Üslubumuzun Gelişimine Katkı Sağlayan Kitaplar/Yazarlar

Daha önce de üslupla ilgili bir başlık açmıştım ama bu kafaya hala taktığım bir konu. O yüzden başka bir soruyla geldim. Dili çok iyi kullandığını düşündüğünüz Türk veya yabancı yazarlardan örnekleriniz, alıntılarınız kitap önerileriniz var mı? Üslup yazarak gelişen bir şey evet ama bence gözlemin, bilgi birikiminin de önemi büyük. Önerilerinizi bekliyorum.

4 Beğeni

Sayısız nasıl yazılır kitabına, incelemesine, yaratıcı yazarlık videosuna baktım. Bu eserler bana nasıl yazacağımı öğretmedi ama yazılmış bir eseri nasıl inceleyeceğimi öğretti. Onlardan sonra okuduğum her kitap üslup olarak beni olumlu olumsuz etkiledi.

En çok etkileyen yazar Robert Jordan oldu. Betimleme yazmakta zorluk çeken ben betimlemeyi öğrendim ondan ki Jordan okuduğum kitaplar içinde betimlemeyi hem en çok kullanan hem dr bunu hikayeye en iyi yediren yazar. Ondan bir de karakter yaratmayı onu ilmek ilmek geliştirmeyi öğrendim. Yapabiliyor muyum? Belki kısmen ama sonuçta öğrendim.

Sonrasında Yusul Atılgan beni çok etkiledi. Karakterin varoluşçu bunalımını Türkçede onun kadar iyi yazan yoktu. Sonra Herman Hesse yjne aynı sebeple etkiledi. Brandon Sanderson baştan kocaman ve coğunlukla özgün olan bir evren kurmak konusunda etkiledi.

5 Beğeni

Ben de büyük ustayı beğenenler arasındayım. Ancak bazı zamanlar okurken kesme işaretinin ve düzeltme işaretinin olmaması bir tuhaf hissettirmiyor değil.

Ayrıca herkesin bir üsluba sahip olduğunu düşünüyorum. Parmak izi gibi… Ve onun iyi yahut kötü (etkileyici ya da irrite edici) yönlerini keşfedip ona göre bilinçli yazıldığında iyi olacağını düşünüyorum.

Bu keşfi yapmanın yolunun da kendi edebiyatımızdaki eserlerdeki üslupları deşifre yapmaktan geçtiğine inanıyorum. Bana göre yol belli ama uzunluğu ve sonu buğulu…

Başka dillerin edebiyatında da bu keşif gerçekleştirilebilir ama o dilde okumak gerektiğine inanıyorum; zira çevirinin ister istemez üsluba etki yapacağını varsayıyorum. Ayrıca yazdığınız eser yerli edebiyattaki kitaplar arasında konumlanacak yani yerli üslupları arasında bir yer edinecek uslubunuz, farklı dilde yazarsanız farklı dilde yayınlarsanız başka tabii…

Ayrıca çeviri kitaplarından bir şey öğrenemezsiniz demiyorum, o eserlerdeki yazarın üslubu bütünü olarak göremezsiniz demek istiyorum.

Yani önce sınırları görmek gerektiğine ve sonra o sınırları belirleyip ötesine geçmekte yatıyor herşey. Ötesi iyi olacak diğer bir garanti yok ama farklı olacağı da kesin. Zaten farklı olması ve lezzetli olması aranmıyor mu? Bilemem, tabii herkese göre değişir. Bana göre öyle… Saygılar…:grinning:

Not: Benim kız itekleyip duruyor, çağırıyor. O yüzden yorumu diken üstünde yazdım gibi. :smile: Kendimce açıklamaya çalıştım ama diken üstünde olmak anlaşılmazlığıma neden olmuş olabilir… Sevgiler…

Öneri de gelsin: İş B. Yay. Türk Klasikler Serisi güzel bir başlangıç olabilir, sonra gelsin Sait Faikler, Ömer Seyfettinler… Ferit Edgüler… Cemil Kavukçular…

Son olarak: Öykülerle daha hızlı ve daha çok üslubu tanıyabilirsiniz diye düşünüyorum…

Neyse ben kızımla “Lego Kule” yapacağım. :raised_hand_with_fingers_splayed:

3 Beğeni

Hasan Ali Toptaş’ın Bin Hüzünlü Haz romanını okuduğumda büyülenmiştim. Sonradan biraz tekrara düşse de mutlaka okunması gereken yazarlardan biri bence.

3 Beğeni

HAT ’ ın tüm kitaplarını okudum. " Ben Bir Gürgen Dalıyım" dahil. 5-6 sene önce Gölgesizler filmini izlemem sonrasında zamanla tüm kitaplarını okudum.

Uzun… sonsuz :slight_smile: cümle ve paragrafları insanı bazen bezdiriyor, ama size katılıyorum okunması gereken yazarlardan.

4 Beğeni

Yorumlarda betimleme görünce aklıma Orhan Pamuk geldi, üslup olarak anlaşamayabilirsiniz tabii. Yazım hayatının ilk yarısında çıkarmış olduğu eserleri öneririm.

Hasan Ali Toptaş’ın dili kullanım şekli çok hoşuma gidiyor lakin altı kitabını okumuş olmalıyım, bir noktada gelişmeden çok oturmuş ve tekrar eden bir üslup söz konusu. Ama sonuçta kahve de aynı kahve, içmeyi bırakmıyoruz :slight_smile: Gölgesizler’i öneririm şiddetle.

Robert Silverberg - Cam Kule. Hikayenin sonu ile ilgili hoşnutsuzluklarım var ama konu üslup ise okunmalı.

Patrick Ness - Kaos Yürüyüşü. Bu eserde daha önce görmediğim hiç bir şey yok lakin sayfalara basılmış bildiğimiz harfler, yazılar resmen dile gelmiş gibi. Bir noktada karakter kızdıysa biz bunu yazı karakterinin değişimi ile anlıyoruz. Kısa kelime ve cümleler geldiğinde biliyoruz ki düşünmeye gücümüz yok, yorgunuz. Biz diyorum çünkü bu adamın hangi eserini okusam hiç dışarıda kalmadım. Kahramanla bir şekilde özdeşleştim. <3 Ness

Üslup söz konusu ise şiir olmadan olmaz. Dilin en sade halini, müziğe en yakın şeklini şiirde görürsünüz. Mesela ilk yazmaya başladığımda tüm betimlemelerim birer Attila İlhan çakmasıydı. Su Kasidesi bana çok şey öğretmiştir ki tek başına gerçek anlamda müthiş zamanımı -iyi ki- yemiştir. Ayrıca Fuzuli’nin gazelleri de bir o kadar güzeldir. Lale Müldür’ün Anemon’u çok uzun süre başucu kitabım olmuştur. Yazarken sıkıştığım zamanlar, umutsuzluğa kapıldığımda açıp okurdum. Dilimi bu kadar seviyorsam sebebi manzum eserlerimiz.

Çeviri edebiyatta kendime üstat bildiğim isimler Frank Herbert, Terry Pratchett, China Mieville. Özellikle Mieville kendi yazım hayatım için milat olmuştur bana. Bu biraz da kişiye özel, az çok herkesin yazım hayatında kilometre taşı sayabileceği yazarlar/eserler vardır. Bu sizin ne istediğinizle ilgili kanımca.

6 Beğeni

Yaşar kemal’in doğa tasvirleri,psikolojik betimlemeleri, folkloru,arkeolojiyi ve coğrafyayı etkin kullanması

Hasan ali toptaş’ın temiz Türkçesi ve müthiş benzetmeleri

Necip Fazıl ve Ahmet Hamdi Tanpınarın eski ve modern Türkçeyi tek potada eritip ortaya koydukları dil

İhsan Oktay Anar’ ın İhsan Oktay Anar’lığı beni benden alıyor.

1 Beğeni

“Şair”, şiirini geliştirmek için şiir okumalıdır. Bu kaçınılmazdır fakat bu durum şaire katkıda bulunabileceği gibi, onun bir nebze de olsa üslubunun bozulmasına yol açabilir. Buna 2. Yeni şiirini ve bir tık da olsa Garipçileri örnek verebilirim. Şiir üçlüm Cemal Süreya, Edip Cansever, Cahit Sıtkı Tarancı’dır.

Belki bi de Ahmet Hamdi Tanpınar,ha?

Henüz kendisinin herhangi bir eserini okumadım, üzülerek söylüyorum ki. O yüzden bir yorum yapamam. Fırsat buldukça edineceğim.

Okuduğum her kitaptan ya iyiyi ya da kötüyü öğrendim. Bu da beni yapmam ve yapmamam gereken konusunda geliştirmiştir. Sanırım bu noktada sorulacak sorular:

Nasıl kitap okuyoruz? Ne için okuyoruz? Nelere dikkat etmeliyiz? Bir eseri okurken nasıl ele almalı? Amacımız ne? Yazmayı öğrenmek ve bir gün yazar olmak mı istiyoruz yoksa sadece o kitabı okuyup yaşamak mı? Eğer buna cevabımız yazmak ve bir gün güzel eserler verebilmek ise kesinlikle okurken buna göre ilerlemek lazım.

Bu konuda ilerleme kaydedince her birinin öğretici yanı olduğunu düşünüyorum.

1 Beğeni

John Steinbeck
George Orwell
Yaşar Kemal

1 Beğeni