Yahu ben unuttum dizi bölüm bölüm mü yayınlanacak yoksa tüm bölümler birden mi verilecek? Verilecekse gece kaç gibi verilir ilk bölüm ya da tüm bölümler?
Trailerda ne ruh var ne merak güdüsünü uyandıran bir şey. Yüzlerce milyon dolar harcanan bir yapımın şöylesine ai ile hazırlanmış yapay bir Silmarillion trailerı kadar başarılı olamaması bile üzücü: https://www.youtube.com/watch?v=WyBxMfhCbUs&ab_channel=AbandonedFilms İnsan şu trailerı izleyince neleri ıskalamış, gerçeğe dönüşebilecek ne harikalardan ayrı kalmış olduğunu daha iyi anlayıp kahroluyor.
Bu hafta üç bölüm, kalanı haftalık 1 er 1 er devam. Ama saatini bilemiyorum, ben haftasonu boşlukta bakabilirim belki en erken o yüzden hiç merak etmedim yayın saatini .
Dizinin ilk üç bölümü yayınlandı hala yorum yapılmaması ilginç .İlk taşı ben atıyorum.Geçen sezona göre iyi fakat eleştirilen her şey yerli yerinde duruyor.Diziye spoiler sayılmaz özürlü ork eklemişer aile falan kurmuş .10 iq falan görünce anlamama ihtimaliniz yok.
Dizinin hala ,orklara kimlik kazandırmaya çaışmasını anlamıyorum.
İlk bölümü durdura durdura izledim ben de. Yersiz sanki çok önemli bir şey izlenimi vermeye çalışan müziklere anlam veremedim. 2 saniyelik görüntüye bile müzik veriyorlar. Hadi çok iyi müzik olsa neyse diyeceğim ama öyle de değil.
Herkes diziyi yerden yere vuruyor; ama herkes diziyi izliyor. İlginç bir durum.
Kötü ama o orta çağı solumak istiyor herkes. O yüzden herkes izliyor olabilir.
Evet, haklısınız ama bu kadar çok kişi diziyi izlerse yapımcılar doğru yolda olduklarını düşünecekler ve bunların devamı gelecek.
Eleştirilere değil de izleme sayısına bakarlarsa keyifleri bilir. Zaten yapımcılar da sayıya bakacaktır. Biz yorum dışında puanlayarak da dizinin hakkını veririz. Anlayıp anlamamak onlara kalmış.
Para gelirse anlamazlar, para gelmezse anlamış gibi yaparlar.
Ben izlemiyorum. Birinci sezonun ilk iki bölümünü izledikten sonra bir daha izlemedim. Boşa harcayacak vaktim yok
Yüzüklerin efendisi dizisini ileri sararak, atlayarak izleyeceğimi düşünmezdim. Evet, her bölümde bol bol ileri sardım.
İkincisi sihirli annemi çağırsaydınız ya! Ağaçların birden çiçeklenmesini nasıl açıklarız yoksa!
Bir de aklınızda olsun, bir kartal kapınıza gelirse ona yaklaşan ilk kişi kral oluyor. Bir dahakine bu fırsat kaçmaz.
Bu Celebinboru yazana da hiç mi bir Allahın kulu bu adam fazla saf, enayi gibi oldu sanki diye akıl vermiyor? Koca sette hiç mi kimse yok!!!
Güç yüzüklerinin kullanım amacı aklıma sonradan geldi, eklemesem olmaz: Elfler ağaçlara çiçek açtırmak
Cüceler daha önce kendileri yaptıkları güneş aynalarını onaramayıp solan marulları yetiştirmek ve kıtlıktan kurtulmak
Diğer elf suyu fokurdadıp balık çıkarmak
Aralarda gördüğümüz onca saçmalığı da pas geçiyorum.
İkinci sezonun ilk bölümünü takiben cüceli ikinci bölümü de çocuk uyanana değin yarıladım. Ben istikrarlı biçimde her iki sezondan da keyif alan taraftayım. Kâh ilk sezonu beğenmeden ikinciyi öven kâhsa ikisini de yeren bir sosyal medya kitlesi var. Ben de veteran bir sinefil olarak fikrimi paylaşmak isterim -ki yorumlar farklı görüşlerle renk kazanıp ihtiyaç sahibi dimağlara ulaşsın:
İzlediğimiz filmlerin büyük bir yüzdesi edebiyat eserlerinden uyarlama. Bu eserlere hayat verenler kimi zaman senarist olarak da çalışmakta. Popüler olan eserler dışında pek az insan bu ilişkinin farkında. Sinemada kurgunun ne olduğunu bilmeden çevrilen kitap yapraklarının birebir ekrana aktarılması talebinde bulunan okurlar düz dünya teorisini destekleyenlerle birlikte hâlen hayattalar. Diğer yandan, ortaya çıkan uyarlamayı beğenmeme hakkını ilk elden beyan eden yazarlara rağmen, filmin kitaptan daha popüler hâle geldiği durumları da, farklı bir final tercih etmesine rağmen kült olmayı başarmış filmleri de biliyoruz. Burada esas alınması gereken şey, tıpkı şiirin müziğe geçişi yahut sahneden perdeye aktarım gibi, "aktarılan"ın yani sinemanın dilidir.
Yüzüklerin Efendisi’ni milyonlarca insan okumuş olabilir. Birebir aktarımın dışına çıkılmasından rahatsızlık duymaları bu bağlamda adil değil, çifte standarttır. Zira gerek bu janrda, gerek kuzeni bilimkurguda, gerek avantür ve polisiyede, gerek korku ve gerilimde, gerek yine çokça tartışmaya neden olan tarihî kurguda yukarıda örneğini verdiğim ve dahi kaynağının çoklarınca bilinmediği onlarca eser var. Burada bile görüyorum (Soylent Green?).
“Yapılmış her şeyden çalarım” diyen Tarantino’yu bağrına basan tüketici de aynıdır, esinlenmenin sanatı besleyip büyüttüğünü kabul eden de. İşbu hâlde esin alınan eserin (Sen de mi Brütüs?) birebir aktarımını talep etmek, resim sanatındaki akımların çoğunun çöpe atılmasını istemekten yahut yine meşhur müzik eserlerinin başka yorumcularca düzenlenmesine karşı çıkmak bağnazlığından öte değil.
Bilişsel çelişki ile, ben de zamanında en değerli hazinemi yani zamanımı verdiğim çizgi romanların perdeye doğru aktarılmadığından, genel beğeniye rağmen, misliyle rahatsız olmuştum. Kendi yaratıcıları dahi durumdan memnunken kime neydi, dolayısıyla tavşan dağa küsmüş durumu vardı. Benim bugünkü rahatsızlığım, esas görmek istediklerimi göremeden bir “çizgi romana doyduk” algısı yaratılması.
İş LOTR dünyasına geldiğinde ise, daha yeni yeni diğer çeşitlemeleri gördüğümüz için, mevzunun farklı değerlendirilmek yerine haksız şekilde topa tutulduğunu düşünüyorum. Zaman Çarkı dahil olmak üzere, diğer Amazon dizilerinin yarattığı hayal kırıklığına bir zincir olarak eklenmek istemesi de hatalı zira aynısını Netflix belgeselleri için de söylemek mümkün iken son işleri Wyatt Earp’ün ne kadar iyi çıktığını yine önyargı kırmak adına örnek vermek mümkün. Fantastik dünyayı sevenler maalesef Türk solcuları gibi kendi bacaklarına sıkarak bu furyanın önünü kendileri (tekrar) tıkayacaklar. Önümüzdeki dönemin yükselen yıldızı, tıpkı bir öncenin çizgi roman uyanışı gibi, video oyunları olacak (emekleme dönemindeki başarılı kilometre taşlarını görüyoruz. Başyapıtlar gelecek).
Sinemadan keyif almak için kaynak esere ne derece bağlı kalındığı sorgusuna (ve tartışmasına) takılmadan, önümüze sunulan hikâyenin ekrana iyi bir kurguyla, sinematografiyle, oyunculukla, müzikle ve diğer öğelerin harmonik eşliğiyle, aksamadan, fire vermeden anlatılıp anlatılmadığına bakarsak, bilgi kirliliğinden bağımsız, kişisel görüşümüzü oluşturabiliriz. Benim tavsiyem her zamanki gibi sanattan çoklu yelpazede keyif almak ve bunun adına her daldan olabildiğince ürüne yelken açmak. Aksi halde başkalarının hükmünde mahsur kalır ve hissedip adını koyamadığınız eksikliği yanlış limanlarda aramaya başlarsınız. Sonunuz da kamplaşmayla yaban diyarlarda olur, yaban diyarlardaki yabancı olarak başka evrenlerde anlatılır durursunuz.
Şunu da söyleyeyim: Hitchcock’tan Leone’ye, pek çok sinemacı kendi zamanlarında yuhalanmış, kıymet görmemiş, onlarca yıl sonra değerleri anlaşılmıştır. Bu, LOTR da öyle olacak demek değil, “insanların fikirlerine güvenmeyin” demek oluyor. İzleyin, beğenmiyorsanız ekrandaki unsurlara göre eleştiri yapın, kaynak eserdekine göre değil. Bu sizi entel kılmaz, sadece çoğunluğun bir parçası olarak, koyun kılar. Bunu hatırlatmak ister, sanatsal üretimin ciddi anlamda gerilediği şu dönemde, herkese keyifli seyirler dilerim.
Yayınlanan üç bölümü de izleyerek uzun olmayan bir yorum yapmak isterim. Evet diziyi beğenmiyorum ama sırf orta dünya hatırına izlemeye devam ediyorum. Dizinin bana göre en berbat olduğu yer müzikleri ve müzikleri nerede kullanacağını bilmemeleri. Bir de senaristler mi yönetmen mi belirliyor bunu bilmiyorum ama ekip bölüm sonlarını nerede bitireceğini bilmiyor.
Genel hikayeye bakınca kurgunun kopuk kopuk ve içi boş şekilde ilerlediğini düşünüyorum. Bazı karakterler ciddi anlamda ben figüranım diye bağırıyor. İnsanlar kral ya da kraliçe seçecek, cüceler baba oğul kavgası arasında, elfler yüzüklerle cebelleşiyor, orklar giderek güçleniyor, kara elfimiz ve halkı 5 dakika bile görünmedi, Sauron kandırmaya devam ediyor. Ama koskoca üç saat çorba gibi geçti. Çorba diyorum çünkü her sahne her anlatılması gereken önemli noktalar 3-5 dakika ile kesit kesit atlata atlata veriliyor.
Dizinin tamamen esere sadık kalması imkansız gibi bir şey ama hiç değilse güzel bir senaryo ve iyi bir karakterler arası konuşma ve ilişki beklerdim ben.
Evet, tam da bu. Bu çeşitleme, Loki gibi bir trickster olarak, Sauron’un halkları manipule gücünü görme zevkini yaşatıp bunu odağına alıyor: Lecter’dan Joker’e, sinemanın psikopat ve sosyopat karakterlerinin yaptığı ve yapmasını arzu ettiğimiz gibi. Diğer yanda Gandalf olup olmadığı merak edilen Yabancı ile de merak duygusu sürdürülüyor, bu sezon ona -Rome’nin Sezar’ı- Ciaran Hinds ile Saruman sorgusu da dahil oluyor.
Kurgu konusunda yazılanlar Dune için geçerliydi, izlerken bir kitabın sayfalarını hunharca çevirip oradan buradan önemli kısımların aktarılmaya çalışıldığını hissediyordunuz. Kaynak kitaba karşın senaristin önemini Star Wars ile kıyasta görüyorsunuz: Esinlendiği tüm kaynakları güzel bir şekilde harmanlayıp sapasağlam bir kurguyla sunan Star Wars’un aksine (The Incredibles ile Fantastic Four ve hatta o dönem için Heroes ile X-Men gibi) Dune maalesef T2’den esinlenen Matrix 2 otoban sahnesi sonrası kendi halkasına Terminatrix katan Terminator serisi gibi, Star Wars kültü yaratmaya çalışan taklitçi gibi kalıyor. Dune kısmını burada kapatalım.
LOTR’a dönersek, 3 (ben 2 seyrettim) bölümlük hızlı girişin tüm sezona yayılıp yayılmayacağı da önemli zira Dexter da iyi bir dönüş yapmış ve finalde hepsini batırmıştı. Ancak aldıkları riskin karşılığını alacaklarını ve alacağımızı düşünüyorum çünkü iki koldan merak duygusu ve manipulasyon örgüsünün verdiği zevk, sonuçta ne olacağını karakterlerin değil seyircinin bilerek bir adım önde olması (Hitchcock’un bombası gibi) bunu temin edecek görünüyor.
Müzik kısmında Citizen Kane ve nicelerinin yoksunluğunda bile eleştirilmediğini bir eleştiri olarak ortaya koyup, değinmenize sevindiğimi söylemek istiyorum. Ekranı kapatmam hususundaki kahvaltı ısrarına yönelik olarak, yazımı noktalıyorum.
Bakalım sonraki bölümlerde neler olacak. Yine aynı şekilde seke seke giderse ilk sezondan daha düşük puan alacağı ortada. Fakat savaş sahneleri ile durumu dengeleyebilirler. İstar ve hobbitlere değinmeyi unutmuşum. Belki de benim en çok beklenti içine girdiğim taraftır. Ama anlamsız sahneler bu beklentimi yaralıyor.
Bu dizi için şurada harcanan kelimeler bile yeterince israf diye düşünüyorum.
Bende izliyorum ama valla yorum yapacak enerjiyi bulamıyorum Analiz için verecek vaktime yazık, zaten 3 saatimi verdim
. Gönül verenlerin minimum beklenti ile ufaktan keyif alıp boş vaktini doldurmak için takılacağı bir diziden öte değil hala 2. sezonda.
Geçmişte orta dünyaya milyon dakika vermiş olmasam şu an haftada 60 dakika vermek koyardı muhtemelen. Şu an için boşluk yakaladıkça izlemeye devam eder geçerim .