Ölülere acıma, Harry. Yaşayanlara acı, her şeyden çok da, sevgisiz yaşayanlara.
Harry Potter ve Ölüm Yadigarları
Olum bu laf cidden çok iyi unutturmayalım bunu
Ölülere acıma, Harry. Yaşayanlara acı, her şeyden çok da, sevgisiz yaşayanlara.
Harry Potter ve Ölüm Yadigarları
Olum bu laf cidden çok iyi unutturmayalım bunu
Yaşayanların birçoğu ölümü hak ediyor ve ölenlerin bir kısmı da yaşamayı hak ediyor. Yaşamı onlara verebilir misin? O halde hak, hukuk adına ölüm buyurmakta çok acele etme; çünkü arif olanlar bile her şeyin sonunu göremez.
Yüzüklerin Efendisi- Yüzük Kardeşliği
*İnsanlar her idam idam diye öttüğünde zihnimde yanan neon lambalı alıntı.
Kitapları karışık mı okudun alıntılar sırasıyla değil. Vay be 1k varken hiç alıntı not etmeye gerek kalmazdı ajandalar bizi bekler. (Bana defter al hediye(Lik) : )
Yok yav, alt çizme huyum yok demiştim ya pişman oldum sonradan gittim zweig alıntılarından okuyup da beğendiklerimi yazdım :d ajandasız alışmama da imkan yok diye. Yoksa tembellikten öleceğim. 22 Ocak’a alırım aybediyon. (Doğru hatırlamış olmak için içinden dua eder)
İnsanı çok iyi çözmüş bir yazardır, paylaşım için teşekkürler.
“Başkalarını çok fazla düşünen bir kimse, kendisini unutur.”
Stefan Zweig / Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar: Casanova, Stendhal, Tolstoy
Yazın benimkine o kadar çok benziyor ki bir tek şu el yazısı ile büyüyen neslinki gibi araya el yazısı karışmış onun dışında epey benziyor.
Şaşırtıcı gerçekten, sizinkini de görmek isterim Bizim kuş ilgi istediği ama kalemimin her hareketine de cıyakladığı için nasıl yazdığımı bile hatırlamıyorum bazı yerleri
Ve @Bono rica ederim. Daha okuyamadığım eserleri var, senin alıntındaki gibi. Bakalım zamanla.
Felsefe eğitimi görmüş olmasının ve psikolojiye olan ilgisinin insan-hayat analizlerine katkısı çok büyük, tüm eserleri okunmalı bana kalırsa.
“o gün, tanrı’nın kendine sorduğu en zor bilmeceydin sen ve ben, çözmek bana düşmüş gibi sevinçliydim. çekirdek çıtırtılarıyla kırmızı iğde kabukları arasında kaybolmayacak kadar güzel ellerin vardı, parmakların her yana dağılan sorulardı ve küçük değişiklerle süslenemeyecek kadar büyüktün.”
hasan ali toptaş, “balkon” öyküsünden, kitabın adı ise: ölü zaman gezginleri
işte her okuduğumda beni hayrete sürükleyen bir öykü bu.
Akıl, insanın doğal olmayan ve tutarsız şeyler yapabilme yetisidir.
Uzayda Piknik - Arkadi&Boris Strugatski
HERKES MUTLU OLSUN, BEDAVAYA, VE HİÇ KİMSE İNCİNEREK GİTMESİN!
Uzayda Piknik - Arkadi&Boris Strugatski
Çoğalmak istedikçe azalmaktan alırım güzelliğimi.
Şükrü Erbaş Bütün Şiirleri-3 (Suyum, Unum, Buğdayım)
LeL
“Sanırım babamla hiçbir zaman çok yakın diyebileceğiniz türden bir ilişkim olmadı,” dedi Şişko Charlie. “Böyle bir ilişkinin nasıl kurulabileceğini bilmiyorduk belki de. Affedemeyecegim bir sürü şey var, ama işte bir gün bir de bakıyorsunuz ki artık bir aileniz kalmamış.” Eliyle alnını sildi. “Sanırım ona 'seni seviyorum baba’ demedim hiçbir zaman. Siz, her biriniz, büyük olasılıkla onu benden daha iyi tanıyorsunuz. Siz onun hayatında vardınız, bense yoktum. Dolayısıyla bunu duymuş olmanızdan utanmıyorum. Belki de yirmi yıldan beri ilk defa söylüyorum.” Dayanıklı, metal tabut kapağına baktı. “Seni seviyorum,” dedi. “Ve seni hiç unutmayacağım.“
Sonra bağırtı daha da yüksek çıkmaya başladı ve Şişko Charlie’nin konuşmasını takip eden sessizlikte, herkesin rahatlıkla anlayabilecegi kadar yüksek bir sesin açıkça, “Şişko Charlie! O insanları rahatsız etmeyi bırak ve kıçını kaldırıp hemen buraya gel” dedigi duyuldu.
Şişko Charlie etrafını saran yabancı yüzlere, o yüzlerde fokur fokur kaynayan şok, şaşkınlık, öfke ve korku dolu ifadelere baktı ve kulakları yanarak, gerçeği fark etti.
“Ee. Şey. Affedersiniz. Yanlış Cenaze.“ dedi.
Kepçe kulaklı ve kocaman tebessümlü küçük bir oğlan çocuğu gururla, “O benim büyükannemdi.“ dedi
Anansi Çocukkları-Neil Gaiman İthaki/ sayfa36
kral lear 5.perdede öldüğünde shakespeare ne yazmıştı dersin? ‘o öldü’ diye yazmıştı. bu kadar, fazlası yok. şâşa yok, benzetme yok, abartılı son sözler yok. tiyatro edebiyatının en etkileyici eserinde yazan son sözler şu: o öldü. o öldü diyebilmek için shakespeare gibi bir deha olmak gerekir. yine de ne zaman o iki kelimeyi okusam, üzerime daima büyük bir hüzün çöküverir. biliyorum üzgün olmak çok doğal. sadece o öldü sözünden dolayı değil. o iki kelimeden önce gördüğümüz hayat yüzünden. ben hayatımdaki 5 perdeyi yaşadım ve bitirdim. gitmek zorunda olduğum için sevinmeni istemiyorum. senden tek istediğim, sayfayı çevirmen, okumaya devam etmen ve sonraki hikayeye başlamandır. biri bana ne olduğunu sorarsa, ona hayatımı tüm mucizeleriyle anlatır ve basit bir cümleyle bitirirsin
‘o öldü.’
“-Ahmed’imi gördün mü?
Hayır… Hiçbirimiz Ahmed’ini görmedik. Fakat Ahmed’in her şeyi gördü. Allah’ın Muhammed’e bile anlatamadığı cehennemi gördü.
Şimdi Anadolu’ya; batıdan, doğudan, sağdan, soldan bütün rüzgârlar bozgun haykıraşarak esiyor. Anadolu; demiryoluna, şoseye, han ve çeşme başlarına inip çömelmiş, oğlunu arıyor.
Vagonlar, arabalar, kamyonlar -hepsi- ondan, Anadolu’dan, utanır gibi, hepsi İstanbul’a doğru, perdelerini kapamış, gizli ve çabuk geçiyor.
Anadolu Ahmed’ini soruyor. Ahmed, o daha dün bir kurşun istifinden daha ucuzlaşan Ahmed, şimdi onun pahasını kanadını kısmış, tırnaklarını büzmüş, bize dimdik bakan ana kartalın gölerinde okuyoruz.
Ahmed’i ne için harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bir anaya anlatabilsek, onu övündürecek bir haber verebilsek… Fakat biz Ahmed’i kumarda kaybettik!” -Zeytindağı (F. R. Atay)
“Vermediğiniz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir. Devrimi satın alamazsınız. Devrimi yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak.” -Mülksüzler-
Ve üzüntün geçtiğinde – çünkü zaman bütün acıları iyileştirir- beni tanıdığına memnun olacaksın.Daima benim dostum olarak kalacaksın.Benimle birlikte gülmek isteyeceksin ve zaman zaman, sadece bunun için gidip pencereyi açacaksın.Gökyüzüne bakarken güldüğünü gören arkadaşların buna çok şaşıracaklar.Sen de onlara: “ah, evet, yıldızlar beni hep güldürürler” diyeceksin.Onlar da senin deli olduğunu düşünecekler.Görüyorsun, sana ne kadar kötü bir oyun oynadım.
Küçük Prens
“Affetmek, şu gözlere bakmak, şu harap olmuş ellere dokunmak çok zor. Beni bir kere daha öp. Gözlerini görmeme fırsat verme. Bana yaptıklarının hepsini affediyorum. Katilimi seviyorum ben. Ama ya senin katilini? Onu nasıl sevebilirim?”
Uğultulu Tepeler