Çevirmen arkadaş ile Editör arkadaş ve yayınevinin kimyaları madem bu kadar tutmamış, şu an yeni baskılarda çevirileri nasıl kullanılıyor diye sorası geliyor insanın Ama sonra paramızın değeri ile beraber her şeyin düşen kalitesini hatırlayıp vazgeçiyorum
Ben kitapları almayacağım ama alıp da baskılara detaylı bir karşılaştırma yapan olursa ileride tekrar düşünürüm belki
Ben de farkındayım sadece sayfa sayısının belirlemediğini. Benim karşılaştırdığım kitap ile aynı baskı şekline sahip kitap. Ücret o kadar saçma ki Ayn Rand kitapları, bunun yanında ucuz kaldı.
Bu kitap 336 sayfa 24 x 20 boyutlarında, kuşe kağıt ve üretici fiyatı 495 lira. Yapraklar Evi’nin 24 x 20 olmadığı yazıyor. Eğer baskı 24 x 20, 800 sayfa kuşe kağıt baskı ise bütün sözlerimi geri alıyorum. Çünkü o zaman ucuza basmışlar demektir.
Şöyle dersem daha doğru anlaşılabilir sanırım; kitabın fiyatını belirleyen tek şey üretim maliyeti değil.
İç sayfalardan baktığım kadarıyla bir değişiklik yok gibi gözüküyor zaten. Alastair Reynolds o kadar okumak istediğim bir yazar ki. İngilizcesine elim gitmiyor, yorucu oluyor benim için okumak.
Güneşin Altın Elmaları 150TL mi yazıyor etiket fiyatı ben mi yanlış görüyorum, yuhh abart ithaki yani
Keşke Hyperion için de aynını yapsa yakın zamanda
Korkunç bir tercih olmuş.
Çok mantıklı bir karar olmuş. Keşke daha önceden yapsalardı.
İlgilileri ve meraklıları haricinde okunan bir seri olmadığı için, insanlar yine alıp kitaplığının baş köşesinde sergileyecek. Satış rakamları düşmez.
O kadar çok üzüldüm ki yani indirimli 390 ama yine de çok fazla. Zaten kitap almakta zorlanır oldum bunu görünce ekstra çöktüm.
Kütüphanedeki ceset -cesetler merdiveni aynı kitaptır.Almayı düşünenlerin elinde cesetler merdiveni varsa bunu boşuna almasınlar .
Gerçekten gereksiz yüksek. Dün altı tane kitap aldım. Her iki sipariş için hediye çeki kullansam bile bu tek kitap o altı kitaptan pahalı.
Yıl 2058. İnternetin gelişmiş bir sürümü olan Ağ, hayatın her alanına hâkim olmuştur. Şeffaflık politikası gereği vatandaşlara ait her türlü bilgi erişime açık bir biçimde Ağ’da paylaşılmakta, kimlik kartları yerine artık deri altına yerleştirilen çipler kullanılmaktadır. Böylelikle yeni bir çağ başlar. Sistem herkesin her an nerede, kiminle olduğunu ve ne yaptığını bildiğinden tehlikenin yerini güvene bıraktığına inanılır. Elbette bu düzen kendi şüphecilerini de yaratır ve vatandaşlardan bazılarının, belli kurallar çerçevesinde mahremiyetlerini korumasına izin verilir. Sonuç olarak gerçek hayat Ağ üzerinde yaşanırken, sanal hayat takma isim ve yüze takılan protezlerle sokağa taşınır.
Camille Lavigne ya da gerçek hayattaki adıyla Dyna Rogne takma isim kullanmayı seçenlerdendir. Kimlik politikalarıyla şekillenen bu yeni toplumda başarı ölçütü zenginlik ya da kariyer yapmak değil kişiliğin kendisi olduğundan, vatandaşların en büyük arzusu Ağ üzerinden atanan notlarını yani meta-göstergelerini yüksek tutmaktır. Camille de aynı hedefle Ağ’ın kanaat liderlerinden, şeffaflık savunucusu Irina Laubovsky’nin kanatları altına sığınmayı ve yükselmeyi hedefler. Fakat fikirleriyle hayranlık kadar rahatsızlık da uyandıran bu entelektüel gerçekte kimdir? Camille’in gerçeği öğrenmek amacıyla çıktığı bu yolculuk onu “rüya toplum”un görünmeyen yüzüyle tanıştıracaktır.
Benjamin Fogel bilimkurgu, distopya ve polisiye gibi türleri bir potada eriten romanında, gerçekleşmesi kulağa tüyler ürpertici derecede yakın gelen geleceğin portresini çiziyor. Irina’ya Göre Şeffaflık, 1984’ün korkularını 2058’e taşıyan etkileyici bir roman.