Bazen öyle kitaplar adları görüyorum ki ne düşüneceğimi şaşırıyor, karmaşık duygulara kapılıyorum.
Eminim herkesin böyle denk geldiği kitap isimleri mevcuttur. Kitap ismi eserde ilk karşı karşıya geldiğimiz alanlardan biri. O nedenle oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Yaratıcı ya da klasik isimlere eşit mesafede olsam da, bu “tuhaf” isimler bende kitaba karşı önyargı yaratıyor.
O özgün ve insanı vuran isimleri kastetmiyorum. Aşağıda demek istediğimin örneklerini veriyorum.
Siz ne dersiniz?
Bugün denk geldiğim: Çizgili Minik Çaydanlık
Uzun süredir bir türlü alışamadığım kitap ismi: Yokluk Bahçesindeki Kayıp Melodi
Bu sonuncu örnek bence çok uzun ve okuru yoran bir ad bu arada.
Bir de uzunluğu ve manasıyla adını daha okurken rüzgarına kapıldığım isimler var. Her ikisi de Sezgin Kaymaz’dan gelecek, yapacak bir şey yok
Uzunharmanlar’da Bir Davetsiz Misafir
Ateş Canına Yapışsın
Söylerken mest olduğum doğrudur
Peki sizin var mı böyle “tuhaf” bulduğunuz kitap isimleri? Bu kitapları okuduğunuzda fikriniz değişti mi? Yoksa isminden dolayı uzak durmayı mı seçtiniz?
Aklıma tuhaf deyince, direkt olarak İlhami Algör’ün Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku’su ve Mehmet Açar’ın Hayatın Anlamı Ya da Akhisarlı Hasan Tütün’ün Maceraları geliyor nedense. Ben uzak durmaktan ziyade bu tarz isimlere daha bir sıcak bakıyorum, içinden ne çıkacak acaba diye meraklanıyorum.
Bölüme başladığım ilk yıllarda bir arkadaşımda görüp ismine ve içeriğine hayran olduğum kitap, Toplumun McDonaldlaştırılması. Sonrasında sosyal bilimcilerin bu kelimelerle oynayan kısmına daha çok merak saldım ve devamı da geldi. Şeytana Satılan Ruh Ya Da Kötülüğün Egemenliği de son bitirdiğim ilginç isimli kuram kitaplarından bir tanesi.
Sezgin Kaymaz’ın bir de Geber Anne vardı. Bana oldukça ilgi çekici ve tuhaf gelmişti seneleeeer önce ilk gördüğümde. Konusu hafızamda o kadar yer etmediyse de adı kadar ilgi çekici bir kitap olarak hatırlıyorum.
Bir ara her yerde reklamları vardı. Adı tuhaf diye uzak durmak şöyle dursun meraktan okumuştum. Ama önereceğim bir kitap değil kendisi. Başka merak eden olursa diye yazıyorum:
Özet
Ana karakter yerken yediği yiyecekleri hazırlayan kişilerin duygularını tadabiliyordu. Çocukken annesinin yaptığı pastadan onun evliliğinde mutsuz olduğunu anlamıştı. İşte o hüzün…
Benim nazarımda yazarının en iyi işi olmamakla birlikte, isim içerikle acayip uyumlu. Çok entresan ve insanı rahatsız eden bir yapısı var. İnsan annesine nasıl böyle der, dedirtiyor. Fakat kurguda öyle önemli bir yere sahip ki bu kitaba başka da ad verilemezmiş diyor insan okuyunca