Beğendiğiniz Kitap Alıntıları

I hate myself, but he hates everyone else. Which of us has lost the most?

Çevirisi şöyle bir şeydir heralde (kitap yanımda değil): Ben kendimden nefret ediyorum, o ise herkesten. Hangimiz daha çok kaybetti?

Ölühane Kapıları - Steven Erikson

8 Beğeni

Hayata bu bakış açısından bakın, gururlu ve mutlu olacaksınız. Mutluluk, ona amaç olarak değil de büyük bir kaynak olarak baktığınızda gerçekleşir. Bir yaş daha yaşlandıkları için veya bu tür şeylerden dolayı mutsuz olan insanlar bilirim. Mutluluk, amaç olarak alınırsa akın akın kendini yok eder. Memnuniyet peşinde koşmayanlarda ve hayatı kendileri dışında bir düşünce için yaşayanlarda ise mutluluk bol bol akar.

Kalan Son Güzel Kâğıdım - Marcel Proust

8 Beğeni

Tespiti şudur: “Her türden hurafeyi benimsemeye en meyyal olanlar, dünya nimetlerini en ölçüsüzce arzu edenlerdir.” Azla yetinmeyi bilenler, çok basit bir sebeple hurafelere daha az meyyaldirler: Kaybetmekten daha az korkarlar ve ellerindekiyle yetinmelerinden ötürü, daha fazlasını elde etme umudu beslemezler. Ancak hurafelerin kitleleri yönetmenin en iyi yolu olduğunu ve çok sık din kisvesine büründüğünü özellikle vurgular. Bu noktada İslam dinine çok kısa ama çok keskin bir eleştiri getirir ve her türden siyasi sıkıntının önüne geçme amacıyla, düşünceye din adına en çok gem vurulan yerin Türk memleketi olduğunu söyler. “Basit bir tartışma bile küfür addedilir ve öyle çok önyargı muhakemeyi tıkar ki, zihinde herhangi bir şüphe yeşertecek kadar bile aklıselime yer kalmaz.” Daha az ölçüde olmakla beraber Avrupa’daki monarşilerde de aynısı geçerlidir çünkü “insanları dizginlemek için korkuyu din kisvesine büründürüp kandırmak ve sanki selametleri söz konusuymuş gibi esaretleri için savaşmalarını sağlamak, monarşi rejiminin en büyük sırrı ve en hayati menfaatidir”. İnsanların özgürlüğüne hürmet etmek ve onlara hükmetmek değil hizmet etmek isteyen cumhuriyet, düşünmelerinin önüne geçmek için dine ihtiyaç duymaz, Hakiki inanç açısından, düşünme özgürlüğünün kamu huzurunun korunması kadar önemli olduğunu ispatlamak üzere Spinoza hurafeye dayanan sözde dinin en derinlerdeki itici güçlerini ifşa etmek ve böylelikle, kendi latif ifadesiyle “cok eski bir zihin köleliğinin kalıntılarını” gün ışığına çtkartmak istemektedir.

Spinoza Mucizesi - Frederic Lenoir

8 Beğeni

Böyle adamları tanırdı. Kurbanlarından sayıca üstün oldukları müddetçe yürekli davranırlardı. Açlığını çektikleri boş övünç, çaresizlere baskın gelmekten ve korku salmaktan doğardı. Bu tür yaratıklara dünyada sıkça rastlanırdı ve savaşa tutuşmuş bir memleket onlara istediklerini yapma imkanı tanırdı. Onlara Ehrlitan dilinde bir isim bile takılmıştı: Şiddetin Akbabaları.

Ölühane Kapıları - Steven Erikson

5 Beğeni

‘I see control on all sides, or the illusion of control?’

List’s face twisted slightly. ‘Sometimes the two are one and the same. In terms of their effect, I mean. The only difference – or so Coltaine says – is that when you bloody the real thing, it absorbs the damage, while the other shatters.’

It’s the curse of history that those who should read them, never do.

Victory tastes sweetest in the absence of haunting memories, Bult. Savour it.

Ölühane Kapıları - Steven Erikson

3 Beğeni

Tevildo kendisi hepsinin başına kurulmuş: muazzam bir kediymiş, kömür gibi siyah, insanın bakamayacağı kadar musibet bir şey. Gözleri uzun ve çok dar, ince bir çizgi gibiymiş, hem yeşil hem kırmızı parlıyormuş aynı anda ama koca beyaz bıyıkları iğneler kadar sert ve keskinmiş. Mırıltısı davul gümbürtüleri, hırıltısı gök gürültüsü gibiymiş lakin bağırdığı zaman hiddeti insanın kanını donduruyormuş.

Beren ile Lúthien - J. R. R. Tolkien

Usta ve Margarita’nın Behemot’u aklıma geldi bu cümleleri okurken; Woland’ın yardımcılarından olan bir kediydi, yani Şeytan’ın hizmetinde bulunuyordu. Tevildo ise Melkor’un hizmetinde bir kedi daha doğrusu yaratık.
Silmarillion’u okurken Melkor’u şeytana benzetmiştim birçok özelliği aynı neredeyse. Eserlerin böyle esintiler barındırması çok hoş. Hem gerçek hem gerçek değil; böyle ilginçlikleri seviyorum:))

4 Beğeni

Akıllarından çok duygularıyla harekete geçen yurttaşların diktatörleri veya demogogları seçebileceğini anlıyoruz.

Ona göre “İnsanlar her daim bir amaç, yani arzu ettikleri fayda uyarınca hareket ederler. Bunun sonucunda, meydana gelmiş şeylerin nihai nedenlerini arar ve bu bilgiye ulaştıkları anda rahata ererler zira artık şüpheye, endişeye gerek kalmaz.”

Dini coşkuların kamu yararıyla samimi uzlaşısını belirleyen, siyasi otoriteyi elinde tutanın iradesidir.” Toplumsal sözleşme, demokrasi, laiklik, tüm yurttaşların kanun önünde eşitliği, inanma ve ifade özgürlüğü: Spinoza politik modernliğin babasıdır. Voltaire ve Kanttan bir yüzyıl ve hatta muhteşem Hoşgörü Üstüne Mektup’unu 1689’da yayımlayan Locke’tan birkaç onyıl evvel, dini ve siyasi mercilerin ayrılığının ilk teorisyeni ve liberal demokrasilerimizin ilk modern düşünürüdür. Ancak bizden daha da modern olduğunu düşündüğüm nokta, henüz ortada bile yokken demokrasilerimizin sınırlarını fark etmiş olmasıdır: Tutkularının kölesi olmaya devam etmelerinden ötürü, derin bağlılıktan ziyade korkusuyla kanuna uyacak bireylerin akılcılıktan yoksunluğudur bu sınırları çizen.

Kutsal metinlerin yorumlanması kesinlikle, kendinde bu konuda tekel olma hakkını gören bir zümreye bırakılmamalıdır.

Spinoza Mucizesi - Frederic Lenoir

5 Beğeni

“Cahil kişilerin ruhu gübrelenmemiş, sürülmemiş topraklar gibi katıdır. Önyargılar bu ruhlara, kaya diplerinde biten otlar gibi sımsıkı yapışır, inatla büyürler. Bunları söküp atmak, kökünü kurutmak zor mu zordur; bunu biliyordum.”

Jane Eyre, Charlotte Brontë

6 Beğeni

Whatever evil you let ride becomes commonplace, eventually. Problem is, it’s easier to get used to it than carve it out.

Geçit verdiğin her kötülük zamanla sıradanlaşır. Asıl sorun o kötülüklere alışmanın, onları söküp atmaktan daha kolay olmasıdır.

Ölühane Kapıları - Steven Erikson

7 Beğeni

Zaman bizi inançlı kılar. Zamansızlık ise inançsız.

Ölühane Kapıları - Steven Erikson

4 Beğeni

Bu alıntının bağlamını merak ettim, sayfanın fotoğrafını paylaşır mısınız?

Ofisteyim, kitap yanımda değil maalesef. Eve geçince atayım.

İngilizcesi (12. bölüm)

The Imperial Warren was a realm with neither day nor night, just a perpetual dusk, its faint light sourceless – a place without shadows. They measured the passage of time by the cyclical demands imposed by their bodies. The need to eat and drink, the need to sleep. Yet, when gnawing hunger and thirst grew constant and unappeased, when exhaustion pulled at every step, the notion of time sank into meaninglessness; indeed, it revealed itself as something born of faith, not fact.

'Time makes of us believers. Timelessness makes of us unbelievers.’ Another Saying of the Fool, another sly quote voiced by the sages of my homeland. Used most often when dismissing precedent, a derisive scoff at the lessons of history. The central assertion of sages was to believe nothing. More, that assertion was a central tenet of those who would become assassins.

‘Assassination proves the lie of constancy. Even as the upraised dagger is itself a constant, your freedom to choose who, to choose when, is the constant’s darker lie. An assassin is chaos unleashed, students. But remember, the upraised dagger can quench firestorms as easily as light them…’

2 Beğeni

Tamamdır bekliyorum. Teşekkürler. :krs:

“Çocuklar ölüyor.”

Lull kafa salladı. “Bak bu dediğin insanoğlunun kısa bir özeti. Kimin tarih kitaplarına ve parşömenlerine ihtiyacı var ki? Çocuklar ölüyor. Dünyanın adaletsizliği o iki sözcükte saklı.”

Ölühane Kapıları - Steven Erikson

@deeepreader İstediğiniz kısım şöyle:

Özet

4 Beğeni

Evrenin düzeni olduğuna dair bir kanıt bulamadığımdan dolayı beni rahatlatan tek șey anarşiyi kabul etmek. Böylece kaostan zevk alıyorum ve korkusuzca hepimizin en başından beri lanetli olduğumuza inanıyorum; kısa yaşantımız hem anlamsız hem de lanetli. Terk edilmekten beter olduğumuzu kabul edebiliyorum. Çünkü hiçbir zaman zaten bizi terk edecek bir şey yoktu.

Elric: Ruh Hırsızı - Micheal Moorcock

5 Beğeni

“Yaşardık, her zamanki gibi, aldırmadan. Aldırmamak cehaletle aynı şey değildir, üstünde çalışman gerekir.”

Damızlık Kızın Öyküsü, Margaret Atwood

3 Beğeni

Hangi budala denize su eklemeye kalktı, ya da ateşle yürüdü yanan Troya’ ya?

Shakespeare - Titus Andronicus

4 Beğeni

Wickanlar güç armağanının asla bedava olmadığını biliyorlar. Aralarındaki seçilmişlere gıpta etmiyorlar çünkü gücün ne bir oyun ne de şana ve servete dikilecek ışıltılı bir bayrak olmadığının farkındalar. Hiçbir şeyi allayıp pullayarak saklamadıkları için, hepimiz görmek istemediklerimizi görüyoruz: Güç zalimdir, demir ve kemik kadar serttir ve de yıkımdan beslenir.

Ölühane Kapıları - Steven Erikson

4 Beğeni

Ancak cahiller bir gaye bulup ona sımsıkı tutunurlar çünkü o gayenin içinde önemlilik illüzyonu yatar. İman, bir kral, bir kraliçe, bir imparator veya intikam… hepsi de ahmakların kalesidir.

It’s the ignorant who find a cause and cling to it, for within that is the illusion of significance. Faith, a king, queen or Emperor, or vengeance… all the bastion of fools.

Ölühane Kapıları - Steven Erikson

4 Beğeni

Yüzbaşı yanında belirdi. “Uşaklar olarak,” diye alçak sesle konuştu Lull, “sağ kalabilirler, diğer soylu ailelere satılabilirlerdi. Şimdi ellerinde kılıçlarla can verecekler. Şu sessizliği duyabiliyor musun, Duiker? Ne anlama geldiğini biliyor musun? Bence biliyorsun - hem de çok iyi.”

The captain appeared at his side. ‘As servants,’ Lull softly rumbled, ‘they might have survived, been sold on to other noble families. Now, with swords in their hands, they will die. Can you hear this silence, Duiker? Do you know what it signifies? I imagine you do, all too well.’

Ölühane Kapıları - Steven Erikson

2 Beğeni