Henüz bizim burada da 5. kitap çıkmadı.
Öyküden bir şey anlamadım, baktım uzun uzun da anlatıyor. Bende atladım o öyküyü. Kitaptan soğuyamazdım
Dördüncü öyküyü anlatacak olana büyük bir sürpriz hazırladım.
Bu mu
Sen anlat koliyle göndereyim.
Bu arada PKD’nin öyküsünü de okudum. Tam onluk bir öykü. Tanrı, uyuşturucu, halüsinasyon ve politika. Ne ararsanız var kısacası. Fakat sonunu birazcık zayıf buldum.
8/10
Maalesef bu bile kurtarmaz.
Bende atladım o öyküyü kim bilir neler anlatmak istedi yazar.
- öyküyü okudum. Önce şu alıntıyı paylaşayım. Fido dediği televizyon benzeri bir şey.
Aynı zamanda, küçük kasaba vatandaşının da dünyanın herhangi bir yerinde olan biteni görmesini sağlayan fidosu var. Hükümetin insanlar için iyi olacağını düşündüğü propaganda ile çerçöpü birbirine karıştıran bir dolu süper yapım. Harhangi biri evinden çıkmadan doktora denkliği elde edebilir. (115)
- öyküde başkarakter zaman gezgini bir ressam gibi bir şey. Zaman makinesi olduğunu söylüyor çünkü. Yaptığı resim çok enteresan. 3 boyutlu çiziyor. Bir resim yarışmasını kazanmaya çalışıyor. Karmaşık anlattığı bazı yerlerde çizdiği resmi anlatıyor sanırım. Farklı zamanlara gidip resmini çiziyor değişik bir teknikle. İlk baştaki karmaşık kısım ise kız arkadaşı ile yaşadığı ilişkiyi anlatıyor. Bu yüzyılda çocuk yapmak yasak ve adam kızı kandırıp hamile bırakıyor falan. Ben ilk kısmı okurken kadını doğurdu diye anladım ama meğer doğurmamış . Öykünün ilk yarısı biraz James Joyce havasında. Tasvirler çok tuhaf. Bir yerde gece oluyor diyor ama nasıl alegori ise cinsellikle karıştırmak da mümkün. James Joyce kısımlı yerler bittikten sonraki anlatım şekli ise biraz Zanzibar İstifini andırıyor. O bu kadar karışık değil ama buna yakın. Yine de üzerine düştüğü konularda ikisi de aynı diyebilirim.
Mekan çok katlı bir bina. Katlı kentleşme diye bir şey var. Katlar farklı zamanlara açılıyor sanırım ya da farklı zamanların konsepti var. Büyükbaba diye biri var kitabın ismindeki attırmaların yazarı. Bu bir dolandırıcılık yapmış onu yakalamaya çalışanlar var.
Öykünün finali ise polisiyeye bağlayıp sonrasında Poevari bitti biraz.
Öyküyü Haletiruhiye Katliamı kısmından itibaren okuyabilirsiniz oradan sonra anlatım ve olaylar normale dönüyor. En azından ana fikri edinmiş olursunuz.
Sonsözü okumadan geçmeyin.
Benim anlatımım da tuhaf gelebilir. Elimden geleni yaptım ama bu kadar oluyor. Seçkinin en iyi öyküsü demesinin sebebi JJ üslubunda bk yazması olabilir.
Üstat ben daha 4. öyküyü okumadan spoileri yedim yahu
Hadi ya kusura bakmayın hocam. Ben herkes öyküyü atlıyor diye spoilersız yazdım. Yine de okurken daha iyi anlaşılır olur bence öykü. Spoiler bile paklamaz bu öyküyü . Yine de spoilera alayım.
İsterseniz spoilerli anlatımı da ekleyebilirsiniz valla ben okurum.
Etkinlikten bir süre önce kitabı okumaya başlamıştım. Özellikle bu öykünün sıkıcılığı, önsöz ve sonsözlerin bolluğu nedeniyle kitabı okumaya ara verdim. Arada, bir sürü çizgi roman ve birkaç roman bitirdim. Hala da kitabı okuyasım yok. Umarım bir ara tamamlarım.
Önsözleri atlıyorum ben. Sonsözlere ise hızlı bir göz atıp geçiyorum. Çoğu kurgu kitabında önsöz ve sonsöz okumam zaten Ben 176.sayfaya geldim bu şekilde ama İstanbul Mektupları vaktimi çok alıyor, bayağı okutuyor kendini. Zaten anladım ki öykü türü kitaplarla çok aram yok. 1 ay sürem var bitiririm nasılsa diyorum
Ben de okurken önsözleri ve sonsözleri atlasam iyi olur. Yoksa bu kitabı yarıda bırakmak zorunda kalacağım. Kitaptan umduğum keyfi alamadım zaten. Size iyi okumalar.
Bence atlayın. Bende pek umduğumu bulamadım açıkçası ama bakalım belki güzelleşir. Teşekkürler size de keyifli okumalar
Yine de pek anlamlı bir bütün ortaya çıkmıyor. Oldukça karmaşık bir öykü. 10 kere de okusam bir şey anlamayacağım.
Yapboz Adam ve Haydi Yavrum Kemik öykülerini de aradan çıkardım.
Pek beğendiğimi söyleyemeyeceğim.
Her ikisine de 6/10 veriyorum. Umarım bu şekilde devam etmez antoloji. Çünkü hayal etmesi zor ve karmaşık öykülerin sayısı artmaya başladı. Tabii bir de metinlerin bilimkurguya olan gizlilik esasındaki yaklaşımları da bunda çok etkili.
Tek sıkıntı yaşayan ben değilmişim ya, sevindim buna. Bilimkurgu’nun kralı sen bile pek beğenememişsin kitabı.