Ben henüz almadım.
Bu hafta, olmadı diğer hafta daha da olmadı bir sonraki hafta ucuzkitapal da YKY yüzde 50 indirim görür ve o kitaplar arasında bu kitap da vardır diye umuyorum.
Ben henüz almadım.
Bu hafta, olmadı diğer hafta daha da olmadı bir sonraki hafta ucuzkitapal da YKY yüzde 50 indirim görür ve o kitaplar arasında bu kitap da vardır diye umuyorum.
Görselleri sen attın sandım
Kidega da sık sık YKY %50 yapıyor ama kitap şu an sitede yok. Umarım en kısa zamanda eklenir ve %50 görür
Bugün YKY mağazasında gördüm, güzel bir baskı gibi ama ben Malazan beklediğim için almıyorum, pas geçtim
Ben olsam Malazan’ı pas geçerdim.
YKY’nin bu kitapları kaçmaz.
Özellikle:
YKY’nin özel dizi kitapları, sergi kitapları ve X yaşında kitapları çok iyiler
X yaşında olanları takip edebildikçe alıyorum. Fiyatı da zorlamıyor.
Bulaştım bir kere vazgeçemem
Kidega söz dinliyor yaptı indirimi ama yeni kitaplar yok Belki indirim bitmeden eklenir takip edelim.
Sazlı Cazlı’yı almıştım (ciltsiz), Cumhuriyetin İlk Yılı’nı alacağım. Ama
bunu bilemedim. Bu seri hangisi?
Sazlı Cazlı kitaplarında ben de geç kaldığım için karton kapakları almıştım.
Yıldızların Altında olan seri değil şu kitap.
YKY’nin şu iki serisinde çok iyi kitaplar oluyor.
Özel dizi
https://www.yapikrediyayinlari.com.tr/kitap/ozel-dizi
ve Sergi kitapları
https://www.yapikrediyayinlari.com.tr/kitap/sergi-kitaplari
X yaşında kitapların artık karton kapak olması üzdü.
Evet, şimdi dikkat ettim kötü olmuş, üzücü.
Muhtemelen bu karton kapak olayı “Ben Pırıl Pırıl Bir Gemiydim Eskiden – Özdemir Asaf 100 Yaşında” kitabına özel bir durum olacak, kitabı Doğan Kardeş kategorisinde yayınlamışlar zaten.
Şuradan içerik görülebilir.
Paylaşmayı unutmuştum… Kapra bir Osman Cemal Kaygılı kitabı daha yayınladı.
Osman Cemal Kaygılı’nın son romanı Akşamcılar, Son Telgraf gazetesinde 1937-1938 yılları arasında tefrika edilmiştir. Osman Cemal, büyük ölçüde kendi anılarından yola çıkarak yazdığı bu eserde 1930’lar İstanbul’undaki meşhur meyhaneleri, meyhane müdavimlerini ve buralarda gelişen yeme içme kültürünü belgesel tadında anlatıyor. Orta oyunu gibi geleneksel anlatı türlerine yaslanan ve anı-roman olarak adlandırabileceğimiz Akşamcılar, edebî değerinden ziyade bir devrin gece âlemlerine dair ilginç ve detaylı bilgileri verdiği için bile okunmayı hak ediyor.
Akşamcılar’ı okurken 1930’lar İstanbul’unun namlı akşamcılarıyla tanışacak, zengin mezeler eşliğinde Divan şiirinden beyitlerin okunup fıkraların anlatıldığı, halk müziğinden klasik Türk müziğine her tür ezginin keyifle dinlendiği İstanbul akşamcı mekânlarının renkli dünyasına dalacaksınız.“Onun romanlarında, kendisine mahsus bir tahkiye görülür. Dili öz Türkçedir. Edası teklifsiz, samimidir. Üslup yapmak özentilerine Osman Cemal’de rastlanmaz. O, daima realiteyle, olaylarla baş başadır. Hayal derinliklerine inmek zahmetine katlanmayı göze almamıştır. Kitapları okunmaya başlanırken, itinasız bir yazış tarzı ile karşılaşıldığı vehmi sizi biran düşündürür. Sonra sonra, bu çok samimi eda içinde Osman Cemal’in sıcak ve engin samimiyetini bulursunuz. O artık, sizi peşine takmış sürükler, götürür. Üslup hususi bir beyan tarzı ise, Osman Cemal büyük bir üslupçudur.”
Reşat Feyzi Yüzüncü
Mail atınca ekliyorlar. İsbn nunarası yada kitabın linki olması gerekiyor sanırım
Netflix Cixin Liu’nun 3 Cisim Problemi kitabını dizi yapıyor. Yapımcı ekibi ise Game of Throne’un yapımcı ekibiymiş. Umarım bunu batırmazlar.
(Altta ki görüntü normalde instagram sayfası linki ama nedense gözükmüyor.)
https://twitter.com/netflixturkiye/status/1670183792714080257?t=Y3ddumJrPISmuXYmZDcWuA&s=19
Bir yanlış anlaşılma olmadıysa son cilt olarak “Sibirya ve Sahalin yazıları” yayınlandı.
Özellikle Mektuplar başka bahara kaldı.
Bütün Eserler diye çıktığı yolculuğu ilk plandan 6 cilt eksik yayınlayarak tamamladı Alfa.
Anton Çehov Bütün Eserleri 14
Çehov 1890 yılında, bir sürgün adasında kürek mahkûmlarının korkunç yaşam koşullarını belgelemek için Rusya’dan uzun, zorlu bir yolculuğa çıkar. Tüm zamanların en etkileyici metinlerinden biriyle geri dönmesini sağlayan yorucu bir yolculuk…
Sibirya’daki ilk izlenimlerini ve Sahalin’de kaldığı üç aylık süredeki tüm acı deneyimlerini belgeleriyle kaydetmeye kararlıdır. Bir gazete haberi, bir sosyolojik çalışma, bir seyahat günlüğünden daha fazlasını söylemek ister Çehov: Toplumun kayıtsızlığı.
Herhangi bir ideolojik göstergenin ötesinde bu kitap, umursanmadığı toplumun boyunduruğu altında ezilmiş, acı çeken bir adam, bir kadın veya bir çocuk üzerine, oradaki “insan” üzerine cesur bir incelemedir. Çarlık ceza sisteminin ayrıntılı bir tasvirini de içeren Sibirya ve Sahalin Adası, Çehov’un kariyerinde ve Rusya’da oldukça etkili olmuştur.
Hani 20 olacaktı? Tamamlandı mı şimdi?
Günlük, mektuplar… çevirmekten vazgeçtiler.
Sahalin Adası ve Sibirya yazıları ile bitirdiler.
Artık kalanı yaşlanınca yaparız demişti Mustafa bey, kim yaşlanınca bilemedim?
Mario PUZO-Saray Oyunları kitabının içeriğinde SİCİLYALI (Mayıs 2023) yazıyor ama kitap hala çıkmamış.Instagram’dan yazacaktım sayfası yok galiba yayınevinin.Bilgisi olan var mı ?
İkinci Meşrutiyet’in Siyasi Hayatına Bakışlar
“Bu kitabın yazılması şu gayeye dayanır: Eski harfleri okuyamayan, Osmanlıcayı anlayamayan bugünkü nesle, memleketimizdeki ideolojik hareketlerin gelişmesini anlatmak… İkinci Meşrutiyet bugünün kapılarını açan anahtarları verecek özlü bir devredir. Osmanlı İmparatorluğu, tarihinin bu sayfasında en kritik anlarını yaşamış, bu devrede tarihe karışmıştır. Fakat yeni bir Türkiye’nin doğum sancıları da İkinci Meşrutiyet yılları içindedir.”
- Tarık Zafer Tunaya
İkinci Meşrutiyet, bugünün kapılarını açan anahtarlara sahip olmasıyla çok önemli bir dönemi kapsar. Osmanlı İmparatorluğu, tarihinin bu döneminde en kritik anlarını yaşamış, yine bu dönemde dünya tarihine veda etmiştir. İkinci Meşrutiyet ve İttihatçılık gibi konuların popülerliğini koruması, bu konularla ilgili çalışmaların giderek artması, Türkiye Cumhuriyeti’nin doğum sancılarının bu dönemde yaşanmasıyla alakalıdır.
“Meşrutiyet, Türkleri imparatorluk formülünden demokratik bir Cumhuriyet formülüne iletmiş olan köprüdür” diyen Tarık Zafer Tunaya’nın bu çalışmasında, bir imparatorluğun geçmişine, hâline ve geleceğine ait bütün sorular 1908’den itibaren büyük bir açıklıkla sorulmuş ve cevaplar aranmıştır. Tunaya çalışması boyunca Meşrutiyeti; fert ve toplum, olay ve fikir olarak incelerken, bugünün değil zamanın insanlarını tanıtmayı ve konuşturmayı amaçlamıştır.
Hürriyetin İlanı, İkinci Meşrutiyet hakkında çalışmalar yapan tarihçiler ve öğrenciler kadar geçmişimize dair soruları olan tüm meraklılar için de kolayca okunabilen, benzersiz bir kaynak…
Kapalı yapıları, haklarındaki bilgilerin kısıtlı olması, etraflarındaki kalın sır perdesi ve nispeten kısa ömürlü olmalarıyla Tapınak Şövalyeleri, kendilerine dair birçok efsane türetilen ve günümüzde dahi tartışılmaya devam edilen bir askerî tarikattır. Kimi tarihçilerce “Haçlı Seferlerinin asli unsuru” olarak nitelendirilen Tapınak Şövalyeleri, 1120 yılındaki kuruluşundan 1312 yılında Papalıkça ilgasına kadar, yaklaşık iki asır boyunca hem Yakın Doğu’da hem de Hristiyan Batı’da cereyan eden siyasî, askerî ve ekonomik olayların önemli aktörleri arasında yer aldı.
Peki, Tapınak Şövalyeleri dinî ve askerî bir tarikat olarak nasıl bir işleyişe sahipti?
Tarikat biraderlerinin gündelik yaşantısı nasıldı?
Biraderler nelerle meşgul oluyor, nelerden sorumlu tutuluyorlardı?
Hangi amaca hizmet ediyorlar ve bunun için ne gibi faaliyetlerde bulunuyorlardı?
Tarikat içerisindeki katı hiyerarşi hangi özellikleri taşıyordu?
Tapınak Şövalyelerinin El Kitabı bu ve daha birçok soruya tarikatın içerisinden bir cevap sunuyor.
Elinizdeki kitap, Tapınak Şövalyeliği Tarikatı’na ait olan ve yaklaşık bir buçuk asırlık bir zaman dilimde oluşan orijinal kuralların derlenmesini içeriyor. Tapınak Şövalyelerinin kurumsal çerçevesini çizen ve temel işleyiş kurallarını ortaya koyan bu metin, tarikat hakkında doğrudan bilgi veren en güvenilir ana kaynak olma özelliğine sahip. Tarikatın kurumsal yapısı, dinî hayatı, askerî düzeni, iç işleyişi ve biraderlerin yaşantısı hakkında oldukça geniş bilgiler sunan eser, aynı zamanda, Tapınak Şövalyelerinin faaliyet yürüttüğü bölgeler ve bu bölgelerde münasebet halinde olduğu unsurlar hakkında da dolaylı bilgiler veriyor. Tapınak Şövalyelerinin El Kitabı: Büyük Üstadın Biraderlere Öğütleri, Tapınak Şövalyelerinin komplo teorilerinden uzak, doğru ve gerçekçi bir şekilde anlaşılmasına katkıda bulunuyor.
Tarih birçok farklı yolla tanımlanabilir ve bölümlere ayrılabilir. Peki ama bunun “doğru” ve “yanlışsız” olarak adlandırılabilecek bir yöntemi var mıdır? Ya da ulusların kendileri için tayin ettikleri tarihler mutlak ve alternatifsiz midir? Duayen Ortadoğu tarihçisi Bernard Lewis’in kaleminden tarihin kendisine dair bir inceleme.
Uluslar kimi zaman, göz ardı edilmiş ya da unutulmuş kaynaklarda yeni bir geçmiş bulurlar. Bu yeni geçmişi hatırlarlar, yeniden canlandırırlar ve kendi tarihleri olarak benimserler. Kimi zamansa çeşitli amaçlar gözeterek yeni baştan bir tarih kurgularlar. Bu yeni geçmişleri üzerinden bugün ve yarına ilişkin bir gündem kurarlar. Tarihi “gerçeklik” işlevsel bir amaç gözetilerek kullanılır hale getirilir.
Tüm bu süreç modern ve Avrupalı bir şeydir. Eskiler genel itibarıyla bugün bizlerin tarihe atfettiğimiz şekilde bir önem vermemektedir: Tarih ancak yaşanmış ve bitmiş, yalnızca kendisinden ibret alınacak bir şey olarak geride durmaktadır. Oysa artık, yaşanmış -veya hiç yaşanmamış- bir geçmiş, bugüne getirilebilir ve geleceğin temeli olabilir.
Lewis İranlıların Pers kökenlerini yeniden keşfinden, Filistin topraklarına göç eden Yahudilerin savaşçılıklarını ön plana çıkaran tarihi olayların peşine düşmelerine; Kudüs’ün Yahudilerce ele geçirilmesinin ardından İslam dünyasında rağbet görmeye başlayan Haçlı Seferleri anlatılarından Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla çeşitli geçmişler arasında bir seçim yapmak durumunda kalan Türklere kadar birçok güncel örnekle yeni baştan inşa edilen tarihleri inceliyor. Fatih Yücel’in yetkin çevirisiyle Türkçede ilk defa yayınlanan Tarih: Hatırlanan, Yeniden Canlandırılan ve Kurgulanan, Bernard Lewis’in ustalığını gözler önüne seren bir kitap.
Modern Türk istihbaratının bilinmeyenlerini keşfedeceğiniz bir yolculuğa hazır olun. İstihbarat tarihçisi Polat Safi, sizleri Türk istihbarat dünyasının derinliklerine götürüyor. 1826’dan 2023’e uzanan yaklaşık iki yüz yıllık bir sürecin merkezine Milli İstihbarat Teşkilatı’nı (MİT) yerleştiriyor.
Milli İstihbarat Teşkilatı (1826-2023) önce Osmanlı’dan Cumhuriyet dönemine devreden istihbarat mirasını gün yüzüne çıkarıyor: Osmanlı gizli polis teşkilatından II. Abdülhamit’in hafiye sistemine, Teşkilat-ı Mahsusa’dan II. Şube’ye ve oradan Milli Mücadele yıllarındaki Karakol, Mim Mim ve Felah Gruplarına uzanan geniş bir incelemeyi sizlerle buluşturuyor. Ardından Milli Emniyet Hizmeti Riyaseti’nin (MAH) kuruluşundan Milli İstihbarat Teşkilatı’na geçişe ve oradan günümüze kadar uzanan yaklaşık yüz yıllık bir dönemin istihbarat dünyasını aydınlatıyor.
Yakın tarih anlatılarına istihbarat boyutunu ekleyen Polat Safi, bu kapsamda bir dedektif gibi iz sürerek 6-7 Eylül Olayları, CIA’in 12 Eylül darbesine etkisi, el-Kaide’nin Türkiye’deki ilk eylemleri, PKK-Ermenistan ilişkisi gibi birçok önemli olay, operasyon ve kurum üzerindeki gizem perdesini kaldırıyor. Ayrıca Şükrü Ali Ögel, Fuat Balkan, Behçet Türkmen, Fuat Doğu, Hamza Gürgüç gibi isimlerle ilgili daha önce gün yüzüne çıkmamış bilgiler veriyor.
Ve 2010 sonrası… MOSSAD ile HUMINT protokolünün sonlandırılması; Hakan Fidan’ın kimliği; MİT’teki idari, teknik, hukuki ve operatif dönüşüm; Suriye, Irak, Libya, Karabağ ve Somali’deki faaliyetleriyle istihbarat diplomasisi çalışmaları; FETÖ, PKK ve DEAŞ’a karşı yürütülen mücadele; Rusya Federasyonu, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve İran’a karşı icra edilen istihbarata karşı koyma operasyonları; paramiliter faaliyetler ve lider kadrolara yönelik hedef odaklı operasyonlar gibi birçok önemli konuya dair hem merakınızı giderecek hem de ilgi uyandıracak ayrıntıları bu kitapta bulabileceksiniz.
Yerli ve yabancı arşivler yanında daha önce yayımlanmamış MİT Arşiv vesikaları kullanılarak hazırlanan Milli İstihbarat Teşkilatı (1826-2023) ile Türk istihbarat tarihi adeta yeni baştan yazılıyor. Türk istihbaratını dünya istihbarat tarihinin bir parçası yapmaya aday Kronik Kitap Gizli Teşkilatlar Serisi’nin bu yeni çalışması istihbarat tarihi meraklıları, gizemin ve bilinmeyenin peşinden gidenler için bir başucu eseri.