Dune biraz yorduğu için bir değişiklik olması açısından Zweig’ ın O Muydu? kitabına başladım. Aşağıya brakacağım alıntı çok tanıdık bir durumu anımsattı bana
Şımartıldıkça ve bu yüzden utanmazlaştıkça, sahibini böyle bin çeşit numarayla kendi karşısında bir dilenci, bir ricacı pozisyonuna düşürüyordu; asıl “köpekçe” olarak nitelenmesi Doğulu bir paşa rolünü muazzam bir oyunculuk başarısı göstererek canlandıran terbiyesiz hayvanın davranışları değil, yaltaklanıp duran Limpley’ in iptilasıydı.
Ele geçirilmiş bir güvercin, insana, avcısına hoşgörüyle bakar. Gerçekten böyledir; hayvan o sırada uzlaşmaya açıktır ve iyimserliğini asla yitirmez. Fakat öldükten sonra iş değişir. Bu durumda hoşgörü değil de bir tür küskünlük, bir alınmışlık görürsünüz onda.
“Kadınlar, kadın olarak, bir sonraki neslin rolünü almak zorundaydılar, bu neslinkini değil; onlar erkeklerin zincir olarak gördükleri bağlantıları, kölelik olarak gördükleri bağları dokurlardı. “
“Bende kaybolma isteği vardır. Küçükken başımı alır alır giderdim. Yine de fazla uzaklaşmazdım tabii. Kaybolayım, sonsuzluğu hissedeyim diye. Ama asıl istediğim aranmak, bulunmak, neden böyle bir şey yaptığımın, neden yalnız kalmak istediğimin sorulmasıydı.”
Ülkemiz tarihinde hiç bu kadar alçalmamıştı, dedim, tarihinde hiç bu kadar alçak ve aynı zamanda karaktersiz ve budala insanlar tarafından yönetilmemişti. Ama halk da aptal, dedim, böyle bir durumu değiştiremeyecek kadar zayıf, şimdiki hükümeti oluşturan kişiler gibi güvenilir olmayan iktidar hırslısı kişilerin kapanına düşüyor. Herhalde bir sonraki seçimlerde de bu acıklı durum değişmeyecek, dedim…