Arkadaşlar güldüren/öğreten/eğlendiren bu özelliklerin hepsini çatısı altında toplayan Konsol Üssü, Lorem Ipsum (burada Kabus22nin yapımcısı konuşuyor), Fedupsamania, Popüler Bilim (10 numara belgesellerdir üzerine tanımam.), Paso Video, Flu Tv. Bunlar içerisinden Özellikler Lorem Ipsum adlı kanala değinmek istiyorum, 2002 yılı Türkiyesinde oyun yapmanın ne demek olduğunu anlayamayabilir çoğu insan burada konuşan Kadir Demirden adlı abi maşallah zoru başarmış ve Türkiyenin yeni nesil yazılımcılarına, oyun yapımcılarına yol gösterebilecek birisi. Lütfen en azından bir şans verin ve Kabus22 nasıl yapıldı serisini izleyin. Eminim çok seveceksiniz.
17:55 de Frodonun şarkısını çok güzel selendirmişler dinlemenizi tavsiye ederim 
Nostalji 
Okuma ve öğrenme sevgisini anlatan çok güzel bir hikaye 
PistolShrimps’in bazı engellenen videoları düzeltilmiş. Kendileri çok kaliteli bir kanaldır bu arada.
Aşı karşıtları da bambaşka bir olay.
Ben anlamadım aslında. Soner Yalçın sürekli mafya ve lobiden bahsediyor. Bu mafya ve lobiler Soner Yalçın’ı susturamıyor muydu ki bunca sene?
Ülkede küçük bir kısım hariç çok ciddiye alındığını sanmıyorum bu gıda ve aşı ile yazdıklarını.
Küçük bir kısım olduğunu sanmıyorum. Yeterince popüler kendisi.
Bir şeyleri değiştirecek kadar eyleme geçilemiyor ne yazık ki. Soner Yalçın’ın şahsında tanınmıyor anlamında söylemedim, gıda terörünü senelerce yazıyor ama fazla bir somut adım görmedim şimdiye kadar.
Benim takip edebildiğim kadarıyla Bilim çevrelerinden Soner Yalçın’a ciddi itirazlar var. Kapitalizmle, ilaç, gıda tekelleri ile işleri olmadığını bildiğimiz, Bilim ve Gelecek dergisi, sosyalist olduğunu bildiğimiz Ender Helvacıoğlu Soner Yalçın’ın Bilim karşıtlığı ürettiğini söylemekte.
Ender Hocanın söyledikler;
Soner Yalçın çok yanlış bir iş yapıyor. Anti-emperyalizm ve anti-kapitalizm ile bilim düşmanlığı arasındaki sınırı bulanıklaştırıyor. Yalçın, bir tıp insanı değil. Aşılar konusunda teknik bilgiye de tarihsel bilgiye de vakıf olduğunu sanmıyorum.
İlaç endüstrisindeki kapitalist mekanizmayı namuslu her biliminsanı ve aydın eleştirmelidir. Ama bunu aşılar konusunda (otizm imalarıyla) kuşku yaratmaya kadar götürürseniz anti-kapitalizm değil, açıkça bilim ve toplum düşmanlığı yapmış olursunuz.
Bilim ve Gelecek’te 6 aydır Mikrop Avcıları diye bir dizi yayımlıyoruz; herkes bu diziyi okusun. Son yüzyıllarda mikropların ve aşıların kâşifleri kadar insanlığa hizmet etmiş kişi az bulunur. Kahramandır bunlar. Milyonlarca insanın hayatını kurtardılar ve kurtarmaya devam ediyorlar.
Aşılar konusunda kuşku uyandırmak toplumsal bir suçtur. Kimse anti-emperyalizm kisvesi altında insanları yanıltmasın. Bunu, çıkardığımız yayın organlarında ilaç kapitalizmini ve tekelleri eleştiren çok sayıda dosya yapmış ve anti-emperyalistliği, anti-kapitalistliği tartışmasız bir ekibin parçası olarak söylüyorum.
Çocuğa aşı yaptıracağımız sıra araştırmıştım biraz, aşıya itiraz eden kadar yapılması zorunlu olsun diyen çok fazla taraf var. Bir profesör yaptırmayın diye makale yayınlıyor diğeri kesinlikle yaptırılsın diye.
Buradan şu sonucu çıkarabilir miyiz: Devrim hayalinin devrimi yapmaktan daha güzel olduğunu? Henry Ford’un aslında çok yerinde bir söz söylediğini?
Aslında son zamanlarda kapitalizmi büyük ölçüde savunuyorum ve destekliyorum. Sadece her bireyin sorunları çözmekte daha kararlı ve istekli davranması gerekiyor. Her yıl en düşük standart seviyesinin ne kadar yükseldiği bariz gözümüzün önünde. Kapitalizm eleştirisi yapmak yerine kapitalizmle birlikte yükselmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Hekim tıpçılar ile akademisyen araştırmacı tıpçıların bazıları biraz bazı konularda ayrışıyorlar.
Çok bilmediğim sadece karşıma çıktıkça okuduğum, izlediğim bilgi edindiğim konular olduğu için sadece şu kadar söyleyeyim aşı karşıtlığını anlamlı bulmuyorum. 3000 - 5000 kişiyi ilgilendiren bir mesele değil, İlaçlar için belki haklı olabilir ama aşılar ile ilaçları aynı teraziye koymamak lazım.
Şu ünlü doktor kadın var. Adı neydi? 
Hah, Canan Karatay… Bu kadın televizyonlarda boy gösterdiğinden beri başta tereyağı ve söylediği birçok şeyi “gönül rahatlığıyla” tüketen tüm tanıdıklarım sırayla kanser, kalp krizi, ciddi sağlık sorunları yaşadı. Hastane odasında ameliyat eden doktor gelince de “E, tereyağ yiyemeyecek miyim? Doktor televizyonda yiyebilirsiniz diyordu.” şeklinde kendini savunma çabası içindeydi.
Bu doktorsa o kim, o doktorsa bizim hastanede işimiz ne?
Herkes haklı bence. Biri yap derken öteki yapma diyor. Kişi böyle bir düzende mutlaka kendi kafasındaki düşünceye uygun bir sesi de arkasına alıp hayatını rahatça yaşayarak kendisini kandırıyor.
Açıkçası ben bu tartışmaları sonuçsuz buluyorum. Aşı olmadı diye kişi on sene sonra ölürse suçlu aşı, aşı oldu diye ölürse veya başına bir şey gelirse suçlu yine aşı. Çözüm yok.