Hyperion ile ilgili bilgi var mıdır? Sanki seneye mi kalmıştı, öyle bir şey hatırlıyorum ama.
Can Kantarcı tüm kitapları baştan çevirmeye başlamıştı Pegasus Yayınları sağolsun çevirilerini satmadı o yüzden İthaki Yayınları baştan çeviriyor seriyi.
Bu kapak değildi gif vardı o yüzden kapak değişmedi.
Ooooh be sonunda Pegasus’un keyfini beklemekten kurtulacağız.
Adamlar seriye başlıyor sonra devamını bi ara basarız yeaa modunda bekletiyor.
Hoops V. E. Schwab’ı Pegasus basmıyor muydu? Neyse umarım güzel çevirilerle devam eder Artemis. Vahşi’nin devamını da basarlar umarım. Çıkmış mı kitaplar bu arada yoksa sadece duyuru mu bu?
Soğuk Savaş döneminin paranoyasını ve modern toplumun hüküm sürmeye bugün de devam eden bürokratik labirentlerini resmeden Küvette Bulunan Günce, Stanislaw Lem’in en kışkırtıcı eserlerinden biri. Karanlık bir gelecekte, varoluşun anlamı, bir yeraltı kompleksinin sayısız koridorunda yitip gitmiştir. Kimliği belirsiz bir ajan, hem kendisini hem de görevini sorgulatan bir entrikanın ortasında, sıradışı bir günceye ulaşır. Bu günce, gerçeklik algısını büsbütün altüst eden ipuçları ve gizemlerle doludur. Lem’in ustalıklı kalemi bizi distopyanın bu çarpık dünyasında adım adım gezdirirken, okuduğumuz her sayfa, bürokrasinin soğuk yüzünü ve insan aklının karmaşıklığını da gözler önüne seriyor. Küvette Bulunan Günce, sadece bir bilimkurgu romanı değil, aynı zamanda modern dünyanın absürtlüğüne dair çarpıcı bir alegori
Pegasus sanırım bir sene kadar önce Vahşi kitabının devamı Kindar (Vengeful) için bandrol aldı, ama tabii ki kitabı piyasaya sürmedi.
Hakan Günday eserlerine bir yenisi ekleniyor. İçeriğini bilmiyorum paylaşmak için en doğru başlık burası olmalı diyerekten paylaşayım.
Oya Baydar ve George Elliot arasındaki yazarları ilk defa duydum 
Can coştu bu aralar, çoğu Türkçe’ye ilk defa çevrildi sanırım.
Ötüken Modern Klasikler serisine başlamış, herkesin bastığı bir kitapla başlamamış olması yeni bir soluk getirebilmesi açısından umut verici olmuş.
Güncelleme: Sitesinden baktım da Şubat ayında başlamışlar sanırım.
Ötüken dur Allah’ını seversen. Zaten ortalık karışık.
Dünya’nın Kısa Tarihi - Say Yayınları - David Baker
13,8 milyar yıl önce ne oldu? Zaman nasıl başladı? Canlılık nasıl var oldu? Hangi koşullar insanların Dünya’da evrimleşmesine yol açtı? Antroposen’den sağ çıkabilecek miyiz? Hepimizin yıldız tozlarından oluştuğu gerçekten doğru mu? Evrenin sonu nasıl gelecek?
David Baker, Dünya’nın Kısa Tarihi’nde, bizi yalnızca türümüzün ve gezegenimizin tarihiyle değil, uçsuz bucaksız evrenimizin tarihiyle de tanıştırıyor. Kimya, biyoloji ve fizik alanındaki bilgileri sosyal bilimler ve beşeri bilimlerdeki bilgilerle birleştiren kitap, milyarlarca yılın öyküsünü kuşbakışı ele alıyor.
“Biz, o öykünün ne başıyız ne de sonuyuz – aslında, biz yok olup gittikten çok sonra da sürecek bir masalın orta yerinde meydana çıktık. Evrenin tarihinin engin genişliğine şöyle bir bakmak, bir kişinin ya da bir türün kendini gerçekten çok küçük hissetmesine yol açabilir. Ama aynı zamanda da bu, yaşamın nasıl harika ve nasıl hayret verici bir şey olduğunu anımsatan bir olgudur. Baker’ın yazdığı gibi, geceleyin gözlerimizi gökyüzüne çevirdiğimizde, biz evrene bakmıyoruz, kendisine bakan evrenin ta kendisiyiz.”
Yeni bir yayınevi, iki ilgi çekici kitap ile gelmiş.
Tarihi Afa Yayınları’nın adını kullanan yeni bir yayınevi sanırım. Belyaev’i Rusça aslından çevirmişler.