The Rings of Power Yorumları (Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri Dizisi)

Bu kadar bütçesi olup böyle inanılmaz külliyatı olan bir eseri bu kadar kötü halde sunmak büyük başarı.

Orta dünya hatırına izliyor hemen herkes. Ben daha ciddi ciddi beğenen görmedim. Bari müzikler güzel olsa onlar da güzel değil.

1 Beğeni

Valla ben ikinci sezona henüz geçmedim, ilk sezon eh işteydi ki ben Yüzüklerin Efendisi loru hakkında bir şey bilmem. Müziklere gelirsem, aslında Bear McCreary’nin müzikleri iyidir. Hatta bana kalrısa bu dizinin bu kadar güzel müziklere sahip olması suç falan sayılmalı. Ben beğeniyorum dizinin müzik tarzını.
Fakat dizinin kendisinin sonradan değeri anlaşılacak bir cevher olduğunu falan düşünmüyorum. Politik doğruculuk ve woke kafasıyla çekilen bir yapım, hikâye anlatımının ne demek olduğunu bilmeyen insanlar tarafından yazıldığı besbelli. Bakalım ikinci sezonda neler yapmışlar? Vaktim olduğunda bakacağım.

1 Beğeni

Müzikler kötü değil ama kullanım yerlerinin yanlışlığı kötü gibi gösteriyor. Saçma sapan yerlerde alakasız bir müzik kullanımı var dizide. Derslerine hiç çalışmamış yapım ekibi.

Sezonu izlemediğim için bir şey diyemiyorum ama Soundtrack dizinin tek ve en güzel şeyi olabilir.

4 dölümde bir şey daha iyi anladık ki bu senaristlerde bir sıkıntı var. Kimsenin ağırlığı yok. Siyahi bir elfe ya da ergen galadriele iki ok attırdılar diye karakterlerin karizmatık falan görüneceğini düşünüyorlar. Yok o iş öyle olmuyor. Marval karakteri yaptıkları, aksiyonda iyi ama içi boş.

Şu an için en güçlü karakter Adar. Artık Tolkien öyle falan demeyi geçti iş. Kızıl Goncalar diye bir dizi var, beş bölüm izledim sonrasını bilmiyorum ama orada o beş bölümde Sadi diye bir karakter var. O bile bunların krallarından daha güçlü, otoriter vs. Ağırlığını taşıyor.

4 Beğeni

Heyecan 0
Aksiyon 1
Gizem 0
Kurgu 0
Karakterler 1
Senaryo -1

Galadriel: Bir bakıyorsun savaşçı elf bir bakıyorsun çıt kırıldım duygusal bir kezban.

Elrond: Ya net ol ya da en baştan kestirip atma.

Isildur: Aşk peşinde koşan bir ergen. Bir öyle bir böyle her şeye hemen kanıyor.

Cücelerin pazar alışverişi ve o pahalı bu ucuz muhabbeti, höyüklüler sahnesi, elrondun beni izleyin diyip iki adım sonra kılıçları bulması ve hemen işi çözmeleri vs ne kadar gereksiz sahne varsa koymuşlar. Özellikle höyüklüler yeri tam bir komedi. Yüzük ile tehlikeli bir izlenim veriyorsun. Sonra onları nasıl haklayacağını bilen Elrond biri öldükten sonra bunu yapması. İşi şipşak halletmeleri. Koskoca Sauron’un bel bağladığı höyüklülerin basitliği…

İzleyiciyi iki üç hikayeye faydası olmayan savaş bile diyemeyeceğimiz sahnerle oyalamaya çalışmışlar kısacası. Bakın bu anlattıklarımın hiçbirinin hikayeye katkısı yok. Sadece ve sadece sınavda hiçbir şey bilmeyen öğrenci gibi kağıt boş kalmasın diye yapılmış şeyler.

Kalan bölümler de muhtemelen yine bu şekilde ilerleyecek. Biraz daha fazla savaş sahnesi olacaktır ama onu da ellerine yüzlerine bulaştıracakları çok belli.

5 Beğeni

Bu diziyi hala izleyenler mazoşist mi? :smiley:

Yüzüklerin Efendisi konusunda evet diyebilirim buna. :smiley: Ama bu sezon bu mazoşistliği de bırakabiliriz.

1 Beğeni

Not: 2. sezona başlamadım, izlemeyi de düşünmüyorum :slight_smile:

7 Beğeni

Koskoca 13 bölümde tek sahnesi hariç sanırım eli yüzü düzgün en iyi bölümdü. Kalan bölümlerde sapıtmaya devam ederlerse Doctor Who gibi unutulur gider. Yok bunun üstüne biraz daha koyarlarsa direksiyonu doğru yola kırmış olurlar.

Ork ailesi ve atsız yayalarla mizah konusu olan geçen bölüm, dolgu (filler) olmasından ötürü bu sahnelerle fazlaca göze batmıştı. Sauron’u doğru dürüst görememiştik. Yeni bölüm, sezon prömiyerinde beynimize ektiği tohumların meyvesini aldırmaya başlamış.

Cücelerde yüzüğün etkisinin görülmesi, insanların henüz yüzüğe erişmeden gösterdiği açgözlülük, Cerebrimbor arkasını döndüğünde "büyük kötü"nün yüzüne yayılan gülümseme ve elbette geçen bölümün finalinde vadedilen, bu bölüm sonunda müjdelenen müttefiklik: Adar büyük ihtimalle “düşmanımın düşmanı dostumdur” düsturuyla bu dizinin antikahramanı olacak ve şehit düşecek. Çokça işlemiş bir diğer klişe. (Sanıyorum) Umberto Eco’nun Casablanca için bir vakit söylediği gibi: “Bir film, bazı klişeleri kullanıyorsa bir hiç, bütün klişeleri kullanıyorsa bir hit olur.”

Burada da “Kötü adam ne kadar iyiyse, film de o kadar iyidir” ** kötümüz, onun karşısında daha evvel görmediğimiz, antikahramana evrilecek, karakter değişimiyle seyircide empati uyandıran ve gri alan açan eski çırağı, Gandalf mı Saruman mı oldukları belirsiz iki değişken var elimizde; daha önce bildiklerimizin ne kadarının burada yer aldığı bu yeni “kurgu” hikayeyle beni ilgilendirmiyor.

Bu arada, unutmadan, geçen bölüm Tom Bombadil sahneleri şahaneydi, bu bölümdeki Numenor kısmı ne kadar sıkıcı idiyse.

** Hitchcock’un meşhur sözü. “Bu, en önemli kuraldır.” diye devam eder. (Hitchcock/Truffaut)

Genel seyirci için genel bir nasihat, yine çokça kullanıma karşın Boardwalk Empire prömiyerinden gelsin:

“Güzel bir hikâyeyi asla gerçeklerle bozma.”

Hollywood kendi yarattığı var olmayan karakterleri kurgu ve kurgu dışı yapımların odağı kılmayı çok kere başarmışken, yine bir kurgu eser olan bu kitabı “gerçek” addedip bozulmasını istemeyen kitleleri ironik buluyorum. Hitchcock’un uyarladığı habere sadık şekilde bitirip kendi yaratıcılığına ihanet ettiği The Wrong Man bunu çok güzel özetler.