Ben biraz yayın programlarını sürekli değiştirmelerine sinirleniyorum ama en azından cevap veriyorlar, o anki plan ne ise söylüyorlar. Anlamadığım, öne aldıkları kitapları satın alacak kitle de ertelenen kitapları almak isteyen kitleye denk değil mi? Örneğin, Drizzt beklerken çıkan Kadim Kanunlar 3’ü veya çok methedilen Malazan’ı da almaz mıydım acaba diyorum. Bu gibi başka örnekler de var tabii. Bir de güçlü bir yayınevinden bahsetmiyor muyuz? 3 Kitaplık seriyi 2 senede çıkartacağına bir anda Alfa gibi bas ne olur, zarar mı edersin? Bir serinin satış sürecinin uzaması zora sokabilir mi İthaki’yi? Yani mesela bir ay içerisinde 3 basılıyorsa hepsi aynı seri kitabı olmasındansa neden alakasız farklı farklı kitaplar basılıp seriler yarım bırakılıyor? İthaki nezdinde soruyorum, yoksa küçük yayınevleri için zaten sebep belli. Benzer işleri Alfa yapıyor diye söylüyorum. Jules Verne, Lem, PKD, Farseer, Çehov, Tolstoy…
Bence biraz fark var çünkü Drizzt ve Ejderha Mızrağı ülkemizde ilk basılan ve çok fazla sevilen fantastik serilerden. Onların okuyucusu Malazan veya Kadim Kanunlardan daha fazladır diye tahmin ediyorum.
Aslında durum öyle değil. Ben geçen sene epey tartışmıştım neden sözlerinizde durmuyorsunuz diye.
Şöyle mesela diyorlarki Dune gelecek ay çıkacak. Her şeyi bitti. Kapak onaya gidiyor ama onay gelmiyor. Tamam biraz uzuyor. Sonra kapak onaylanmıyor diyorlarki şu şöyle bu böyle,. Tekrar tasarlanıyor onay için gönderiliyor tekrar geliy or vs. Bu son aşaması mesela. Ama bir sıkıntı olursa vay haline en az 2 ay atıyor ileri. Sonra onaydan sonra matbaaya git sonra geri gelsin vs. Özellikle sözleşme yenileme gerekiyorsa belgeler postayla gidip geliyor. Ve bu süreci çok uzatıyor.
Yani aslında süreçler çok muğlak. Uyumamalarına kızmıyorum ben.
Mesela expanse 4 gelecek diyip senelerce gelmiyor, ya da uzun dünya devam edecekti ortada hala 3. Kitap yok. Buna deliriyorum ama.
Bu konularda alfa gibi birkaç tane kitabı basıp sonra SABİT aralıklarla kitaplarını bassalar kimse kızmaz aslında. Ben de dahil çoğu kişi bu yüzden güvenlerini kaybetti. Sın zamanlarda biraz toparladılar aslında ama hala eski kırgınlıklar var. Çoğumuzun ilk göz ağrısı ithaki ve çoğumuzun kitaplığınon yarısı onlardan. Böyle devam ederek zamanla bizim güvenimizi kazanmalılar. Ancak tersi olursa da zamanla gözümüzde tükenecekler.
Çeviri konusunda artık yayınevinden ziyade çevirmen kovalıyorum. Kötü olduklarını bildiklerimi almayıp iyileri yayınebi gözetmeden alıyorum.
Malazan çevirisi zor bir kitap. İleri atılmasının sebebi odur muhtemelen. Kadim kanunların yenisi bu sene çıktı İthakiye göre bu bie kitap saha çıkması için aceleye gerek yok demek.
Anladım. Herhalde Fantastik Edebiyat kategorisi ağırlıklı olmasından dolayı da gereklilikler değişiyor. Madem öyle bekleyelim ne yapalım. Teşekkürler açıklama için.
Yıl 2020 olmuş postayla belge mi gidip geliyor ha ha hiç güleceğim yoktu akşam akşam. İyi dumanlada yollayabilirlermiş.
Islak imza gerektiren belgeler bunlar. Ciddiyim. Ben de manasız bulmuştum ama ucunda binlerce dolar dönen anlaşmalar bunlar. İthaki olmasına gerek yok, herhangi bir yayınevi yetkilisi açıklayabilir.
@Everfever bir kitabın çeviriden geldikten sonraki sürecini anahatlarıyla alabilir miyiz acaba efenim.
Aslında @ali1234512 haklı. Artık elektronik imza diye bir şey var. Ayrıca imzalı belgeye karekod bile ekleniyor. Islak imza ısrarının güvensizlikten kaynaklandığını düşünüyorum. Yurtdışında ana dilinden başka dile çevirilen diğer ülkelerde bu işlerin bu kadar uzun sürdüğünü sanmıyorum. Hadi diyelim ki posta ile gidip geliyor. Bu posta dünya çevresinde bir tur atıp mı gidip geliyor? Bir gariplik var ama anlayamadım. Galiba bürokrasi her yerde işlerin yavaş işlemesine neden oluyor.
Çok toz pembe bakıyorsunuz olaya. İşin içyüzü o kadar tozpembe değil. İthaki başlığında da başka yerlerde de benim asla lafımı çekmeyeceğimi ve ithakiyi savunmayacağımı görürsünüz.
Ama netleşene kadar boşa tartışmış olmayalım everfever yanıtlayınca üzerinden konuşuruz.
Millet telefonla ne işlemler yapıyor bankala. max 1 günlük iş onlar bide hadi ilk seferi öle yaptın ikiyi öle yaptın üçte dersin abi gel böle yapak böle çok uzun zor oluyor diye. Karşıdaki afedersiniz ama eşek değilse kabul eder çünkü onunda işine gelir. Yayınevleri bu konuları hep kendi lehlerine kullandıklarını düşünüyorum ben. Bişey oldumu sığınacakları liman olarak kullanıyorlar bence.
@Ozgur olması gereken bu, eninde sonunda olacak olan bu ee peki 10 yıl sonra olacağına niçin 1 sene sonra olmuyor.
İkizlerin zamanı tekrar basılır mı?
Onu ben bilemem ki. Ama misal asimovlarda kapak özellikle asimovun çocuklarının onayından geçmek zorundaydı. Ve yine asimovun kitaplarının telifi sadece 2 yıllığına alınabiliyordu yurt dışında. O işler o kadar kolay değil yani. Yine asimov için konuşqcağım vakıfın 6 kitabını anadilinde basmış sonuncuyu basamamış yayınevi var. Bak çeviri falan değil. Direkt anadilde… Normal şartlarda mesela telif işini ajanslara yaptırıyorlar, yayınevi telifi alsa bile çevirmen, editör redakte vs aşamalarının birinde bile seneler geçirebiliyor. Beyaz balinayı düşün mesela Malazan 1 in çevirisini Niran Elçi yaptı. Ama basamadılar telifi almalarına rağmen. Neden? Bilmiyoruz bile.
İthaki’yi savunma veya yerme gibi bir durum kastetmedim. Sadece hala ıslak imza ile iş yapıldığına inanamadım ama yapılıyor da olabilir. Çok da sıradışı bir durum değil. Güven meselesi diye kastettiğim genel bir güvensizlikten bahsediyorum. Eğer bu işlemler elektronik olarak diğer ülkelerde yapılıyorsa biz de yapılmamasının sebebini güvensizlik olarak düşündüm. Belki de öyle değildir.
Benim anlamadığım kim zorlaştırıyor bu işi. Bizim yayınevlerine göre hep ezilen onlar hep mazlum onlar karşı tarafın cevabını alamıyoruz, onların cevaplar ne yazıkki bize gelmiyor. Asimov gibi durumları ayrı tutarak yazıyorum o direk çocuklarının ayıbı yazar görse ne derdi acaba.
İş sebebiyle Almanya’ya çok sık seyahat ettiğimden söyleyeyim, arkadaşlar özellikle Avrupa’da hayat bizdeki kadar hızlı akmıyor. Pazar günü AVMler, marketler hemen hemen her yer tamamen kapalı. Çatlıyorum ilk 1-2 gün yaşamın yavaşlığından, alışıp dönünce de buradaki herkesin ne kadar acelesi varmış diyorum. Benzer şartlar iş hayatında da geçerli. 30 iş günü yıllık izin, babalık izni vs. derken yaz mevsiminde zaten iş beklemeyin. Banka para transferleri en bombası, 3-4 gün sürüyor arkadaşlar. Burada yolladığım para 10 dakikada gitmedi diye ayar olduğumu biliyorum.
Dolayısıyla bu şartların yayıncılık sektörüne de yansıdığını düşünüyorum. Genel olarak yavaşlığın sebepleri böyle şeyler.
Amerikadan alınmıyor mu telifler ?
Mesajımda özellikle batı Avrupa’daki durumdan bahsetmiştim, tüm yazarlar Amerika’dan çıkmıyor sonuçta Amerika’da gittiğiniz yere ve çalıştığınız sektöre göre değişiyor. Avrupa’daki kadar yavaş da olabilir, Türkiye’dekinden çok daha hızlı da olabilir. Hatta oyun sektöründe son zamanlarda “crunch kültürü” denilen birşey var ki çalışanlarını mesai ücreti ödemeden hunharca çalıştırıyorlar (bkz. Rockstar Games)
@Ozgur
Kitabından kitabına o kadar çok değişen bir süreç ki bu… Anahatlarıyla bile olsa anlatması çok zor. Ama yine de bir deneyeyim. (Sanırım siz niye geciktiğini, hangi olasılıklar yüzünden gecikebileceğini merak ediyorsunuz.)
Örneğin telifsiz, çevirisi kaliteli, kapağı önceden tasarlanmış ve hazırlanmış bir kitap: Çeviri yayın programındaki sırası gelince editörün önüne gelir. Editör onu hızlıca okur, müdahale etmesi gereken yerlere eder, sonra redaktöre (son okuma) gönderir. Redaktörden gelir, değişiklikler girilir, son kontrol yapılır. Basılı veya pdf ozalit kopyası alınır (bu aşama sanki kitap basılmış da elimizde basılı bir kopyası varmış gibi değerlendirilir). Ozalit üzerinden onay verilir. Sonra kapak yazılarıyla birlikte kapak hazırlanır. Editör buna da onay verir ve her ikisi de matbaaya gönderilir. Ardından yayınevinin önünde kendi meşrebinize göre bir koro, mehteran takımı, bando mızıka vs. belirip bu kadar pürüzsüz ve sorunsuz çıkarılmış bir kitap için adınıza övgüler şakımaya başlar.
Peki çevirisi tamamlanmış bir kitap neden bekler:
- Sırası gelmemiştir. (O sırayı okurun heyecanı değil, piyasa şartları, matbaa takvimi, depo, dağıtım imkânı vs. belirler. Mesela herhangi bir ay içinde büyük hacimde satacağı öngörülen iki kitap aynı anda basılmaz.)
- Çevirisi sorunludur. (Olabilir)
- Kapak sorunludur. (Kapak yurtdışından onayla hazırlanıyorsa genelde sorun çıkarır ve zaman alır. Islak imzaya gerek olmayabilir ama yurt dışından onayı alınması gereken insanların tek işleri kapağa onay vermek değildir. Siz ve sizin gibi onlarca ülkenin yayıncısı binlerce dolarlık işler için onay bekler, onlar da milyon dolarlık işlerin peşinde koşarken bir yandan da sizin işlerinize onay vermeye uğraşır. Kapak için normal postayla git gel olmasa bile basit bir onay bile aylar sürebilir. Veya kapağın yerelleşmesini onaylamazlar. Orijinal kapakta ısrar ederler. O kapak için de ufak bir servet isterler. İş çıkmaza girer.)
- Nadiren de olsa bazı yazarlar çeviriye onay vermek isteyebilir.
- Kitap bir seriyse ve ilk kitaplar yavaş sattıysa basım tarihi tamamen duygusal sebeplerle ötelenebilir. (Bu duygusal sebeplere çok kızdığınızı biliyorum ama zarar eden herhangi bir işletme ayakta kalamaz.)
- Kapağı ve ozaliti onaylayacak editör karantinada olabilir.
- Hasılı… Kitapların gecikmesi için milyon sebep vardır. Bu sebepler de aslına bakarsanız iş dünyasında normaldir. İşin bir parçasıdır.
Erasmus sebebiyle yurtdışında yaşarken cumartesi günleri her yerin 5’te kapanmasına çok gıcık olurdum. Bir de 4.30’da girişte biri durmaya başlar gelenleri geri çevirirdi. Pazarları da koca şehirde 2 market açık olurdu.