Bir Rahatsızlık (Dilin Düzgün Kullanımı)

Direk veya direkt değil DOĞRUDAN. Ayrıca şu aralar pek duymuyorum ama lütfen ‘‘çok mersi’’ demesin kimse. :smiley:

2 Beğeni

Ben direkt kelimesini çok kullanıyorum. Direkt kelimesini aniden, hızlıca ve yalnızca anlamında kullanırken, doğrudanı sadece, yalnızca, sapaksız, düz bir şekilde anlamında kullanıyorum. Bu sanırım kişisel bir tercih, en azından benim için öyle.

1 Beğeni

Neden olmak, sebep olmak ve sağlamak yapılarının kullanımıyla ilgili bir durum var: Neden olmak ve sebep olmak olumsuz, sağlamak ise olumluluk için kullanılıyor diye biliyorum. Örneğin, ‘‘doktorlar hastanın iyileşmesine sebep oldu’’ değil ‘‘iyileşmesini sağladı’’. Ancak kimi zamanlarda yanlış şekilde kullanılıyor.

3 Beğeni

Daha oralara gelemedik. :joy:
Benim rahatsız olduğum bir diğer konu da şu:

Yapıcam, edicem, alcam, gelcem, bakcam, yabıyom, nabıyon…

Neden?

4 Beğeni

Konuştukları gibi yazıyorlar. Bence söylenecek fazla bir şey yok.

1 Beğeni

Yazışmada değil de konuşurken normal karşılıyorum. Yörelerin, bölgelerin farklı ağızları ve alışkanlıkları var neticede. Beni rahatsız etmiyor aksine zenginlik olduğunu düşünüyorum. Samimi ve içten geliyor :slightly_smiling_face:

1 Beğeni

Bence oralara daha çok var. En basit yazım ve dil bilgisi kurallarını bilmeyen insanlar var. Yukarıda birkaç örneğini arkadaşlar paylaşmışlar. Önce o sorunu çözmek lazım. Onları düzeltsek bana yeter.

Şunun gibi

1 Beğeni

Ben yöresel durumlardan bahsetmiyorum. Ona bir şey diyemeyiz. Ben diğerlerinden bahsediyorum. Aydın geçinen ama yazım diline geçince “yabıcam” diyen kimseler sinirimi bozuyor. Yanlış yazması bir yana p ile b arasındaki ayrımı yapamıyor daha.

Ne güzel hazırlamışlar. :clap:t6::clap:t6::clap:t6:

10 Beğeni

Vallahi bravo. “Yalağuz, sin dum, haunlan” çok iyimiş. Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. :joy:

1 Beğeni

Dün bir ilkokul öğretmeninin dahi anlamındaki de ekinin ayrı yazıldığını bilmediğini gördüm. Şimdi soralım, bu normal bir şey mi? Çünkü “siz de bu konuyu ne çok kafaya taktınız” diyenler olacaktır.

Öğretmen olmasa normal bir şey diyebilir miyiz? Hadi sizi kırmayalım ve evet diyelim. Bilmek zorunda olmasın. Kafaya takmayalım.

Farz edelim ki öğretmen ama kendisi Türkçe ile ilgili bir öğretmen değil. Matematik, İngilizce, beden eğitimi öğretmeni. Türkçe öğretmekle yükümlü değil. Hadi sizi kırmayalım ve evet diyelim. Bilmek zorunda olmasın. Kafaya takmayalım.

Peki bir ilkokul öğretmeni bilmek zorunda mı? Bakalım müfredata. Dördüncü sınıf Türkçe müfredatında de, da ve ki ekleri varmış. Dördüncü sınıf öğrencilerine kim eğitim veriyor? En son baktığımda ilkokul öğretmenleriydi. Demek ki neymiş? Bu kişi bu konuyu bilmek zorunda ama bilmiyor. Ana dili Türkçe. Okulda 12 yıl Türkçe dersi alıyor. Dershanelerde pekiştiriyor, sınavlara koşturuyor. Üniversitede öğretmenlik mesleğini öğreniyor. Bu arada orada da Türkçe dersi alıyor. Sonra KPSS sınavına hazırlanıyor, bir daha Türkçe dersi alıyor. Sınavı geçiyor ve çocuklarımıza Türkçe öğretmeye başlıyor ama kendisi hâlâ Türkçenin bu kuralını bilmiyor.

İşte bu durum, halkın bu konuyu neden öğrenemediğinin özetidir. Onlara öğretmekle yükümlü kişi bilmiyor. Bu ülkede en büyük sıkıntı üniversitelerdeki eğitimin boş olması. Türkçe kurallarını bilmeyen ilkokul öğretmeni ve Türkçe öğretmeni, İngilizce konuşamayan İngilizce öğretmeni, dört işlemden fazlasını yapamayan matematik öğretmeni, Evrim Teorisi yalan diyen biyoloji mezunu, makinenin ne olduğunu bile bilmeyen makine mühendisi, termodinamik nedir deseniz yenir mi diyen fizikçi, dünya düzdür diyen coğrafyacı, modern tıbbı reddeden doktor, faiz artarsa enflasyon da artar diyen iktisatçı, tek satır kod yazamayan programcı, masumiyet karinesi nedir bilmeyen hukukçu, tarih bilmeyen tarihçi… Saymakla bitmez. Hangisi görülmedi ki. Bütün bu insanların o diplomalarını yırtıp atarsak belki ülke olarak bir yerlere gelmeye başlarız.

11 Beğeni

Diplomalarını yırtmakla sorun çözülse keşke ama çözülmez. Bkz;, Cumhurbaşkanı. Mesele sadece eğitimin iyi olmaması değil; kendini geliştiren, kötü eğitime rağmen kendini başına birşeyler başarabilen insanlar var. Geçenlerde KPSS birincisi kadının mülakatta elendiği ortaya çıktı. Bence kötü eğitimden daha büyük sıkıntı liyakat sahibi kişilerin yapması gereken işleri akrabanın, eşin dostun yapması.

5 Beğeni

Ben de sınıf öğretmeniyim ama geçen gün tahtaya yazarken bazı yazım yanlışları yaptığımı fark ettim ki normalde yapmam; ilkokulda basit düzeyde çünkü. Fakat benimki dalgınlıktandı; yine de yapılabiliyor istemeden de olsa. Ama bunun bir branş sorunu olduğunu düşünmüyorum. Çünkü her öğretmenin asgari düzeyde bilmesi gerekir kuralları. Çünkü her öğretmenin yazıyla mutlaka işi var.

2 Beğeni

yumusak-g-dil-turkce-karikaturleri

18 Beğeni

Bu çok iyiymiş yahu. :grin:

1 Beğeni

Son zamanlarda dikkatimi çeken yanlış olduğunu düşündüğüm ve konuşmalarda kullanılan bir kalıp var:

… çünkü neden … şeklinde. Eğer söylenecekse doğrusu … neden çünkü … şeklinde olmayacak mı?

Bu da aklıma takılan bir şeydi. :slight_smile:

2 Beğeni

Evet böyle bir şey var maalesef, normalde mantığa aykırı olan bu kullanım dilimize epey yerleşmiş durumda.

1 Beğeni

Dil dediğimiz olgu yaşayan bir olgudur. Halk nasıl kullanırsa öyle evrim geçirir. Her değişim sonucu iyi olmayabilir, lakin dili dil yapan halkın nasıl kullandığıdır. Halkın dilini doğru bir şekilde kullanmasını nasıl sağlayacağız? Esas kafa yorulması gereken şey budur.

Dil dediğimiz şey kültürlerin de aktarımıdır. Çok önemlidir lakin hem bu önemi hem de sorduğum sorunun cevabını halka indirgeyebilecek tek şey yazılı metinler ve okuma alışkanlıklarıdır.

2018 yılında yapılmış bir habere göre ülkemizde okuma oranı %0,1. Bu oran ile TDK olsun üniversitelerimiz olsun biz edebiyat gönüllüleri olsun, ağzımız ile kuş tutsak dilin doğru kullanımını halka öğretemeyeceğiz.

@frht45 'in paylaştığı resme de söyleyeceğim çok şey var fakat olay başka şeylere gidecek. O yüzden kendimden örnek vereceğim. Ben Artvinliyim, annemin de babamın da kökeni Laz ve hala Lazca konuşuyorlar. Bakın resimde paylaşılan şeylerin %90’ı şive ve yöresel ağız henüz farklı bir dil olayına girmedik. Tekrar kendime dönüyorum şimdi siz doğduğundan beri Lazca konuşan birine şive ve yöresel ağız dediğimiz olguları düzeltmesini söylerseniz en hafif tabir ile Olmayi der. Peki bir insan iki dil arasında niye bozuk bir şekli konuşmaya başladı? Bu soruya da kendimce cevap vereyim. Bugün ben Lazca konuşmuyorsam, annem, babam, büyüklerimiz düzgün Lazca konuşamıyorsa bunun sebebi Lazların yazılı kültürü olmamasıdır. Binlerce yıllık geçmişimizi yazılı olarak görebileceğimiz kaynak bir elin parmaklarını geçmiyor. Sonuç olarak geldik yine kitaplara ve okuma alışkanlıklarına.

Olayın özü okumak ve yazmak. Sağda solda de/da avukatlığı yapan arkadaşlarıma hep söylüyorum, de/da ayrımını -ve başka yanlışları- sık sık yapan insanlara kitap hediye edin, okumasını teşvik edin.

Okumadığınız bir dili düzgün kullanamazsınız, yazmadığınız bir dili de ebediyete kadar yaşatamazsınız.

Not ekleyeyim; bir dil bilimci değilim lütfen o gözle yorumlamayın :slight_smile:

5 Beğeni

Bu bana o kadar tatli geliyor ki! Dilin kullanimina ne kadar ozen gosterdigimi, onem verdigimi tahmin edersiniz lakin erkek arkadasimla ya da cok yakin arkadaslarimla yazismalarimiz “Obdum. Damam. Dooru.” seklinde. Bu bana muhtesem sevimli ve icten geliyor. Sozcuklerle oynamak, onlari sekilden sekle sokmak iyi bir seydir. Ifade seklini zenginlestirir. Bu ifadeleri nasil resmi bir yazismada kullanamazsak, komikli bir anda da resmi yazisma yapar gibi yazamayiz.

Bakin hatta “komikli” dedim. Zaten sifat olan kelimelere gereksiz bir -li takisi getirmeye de bayiliyorum. Komikli, eglencelili, mutlulu…

Dil pranga degildir. Yerine gore her sekilde esnetilip gevsetilebilir.

4 Beğeni

Benim bahsettiğim normal bir metin içinde bu şekilde yazılması. :slight_smile: “Henri ne yabacağını bilmiyordu,” yazmamalı bence bir öykü içinde.

Yoksa benim de günlük dilde ve arkadaşlarımla sohbette uçuk kaçık çarpıtmalarım var. Kardeşimle yarım saat “hay hi ho hay hi ho?” diye konuşmalarımız var. Biz anlaşıyoruz. :joy:

4 Beğeni