Beğendiğiniz Kitap Alıntıları

Geri dönen mektup . Ruh adam kitabından.
images%20(4) Şarkısı da var. Geri Dönen Mektup (Osman Öztunç) - YouTube

1 Beğeni

Artık yaşlandım, en azından genç değilim ve gördüğüm her şey bana daha önce gördüğüm başka bir şeyi hatırlatıyor. Öyle ki ilk kez gördüğüm hiçbir şey yok.

Siyah Dağlarda Bir Mağaradır Hakikat, Neil Gaiman

7 Beğeni

“Bir insan ne denli üstün zekalı ve bilgili olursa olsun, eğer duyarlılıktan yoksunsa; kafa açısından görkemli bir dev, duygu açısından zavallı bir cüceyse, ben neyleyim böyle bir adamın dostluğunu?”

Mina Urgan

2 Beğeni

‘‘Ne olursa olsun , o yıl okuduğum romanlar kitabi bilgi anlamında hayatım boyunca aldığım tek gerçek eğitim oldu. Bu sayede zihnimin işleyişinde bir değişim meydana geldi. Hayatım normal ve makul seyrinde gelişseydi muhtemelen edinemeyeceğim farklı, sorgulayan bir bakış kazandım. Fakat - bunu anlayabilir misiniz bilmiyorum- aslında beni değiştiren, bende gerçekten etki bırakan şey, okuduğum kitaplardan çok sürdürdüğüm hayatın kokuşmuş anlamsızlığıydı.’’

‘‘Hepimiz niye böyle lanet birer aptalız, merak ediyorum. İnsanlar budalalık uğruna onca vakit harcayacaklarına niye dolaşıp etraflarına bakmıyorlar? Şu gölete mesela; içindeki bir sürü şeye. Su kelerleri, su salyangozları, su böcekleri, şayak sinekleri, sülükler ve ancak mikroskopla görülebilecek kim bilir neler. Su altındaki hayatların gizemi. Onları izleyerek bir ömür geçer, on ömür geçer de şu kadarcık göleti bitiremezsiniz. Ve bu arada hiç bitmeyen şu merak duygusu, içinizdeki o acayip alev. Sahip olmaya değer tek şey ve biz onu istemiyoruz.’’

Boğulmamak İçin - George Orwell

5 Beğeni

Ama pes etmiyordunuz değil mi? Pes etmek korkaklara göreydi, silahşorlara değil!

Kara Kule - Stephen King

2 Beğeni

Zeka doğuştan varolan görme, algılama kapasitesidir. Her çocuk zeki doğr ve sonra toplum onu aptallaştırır. Ona aptallık eğitimi veririz ve er ya da geç aptallıktan mezun olur.

Sezgi - Osho

3 Beğeni

‘‘Zamanın geçişinin esrarını düşünüyorum. Sonu olmayan saatler ve dakikalar vardır: bir anın sonsuzluğu. Boş geçen birçok saat vardır: zamanın boşluğu… Sanki hiç yaşanmamışlar gibi arkalarında tek bir anı bile bırakmadan geçen sonsuz günler ve haftalar vardır. Arkamda bıraktığım yılları artık birbirinden ayıramıyorum. Zaman bizim içimizde geçiyor. Onu hareketlerimiz dolduruyor… Bir nehirdir o: dik yamaçlı, dümdüz akan, renksiz dalgalı. Kaynağı boşluktur, boşluğa akar. Onun kıyılarına kentler kuran biz, kanlarımızla ve kafalarımızla üzerine yaptığımız barajlarla renklendirdik onu. Zaman, benim düşüncelerimin dışında var olamaz. Ben ne yaparsam o odur. Işıkla doldurduğum an, sonsuzluğa dek aydınlattığı boşluk içinde parıldayan bir yıldızdan gelen bir ışık huzmesi kadar değerlidir. Ölü şeylere ayırdığım boş saatler ve günlerin, gölgelerden öte bir varlığı yok. Muhakkak ki asıl gerçek olanlar düşlerim…’’

‘‘Bize işkence yapan eski zincirler, bedenimize öylesine işlemiş ki, artık adeta bizim bir parçamız olmuş. İşte bu yüzden tutkunuz ona.’’

‘‘İnsan, zamanı kullandığını sanır, ama aslında hırsla yiyip bitiriyordur onu. Gerçek, korkunç olmak için fazla somuttur. Kimi zaman onun sizi ne denli baskı altında tuttuğunu anlayabilmek için hayal gücünüze ihtiyacınız oluyor.’’

‘‘Çünkü modern bir toplumda bir insan ya sömürücü ya bir emekçi köle ya da kanun dışı olmak zorundaydı. Bunların üçü de onların ideallerine ters düşen yaşantı biçimleriydi. Ama onlar sonunda, üçüncü yolu seçip kalpazanlık yaptılar.’’

‘’… yaşantısının en mutlu anının ne olduğunu sordum. Bana şöyle cevap verdi:

  • Bir Noel gecesi V… Hapishanesi’ndeydi, yalnızdım. Hava çok sıcaktı. Elimde iyi bir kitap, biraz da içecek şarabım vardı. Birdenbire öylesine iyi, öylesine sakin hissettim ki kendimi. Düşünebildiğime, yaşadığıma memnundum.’’

İçerdekiler - Victor Serge

2 Beğeni

Diğer kadınlar söz konusu olduğunda en zalim olanlar, yine kadınlardı
-Cersei Lannister

4 Beğeni

Oysa sefalet sadece zenginleri rahatsız ediyordu. Karim de tüm kenti kaplayan, en küçük malzemeden yüzlerdeki derin çizgilere kadar her yere sinen yoksulluğun farkında bile değildi.
Kızıl Nehirler, Jean-Christophe Grange

2 Beğeni

O zaman bana gülümsedi. Tebessümü taç yapraklarını açan bir çiçek gibi sıcak, hoş ve utangaçtı. Dostane, dürüst ve biraz mahcuptu da.Bana gülümserken hislerim…

Açıkçası hislerimi nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Yalan söylemek çok daha kolay olur. Yüz farklı hikâyeden alıntı yapıp size o kadar tanıdık bir yalan söylerim ki bir lokmada yutarsınız. Dizlerimin bağının çözüldüğünü, kalbimin sıkıştığını anlatabilirim. Fakat bunlar gerçek olmaz. Kalbim ne sıkıştı, ne de göğsümden kaçıp gidecekmiş gibi atmaya başladı. Öyle şeyler masallarda olur. Budalalıktır bunlar. Mübalağadır. Palavradır. Ama yine de…

Kışın ilk günlerinde, mevsimin ilk karı yağdıktan sonra dışarı çıkın. Üzeri ince bir buz tabakasıyla kaplı bir gölet bulun. Buz tabakası henüz yeni ve cam kadar berrak olsun. Kıyıya yakınken buz ağırlığınızı rahatça taşıyacaktır. Biraz açılın. Biraz daha. Sonunda buzun ağırlığınızı ucu ucuna taşıdığı bir noktaya varacaksınız. İşte orada kendinizi benim hissettiğim gibi hissedersiniz. Buz ayaklarınızın altında çatırdamaya başlar. Aşağı baktığınızda beyaz çatlakların karmakarışık bir örümcek ağı gibi her yöne doğru yayıldığını görürsünüz. En ufak bir ses yoktur, ama ani ve sert titreşimleri tabanlarınızda duyabilirsiniz.

İşte Denna gülümseyince bana da öyle oldu.

Rüzgarın Adı, Patrick Rothfuss

7 Beğeni

“Marla’nın hayat felsefesi, bana söylediğine göre, ölmeye her an hazır oluşu. Marla’nın hayatındaki trajedi ise ölmüyor oluşu.”

Dövüş Kulübü-Chuck Palahniuk

5 Beğeni

“Davul, zurna, ey gaziler, sokaklarda kalabalık… Hem oynayan, hem bağıran, hem de yürüyen coşkun ve genç askerler… Kendilerini nasıl bir akibetin beklediğini bilmeyen ve ‘ya gazi, ya şehit!’ diye bağırdıkları halde ölümü akıllarına bile getirmeyen zavallılar… Hayatın yeknesaklığı içinde birdenbire beliriveren bu korkunç değişikliği gülerek kabul eden, ona koşan ve ne için, kimin için ölmeye gideceklerini, nerede ve nasıl öldürüleceklerini sormayı asla akıllarına getirmeyen kahramanlar…”
Kuyucaklı Yusuf, Sabahattin Ali

5 Beğeni

“İçimizde kimse ölümden korkmuyordu, çünkü kimse ölümün ne olduğunu kavrayamıyordu.”

Leonid Andreyev- Kızıl Kahkaha

3 Beğeni

“Güçlü kadın ve erkeklerin oluşturduğu bir sınıf var ve bunlar hayatlarını bir şeye feda etmek istiyorlar. Reklamlar insanları gerek duymadıkları arabaların ve kıyafetlerin peşinden koşturuyor. Kaç kuşaktır insanlar nefret ettikleri işlerde çalışıyorlar, neden? Gerçekte ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alabilmek için.”

Dövüş Kulübü, Chuck Palahniuk

6 Beğeni

İki kötülük arasında seçim yapmam gerekirse, demişti Mae West, daha önce denemediğimi seçerim. Bu ona mantıklı geliyordu.

ÖYKÜLER, Yakala ve Bırak-Lawrence Block

1 Beğeni

‘‘Fikrimi değiştirmeyeceğim’’ dedi. ‘‘Ve bu seni son görüşüm olacaksa (kalbim öyle olduğunu söylüyor) sana dair son anım diz çöküşün olmasın. Sen diz çöken bir adam değilsin, Steven’ın oğlu Roland. Hiçbir zaman olmadın ve seni o şekilde hatırlamak istemiyorum. Seni Calla Bryn Sturgis’te olduğun gibi dimdik ayakta görmek istiyorum; dostlarınla Jericho Tepesi’ndeyken olduğu gibi’’

Kule-Stephen King

1 Beğeni

“Peder Zincir hiçbir hürriyetin sürekli hafife alınma hürriyetine benzemediğini iddia ederdi,” dedi Locke.
Locke Lamora’nın Yalanları, Scott Lynch

4 Beğeni

En önemli sorun -ya da en önemli sorunlardan biri, çünkü bir sürü en önemli sorun vardır- halkı yönetmekle ilgili en önemli sorunlardan biri, bu işin kime yaptırılacağını bulmaktır. Daha doğrusu halkı, kendilerini yönetmesine izin vermeleri için ikna etmeyi başaracak birini bulmaktır.

Otostopçunun galaksi rehberi

2 Beğeni

Bu hayatta, avcılar vardır, bir de avlar. Genellikle avcılar da bir başkasının avı olur. Hayatta kalmanın tek yolu besin zincirinde yükselmek ve avcı olmaktır.

Işığın Anısı, Robert Jordan & Brandon Sanderson

4 Beğeni

Yıllar önce Hüseyin Nihal Atsız’ın Ruh Adam kitabını okumuştum. Bugün yine elime aldım, sağına soluna bakıp içini karıştırmaya başladım. Aklıma bir bölüm takılmıştı. Kahramanımız Selim Pusat, Tanrı’nın karşısına çıkıp bir konuşma yapıyordu, ona meydan okuyordu. Konuşmanın bir bölümü:

  • Ne diyorsun Selim Pusat?
  • Doğrudur!
  • Bütün olanların ilk sebebi senin kralcı oluşun mudur?
  • Evet!
  • Bunu ilk günah diye kabul ediyor musun?
  • Asla!
  • Neden?
  • Bütün o muhteşem kralları sen yarattın!