“Bir kişinin iyi ya da kötü olduğunu görünüşünden anlayamazsın.” diye açıkladı. "Yüreğinin içine bakman gerekir. Ve eğer bu yaşlı adamdan bir tavsiye istiyorsan… Orada gördüğüne bile inanma derim. Çünkü iyilik de kötülük de herkesin kalbine uğrar zaman zaman. Önemli olan orada ne kadar kalabildiğidir. . "
Kim basarak yeni kahramanımız olabilir ki
Satar mı o da merak ettirdi şimdi, aslında şu kötü çocuk, piskopat yarim falan okuyan genç kardeşlerimize kötülük öyle olmaz böyle olur deseler?
“Nedir bu gürültü? Bu boğuk feryat, bu çirkin kahkaha ne? Bize sevmeyi öğretin, ama önce siz öğrenin.
İyi ama beş bin yıldır insanlar neyi ögrendiler? Onlara sevgiyi öğretmek isteyen her din, her doktrin, kendinden olmayanı boğazlamayı öğretti. Kendinden olmayanı öldüre öldüre tek başına kaldı insan. Hep beraber bulamadığını tek başına bulabilecek mi?”
“İnsanlar mallarını başkasının almasına katlanamaz ve topraklarının sınırlarıyla ilgili en ufak bir anlaşmazlık çıkmayagörsün, hemen taşa ve silaha sarılırlar, buna karşın yaşamlarına başkalarının karışmasına izin verir, hatta gelecekte kendilerini ele geçirecek kişileri bizzat çağırırlar. Parasını paylaşmak isteyen biri bulunmaz, ancak her insan yaşamını birçoklarıyla paylaşır. İnsan malvarlığını korumak konusunda oldukça hesaplı davranır, ancak açgözlü olmanın onur vesilesi sayılacağı tek konu olan zamanın harcanmasına gelince oldukça bonkör davranırlar.”
Seneca - Mutlu Yaşam Üzerine ~ Yaşamın Kısalığı Üzerine (Yaşamın Kısalığı Üzerine metninde geçmektedir), 3. Bâb 1. Paragraf, İş Bankası Kültür Yayınları 8. Basım (2020), çev. C. Cengiz Çevik
Bizim gibiler asla seyirci olmamalı. Bizler sahnede, arenada olmalıyız. Oyuna girip gelişmelere yön vermeliyiz. Aksi halde, bunu yapabilenlerin eline düşeriz ve çıkarları için bizi kullanırlar. Seve seve oyuna getirirler.
“Dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir, bilir misin? Yarım işler, yarım konuşmalar, yarım sevdalar, yarım günahlar, yarım iyiliklerdir. Sonuna kadar git be insan!”
…Biafra diye şimdi hiçbirinizin hatırlamayacağı bir yerde bebekler yetersiz beslenmeden ölüyordu ve Rusya yine bir sosyalist kardeşlik göstergesi olarak ordusunu Çekoslovakya’ya sokuyordu. Hatırlayacağınız ama hatırlamamayı yeğleyeceğiniz Vietnam diye bir yerde de oraya barış ve demokrasi götürme amacıyla gözün gördüğü her yere napalm bombası atıyorduk ve William Calley adlı bir teğmen yakın zamanda Mylai adlı bir kasabada yüz kadar kötü niyetli, tehlikeli yaşlı erkek, kadın ve çocuğun imhasını koordine etmişti, ama o sırada bunu henüz bilmiyorduk. (S.58)
Hiçbir zaman hürriyet, mahkûmiyetin yanında bulunmaz. Bunun gibi şahsi eylem ve teşebbüslerin de beraberinde gezemez. Anlaşılıyor ki hürriyet, herhangi baskıcı unsurlara boyun eğemez. İstibdat, temeli hürriyet olan kanunlara boyun eğer. İstibdat, alçala alçala hürriyeti getirir. Hürriyet, hiçbir zaman istibdadı doğuramaz.
Bence Cumhuriyet, dâhili anlaşmazlık ve ayrılıkları kökünden temizlemek için iki kötülüğün bu memleketten varlığını kaldırmalıdır. Bu iki kötülükten biri hafiyelik, diğeri kabadayılık. Evet, bu iki kötülüğü kaldırmalı. Çünkü her ikisi de bu vatanın başı ezilecek düşmanlarıdır. Bu milleti asırlardan, senelerden beri perişan eden bu iki melundur. Diyebilirim ki başka bir düşmanımız yoktur!
Yoksa nereden gelirse gelsin, isterse Cumhuriyet’in ağzından çıksın, alıngan, çabuk gücenen kendi fikrini, düşüncesini tek doğru bilen hiçbir kişi vazifede başarılı olamaz. Cumhuriyetçilik, işi bilmek, öğrenmek, öğretmek ile yükümlüdür.
Fransa’da bile bugün milletvekillerinin kayıtsızlıklarından, ihmallerinden kaynaklanan neredeyse genel bir şikâyet var. Hatta bir mizah yazarı: “Hâlâ millet için efendi mi diyorsunuz? Kimin, neyin efendisi! Bizzat kendileri tarafından seçilmiş olan hizmetkârına yol veremeyen bir efendideki kuvvet ve iktidar zannı, hayalî bir kuvvet ve iktidardır. Ancak uzun uzun fasılalarla uygulama kuvvetini hissettiren ve arada hiçbir şey yapmaya muktedir olmayan bir hükûmet ne biçim bir hükûmettir? Halk denilen arslan cambazhane demirbaş hayvanlarındandır. Cambazlar her dört senede bir defa ona bir hürriyet havası aldırırlar. O da bu havayı aldı mı, hakiki bir arslan olduğu inancı kalbinde olduğu hâlde güzel güzel, uslu uslu yine kafese girer,” diyor.