Bende sessiz ve huzurlu ortamda okumayı tercih edenlerdenim. Geçmişte toplu taşımada okurdum, ancak evde okuduğumun 4 te 1 hızında ve ekstra çaba ile odaklanarak okuyabilirdim. Hatta tekerlekli ulaşım aracında çok daha zor ve yavaş, vapurda daha hızlı ve rahat okuyabildiğimi de keşfetmiştim o dönem her gün aktarma yapmaktan
Şu an tekrar toplu taşıma ya da servis vs ile işe git-gel döngüsüne tekrar girersem muhtemelen audiobook seçeneğini denerim diye düşünüyorum. Henüz denemedim, deneme ihtiyacı da pek hissetmedim ama teorik olarak toplu taşımadaki okuma ile gelen sıkıntıların çoğundan kurtarıyor gibi.
Metroda çok güzel okurdum pandemiden önce. İş çıkışı saatlerinde metro itiş tepişken bile ısrarla okumaya devam ederdim. Kurgu okuduğumda olay örgüsüne daldığım için rahatça okuyabiliyorum. Kurgunun moduna uygun bir müzik listesi açıyordum zaten, bu şekilde metronun sesleri çok rahatsız etmiyordu. Yüzüklerin Efendisi serisini ve Silmarillion’ı metroda okula gidip gelirken okuyordum mesela. Ama otobüste midem bulanacağı için okuyamıyorum. Bu yüzden mümkün olduğunca metro tercih ediyorum ki kitap okuyabileyim.
Derslerim hala online olduğu için toplu taşıma kullanmıyorum uzun zamandır. Aslında düzenli olarak okuma imkanı sağladığı için güzel oluyordu metroda okumak. Bu pandeminin ilk başlarında evde çok güzel okuma yapıyordum, uzun uzun vakit ayırabiliyordum ama son birkaç aydır çok düzensizim her konuda. Artık bu kapanma durumu benim de canıma tak etti sanırım. Şimdi okullar açıldı, iyice bozuldu düzenim. Koronadan ötürü derslerime online girmeyi tercih ediyorum ama sırf metroda düzenli bir şekilde kitap okuyabilmek için gitmek isterdim. Ancak yüz yüze eğitime başlamamamın sebebi de uzun süre toplu taşıma kullanmak zorunda kalmam olduğu için şu an pek mümkün görünmüyor.
İstanbul’da üniversite zamanımda toplu taşımada hep kitap okurdum. Dikkat dağınıklığı sorunum yok ve kolay odaklanabiliyorum. Zaman geçirmek için mükemmel bir araçtı kitap okumak. Metroda ayakta bile okurdum. >_< Böylece daha çok okuyabiliyordum. Açıkçası o günleri özlüyorum. Fakat aynı performansı şehirler arası yolculukta yapamıyorum. Yoldaki tabelaları okumak bile midemi bulandırıyor. Son zamanlarda hızlı tren ve uçakta okumaya alışmıştım ama pandemi girince sanırım bu yeteneğimi de kaybettim. /:
Aynen üstadım, imkanı olanlara tavsiye edilir Gerçi benim binip inmem 15 dakika sürüyordu, okuma açısından çok bir şeye benzemiyordu ama 10-15 sayfa okumaya kar kardır şeklinde bakıyordum
Metroda okuyordum. Ama Koru metrosunda, Ankaray değil. Onun dışında ben de pek okuyamıyorum. Şehirlerarası otobüste okumayı geç bir şey izleyemiyorum bile pek.
Üniversiteye giderken günde min 3 saatim otobüste geçiyor. O sırada da müzik dinlerken kitap okuyorum. Oturabilirsem. İnsanların konuşmasını duymak dikkatimi dağıttığı için müzik dinlemek iyi oluyor. Zaten zihnimi soyutladığım için müzik sıkıntı olmuyor.
Bunun dışında mide bulantısı için tüyo. Başınızın dik durması lazım. Kitabı da dik tutup, başınız dik bir şekilde gözlerinizle aşağı bakıp okuyunca mide bulantısı olmuyor. Kitabı çanta vb. üstüne koyup dik tutunca daha kolay oluyor tabii.
Zaman çarkı, Dune okumuşluğum var otobüste. Özellikle zaman çarkı okurken koca kitabı çıkarınca çok komik oluyor :D.
Hareket halindeki hiçbir araçta kitap okuyamıyorum ne yazık ki. Midem çok kötü oluyor. Onun yerine yanıma ya o an okuduğum kitabı ya da başka bir cep boy kitabı alıyorum. Hareketli araç harici yerlerde, zamanım boşa gitmesin diye onları okuyorum. Gürültüden de çok rahatsız olmam açıkcası. Çocukken istemediğim bir düğüne gittiğimizde ben düğünde Jules Verne okuyordum. Araçlarda kitap okuyabilenlerden olsam keşke.
Hareket halindeki herhangi bir taşıtta bir şey okuyamıyorum. Başım dönüyor, midem bulanıyor. Telefon ile okuyabiliyorum ama. Fiziksel olarak da okuyabilmeyi çok isterdim. Hayatımda en sevmediğim şeylerden birisi olan ulaşımı benim için tam tersi bir şeye dönüştürürdü.
Hareketli herhangi bir taşıtta bırakın kitap okumayı ekrana bile 10 dakika bakamıyorum. Uzun yolculuklarda da ilk 45 dakikadan sonra uyumaya geçmezsem çok net kusarım.
Aşırı derecede özeniyorum bu yüzden toplu taşıtlarda kitap okuyabilenlere.
En odaklanarak okuduğum zamanlar toplu taşımada olduğum zamanlardı. Gürültünün arasında direkt kendi içime gömülüyorum. Sessizlikte dikkatim daha kolay dağılıyor (kendi iç sesimden). Lisede uzunca bir süre Ankara metrosunun eski vagonlarının uçlarındaki boşluklarda yere çöküp derin okumalar yapardım. Şansıma o dönem çok güzel kitaplar okumuştum. Anıları hala canlıdır.
Servisle yolculuk yaparken telefonumdan manga okuyorum ve baya iyi oluyor, sadece serviste ve öğle aralarında okuyarak FMA’de 42. bölüme kadar gelebildim hatta. Bir ara çantama tableti koyup tabletten okumayı düşünmüştüm ama onlarca ders kitabıyla birlikte onu da yüklenmek istemedim. Daha önceleri kitap -düzyazı türünde- da okudum ama manga okduğum kadar hevesli bir şeklilde okumadığımı hatırlıyorum. Toplu taşımada okuyamıyorum diyenlere de tavsiye edebilirim, çizgi roman olduğu için dikkatinizi toplayamasanız da çizimler sizin hikayeden kopmanızı engelliyor.
En son otobüste kitap okuduğumda üniversite için dersaneye gidiyordum. Yarıyıl tatilinde çözmek için sonsuza yakın deneme verilmişti. Tabii ki çözmemiştim. Ben de sekiz saatlik yolculukta çözmüştüm. Hiç unutmam.