olarak gitsek süper olurdu. Bugün televizyonda ne görülüyorsa bu bizim kültürümüzdür ve kitaplardan bahseden kaç program var sabah kuşağında. Magazin olaylarının spor programı gibi tartışıldığı programlar, cinayet, sapkınlık vb. programlar… Böyle bir kültürü olan toplumda bu tip asıl kültürel faaliyetler maalesef tu kaka. Bu tip şeyler bizim yetiştiriliş kökenimizde yer bulmuyor.

Keza şunu da belirtmek lazım. Dijital bir çağda yayınevlerinin e-kitap konusunda pasif davranması kabul edilemez. Bundan beş sene önce tamam belki ama şu an bir gereklilik.


Kendimden de bir örnek vereyim. Zamanında çok ciddi maddi sorunlar çektik. Yüz lirayla dört ay geçinmek zorunda kaldım. Okula kilometrelerce yürür, sabah, öğle, akşam makarna yer, üniversitede de oruç tutuyorum diye milletten kaçardım. İntibak eğitimi gördüğüm için sabah 8 dersiyle başlar gece 11.30 dersiyle günü tamamlardım. Kitap okumak da benim en büyük ihtiyaçlarımdandı. Kütüphanede öyle ahım şahım kitaplar da olmazdı. Birçok burs vs. gibi şeylere de başvurdum ama hiç sonuç alamadım.

Yani arkadaşlar çok fevri davranıyorsunuz. Bazılarınız çok saldırgan. Benim pdf okumam etik değildi. Tamam ama benim aç gezmem mi etikti? Bu gibi durumda veya bundan belki de daha beter durumda olanlar da vardır aramızda. Düşüncesizce yorum yapmayın lütfen. Şimdi evime bakarsanız binin üstünde kitap bulursunuz. Kitap okuyan ve maddi gücü elinde olan bir bireyin bu gibi yetkinliği zaten vardır. Böyle insanların hayallerine kulak verecek olursanız hep “Bir gün kendime kütüphane kuracağım. Bir sürü kitap alacağım. Param çok olursa herkese de dağıtacağım.” gibi şeyler duyarsınız. Ben hem forum hem de toplum olarak empati kurmadan, düşünmeden, çok acımasızca, bencilce, saldırganca buluyorum bazı yorumları. Kırıcı olduğunuzun farkında değilsiniz. Yarın sizin de bu duruma düşmeyeceğinizin garantisi yok. O günler geldiğinde bunu deneyimlemek yerine şimdiden daha insaflı ve anlayışlı olabilirsiniz. Kitap okuyan insanlardan öncelikle anlayış ve düşünce bağlamında bir olgunluk beklerim ben. Kitap okumak bizi bu alanlarda geliştirir. Ne otobiyografiler vardır çalmak zorunda kalan insanlarla ilgili. Onlardan da mı bir şey öğrenmediniz? Onların yaşadıkları yüzünden hakkı vardı da burada böyle şeyler yaşayanların olabileceği çok mu fantastik görünüyor gözünüze? Anlamıyorum gerçekten. Bizler okuyan ve geleceğin kurtarıcıları olarak böyle acımasızca ve düşünmeden yargılayarak nasıl yol alabiliriz?

Bakın burada ailesinde kanser vb. kötücül hastalıklarla savaşan arkadaşlar var. Kanser tedavilerinin ne kadar pahalı olduğunu, sevdiğiniz insanın gözleriniz önünde erimesinin ne olduğunu düşünmeyenler var. Sırf bu sebeplerden kitaplarını satan arkadaşlar var. Bu yıpranmışlık içinde olan arkadaşlara bir de hırsız gibi ithamlarda bulunarak onları bir de vicdani bir yük altına koyuyorsunuz. Sözlerim buradaki tek bir kişiye değil. Aslında sözlerim bir kişiye bile değil. Düşünme yapısını eleştiriyorum. Sizin hayatınız bugüne dek belki ufak tefek aksaklıklar yüzünden iyi gitmiş olabilir ama bazılarımızın gitmememiş olabilir. Sözlerinizin nerelere uzanacağını enine boyuna düşünerek yazın. Bilmem kendimi anlatabildim mi? Sizler anlayışlı, empati kuran, sözünü düşünerek yazan kişiler olmalısınız ki sizden sonra gelen nesil de sizden örnek alsın. Siz saldırgan olursanız bir sonraki gelecek umutlarımız daha savaşçı, daha düşüncesiz toplumlar yaratır. Sizler çocuğunuz olsun veya olmasın burada sizden sonra gelecek nesillerin abileri, ablaları, yol göstericilerisiniz. Bu şekilde astım, kestim, ben seni yendim tarzıyla isterseniz otuz bin kitap alıp okuyun bir önemi yok.

22 Beğeni

Korsan kavramı hep enteresan bir noktadır… “Hayatımda hiç bir korsan ürün kullanmadım” dersem büyük bir yalan olur… Ha benim yaptığım ve ücretsiz dağıttığım işleri de korsan satanlar oldu mu? Oldu :slight_smile: dediğim gibi, enteresan…

Ama en karışık noktası şu: korsan, yeni hayran kazanmanın en etkili yolu… Bunu çözen üreticiler bu konu ile savaşmayı kesebiliyor da… Bakınız: Paulo Coelho calls on readers to pirate books | Paulo Coelho | The Guardian

Benim gözümde önemli olan korsana para verilmemesi… Yani siz bir ürüne para verecekseniz korsanına vermeyin… Kendiniz ücretsiz korsanı edinip, o parayı da bir hayır kurumuna filan verin… Zaten o eseri çok beğenirseniz, parasını ödeyip devamını yada koleksiyon için kendisini alırsınız, olmadı beğeninizi çevrenize anlatıp bu ürün için reklam yaparsınız… örnek: ülkemizde ready player one yokken korsan okudum, o kadar beğendim ki yurtdışından 3 tane alıp 2 tanesini arkadaşlarıma verdim, biri kütüphanemde :slight_smile:

Diğer meseleyse gutenberg gibi yasal kaynaklar… Bunlar korsan değil, telif süresi bitmiş eserler var… Peki neden bunların türkçesi paralı derseniz, orada çevirinin telifi var, o yüzden gutenbergde orjinali var :slight_smile:

2 Beğeni

Etik bulmayan insanların her birinin zengin olmadığına eminim. Ben değilim mesela. Yokluk nedir bilirim. Okuyacak başka kitap alamadığım için elimdeki güç bela almış olduğum bir kaç seriyi onar kereden fazla hatmettiğimi de(Raymond E. Feist’ı bu kadar sevmem de muhtemelen bundandır).
Temel bir düşüncede ayrıştığımızı düşünüyorum;doğru ve yanlış.
Hayatta kalmayı gerektiren durumları bir kenara bırakırsak size ait olmayan bir şeyi izinsiz olarak almak yanlıştır. Peki kitaplar söz konusu olunca ne değişiyor?
Okumayı çok istediğiniz bir kitaba sahip olamadığınızda bunu illegal olarak edinmek neden yanlış değil?
Geceleri rüyalarına girecek kadar çok istediği bir çift ayakkabıyı vitrinden çalan biri haklı mıdır?
Hayalini kurduğu arabayı alacak parası olmayan biri ne yapmalıdır?
Kocaman bir yazlıkta yaşamak isteyen ama parası yetmeyen biri başkasının yazlığının kapısını kırıp girerek orada yaşamaya başlasa?
Ya da yukarıda verdiğim örnekteki gibi köşebaşındaki lokmayı değil de o pahalı pastayı isteyen ve karşılayamadığı için çalan?
Bu verdiğim örneklerde şunu hesaba katın ama; her biri istediğinin daha az özelliklisine,daha eskisine yada daha az güzeline sahip / sahip olacak parası var.
Ülkenin yaşam koşulları malum hepimizce. Yine de bu koşullarda bile kitap okumak düşündüğümüz kadar büyük bir lüks değil. Canımızın istediği kitabı okumak derseniz evet o lüks. Ama canımızın istediği her şeye sahip olamadığımız ve bu yüzden gidip de banka soymadığımız gibi kitapları da illegal yollardan edinmek yanlış.
Empati kurmamız gerektiğinden bahsetmişsiniz, olgun olmamız gerektiğinden.
Şahsım adına bu cümlelerinizi üzülerek okudum. Anlayış ve empati zaruri hallerde gösterilmelidir bence, aç olduğu için ekmek çalan birine. Ülkenin büyük küçük demeden yanlış ile savaşılmadığı için bu hale geldiğini düşünüyorum ben de. Yazdıklarınızın yanlış olan bir davranışı normalleştirdiğini düşünüyorum.
Gerçekten bir sahaftan 5TL’ye ikinci el bir klasik bile satın alamayacak insanlar da var elbette. Onlar için de kütüphaneler var bazı yerlerde. Kalan yerler için ise… Sosyal sorumluluk projelerinde yer almak, insanları kitaplar ile tanıştırmak da biz okuyucuların elini taşın altına koyması gereken yer bence.
(goodreads hesabımdaki ödünç rafım da benim yanlışlarım)

2 Beğeni

Ben e-kitap okumak doğrudur demiyorum ki. Durum ne gerekirse insan o şekilde davranmak zorundadır ve imkanı olan insan da zaten kitapları kendi hamiline katar.

İlk mesajımda da böyle demiştim. Zihniyet önemli biraz. “Oh, bugün de bedava kitap indirdim ehe ehe. Millet de ne bileyim gidip elli lira veriyor ehe ehe.” yapan bir kişinin iyi niyetli olduğunu hiç kimse düşünmez sanırım. İmkanlar insanları bir şeylere mecbur tutar.

Bir toplumda araba almak, yazlıkta yaşamak vs. gibi şeyler elzem değildir. Kitap okumanın ise elzem olması gerekir benim görüşüme göre.

Benim bahsettiğim kesim ile sizin burada değindiğiniz kesim bir değil. Bu kesim daha azını alacak gücü varsa sebat etmelidir bana kalırsa.

Ben de yazdıklarımı farklı açıdan yaklaştığınızı düşünüyorum. Konunun özüne değinecek olursak aynı noktada olduğumuzu düşünmekteyim. Yine de zaruri haller olmadan da empati kurulması gerektiğini düşünmekteyim. Bir insanın zevkten mi yoksa ihtiyaçtan mı ekmek çaldığını bilebilir misiniz? Günümüz dilencilerinin bir çoğu zevkten dilencilik ediyor mesela peki ya etmeyenleri nasıl ayırt edersiniz? Karşınızdaki insanın hayatında yaşadığı zorlukları atlatabilmek için kitap okuyarak hayata bağlandığını bilemesiniz. Kimin neden pdf edindiğini bilemeyiz.

Ben burada bu durumda olan arkadaşlarımızın da olacağı ve cümlelerimizi kurarken daha ihtiyatlı davranmamız gerektiğinden bahsediyorum. Hadi, hep birlikte kendimize sudan sebepler bulup vicdanımızı rahatlatmış numarası yaparak gerçekleri göz ardı edelim ve pdf kitap okuyalım demiyorum. Herkes yüreğinin içindeki nedeni bilir. Kendisini kandırsa da kandırmasa da herkes içinde taşır gerçeğini. Yani söylemlerimiz karşı tarafı kırıcı olmamalı. Hassas arkadaşlarımız olabilir. Etiklikten bahsederken etik olmayan cümleler kullanmaktan dem vuruyorum.

Empati konusunda ise farklı görüşlere sahibiz. Bu konuda sizin görüşünüze de saygı duyuyorum. Ben karşımdaki insanı tanımıyorsam olabilecek her türlü alanda temkinli yaklaşırım ve ben onun yerinde olsaydım ve şu an bahsedemeyeceğim, anlatamayacağım şeyler olsaydı bana nasıl davranılsın istersem öyle davranırım. Birine yüklenip sen hırsızsın, sen böylesin dedikten sonra o kişinin yaptığı açıklamalardan sonra özür dilemenin karşımdaki insan için anlamı ne denli geçerlidir bilemem. Bir insanı dinlemeden, anlamadan kırıp incitmek yerine baştan ihtiyatlı yaklaşmayı tercih ederim. Biri eğer bir şeyi yapıyorsa mutlaka bir sebebi vardır diye yaklaşırım ve o sebebi anlamak, ona yardımcı olabilmek ve ona olması gereken, doğru şeyleri göstererek yaklaşırım. Benim ona karşı bu yaklaşımım bile bugüne dek eğer ona karşı kimse böyle yaklaşmadıysa büyük faydalı olacaktır. Bugüne dek de hep böyle olduğunu gördüm. Bu şekilde de insanların hatalarında ısrarcı olmadıklarını hatta düzeltmeye çabaladıklarını gördüm. Belki durumları elzem değildi. Belki sadece psikolojikti ama herkes hor yaklaşırsa o kişiyi hiçbir zaman kazanamayız. Bu benim yaklaşımım. Siz zaruri hallerde yaklaşmayı tercih ediyorsanız buna da kimse laf söyleyemez. Bu sizin doğrunuz. Benim doğrum da bu. :slight_smile:

Son olarak yine aynı noktada buluşalım. İnternetten film izlemek, indirmek, oyun indirmek, oynamak, kitap edinmek maddi imkanınız el verirken bunu yapmanız karşınızdakinin emeklerini hiçe saymaktır. Günlerce ve gecelerce alınteri dökmüş, emek vermiş insana haksızlıktır. Size yapılsın istemezsiniz. Siz de yapmayın. Burada benim örneklediğim veya bahsettiğim durum ise gerçekten buna maddi gücü el vermeyen ve buradaki ağır söylemlerin karşımızdaki insanın durumunu bilmeden kırıcı konuşmanın da yanlış olduğudur. Kimse hayatının detaylarına girerek burada bilgi vermek zorunda değil. Sizler direkt “Hırsızlaaar” diye bağırırsanız karşınızda maddi gücü el vermeyen ve bundan zaten rahatsızlık duyan bir birey de bunlardan bahsedemeyeceğinden “Sensin hırsız.” der. Bunun da iki taraf için bir faydası yoktur. Kendimizi daha yumuşak cümlelerle de ifade edebiliriz.

Ekleme: Bakın siz beni eleştirdiniz ve katılmadığınız noktaları belirttiniz. Ben de size farklılıkları veya benzerlikleri belirttim. İkimiz de birbirimizi incitmedik veya kırmadık. Gayet güzel tartışabiliyoruz. :slight_smile:

1 Beğeni

Düşüncelerinizi şimdi daha iyi anlıyorum. Hala katılmadığım bir kaç nokta olsa da sizin fikirleriniz bunlar, saygı duyuyorum. Fikirlerimizi daha yumuşak ifade etmemiz gerektiğine ve eklemenize ise tamamen katılıyorum. Tartışma için teşekkür ederim.

2 Beğeni

Şiir topluluğu olsa, konuşmalar, etkinlikler elbet gidilir kütüphaneye. Koşarak giderim, Ama burası turkiye. Etkinliği geç yaşadığım şehirde kütüphane dört kere taşındı, vasıta ile zor gidiliyor.

Okuyorum egosuna karşıyım ben de, size katılmamak mümkün değil bu tür konularda, Diğer bir husus vicdanı bir yükte yok omuzlarımda ahlaki de… pdf okuyorum diye. Niyesı basıt, değer verdiğim eseri kitaplığa koymak için alıyorum, misal amakı-ı hayal, okumama rağmen iki baskısı vardır. Yok begenmedim ben bunu açmam diyorsam zaten silerim. Koliyle kitap bağlaşırım kütüphaneye… yığmanın mantığı yok bunu.

Kitap tutkunları da bilir. Her kitabın pdf yoktur, alıraın okursun sahaf ya da kütüphane yolu görünür. Validemle az kitap taşımadık. :joy:

1 Beğeni

Takip edememiştim ben de niye düşmedi fiyatlar diyorum, meğer düşüp çıkmış. Dediğimde bu zaten, yazar kazanmıyor, yayınevi kazanıyor, devlet kazanıyor vs

Soru şu, böyle bir durumda (yazar yaşamıyorsa tabi) neden pdf okuyorum diye vicdanı bir yük hissedeyim???