Beğendiğiniz Kitap Alıntıları

"Başka hiçbir şeye yer olmadığını düşündüğüm kalbimde yer edindin. Benim toz ve taş ektiğim yerde çiçekler bitirdin. Çıkmakta ısrar ettiğin bu yolculukta şunu unutma. Sen ölürsen, ben de uzun süre hayatta kalmam.”

Gölge Yükseliyor-Robert Jordan

19 Beğeni

“Bu zavallı çocuklar bu köpek benimdir diyorlardı; işte güneş altındaki yerim; işte bütün dünyanın gasp edilişinin simgesi ve başlangıcı.”

Blaise Pascal - Düşünceler

5 Beğeni

''Evlat, ben senin yaşındayken her şeyi bir anda anlamıştım.Sonra hayatımın geri kalanında da o an neyi anladığımı çıkarmaya çalışmıştım."
Mektupların Romanı - Mihail Şişkin

5 Beğeni

Zevk için ne kadar az şey gerekir! Bir gaydanın sesi! Müziksiz hayat bir hata olacaktır. Almanlar Tanrı’nın bile şarkı söylediğini düşünür.

Sabit, yerleşik hayat Kutsal Ruh’a karşı günah işlemek olur. Sadece yürürken düşünülen fikirler değerlidir.

Friedrich Nietzsche - Putların Alacakaranlığı

8 Beğeni

Söz söylenmişti bir kere, arabaya koşulmuş atlarla öküzler, yuvarlak uçlu bir sabanı çeker gibi Kozmos’u peşlerinden sürüklemeye koyuldular. Dev küre sonsuzluğu yarıp geçerken, zamanın parçaları da yerinden oynuyordu. Bazıları toprağa düştü, yeryüzüne kehaneti ve önseziyi armağan etti. Bazıları göklere savrulmuştu, geçmişe geleceğin ayırt edilemediği kara delikler açtılar.

Atlas’ın Yükü - Jeanette Winterson

4 Beğeni

İnsanlar, cadıların ay ışıklı gecelerde donsuz dans ettiklerini düşünüyordu. (Tiffany bu konuda araştırma yapmıştı ve cadı olmak için bunu yapmak zorunda olmadığını öğrendiğinde biraz rahatlamıştı. İsterseniz yapabiliyordunuz da tabii; ama bütün ısırgan, diken ve kirpilerin tam olarak nerede olduğunu bildiğiniz zaman.)

  • Gökyüzü Dolu Şapka (Tiffany Sızı #2), Terry Pratchett
9 Beğeni

Vücudun sınırları ancak vücut çürürken zayıflar, ama çürümeyle gelen özgürlük işe yaramaz. Sonunda dünyayla birleştiğimde ona çoktan gözlerimi yummuş olurum.

Atlas’ın Yükü - Jeanette Winterson

3 Beğeni

“Her hayat birçok günden oluşur, gün günü izler. Biz kendi hayatımızın içinden yürüyüp geçeriz, yolda karşımıza hırsızlar, hayaletler, devler, yaşlılar, gençler, zevceler, dullar, aşık biraderler çıkar. Ama illa ki kendimizle karşılaşırız her seferinde.”

James Joyce, Ulysses

11 Beğeni

Üç gün sonra, Kral’ın da söylemiş olduğu gibi Rohan’lı Eotner geldi Şehir’e, yanında Yurt’un en cesur silahşörlerinden oluşan bir atçan vardı. Eomer Şehirde hoş karşılandı; Şölenlerin Büyük Salonu Merethrond’da masaya oturduklarında etrafındaki hanımların güzelliğini görerek hayretler içinde kaldı. Dinlenmeye çekilmeden önce de cüce Gimli’yi çağırttırdı ve ona şöyle dedi: “Glöin oğlu Gimli, baltan hazır mı?”
“Hayır beyim,” dedi Gimli, “ama çabucak alıveririm eğer ihtiyaç varsa.”
“Kararını sen ver,” dedi Eomer. “Çünkü hâlâ aramızda Altın Orman’ın Hanımı hakkında söylenmiş birkaç sert söz var. Artık onu kendi gözlerimle de gördüm.”
“O halde beyim,” dedi Gimli, “şimdi ne diyorsun?”
“Heyhat!” dedi Eomer. “Onun yaşayan en zarif hanım olduğunu söylemeyeceğim.”
“O halde ben gidip baltamı alayım,” dedi Gimli.
“Fakat önce şu özrümü söyleyeyim,” dedi Eomer. “Eğer onu başkalarının yanında görmüş olsaydım, arzuladığın şeyi derdim. Fakat şimdi Kraliçe Anven Akşamyıldızı’nı ilk sıraya koyuyorum ve artık kendi adıma bunu inkâr edecek herkesle dövüşmeye hazırım. Kılıcımı getirttireyim mi?”
Bunun üzerine Gimli yerlere kadar eğildi. “Hayır, benim açımdan affedildin beyim,” dedi. “Sen Akşam’ı seçtin, ama benim sevgim Sabah’a verildi. Ve gönlüm yakında onun ebediyen geçip gideceğini söylüyor.”

Yüzüklerin Efendisi, Kralın Dönüşü, Nice Ayrılıklar, J.R.R. Tolkien

4 Beğeni

“İçimizde şeytan yok… İçimizde aciz var… Tembellik var… İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var…”
Sabahattin Ali - İçimizdeki Şeytan

Bugün Sabahattin Ali’nin öldürülmesinin 71. yılı

12 Beğeni

“İnsanlar ihtiyaç duyduğu zaman akla hayale gelmeyecek başlangıçlara sahip büyük bir din yaratabilirler.”

İşte İnsan, Michael Moorcock

11 Beğeni

“Ve bunun senin asillerle ilgili… tuhaf görüşlerinle ilgisi yok, öyle mi? Ne de olsa, çoğu Aes Sedai asil kadınlarmış gibi davranır.”
“Asillerle bir alıp veremediğim yok,” dedi Mat ceketini düzelterek. “Yalnızca, onlardan biri olmak istemiyorum.”
“O zaman neden?”
Mat bir an oturup düşündü. Nedendi? Sonunda ayağına baktı, ardından çizmesini giydi. “Botlar yüzünden.”
“Botlar mı?” Setalle’nin kafası karışmış gibiydi.
“Botlar,” dedi Mat başını sallayarak, bağcıklarını bağlarken. “Hepsi botlar yüzünden.”
“Ama…”
“Anlarsın,” dedi Mat, bağcıkları çekip sıkıştırarak, “bir sürü adam ne tür bot giydiği konusunda endişelenmek zorunda değil. İnsanların en fakirleri onlar. Onlardan birine, ‘Bugün hangi botlarını giyeceksin, Mop?’ diye sorsan, kolay yanıt verirler. ‘Eh, Mat. Yalnızca bir çift botum var, bu yüzden o botları giyeceğim herhalde.”’
Mat duraksadı. “Sana böyle söylemezlerdi sanırım, Setalle, çünkü sen ben değilsin. Sana Mat demezlerdi, anlarsın.”
“Anlıyorum,” dedi Setalle, eğlendiğini açık eden bir sesle.
“Her neyse, birazcık parası olanlar için, hangi botları giyeceği sorusu daha zor olabilir. Anlarsın, sıradan insanlar, benim gibi insanlar…” Setalle’yi süzdü. “Ki ben sıradan bir adamım, hatırlatırım.”
“Elbette öylesin.”
“Kesinlikle öyleyim,” dedi Mat, bağcıklarını bağlamayı bitirip doğrularak. “Sıradan bir adamın üç çift botu olabilir. Üçüncü en iyi botlar; nahoş bir iş görürken onları giyersin. Birkaç adım sonra birkaç yerden vurabilirler, birkaç yerden delinmiş olabilirler, ama ayağına geçirmek için iyidir. Tarlada ya da ahırda onları kirletmekten korkmazsın.”
“Tamam,” dedi Setalle.
“Sonra bir de, ikinci en iyi botların vardır,” dedi Mat. “Onlar gündelik botlarındır. Komşuna yemeğe giderken onları giyersin. Ya da benim durumumda, savaşa giderken giyersin. İyi botlardır, ayağını korur ve onları giyerken görünmekten korkmazsın.”
“Ya en iyi botların?” diye sordu Setalle. “Onları da balolara ya da önemli kişilerle yemeğe giderken mi giyiyorsun?”
“Balolar mı? Önemli kişiler mi? Kanlı küller, kadın. Ben seni hancı sanıyordum.”
Setalle hafifçe kızardı.
“Biz balolara falan gitmeyiz,” dedi Mat. “Ama gitmek zorunda kalsak, sanırım ikinci en iyi botlarımızı giyerdik. Komşumuz Hembrew Hanım’ı ziyarete giderken giyecek kadar iyiyse, bizimle dans edecek kadar aptal olan bir kadının ayaklarına basmak için de iyi olması lazım.”
“O zaman en iyi botlar ne için?”
“Yürümek,” dedi Mat. “Uzun mesafe yürümek için kullanacağın botların değerini her çiftçi bilir.”
Setalle düşündü. “Tamam. Ama bunun asil olmakla ne ilgisi var?”
“Çok ilgisi var,” dedi Mat. “Anlamıyor musun? Sıradan biriysen, botlarını ne zaman kullanacağını çok iyi bilirsin. Üç çift botu takip edebilirsin. Üç çift botun varken hayat kolaydır. Ama asiller… Talmanes, evinde kırk çift botu olduğunu iddia ediyor. Kırk çift, hayal edebiliyor musun?”
Setalle eğlenerek gülümsedi.
“Kırk çift,” diye tekrarladı Mat, başını iki yana sallayarak. “Kırk kahrolası çift. Hepsi aynı tür bot da değil. Her kıyafet için ayrı ayakkabılar var; bir de kıyafetlerinin yarısına uyacak, farklı tarzlarda bir düzine ayakkabı. Krallar için ayakkabılar var, yüksek lordlar için ayakkabılar, normal insanlar için ayakkabılar. Kış için, yaz için, yağmurlugünler için, kurugünler için ayrı ayrı ayakkabılar var. Yalnızca banyoda yürürken giydiğin ayakkabılar var. Lopin, gece tuvalete çıkarken kullanacak ayakkabılarım olmadığı için şikayet ederdi!”
“Anlıyorum… Demek botları, karmaşık siyasi ve sosyal durumlarda önderlik rolünü üstlenen aristokratların sırtına yüklenen sorumluluk ve karar verme yükümlüğünü temsil eden bir metafor olarak kullanıyorsun.”
“Metafor…” Mat kaşlarını çattı. “Kanlı küller, kadın. Bu hiçbir şeyin metaforu değil! Bu yalnızca botlar hakkında.”
Setalle başını iki yana salladı. “Sen sıradışı bir bilgeliğe sahipsin, Matrim Cauthon.”

Zaman Çarkı: Geceyarısı Kuleleri-Robert Jordan

5 Beğeni

O kadar uzun alıntılar ekleniyor ki okumayanlar için baya spoiler… En azından buğulandırabilirseniz harika olur. Kitabı okuyanlar girip bakar. Gerçi bu da amaca hizmet eder mi emin değilim. Bence alıntı daha çok merak ettirecek ama spoiler vermeyecek vurucu cümleler olmalı. Sizler ne düşünürsünüz bilmiyorum. :confused:

7 Beğeni

Uzun alıntıları doğrudan es geçiyorum ben ve söylediklerinize katılıyorum.

3 Beğeni

Katılıyorum :+1:t3:(20 karakter)

2 Beğeni

Alıntıladığım yerde seri hakkında veya kitap hakkında sürpriz bozacak birşey olmadığı için blursuz olarak veya özet olarak kapatmadan paylaşmakta sıkıntı görmedim. Hoşuma giden bir diyalog olduğu için paylaşmak istedim ve neresinden kesersem keseyim anlamsız olacak.
Eğer gözden kaçırdığım bir spoiler varsa söyleyin blur koyayım.

Eleştirim size yönelik değildi. Genele yönelikti. :slight_smile: Sizin uzun alıntınızın bu fikrimi belirtmemde elbette payı var. Diğer açıdan Mat’i biraz daha oturaklı cümlelerle görmek beni şaşırttı. Henüz daha oralara gelememiştim ve kendisinin böyle bir hale geleceğinden de emin değildim. Şimdi kafamda oldukça yetişkin görünüyor. :roll_eyes: En azından unutkan olduğum için benim açımdan bir sorun teşkil etmiyor. :smiley:

Ben Mat’in gözünden okurken hep böyle hissetmişimdir halbuki ama ne demek istediğinizi anlıyorum. Bölümü tamamen okuyunca siz de göreceksiniz .:slight_smile: Gerçi ben buna spoiler demezdim ama yine de blur koyayım.

1 Beğeni

Belki kişiden kişiye değisiyordur. Mat bana göre şu an ergen kıvamında. Belki yaşla da alakası olabilir bakış açısının. :blush:

“Eğer ben deli değilsem, deli olan sizsiniz,” diye yanıtladım. “Tercih sizin!”
Gayet dürüsttüm, çünkü seçimi ona bırakıyordum!

Bütün Öyküler - Jules Verne

8 Beğeni