Yeni kelimesinin zaman konusundaki belirsizliğine sığınarak bir kitap paylaşacağım. Zira kitap çıkalı neredeyse 3 ay oluyor (5 Şubat 2019), ancak o vakitlerde askerlik hazırlıklarıyla uğraştığımdan değil portale haber yazmak burada bile bahsedemedim. Bugün tekrar aklıma geldi. Baktım kimse de bahsetmemiş, duyurulmadan geçilmesin istedim. Gerçi çıkmak derken basılı olarak yayınlanmadı zaten, ücretsiz bir şekilde PDF formatında indirebiliyorsunuz.
Bu güzide öykü derlemesini, şu an Kayıp Rıhtım Kitap Kulübü anketindeki adaylardan biri olan Gözlemci Olarak Buradayız’ın da yazarı, Emirhan Burak Aydın kaleme (klavyeye) almış. Sonra Dedalus’un şahane kitap kapaklarının birçoğunun sorumlusu Barış Şehri ile beraber kitap haline getirmişler. Kapak şöyle:
Dünyanın en güçlü devletlerinin ordularının, Mustafa Kemal başta olmak üzere tüm subay ve er kadrosuyla Osmanlı Ordusu tarafından bozguna uğratıldığı Çanakkale Savaşı’nda iki taraftan da on binlerce kişi öldü, yaralandı, sakat kaldı; yüz binlerce insanın hayatı bir daha asla eskisi gibi olamayacak şekilde değişti. Ancak hayatı fazla değişmeyenler de vardı. Örneğin, üç bin daireyle Londra’daki Chelsea semtinin çoğunun sahibi olan Cadogan Ailesinin mensubu ve elinizdeki anıların yazarı olan Chelsea Kontu Binbaşı Edward Cadogan gibi. Çanakkale’ye, en şiddetli çarpışmalar bittikten sonra gönderilen ve savaşın hercümercini sıcak anlarında değil, daha sakinlediği bir dönemde yaşayan bu iyi eğitimli ve sanatkâr ruhlu kont, sonrasında Mısır ve Filistin’de de bulundu. Buralarda yaşadıklarını yazdı, fotoğrafladı, resimledi. Ardından ülkesine ve parlamentodaki görevine dönüp soyunun ve servetinin imtiyazıyla hayatına devam etti. Ancak arada, fotoğraflarına da yansıyan küçük bir fark vardı: Cadogan ateşi ve ölümü görmüştü. Olaylara hem bir asilin ayrıcalık ve üstünlük duygusuyla, hem de bir askerin vazifeşinaslığı ve avamdan neferlerine yönelik yoldaşlık hissiyle bakan bu gönüllü süvari binbaşısının anıları, istilacıların siperlerinde ve ordugâhlarında yaşananları aktararak Çanakkale Savaşı’na farklı bir pencereden bakmamızı sağlıyor.
İlk üç kitabını okudum. Sonra dizisini izledim. Açıkçası çok büyük umutlarla başladım ama beklentimi karşılamadı. Gerçi bunun sebebi beklentimin büyük olması. Nedeni de başrol oyuncusu. Ama her şeye rağmen izlemenizi tavsiye ederim. Zaten sadece 5 bölüm.
Kitabı haliyle daha iyi olacaktır. Dizi, bir mini-dizinin sığdırabileceği dramı çok iyi yansıttığı için çok beğenmiştim. O halde kitaptaki daha fazla dramı kaldıramam sanırım.
Binlerce yıldır doğamızın kökenleri üzerine yorumlarda bulunmakta ve cevaplar aramaktayız. Eski zamanlarda insan doğası tanrıların yansıması olarak görülüyordu. İnsanlar kendi yarattıkları tanrılara verdikleri insani özellikleri geri yansıtarak, kendilerinde tanrıların doğasını görmekteydi. Darwin’le birlikte doğanın bir parçası olduğumuzu anladık. Peki etrafımızdaki doğada insani özellikler var mı? Ya da insan doğasının özellikleri diğer hayvanlarda var mı? İşte uzun süreden beri askıda duran bu temel sorunun cevapları nihayet verilebiliyor. Bu kitabın, toplumsal ilişkilerin, toplumsal bilişin ve insana özgü ortaklık kabiliyetlerinin gelişimsel ve evrimsel süreçlerini anlamamıza büyük katkıları olacak.
“Bizi insan yapan hangi değerlerimizdir sorusuna
harika bir yaklaşım.”
–Publishers Weekly
“Doğa Ananın bizi ortaklaşmacı olarak biçimlendirdiğinin
en iyi kanıtları bu kitapta”
–The Montréal Review,