Yüzüklerin Efendisi Okuyup Abartıldığını Düşünenler Cemiyeti

Evet, ben de bunu söylemek istiyorum. :slightly_smiling_face:
Seri çok güzel. Ama çok övülüyor. :roll_eyes:

Yanıtları okurken bir şey fark ettim. Fikirler haliyle öznel, birisi için en iyi olan başkası için öyle olamayabiliyor. Yüzüklerin Efendisi’ni diğerlerinden farklı yapan ise en iyi olduğunu düşünen kişi sayısının diğer en iyi olduğu düşünülenlerden fazla olması. Haliyle bir konunun, bir kitabın insanların ilgi görebilmesi için insan unsuru şart. Bir kitap olarak iyi olsun kötü olsun abartılıyorsa bile bundan hiç şikayetçi değilim. Hatta daha çok abartılırsa da güzel olur. Bir yerde okuduğum yazıda ana akım sinema için nehirn kendisi, sanat sinemasının ise nehrin kolları olduğunu ve birisi olmadan diğerinin olamayacağı yazılmıştı. Yüzüklerin Efendisi’nden önce de fantastik edebiyat vardı ama Yüzüklerin Efendisi bu türün göz ardı edilmemesine sebep olmuş ve buna hala da devam etmektedir. Kendiden sonra gelen bir çok ürün kişisel görüşlere göre daha iyi olabilir ama bunu karşılaştırmak için bir sebep yok ki. Sonuçta hepsi aynı nehrin kolları. Ne kadar iyi olan ne kadar abartılan ürün olursa okurlar için daha iyi.

4 Beğeni

Sadece Yüzüklerin Efendisi özelinde düşünürsek evet belki abartılıyor diyebiliriz. Ama adamın yazdığı bütün hikayeyi ve evrenin tarihini düşününce bence çok abartılmıyor. Hala tek kişinin elinden bu seviyede bir iş çıkmadı gibi.

4 Beğeni

En sevdiğim seri değildi ve ilk okuduğum zaman da gereğinden birazcık abartılmış olduğu fikrindeydim. O zamandan beri öyle abartılar gördüm ki çok gönül rahatlığıyla abartılmış bir seri olduğunu söyleyebiliyorum. Tabi aşırı fanların hepsinde bu durum mevcut. Bunu görmek için One Piece redditine bakabilirsiniz. Adamakıllı eleştiride git Fairy Tail oku diyenler başlar. En iyi olduğunu söylediği serinin olumsuz en ufak bir yönünü bile görmek istemiyor insanlar. Hayır bir de çok seri okumuş da aralarından seçiyormuş gibi en iyi etiketi yapıştırmazlar mı? Şunu okudun mu, bunu okudun mu deyince yok derler. Neyle kıyaslıyorsun arkadaş o zaman sen? Gerçi okusan bile fark etmez. Popülerliğinden ötürü ilk bu seriyi okudun, sonra ilk aşk unutulmaz havasıyla okumadığın serilerden bile üstün görmeye başladın. İlk okuduğun seride yapmadığın eleştirileri yeni okuduğun kitabın-serinin ilk bölümlerinde bile yapmaya başladın. Önyargın zaten okuduğun o seriden daha iyi bir şey yapılamayacağını düşündürdüğü için bir sonraki okuduğun seri arşa çıksa da fark etmeyecekti zaten. Tabi ki okunan ve beğenilen seri cidden en iyi seri de olabilir. Ama çoğunluğun bu dediğim şekilde eleştiri anlayış olduğunu düşünüyorum.

3 Beğeni

Okumadım daha doğrusu okuyamadım. Metis yayınları o kadar küçük punto ile basmış ki gözlerim sulanıyor okurken. Bu yüzden okuyamadım.

Sakın Akılçelen’in bastığı Brandon Sanderson kitaplarını okumayın. :slightly_smiling_face:

1 Beğeni

Hayır neden bu kadar küçük punto ile basılır ki ? Karınca yazısı gibi

1 Beğeni

Katılıyorum, ama kısmen denilebilir. Günümüzden ele alındığında Yüzüklerin Efendisi benim için top 5 girmez. Worldbuilding ele alındığında bile Tolkien’le yarışacak yazarlar boy gösterdi, (bence Worldbuilding konusunda üstüne yok) ama hikaye olarak çok zayıf. Şunu düşünmek gerekiyor; Tolkien entrika olsun istese, binlerce teori üretilecek gizemli ipuçları olsun istese bunu yapabilecek kafaya sahip bir adamdı. Yapmamış, neredeyse masalsı denilebilecek bir edebi dille hikayesini anlatmış. Açıkçası fantastik kurgu edebiyatının rağbet gördüğü dönemlerde okuduğum için beni etkilemiyor, sıkıyor bile denilebilir. Ben 22 yaşındayım, Tolkien’in serileriyle karşılaştırabileceğim birçok kitaba tanıklık edebileceğim yıllarda büyüdüm, lakin 35-40 yaşındaki insanlar Sanderson’u, Rothfuss’u ve daha nicelerini Tolkien’den sonra beklemek zorunda kaldı. O döneme ait insanlar vaktinde alternatifi olmadığı için Tolkien serilerini okuyup büyüdüyse abartmalarını anlayışla karşılarım, ama benim nesilimde yer alan insanların, onlarca alternatifle aynı dönemde yüzleşmiş insanların abartması bana komik geliyor. Yüzüklerin Efendisi’ne en iyi seri diyebilirsin, bu senin kendi görüşündür; yanına yaklaşabilecek seri yok, bi Yüzüklerin Efendisi değil, Yüzüklerin Efendisi’nden daha iyi seri olduğunu iddia edenler fantastik edebiyattan anlamıyordur gibi laflar aptalca.

3 Beğeni

Kesinlikle ve kesinlikle noktasına virgülüne kadar katıldığım bir yorum… :dizzy:

Biraz araştırırsanız Tolkien üzerine kafa yormuş, düşünmüş, içerik üretmiş ve onu farklı bir yere konumlandıran kişilerin bunu yapma sebepleri “Yüzüklerin Efendisi” olmadığını görebilirsiniz. Aslında dünyada da Tolkien’in büyüklüğü tek başına Yüzüklerin Efendisi’nden kaynaklanmaz. Tolkien’in kendisi dahi ana eseri olarak Yüzüklerin Efendisi’ni değil Silmarillion’u kabul etmiş.

Dikkat ederseniz Reddit’deki en iyiler listesinde dahi Yüzüklerin Efendisi değil Middle-Earth Universe (Orta Dünya Evreni) yazıyor. Orta Dünya Evreni Silmarillion, Bitmemiş Öyküler, Hobbit, Yüzüklerin Efendisi’nden oluşuyor diyebilirim en dar tanımla.

Yüzüklerin Efendisi sanırım maksimum 1-2 yıl süren bir macerayı konu alırken, Silmarillion tam anlamıyla bir mitoloji, dünyanın yaratılışı, ırkların yaratılışından başlayarak parçalar halinde binlerce yılı konu alıyor. Neredeyse Yunan Mitolojisi ve Kuzey Mitolojisi’nde olan hemen hemen her olayın karşılığı var Silmarillion’da.

Birinci yaratıcı olan Eru insan ve elfleri yaratıyor, ikinci yaratıcılar Manve kartalları, Aule cüceleri, Yavanna entleri, Melkor trolleri, ejderhaları ve elfleri bozarak orcları yaratıyor. Bunun gibi daha bir çok bilgiyi ve hikayeyi Yüzüklerin Efendisini okuyarak öğrenmek çok mümkün değil.

Onun için Orta Dünya Evreni’ni Yüzüklerin Efendisi’ne indirgemek doğru olmaz. Elbette Yüzüklerin Efendisi’ni tek başına ele alıp beğenmemek veya abartılı bulmak mümkün ancak Tolkien’e haksızlık yapmamak için en azından Silmarillion’u yok saymamak gerekiyor diye de düşünüyorum çünkü Tolkien’e hayran olan çoğu kişi Yüzüklerin Efendisi’nden dolayı değil oluşturduğu bu mitoloji ve evrenden dolayı hayran oluyor.

Tolkien’in güçlü tarafı Yüzüklerin Efendisi değil oluşturduğu evren ve mitolojidir bana göre, bunlar da benim kişisel görüşlerim.

7 Beğeni

Dışardan 4 üye ile anlaşıp burada kavga edip, başlığı kapattırırsam ban yer miyim?
Zira okumamak ve başlığı gizlemek bile içimde kopan fırtınaları dindiremez…

Bende tam olarak böyle olmuştu. Silmarillion’ı okuduktan sonra hayran olmuştum Tolkien’e.

1 Beğeni

Yüzüklerin Efendisi’ni de Harry Potter’ı da severim fakat duygusal mı yoksa objektif yaklaşım mı diye baktığımda genelde objektif yaklaşmayı tercih ederim. Okuduğum zamanlarda çok duygusal değerlendirme yaptığım için iki seriyi de baştan okumayı ve daha sonra objektif olarak değerlendirmeyi düşünüyorum. Yine de aradan geçen uzun seneler sonunda şöyle bir göz attığımda Yüzüklerin Efendisi’nin anlatımını yavan buldum. Bunun başlıca sebeplerinden birisi kitap okuma oranıdır bana kalırsa. Şimdiki okuma oranımla o zamanki oran arasında dağlar vardır. Bu da doğal olarak anlatımı daha fazla veriyle kıyaslama anlamına geliyor. Nitekim şöyle de bir gerçek var ki mesela Karanlık Kitaplık dizisinde bulunan kitapların çoğu fi tarihinde yazılmıştır ve anlatım çoğunca pek de iyi değildir. Burada şöyle bir durum doğar: yazıldığı zaman göz önüne alınırsa gerçekten başarılı bir eserdir ve anlatım konusunda kendinden öncekilere göre seviye oldukça yukarıdadır fakat 21. yy düşünüldüğünde yavan kalabilmektedir. Yine de fi tarihindeki eserler mi daha yavandır yoksa Yüzüklerin Efendisi mi, diye düşününce tabii ki fi tarihi daha yavandır. Burada da şu sorun vardır: okuyucu kitlesinin yıllar boyunca okuma alışkanlıkları değişmiştir. Tiyatro metinlerinin sükse yaptığı günlerde hikayeler genellikle tiyatral bir dille aktarılmıştır. O dönemlerde kabul gören anlatı genelde bu yoğunluktadır. Fi tarihindeki eserlere bakarak bunu daha iyi anlayabilirsiniz. Yüzüklerin Efendisi kendi zamanındaki alışılagelmiş anlatım tarzına kafa tutmaktadır. Şimdiki zamanı düşündüğümüzde anlatım oldukça ilerlemiş ve farklı şekillerde kabul görmeye başlamıştır. Bugün pekçoklarımız güncel bir kitapta tiyatral bir dil görse yadırgayabilir veya farklı bulabilir. Bana kalırsa nasıl ki fi tarihi eserlerini o döneme göre değerlendiriyorsak Yüzüklerin Efendisi’ni de zamanında değerlendirmeliyiz. Böylece belki daha doğru yaklaşabiliriz.

Fanatizm konusuna gelecek olursak zaman zaman insanlar olarak bazı şeylere aşırı bağlanabiliyoruz. Bunu her çağda görebilirsiniz. Birisinin izinden gitmek, bir sanatçıya aşırı hayranlık duymak vs. bu her zaman karşılaştığımız bir durum. Başkaları veya hayranlıkları tarafından yönetilen insanlara kızıyoruz fakat fanatiklerin yorumlarına kulak verip sömürülmeye izin vererek onların bizim düşüncelerimizi yönlendirilmesi de bence çok farklı bir şey değil. Herkesin beğendiğini beğendiğiniz zaman onlar gibi olmazsınız veya beğenmediğinizde onlardan bir farkınız olmaz. Beğenmeyenler olarak bir kabileye dahil olursunuz. Aslında bu da neredeyse aynı şeydir. Karşıt görüştesiniz diye birileriyle aynı görüşte olursunuz. Ben genelde fanatizmi eleştirenlerin antifanatizm adı altında aynı tepkileri verdiğini gözlemledim. Fanatik, ölümüne mükemmel olduğunu savunup karşı görüşe saldırırken antifanatik de fanatiğe aynı şekilde saldırır. Bu sonuçsuz ve beyhude bir savaştır bana göre. Birbirimizi dinlemeye, karşımızdakini anlamaya, düşüncelerimizi törpülemeye, değiştirmeye açık olmadığımız takdirde bu tartışmalar sonsuza dek sonuçsuz kalacaktır. Her iki taraf olarak kendimizi de eleştirmeliyiz. Her birey kendisini değiştirebilirse zamanla anlaşabilen bir toplum olabiliriz belki.

Ekleme: Burada sanırım sorulması gereken soru şu: Gerçekten kendi irademizle mi beğenmiyoruz veya gerçekten kendi irademizle mi beğeniyoruz? Kabul edilen algılar veya kabul edilmeyen algılar tarafından ne kadar yönlendiriliyoruz?

@erce Noel Baba’dan mektuplar kitabının sansürlenmemiş hali okunsaydı burada çok daha farklı tartışmalar çıkabilirdi. Bir kesim Tolkien’in bakış açısını okuduğunda Tolkien’i sevdiği için derin bir pişmanlık duyup düşman kesilebilirdi. Muhtemelen bunun en büyük sebebi de böyle birisine yıllardır hayranlık duyduğu için kendisine olan kızgınlığı olurdu. Bunu da ancak saldırarak savuşturabilirdi. Suçluluk psikolojisi doğacak bir sürü insan olacağına eminim. Keza buna sadece Tolkien olarak da bakmamak gerekir. Birtakım düşünceler, söylemler, savunmalar göz önüne alınırsa çoğu yazarla arasında husumet çıkacak bir sürü kişi olurdu.

9 Beğeni

@Agape on paragrafınıza canı gönülden katılıyorum, Tolkien konusunda da düşüncelerimiz ortak ancak bir noktada ayrılıyoruz.

Başlıktaki önceki girimle çelişeceğim belki ama Tolkien’in modern fantastiğe etkisini kesinlikle göz ardı etmesem de onun fantastiği ‘‘İyi edebiyat’’ seviyesine çıkaran yegane yazar olduğunu düşünmüyorum.
Belli bir akım oluşturan pek çok yazar gibi Tolkien de gerek okurlar gerek de onu kavrayamamış yazarlar tarafından pek anlaşılamadı.

Daha önceki doksan küsür girinin büyük kısmında bahsedilen konuları tekrar etmeyeceğim. Ancak Tolkien’den önce de fantastik vardı ve en az LoTR kadar kompleks ve edebi çevrelerce saygı duyulan romanlar yazılmıştı. Ovid’in Dönüşümler’i, hem Tolkien’i hem de C.S Lewis’i derinden etkilemiş Ouroboros Yılanı, En klişe ‘‘Kılıç ve Büyü’’ yazarı olarak nitelense de tıpkı Tolkien gibi anlaşılamamış bir yazar olan R.E Howard da ondan önce eserlerini vermişlerdi.

Tolkien’in fantastiğe etkisini kabul etmek için onun fanı olmaya gerek yoktur. Ancak Yüzüklerin Efendisi’nin etkisi de tıpkı kitap gibi kusurlu bence. Fantastiğin en çok hakkı yenen yazarı 1978’de ‘‘Epic Pooh’’ adlı makalesinde Tolkien’i ve C.S Lewis’i muhafazakar tutumları üzerinden, favori yazarım China Mieville ise daha çok politik olarak eleştirmişti.

1922’de yayımlanan Worm Yılanı ikincil bir Dünyada, karanlık ve aydınlık arasındaki savaşta iç çatışma yaşayan merkezi bir figürü konu almaktaydı. Poul Anderson’ın '‘Broken Sword’'u da Lotr’la aynı sene yayımlandı ve yine aydınlık ve karanlığın savaşını hatta yerin altındaki cüceleri, kibirli elfleri ve adından da anlaşılacağı gibi birleştirilmesi gereken bir kılıcı konu ediniyordu. Ancak bu yazarlar, Tolkien gibi Katolik felsefeyi çıkış noktaları olan Pagan Mitlerinin üzerine bindirmemiş, daha ince ele alarak Tolkien’in aksine zamanın kurbanı olmamış, gerici fikirlerden yoksun kalmışlardır.

Anderson da Eddison da ve hatta Milton da eserlerinde Tolkien gibi dualistik bir ahlak anlayışı benimsemiş olsalar da iyi ve kötü arasına kesinkes bir ayrımın sakıncalarına değinmişlerdir. Evet Anderson’ın Scaffold’u, Eddison’ın Lord Gro’su gibi Tolkien’in de bir Gollum’u vardır. Ancak Gollum diğer iki karakter gibi iç çatışma yaşamaz, sadece Tolkien’in iki kutuplu skalasının ekstremleri arasında gidip gelir. Çünkü Tolkien’e göre kötülük belirsiz, açıklanamayan, harici bir kuvvettir.

GRRM pek eleştirlen röportajında, Tolkien’in kusurunun Hobbit masalıyla başlayan evreninin 2. Dünya Savaşı’yla beraber gerçekle kaynaşması fakat bunu yaparken masalda kalması gereken dualistik anlayışın modern mitinde de kendine yer bulmasından kaynaklandığını anlayamamıştı. ‘‘Kaçış Edebiyatı’’ olarak nitelense de Yüzüklerin Efendisi dünyamızdan (en azından 30’lu-50’li yıllardan) hiç de kopuk değildi. Batı’nın sanayileşmiş devini ve doğunun barbarlarını (!) eserinde görmek zor değil. Ancak zor olan mutlak kötülüğün karşısındaki iyi tarafın tam bir ‘‘İngiliz ütopyası otosterotipi’’ olduğunu görmekti belki de: soylular dürüst ve adil, teba hallerinden memnun. Alın size romantize edilmiş hiyerarşi ve beraberinde ( Goodkind, Brooks vb. sağ olsun) gelecek olan Ortaçağ fantezisi. Bu nedenle Tolkien’in kusurlu mirasını sadece gözünü para hırsı bürümüş editörlere ve zibilyon kopya yazara yıktığımız kadar Yüzüklerin Efendisi’nin de bir kusuru olarak nitelemeliyiz bence.

Tolkien ne önemsizliğe indirgenebilecek bir yazar ne de fantastik edebiyatı tek başına inşa eden efsanevi büyükbaba. Binlerce yıl beriye, Homeros’a hatta yazısız, karanlık devirlerin mitolojilerine kadar giden bir yolun pek de küçük olmayan bir taşı sadece.

10 Beğeni

Başka bir konuda ki gönderimden alıntı yapacağım. Nasıl yapacağımı bilmediğim için mecburen kopyala yapıştır yöntemini uygulayacağım.

"Merhabalar. Bu tartışma gereksiz yere uzadı. Ve artık son bulması gerek.

Herkesin özgür düşünce hakkı vardır. Bu düşünce yanlış yada doğru (Bunlar herkese göre değişir) kişiye özeldir. Ama kimse fikrini zorla birine dayatamaz.
Ve kimse zorla bir kişinin fikrini değiştiremez.

Modern bir dünyada yaşıyoruz. Herkesin konuşma hakkı var.

Herkesin düşüncesi kendine özeldir. İsteyen katılır isteyen katılmaz. Kimse bunu zorla değiştirmeye çalışamaz.

Lütfen herkes kendi fikrini söylesin ama bir diğerine kendi fikrini zorla kabul ettirmeye çalışmasın.

Diyelim ki fikriniz çok doğru ama bunu zorla dayatmaya gerek yok. Bu kabul edilemez.

Zaten eğer fikriniz doğruysa ama karşıda ki kişi bunu anlamazsa kendi kaybeder. Bunun uğruna tartışma çıkarmaya gerek yok.

Ve anlayışşız kişiler ile tartışmanın anlamı yok.

“Stresin en büyük sebebi, günlük yaşamınızda anlayışsız insanlarla yaptığınız tartışmalarıdır.” - Albert Einstein

Diyelim ki birinin fikri çok yanlış ama size ne? Sadece kendi görüşünüzü söyleyin yada yanlış buluyorsanız söyleyin. Bu kadar.

Kimse hiçbir fikri beğenmek zorunda değil.

Dediklerimden hiç tartışmayın anlamını çıkartmayın.

Saygı ve sevgi kuralları çerçevesinde istediğiniz kadar tartışın.

Ve unutmayın: “Uzun bir tartışma her iki tarafında haksız olduğunun delilidir.” - Voltaire

Saygı ve sevgilerimle. Tartışmayı bırakın."

2 Beğeni

Ben anlatım tarzındaki ve mitleri kullanmasındaki etkiden bahsediyordum aslında. Tolkien’in tek başına bir öncü olduğunu ben de düşünmüyorum. Farklı bir kapı açarak kendisinden öncekileri ve sonrakileri bir noktada bağladığını düşünüyorum. Türün ilk örneğinin Tolkien olduğunu söylemek zaten doğru olmaz. Kökene bakarsak masallar ve mitler de fantastiktir. Nitekim aslında yine aynı şeyi söylüyoruz sadece ben biraz daha düz bahsetmişim. :slight_smile:

Kendi adıma konuşmam gerekirse haklılık amacı gütmüyorum. Burada benim amacım düşüncelerimi aktarmak, fikir alış verişi yapmak. İnsanlar benim düşüncelerimi benimsemek zorunda olmadıkları gibi ben de haklı olmak zorunda değilim. Fikirlere dayalı bir konuda haklı olmayı beklemek de bana acayip geliyor çünkü bu noktada kime göre, neye göre soruları çıkar karşımıza. Herkesin kendisine göre bir görüşü var. Bana düşen buna saygı duymaktır.

5 Beğeni

Yanlış hatırlamıyorsam Einstein kendisine yapılan övgüler için “Ben, benden önceki devlerin omuzlarında yükseldim” demişti. Tolkien’e de bu gözle bakabiliriz diye düşünüyorum.

2 Beğeni

Her konuya bu mesajı atınca ben hiç de farklı bir anlam çıkaramıyorum.
Bu tartışma yapılsın diye açılmış zaten bu konu. İllaki sonuca ulaşsın diye değil. Hem abartıldığını düşünmeyenler çok rahatsız olurlarsa pek ala konunun başlığına bakarak girmeyebilirler. Abartıldığını düşünenler de tersini düşünenler de tartışma üslubu içinde burada fikirlerini yazabilirler.
Bu gönderiyi kopyaladığınız konuda tartışma zıvanadan çıkmak üzereydi o yüzden gönderi yerindeydi. Burada öyle bir durum yok, o yüzden pek yerinde olmamış.

1 Beğeni

Doğru ama maalesef sizin yazdığınız şeyleri uygulamayanlar olduğu için onlara yazdım.

Herkese saygılar ve sevgiler. :slightly_smiling_face::heart:

Abartıldığını düşünmek biraz abartılı bir tepki olur. Tolkien’in kendi kulvarında büyük ve saygın bir yeri vardır ve o yerine ağırlıkla LOTR ile gelmiştir. Edebi ve estetik kalite anlamında ondan çok daha iyisi de kötüsü de vardır. LOTR dışında yazdığı çoğu şeyi okumuş bir okur olarak Tolkien’e büyük saygı duyuyorum.

1 Beğeni